29.06.2024 - 18:34 | Son Güncellenme:
Altan ÇİMEN- Feridun AÇIKGÖZ / İSTANBUL (DHA)
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yükselen Türkiye Enstitüsü'nün Haziran ayı toplantısına katıldı. Yükselen Türkiye'nin hedefleri başlıklı toplantıya katılan Kılıçdaroğlu'na Süheyl Batum, Teyfik Altınok, Eski Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Eski Aydın Milletvekili Metin Lütfü Baydar ve eski İstanbul Milletvekili Metin Işık eşlik etti. Üsküdar'da bir otelde gerçekleştirilen toplantıda dernek üyelerinin konuşmalarının ardından kürsüye çıkan Kemal Kılıçdaroğlu bir konuşması yaptı. Konuşmanın ardından basına kapalı devem eden toplantı sonrası Kılıçdaroğlu soruları yanıtsız bırakarak otelden ayrıldı.
"DÜNYANIN EN ZENGİN KİMLİĞİNE SAHİP ÜLKEYDİK"
Kemal Kılıçdaroğlu, "Rahmetli İnönü'nün güzel bir sözü vardır, 'Demokrasinin en zayıf noktası hangi koşullarda geldiysen, aynı koşullarda gitmeyi bilmemektir.' Kalmak için yasalar değiştirilir, 'İlla ben kalacağım.' Bu demokrasiye yapılan en büyük darbedir. Biz hep bunu yaşadık, Türkiye de hep bunu yaşadı. Türkiye'nin hızlı gelişmesi, büyümesi, savunma sanayinde, uçakta, gemide, cam sanayinde, her alanda elbette ki bu bölgede yıldızlaşan bir Türkiye'yi emperyaller istemezler. Onlar bizim enerjimizi farklı alanlarda harcamamızın yollarını aradılar. Kimlik üzerinden siyaset; düşünün yıllarca kimlik üzerinden siyaset yaptık ve binlerce genç evladımız hayatını kaybetti. Kürt'tü, Türk'tü, Laz'dı, Çerkez'di derken. Oysa biz Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuştuk, dünyanın en zengin kimliğine sahip ülkeydik. Bunu zenginlik olarak değil, düşmanlık olarak bize dayattılar ve birbirimizi kırdık" ifadelerini kullandı.
"ALTILI MASANIN KURULUŞ NEDENİ, FELSEFESİ BUDUR"
Türkiye'nin inanç üzerinden devam ettirilen siyaset nedeniyle asıl hedeflerine ilerleyemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Kimin inançlı olup olmadığını sadece yüce yaradan bilir. Ama sen inançlısın, sen inançsızsın, sen Alevisin, sen Aünnisin, sen şusun, sen busun diye insanlar kapıştı, çatıştı. Enerjiler buraya gitti ve Türkiye beklenen büyümeyi sağlayamadı. Yaşam tarzı üzerinden siyaset; yok başı açık, yok başı kapalı dedik, bütün enerji onun üzerinden gitti. Siyaset de onun üzerinden gitti. Ülke nasıl büyür diye düşünmedik. Ülke nasıl kalkınır düşünmedik. Üniversiteler nasıl bilgi üretir düşünmedik. Bu gerçeği gören birisi olarak Türkiye'yi buradan çıkarmak istedim. Altılı masanın kuruluş nedeni, felsefesi budur. Kardeşim, bu ülkede mi yaşıyoruz? Evet. Beraber mi yaşıyoruz? Evet. Bende huzur içinde olmalıyım, sende huzur içinde ol. O zaman biz niye kavga ediyoruz" dedi.
