22.01.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
OKTAY ENSARİ - ZAFER BARIŞ - MÜKREMİN ÖKSÜZGİL - DOĞAN BİLMEZ / Kayseri DHA
Gezi eylemleri sırasında Eskişehir’de dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın katil zanlılarının yargılandığı Kayseri 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi dün kararını verdi. Ali İsmail’e ölümcül tekmeyi vuran ve ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan polis memuru Mevlüt Saldoğan’a 10 yıl 10 ay, polis memuru Yalçın Akbulut’a 10 yıl, fırıncı üç sanığa 6 yıl 8’er ay hapis cezası verildi. 3 yıl 4 ay hapis cezası verilen bir sanık tahliye edilirken tutuksuz yargılanan iki polis beraat etti. Mahkeme sanıklara iyi hal indirimi uyguladı. Karara isyan eden anne Emel Korkmaz, “Bu mu bu ülkenin adaleti? Bu kadar ucuz olmamalıydı oğlumun hayatı” diye ağladı. Kararın ardından Adliye önünde yapılan protestoya polis biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti.
2 bin 500 polisle adliyede ‘önlem’
Kayseri 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava nedeniyle adliye çevresindeki yollar trafiğe kapatılırken yaklaşık 2 bin 500 polis önlem aldı. Duruşmayı izlemek için diğer illerden gelenler İstasyon Caddesi’nden Adliye’ye “Ali İsmail Korkmaz, Kayseri unutmaz” yazılı pankartla yürüdü. Hatay’da oturan Korkmaz ailesi de duruşmaya minibüsle geldi. Minibüsün ön camında ’K. Atatürk’ imzası ve Ali İsmail Korkmaz’ın fotoğrafları dikkati çekti.
Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz, yüreği el vermediği için oğlunun dayak görüntülerini şimdiye kadar sadece 1 kez izleyebildiğini anlatırken, anne Emel Korkmaz gözyaşlarının artık kuruduğunu söyledi.
Ağabey avukat Gürkan Korkmaz sanık polis Mevlüt Saldoğan’a ömür boyu hapis, diğer sanıklara da 8-16 yıl arası ceza verilmesini beklediklerini söyledi. Duruşmaya, Korkmaz’ın yakınlarının yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, milletvekili Hüseyin Aygün, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, milletvekili Erol Dora da katıldı.
Sanık polis siyasi savunma yaptı
Ankara Numune Hastanesi’nde böbrek taşı ameliyatı olan ve duruşma salonuna sağlık sorunları nedeniyle gelmeyen tutuklu sanık polis memuru Mevlüt Saldoğan, Ankara L Tipi Cezaevi’nden SEGBİS yöntemiyle duruşmaya katıldı. Sanık Saldoğan’a geçmiş olsun dileklerini ileten mahkeme başkanı, sanıktan son sözünü sordu. Salondan ”Beter olsun” sözleri yükseldi. Saldoğan, görüntülerdeki kişinin Ali İsmail olduğunun ispat edilmediğini iddia etti ve şöyle devam etti:
“Gezi Parkı darbe girişimi miydi, değil miydi? Devletin personeline malına zarar vermek hangi hakkın kullanımıydı? Gerçek bir katil aranıyorsa, teşkilatımda, duruşma salonunda sanık sandalyesinde oturanlar değil, masum gençleri sokağa dökenler, Gezi Parkı eylemlerinin arkasındakilerde aranmalı. Kimseyi kasten öldürmedim, yaralamadım. Mesleğe başlarken yaptığımız yemine sadık kalarak, amirlerimin yaptığı emirle zor kullanma yetkimi kullandım.”
Son tekmeyi atana 10 yıl 10 ay
Mahkeme heyeti bir saatlik aranın ardından kararını açıkladı. Sanık polis memuru Mevlüt Saldoğan’a ’Ölüme sebebiyet vermek’ suçundan verilen 13 yıl hapis cezası ‘iyi hal indirimi’ uygulanarak 10 yıl 10 aya indirildi. Diğer polis memuru Yalçın Akbulut’a önce 12 yıl hapis cezası verilirken 10 yıla indirildi. Fırıncı İsmail ve Ramazan Koyuncu ile Muhammet Vatansever’e verilen 8’er yıl hapis cezaları 6’şar yıl 8’er aya, Ebubekir Harlar’ın 8 yıllık cezası da suç yardım düzeyinde kaldığından 3 yıl 4 aya indirildi. Bu sanığın tutukluluk süresi göz önüne alınarak tahliyesi kararlaştırıldı. Tutuksuz yargılanan sanık polis memurları Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin ise kanıt yetersizliğinden beraat etti.
