15.10.2018 - 12:46 | Son Güncellenme:
DHA
Antalya'nın Manavgat ilçesinde 2016 yılının Kasım ayında, arkadaşı Harun Varış ile evden çıkan Murat Ünal'dan (34) haber alınamaması üzerine ailesi, polise kayıp başvurusunda bulundu. Polis ve jandarma, çalışmalarını sürdürürken, 2017 yılının Ocak ayında Oymapınar Baraj Gölü Değirmenli Mahallesi yakınlarındaki İshak Seydi Tepesi mevkisinde çobanlar tarafından kolları kesik, göğüs kafesi yarık, üzerinde sadece şort olan erkek cesedi bulundu. Kimlik çıkmayan cansız bedenin, DNA testi sonucu Murat Ünal'a ait olduğu belirlendi. Adli Tıp Kurumu'nda yapılan incelemede, Ünal'ın tüfekle 3 el ateş edilerek, öldürüldüğü, kollarının kesildiği, göğüs kafesinin yarıldığı tespit edildi.
4 SANIK HAPİS CEZASI ALDI
Olayla ilgili gözaltına alınan şüphelilerden Antalya Barosu'na kayıtlı avukat Hicran Ceylan ile Harun Varış, Celalettin Ceylan, Beytullah Aslan, D.V., E.A. ve T.Ç. tutuklanırken, C.C., C.K. ile Ö.A. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Manavgat 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1400 yıllık el yazması Tevrat'ı satmaya çalıştığı iddia edilen Murat Ünal'ı öldürmek suçundan tutuklu yargılanan Harun Varış ve Hicran Ceylan'a ağırlaştırılmış ömür boyu, Beytullah Altuntaş'a ömür boyu ve Süleyman Ceylan'a 18 yıl hapis cezası verilirken, diğer sanıklar ise beraat etti. Mahkemede 1400 yıllık Tevrat'ın bulunamadığı belirtilerek, dosyadan ayırıldı. İtiraz üzerine mahkeme kararını görüşen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4'üncü Ceza Dairesi tarafından karar aynen kabul edildi.
AİLE, KARARI YETERLİ BULMADI
Mahkeme kararının ardından ailesi, Murat Ünal'ın kollarının hala bulunamamış olması nedeniyle mezarının kapatılmadığını belirtti. Murat Ünal'ın ablası Ümmü Ünal, bir an önce kayıp organların bulunmasını istediklerini söyledi. Mahkemede verilen karardan tam anlamıyla tatmin olmadıklarını, özellikle cesedin taşınması konusunda hala kafalarında soru işaretleri bulunduğunu kaydeden Ümmü Ünal, "Bölge mahkemesi, yerel mahkemenin kararını onadı; 'Herkes hakkını Yargıtay'da arasın' dedi" diye konuştu.
'KAYIP KOLLARI BULUNAMADI'
Cinayetin işkence sonucu gerçekleştirildiğini, kardeşinin kollarının kesildiğini, göğüs kafesinin açıldığını aktaran Ümmü Ünal, şunları söyledi:
"Kardeşimin kolları bulunamadı. Kollarla ilgili hiçbir soru sorulmadı. Sanık Hicran Ceylan, kolların bir poşet içerisinde kendisine getirildiğini ve leş gibi koktuğunu anlattı. 'Ben ilgilenmedim, gidin dedim' dedi. Cinayetten sonra özellikle aralarında o kadar kopmaz bir bağ, o kadar sıkı bir ilişki var ki bu polis tutanakları üzerinde mevcut. Kendileri üzerinde yapılan araştırmalarda, telefon görüşmeleri, yazışmaları vesairesi. Bilmiyor olması imkansız. Biz halen kayıp kolları bulunamadığı için kardeşimin mezarını bile kaldıramadık. Ne olursa olsun, eti kemiği bizim. Biz kendimize ait organları istiyoruz. Ha benim şu an taşıdığım kol ha Murat'ın kolu. Benim için o kadar önemli, başkaları için bir önem arz etmeyebilir ama benim için o kadar önemli. Kendi kolumu istiyor gibi istiyorum, bu da benim en doğal hakkım. Kayıp organlarını istiyoruz, mezarını bile kaldırtmadık bunun için bekliyoruz."
'18 SAYFANIN TEK TEK FOTOĞRAFLARI VAR'
Kardeşinin 1400 yıllık Tevrat için öldürüldüğünü dile getiren Ümmü Ünal, soruşturma safhasında sanıkların, Murat'ın satılacağı belirtilen Tevrat'ın 1 sayfasını sakladığı için öldürüldüğünü söylediklerini kaydetti. Yaklaşık 2 hafta önce yanına gittiği Antalya'nın Korkuteli ilçesinde oturan babasının, kendisine, Murat'ın eski cep telefonunun orada olduğunu söylediğini, kendisinin de 'Bende hatıra kalsın' diyerek telefonu aldığını anlatan Ümmü Ünal, şöyle konuştu:
"Geçen gün Murat'ın kıyafetlerini havalandırmak için valizi açtığımda o telefon elime geçti. 'Acaba çalışıyor mu?' diye düşündüm. Şarja taktım, açıldı. İçinde Murat'ın fotoğraflarını bulmayı umut etmiştim. Baştan beri bahsedilen bu Tevrat'la ilgili 19 sayfaydı ama 'Murat bir sayfasını çaldığı için öldürüldü' dedikleri Tevrat aylar öncesinde meğer Murat'a 'WhatsApp'tan 18 sayfa olarak gönderilmiş. 18 sayfanın tek tek fotoğrafı var. Onun haricinde bir tane de heykel resmi var. Bunların hepsinin araştırılmasını, özellikle Adnan Oktar'ın evinde bulunan Tevrat'la karşılaştırılmasını, bununla bir bağlantısı olup olmadığının araştırılmasını ve bu Tevrat fotoğraflarının 'WhatsApp'tan kardeşime kimin numarasından gönderildiğini, kimlerin aracılık ettiğini, bu görüşmelerin kimlerle yapıldığının bulunmasını istiyorum."
Eşinden ayrı olan anne Hatice Yaka da tek isteğinin, oğlunun kollarının bulunarak, kendilerine verilmesi olduğunu söyledi.