"BİZİ BARIŞTIRACAKLAR"
'Geldiğimiz konum itibariyle göçmen ve insan deposu konumundayız' diyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir kısmı savaşlardan kaçtı geldi. Bir kısmı da zaten Türkiye'ye gelip yerleşiyor, bir süre sonra fırsat bulursa Avrupa'ya gidecek. Biz niye bu konuma geldik? Türkiye bu konuma niçin getirildi? Biz neden Suriye ile kavga ettik? Hangi gerekçe ile Suriye ile kavga ettik? Bunların hiçbirisi tartışılmadı. Milliyetçilik damarlarımıza basıldı. 'Asarız, keseriz. 24 saat içinde gideriz, Emevi Camii'nde namazımızı kılarız ve Suriye'yi de tarihten sileriz' böyle bir anlayışla gittik. Şimdi Suriye ile barışmak için 'acaba ne yapmalıyız, neler yapmalıyız' diye düşünüyoruz. Olur mu? Olacak, barışacağız. Çünkü bizi barıştıracaklar. Kavgayı da onlar kavga ettirecekler, barışsa onlar bizi barıştıracaklar. Hani biz milli kurtuluş savaşını veren bir devlettik. Hani biz bütün mazlum ülkelere örnek olan bir millettik. Neden bu konuma düştük" şeklinde konuştu.
"BU MECLİS KİMSE KUSURA BAKMASIN GAZİ MECLİS DEĞİL"
Kemal Kılıçdaroğlu, "Dünyada herhangi bir parlamentoda ister az gelişmiş ülke olsun ister gelişmiş ülke olsun. Bir yolsuzluk konusunda soruşturma ve kovuşturma yapılamaz diye bir kanun çıktı mı? Biz de çıktı. Anayasa Mahkemesi Başkanı'na bir mektup yazdım. Dedim ki 'Parlamentonun itibarı çok kötü, sarsılıyor. Bu ayıptan parlamentoyu kurtarın. Bu kanunu bir an önce görüşün ve iptal edin. Biz sizin kararınıza saygılıyız ama parlamentoyu bu rezaletten kurtarın' diye mektup yazmak zorunda kaldım. Aslında yolsuzluk yapan hakkında soruşturma, kovuşturma yapılamaz diye bir kanun çıkaran bir meclisin itibarı olur mu? Meclise 'Gazi Meclis' diyorlar. Ben söylüyorum, bu meclis kimse kusura bakmasın gazi meclis değil. Gazi Meclis, Milli Kurtuluş Savaşı'nı yöneten meclistir. Bu meclisin neresi Gazi Meclis? Yolsuzluklar konusunda duyarlı olmayan bir meclis olur mu? Olmaz değerli arkadaşlarım" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NDE HALK ÖDEDİĞİ VERGİNİN HESABINI SORMUYOR"
'En büyük sorunumuz hesap sormamaktır' diyen Kılıçdaroğlu, "Ödediğimiz vergilerin hesabını sormadığınız sürece Türkiye'de demokrasi gelişmez. Çocuk doğduğu andan itibaren vergi ödenir, doğduğu andan itibaren. Ama biz 'Bu kadar vergi veriyoruz, nereye gidiyor bu paralar' sorusunu sormuyoruz. Eğer ödediği verginin hesabını bir ülkenin halkı sormuyorsa egemen güçlerin baskısı altında kalır. Egemen güçler o zaman sizi yönetirler. Kaynaklarınızı el koyarlar. Sizlere borç verir, borçlandırır. Sonra da arkadan da emir vermeye kalkarlar. Türkiye'nin geldiği nokta budur. Planlama, tabii vergi ödeyeceğiz, ödüyoruz, zor alıma dayanıyor ama bu verginin iyi kullanılması lazım. Nasıl yapılacak? Planlama ile yapılacak. Her alanı planlayacaksınız. Tarımda ne olacak? Sanayide ne olacak? Üniversitede ne olacak? Teknolojide ne olacak? Her alanı planlayacaksınız. Planlama kapatıldı. Planlama olmadığı zaman herkes kafasına göre bir yatırım yapar. Türkiye Cumhuriyeti'nde halk ödediği verginin hesabını sormuyor. 'Beyler, bu parayı nereye harcadınız?' sorusunu sormuyor" diye konuştu.