Acılı aileye biber gazı
Emel ve Şahap Korkmaz çifti, kendilerine destek olmak için Adalet Sarayı önüne gelen grubun yanına geldi. Bu sırada TOMA’yı gören Emel Korkmaz, “Daha kaç genç ölecek? Bunun burada ne işi var?” diye bağırdı. Bunun üzerine TOMA aracı, bölgeden uzaklaştırıldı. Adliye önünde yapılan açıklamaların ardından dışarıda toplanan ve karara tepki gösteren kalabalık yürümek istedi. Polisler, kalabalığa biber gazı ve tazyikli su ile müdahale etti. Biber gazından etkilenen 5 gösterici ve 1 polis memuruna, çağrılan 112 ekipleri müdahale etti. Polisin müdahalesinin ardından dağılan kalabalık, daha sonra otobüslere bindirilerek alandan kontrollü bir şekilde uzaklaştırıldı.
‘Bu mu ülkenin adaleti?’
Duruşma salonunda, mahkeme heyetinin sanıklara verdiği cezayı az bulan Ali İsmail Korkmaz’ın yakınlarıyla avukatlar ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri sloganlarla protesto etti. Mahkemenin kararı ardından salondan ’Bu devir dönecek, hesap vereceksiniz’, ’Adalet yerini bulmadı’, ’Siz halkın değil, katillerin polisisiniz’, ’Lanet olsun bu adalete’, ’Yazıklar olsun, utanın, utanın’ diye bağırıldı.
Anne Emel Korkmaz, adliye önünde ”Bir gencin hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Katiller, ellerini kollarını sallayarak gezecekler. Benim oğlum kara toprakta” diye bağırdı. Emel Korkmaz, şunları söyledi: “19 yaşındaki bir çocuğu döve döve öldürüyorlar ve 10 yıl ceza veriyorlar. Bu mu bu ülkenin adaleti? Bu ülkedeki adalet bu mu? Bütün dünya gördü Ali’nin nasıl katledildiğini. Bütün dünya şahit oldu. Ben bakamadım. Bugüne kadar bakamadım. Bu kadar ucuz olmamalıydı oğlumun hayatı. Benim beklediğim sonuç bu değildi.”
Baba Şahap Korkmaz da hiç beklemedikleri bir kararla karşılaştıklarını söyleyerek, “Adalet, suçluyu koruyor, mağduru daha da mağdur ediyor. Tahliyeler de birer skandal” dedi. Korkmaz Ailesi’nin avukatı Ayhan Erdoğan ise şunları söyledi:
“Dönemin Başbakanı şimdiki Cumhurbaşkanı, her türlü yargılamalara müdahil oluyor. Emri veren Erdoğan, geçen celse esnafa, ’Siz alperensiniz, polissiniz, savcısınız, hâkimsiniz’ deyip sokağa davet etmişti. Şimdi o sokağa davet ettiklerinin ağır bir cezayla karşı karşıya kalması durumunda müdahale etmemesi gerektiğini geçen celse ifade ettik. Mahkeme üzerinde kurulan baskı da aynı Ethem Sarısülük’te olduğu gibi burada da katiller korunmuş... Peşinizi bırakmayacağız.”
Ankara ve istanbul’da polis müdahalesi
İstanbul Kadıköy’de, mahkeme kararını protesto eden gruba polis tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etti. Göstericiler polise havai fişek atarken, 10’a yakın kişi gözaltına alındı. Ankara’da da Güvenpark’ta toplanıp Ziya Gökalp Caddesi’ne yürümek isteyen kalabalığa polis tazyikli su ve biber gazı ile müdahale etti. İzmir’de ise Kordon’a çıkmak isteyen göstericiler ile polis arasında gerginlik yaşandı. Grup yönünü Kıbrıs Şehitleri’ne çevirip bir süre slogan atarak yürüdü, ardından da saygı duruşunda bulunup dağıldı. Karar Eskişehir, Bursa, Antalya, Adana gibi birçok ilde daha protesto edildi. Öte yandan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, yazılı açıklamasında, “Ali İsmail’e son tekmeyi atan polis Saldoğan’a verilen 10 yıl 10 aylık hapis tek kelimeyle ödüldür” ifadesini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç da Ali İsmail’in dövüldüğü görüntülerin IŞİD katliamını aratmadığını ifade etti. Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ise “Bu karar, vicdanları tatmin etmenin ötesinde yargıya olan güveni derinden sarsmıştır” dedi. (ANKARA Milliyet, DHA)
ANALİZ... (KEMAL GÖKTAŞ - ANKARA)
YORUMLAR SANIKLARIN LEHİNE YAPILDI
Suç, işkenceye değil ilaca yüklenecek!
