01.06.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Çiğdem Yılmaz İstanbul
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarihinde ilk kez bir kadın, genel başkanlık koltuğuna oturdu. İşçi sınıfını bundan sonra daha güzel günlerin beklediğini söyleyen Arzu Çerkezoğlu, Milliyet’in sorunlarını yanıtladı.
- DİSK’in yeni genel başkanı Arzu Çerkezoğlu, işçi sınıfı için neler yapacak?
DİSK, 51 yıllık bir mücadele örgütü ve işçi sınıfının emek mücadelesinin en önemli örgütlerinden birisi. DİSK’in çok en önemli bir tarihsel mirası, geleneği, ilkleri ve bir mücadele çizgisi var ve DİSK kişilere özgü kurum ve yapı olmadı. Dolayısıyla ben de DİSK içerisinde 2011’den bu yana DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İş içerisinde mücadele yürüttüm, 5 yıldır da DİSK’in genel sekreterliğini yürütüyorum. Dolayısıyla bu örgütte şimdiye kadarki tüm tarihsel birikimler ve ilkeler ışığında kuşkusuz bütün bu mücadeleyi 2018’in dünyasında ve Türkiye’sinde yeniden hayata geçirmek ve onu büyütmek gibi görevimiz var. Bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da tarihin önümüze koyduğu tüm görevleri, demokrasi mücadelesini ve emek mücadelesinin görevlerini onuru ve gereğiyle yerine getirmeye çalışacağız.
Yüzde 10’u sendikalı
- Türkiye’deki sendikal faaliyetlerde eksilik var mı, varsa eksiklikleri en aza indirmek için neler yapacaksınız?
Eksikler kesinlikle var. Genel olarak dünyada da Türkiye’de de sendikal mücadele ve sendikal örgütlenme çok ciddi biçimde zayıflıyor. Son yıllarda Türkiye’de her şey ama her şey; yasalar, bütün
düzenlemeler ve yaşanan süreç işçilerin sendikalaşması önünde büyük bir engel. 12 Eylül sonrası sendikal yasaklarla başlayan bir süreç bu. Bugün Türkiye’de her 100 işçiden sadece 10’u sendikalı ve yüzde 7’si toplu sözleşme kapsamında ve özel sektörde bu rakam yüzde 5’lere kadar düşüyor. Kadınlarda bu sayı daha düşük. Sendikal yenilenmesi noktasında bir politik yaklaşım, stratejiye, programa ihtiyaç var. Biz DİSK olarak örgütlü olduğumuz tüm iş kollarıyla birlikte böylesi bir mücadelenin merkezi olmaya çalışıyoruz ve bu mücadeleyi yürütüyoruz ve bu eksiklerin ortan kalkması için ciddi mücadelemiz olacaktır.
‘Kitap okumayı özlüyorum’
“Yemek yapmayı ve arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Bunun dışında roman, şiir okumayı çok seviyorum fakat okumaya çok vaktim olmuyor ve kitap okumayı özlüyorum. Yarım saat gibi boş vaktim olsa bunu da arkadaşlarıma ayırıyorum çünkü yalnız kalmayı sevmiyorum. 20 yaşında üniversite okuyan bir kızım var. Hayat bir bütün, bir tarafta sınıf mücadelesi diğer tarafta ailem ve evim.”
‘Benim için çok onurlu bir görev’
- İlk kadın başkan olmanız avantaj mı dezavantaj mı?
DİSK’in ilk kadın genel başkanı olmak son derece tarihsel bir onur. DİSK Başkanı olmak zaten böylesi bir şey. Çünkü Kemal Türkler’in, Abdullah Baştürk’ün emanetini taşımak çok onurlu bir görev. O anlamda bir kadın olarak bu sorumluluğu yüklenmenin kuşkusuz avantajları da dezavantajları da olacak. Kadın olmanın avantajı tüm mücadele alanlarında, direnen, mücadele eden tüm kadınların dayanışmasıyla, onların direnciyle bu mücadeleyi yürüteceğiz. Kuşkusuz bazı dezavantajları da olacaktır. Çünkü kadınların her alanda yok sayıldığı, kadın emeğinin ikinci sınıf emek olarak görüldüğü, kadınların erkeklerden daha düşük ücretle, daha düşük nitelikli işlerde çalışmaya sürüklendiği bir dönemde kadın işlerinin örgütlenmesi açısından çeşitli zorluklar yaşıyoruz. DİSK’in ilk kadın genel başkanı olmam kadınların sendikalaşması, örgütlenmesi
ve sendikalarda daha etkin görevler almasıyla ancak anlam kazanacak.