16.07.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
GÖKHAN KAM İstanbul
Avrupa ülkelerinden çöp ithal eden ülkeler arasında ilk sırada yer alan Türkiye’nin denizleri ve tarım alanları kirleniyor. Makinede işlenerek parçalanmış olan plastiklerin mikro plastik formuna dönüşerek hava, kara, deniz ve tatlı su ekosistemlerini ciddi anlamda tehdit ettiğini belirten uzmanlar, “Plastik atıkların içerisinde bulunan tıbbi atıklar koronavirüs riskini de artırıyor” diyor.
Türkiye’de bir yandan plastikle mücadele devam ederken, diğer yandan da plastik atık ithalatı hızla artıyor. Türkiye’nin ithalatı 2016 yılı başında ayda 4 bin ton iken, 2018 yılı başında aylık 33 bin tona, 2019’da ise en yüksek seviye olan 48 bin 500 tona çıktı. Türkiye’nin plastik atık ithalatı 2004 yılından bugüne 173 kat arttı.
Plastik çöp ticareti, dünya genelinde yaygın olarak gerçekleştirilen bir ticaret türü. Çöp ithalatı, geri dönüştürme daha az maliyetli olduğu için tercih ediliyor. Çöpü ayrıştırılamadığı için geri dönüşüme müsait olmayan Türkiye’de firmalar bu nedenle yurt dışından çöp ithal ediyor. Yurt dışından alınan plastikler, geri dönüştürülüp, ham plastik ile de karıştırılarak tekrar plastik üretim sürecine dahil ediliyor.
Yeniden gündeme geldi
Adana’da ithal atıkların içerisinde gelen geri dönüşümü sağlanamayacak olan ambalajların kontrolsüz bir şekilde yol kenarlarına ve boş alanlara terk edilerek imha edilmeye çalışıldığına ilişkin son dönemde basına yansıyan görüntüler, plastik atık ithalatını yeniden gündeme getirdi. Türkiye’nin plastik ithalatını ve yaratabileceği sorunları, Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu ve Greenpeace Akdeniz Plastik Proje Sorumlusu Nihan Temiz Ataş Milliyet’e değerlendirdi.
Avrupa’dan hammadde iddiasıyla çöp ithal etmesinin hem çevre hem de insan sağlığını ciddi anlamda tehdit ettiğini belirten Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, şunları söyledi: “İlk önce ülkemizde üretilen 2.5 milyon plastik çöple ilgilenelim. İç piyasadaki plastik atıklar işlenemez düzeyde kirli. Bu yüzden yurt dışından atık almak daha kârlı ve ucuz oluyor. Plastiklerin büyük kısmı geri dönüştürülemez ambalajlardan oluşuyor. Bu ambalajlar, dönüşüm sistemine alınamadığı için, denetimsizlik yüzünden sağa sola kontrolsüz bir şekilde dağıtılıyor ve yakılıyor. Adana’da, ithal edilen plastik ambalajların bir kısmı yol kenarına ya da kanal kenarlarına terk ediliyor. Çoğunluğu mikro plastik formunda olan atıklar ekosistemleri ciddi anlamda tehdit ediyor.”
‘Kotayı aştılar’
Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkelerinden en çok plastik atık ithal eden ülke olduğunu belirten Greenpeace Akdeniz Plastik Proje Sorumlusu Nihan Temiz Ataş da şunları söyledi: “Türkiye henüz kendi çöpüyle baş edemeyen bir ülke. Atık yönetimi ciddi bir konu, kapsamlı altyapı ve denetim mekanizmaları gerektiriyor. 2019’da Türkiye Avrupa Birliği ülkelerinden en çok plastik atık ithal eden ülke oldu. Plastiklerin virüs taşıma riskine karşı plastik atıkların girişi yasaklanmalı. Pandemi sürecinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, atık ithal eden firmaların kotayı aştıklarını tespit etti.”
Küçük plastik parçaları okyanusu öldürüyor
Yapılan bir araştırma, araçların lastiklerinden aşınan küçük plastik parçalarının doğaya ve insan sağlığına büyük bir tehdit olduğunu ortaya koydu.
Norveç’te yapılan bir araştırma araçların fren balatalarının ve lastiklerinin okyanusları kirlettiğini ortaya koydu. Guardian’daki habere göre, her yıl 200 binden fazla plastik parçası rüzgârlarla sürüklenerek, okyanuslardaki plastik atık birikintilerinin asıl kaynağını oluşturuyor. Su kaynaklarına atılan plastik şişe ya da poşetler yerine ilk kez araç lastiklerindeki aşınmayı inceleyen bilim insanları, 0.01 milimetreden daha küçük parçalardan oluşan toplam 550 bin tonluk plastiğin yolda aşınan taşıt lastiklerinden koptuğunu ve yarısının okyanuslara ulaştığını tespit etti.
Ayrıca, 80 bin tondan fazla plastik parçasının buzlara ya da karla kaplı alanlara ulaştığını belirten bilim insanları, mikroplastik kirliliğin tüm dünyaya yayılabildiğinin altını çizdi.