Eskişehir’de yapılan Gezi eylemlerinde dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz davası, bir kenarda duran hukuken en kötü ihtimal uygulanarak sonuçlandırıldı. Mahkeme, Korkmaz’ın dövülerek öldürülmesini “yaralama” olarak değerlendirdi, mahkeme ayrıca Yargıtay’ın, “işkence” davalarındaki kriterlerini ise görmezden gelmekle eleştirildi.
Korkmaz davasının, cezaevinde gardiyanlar tarafından dövülerek öldürülen Engin Çeber’de olduğu gibi, “işkence sonucu öldürme” suçundan görülmemesi sanıkları çok ağır cezalardan kurtardı. Yargıtay’ın Çeber kararında mahkemelerce, “yaralama” kapsamında görülen ve çoğu kez cezasızlıkla sonuçlanan birçok fiilin işkence kapsamında görülmesini amaçlayan hükümler yer alıyordu. Yargıtay, “Tokat veya tekme atma, bağırma, kızma, küfür, uyutmama, taciz, tek ayak üstünde bekletme, yüksek sesle müzik dinletme, tuvalete götürmemek” gibi fiillerin sistematik biçimde işlenmesi halinde işkenceden ceza verileceğine hükmetmişti.
Ceber içtihadı uygulanmadı
Yargıtay’ın kararının ikinci önemli içtihadı ise işkenceye göz yuman amirlerin de işkence suçundan cezalandırılmasıydı.
Sanık polis Mevlüt Saldoğan’ın Ali İsmail Korkmaz’ın başına tekme atarken “yaralama” kastıyla hareket ettiği kabul edilse bile, polisin hâkimiyet alanına girmiş bir kişiye atılan bu tekmenin, “işkence” sayılmaması için hiçbir neden yoktu. Ayrıca Yargıtay İstanbul’da sokakta bir kişinin bu şekilde dövülmesi olayında da sanıklara işkence suçundan ceza verilmesi gerektiğine hükmetmişti. Mahkeme, suçu işkence sonucu öldürme olarak değerlendirseydi Korkmaz’ı döven polisler için ceza, “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” olacaktı. Korkmaz’ı döverek polislerin işkence suçuna yardım eden siviller ise suça yardımdan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis alacaklardı. Ayrıca Ceber kararına uygun olarak polisleri Korkmaz’ın dövüldüğü sokakta görevlendiren, kaçan göstericileri dövmeleri emrini veren amirler de ağırlaştırılmış müebbet alabileceklerdi.
Mahkeme Saldoğan’ın ve Korkmaz’ı döven diğer sanıkların öldürme kastıyla hareket etmediğini düşünse bile, “kafaya atılan bir tekmenin veya çok sayıda kişiyle birlikte bir kişiyi lince kalkışmanın ölüme neden olabileceğini” bilmeleri gerektiğini hesaba katarak “olası kastla” öldürme suçundan da ceza verebilirdi. Bu durumda ceza 20 yıldan 25 yıla kadar hapis olacaktı.
Karar bozulabilir
Mahkeme bütün bu olasılıkları dışlayarak büyük tepki çekecek biçimde Saldoğan’ın ve diğer sanıkların yaralama kastıyla hareket ettiklerini, ancak Korkmaz’ın ölmesi nedeniyle suçun ağırlaştığı yorumunu yaptı. İddianameyi kabul eden Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı “öldürme” yerine, “yaralama” kapsamına almak için dosyayı Türk Ceza Kanunu’nun, “yaralama” suçunu düzenleyen maddelerine atıf yaparak, Adli Tıp Kurumu’na göndermiş ve Korkmaz’ın ölümünde kalp ameliyatı geçirmesinin etkili olup olmadığının belirlenmesini istemişti. Dava Kayseri’de görülürken gelen Adli Tıp raporunda ise Korkmaz’ın ölümünün darba bağlı beyin kanamasından meydana geldiği ve kalp rahatsızlığı nedeniyle aldığı comadin ilacının kanamayı hızlandırdığı yorumu yapılmıştı. Ancak bu rapor Korkmaz’ın dövülmesi olayının kanun ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda, “işkence veya kasten öldürme” olarak görülmesine engel oluşturmuyordu. Yine de mahkemenin gerekçeli kararında Adli Tıp raporuna dayanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Üstelik mahkeme Korkmaz’a vurduklarına ilişkin kamera görüntüleri olduğu iddia edilen iki sanık polisin beraatına karar vererek kararını daha da tartışmalı hale getirdi.
Mahkemenin bu kararının Yargıtay’ca Çeber ve işkenceye dair diğer kararlarıyla uyumlu biçimde bozması olasılığı ise hiç de zayıf görünmüyor.