23.01.2024 - 13:14 | Son Güncellenme:
Bugün İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin teklifin Genel Kurul'a gelmesi sürpriz mi? Canova'nın değerlendirmeleri şöyle; Sürpriz diyemeyiz. Aslında bir karar verilmişti. Zamanlama meselesiydi. Biz, Ankara'daki gazeteciler bunun gayet farkındaydık. Bilhassa 14 Aralık'ta ABD Başkanı Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki telefon görüşmesi sonrası süreç hızlandı diyebilirim.
İLK ADIMLAR GELDİ
Diğer yandan İsveç ayağında da önemli gelişmeler yaşandı. Önce onları anlatayım; Bir kere İsveç'in yasal ve anayasal adımları, sözde Kürt Kızılayı'nın faaliyetlerine sona vermesi-yasaklaması, son dönemde sokak eylemlerine müsamaha göstermemesi ve en önemlisi iki ülke arasındaki bu sorunları ele alacak irtibat savcısının atanması gibi adımlar Ankara tarafından olumlu karşılanmıştı zaten. İsveç ile hukuki düzlemde bir sorun kalmamıştı. Türkiye uygulamadaki gelişmeleri görmek istiyordu. Bu uygulama konusunda da ilk adımlar geldi diyebilirim.
TERÖRDEN İSVEÇ DE ZARAR GÖRÜYOR
Edindiğim bilgilere göre; Aralık ayı içerisinde iki ülke arasındaki konuları yürütmek üzere görevlendirilen irtibat savcısı Ankara'ya geldi. Yanında da terör konusunda uzmanlaşmış bir başka savcı daha vardı. Görüştüğüm İsveçli diplomatik kaynak tarafından bu bilgi bana aktarıldı. Ve terörden dolaylı da olsa İsveç'in de zarar gördüğünü anlattı. Bana, son 1 ayda İsveç'te de organize suç örgütleri tarafından 20 kişinin öldürüldüğü bilgisini verdi. Bu organize suç örgütlerinin de uyuşturucu ağı içerisinde ve PKK ile bağlantılı olduklarının altını çizdi. Dolayısıyla İsveçli diplomatik kaynak, irtibat savcısı mekanizmasında da öncelikli olarak bu meselenin üzerinden hareket edileceğini anlattı.
Ve irtibat savcısı belli aralıklarla Türkiye'ye gelecek, 'Bir sonraki ziyareti şubat ayında olabilir' dedi. Bu da önemli bir bilgi. Yani önümüzdeki günlerde İsveçli irtibat savcısının yeniden Ankara'ya gelmesi bekleniyor. Karşılıklı iş birliğini derinleştirmek üzere görüşmeler yapacak. İçişleri Bakanlığı'na gidecek. Polis amirleriyle bir araya gelecek. İstihbarat ve Dışişleri Bakanlığı boyutları olacak.
İsveç'e göre; İsveç ile Türkiye arasındaki esas ilişkiler NATO üyeliği sonrası gelişmeye başlayacak. Konuştuğum İsveçli kaynak diyor ki; 'NATO'nun misyonlarından biri zaten terörle mücadele. Bu bizim için samimi bir misyon. Uluslararası toplumun bir araya gelmesi gereken bir mücadele. Terörle mücadele limiti yok.' mesajı veriyorlar.
BU KONUDA SAMİMİYİZ
Hatta, İsveç'in Türkiye'den sonra PKK'yı 40 yıl önce terörist ilan eden ikinci ülke olduğunu anımsattı. 'Yani biz bir sabah uyanıp, 'PKK terör örgütü' demedik. Bu konuda samimiyiz.' mesajlarını veriyor İsveç kanadı.
Ve tabi 2022 yılında Terörle Mücadele Yasası'nı çıkardıklarını anımsattı. Ardından bir anayasa değişikliği, sonra yeni bir yasal düzenleme. 'Bazı kararlar son dönemde bu yeni çıkarılan yasalara göre veriliyor. Ama uygulamanın yaygınlaşması elbette zaman alacak. Sürecin işlemesi emsal kararlarla olacak.' diye konuştu.
Hem yargıda, hem polis kanadında da terörle mücadele konusunda bir kararlılık olduğunun altını çizdi İsveçli diplomatik kaynak.
İsveç ayağında artık Ankara açısından da büyük bir sıkıntı kalmadı diyebiliriz. İsveç de bu konudaki kararlılığını atanan irtibat savcısının girişimleriyle de destekliyor.
Ama meselenin bir de ABD boyutu vardı. O da neden vardı? Amerika, 'Siz İsveç'in NATO üyeliğine onay verin. Biz de size F-16 paketini kongreye gönderelim ve verelim' gibi bir yaklaşımı vardı. Bu konu üzerinden Ankara-Washington arasında biraz da İsveç'in NATO üyeliği müzakereye dönüşmüştü diyebilirim.
Son 1 ayda 14 Aralık'tan bu yana Erdoğan-Biden görüşmesini takiben süreç çok hızlandı. O görüşmede İsveç'in NATO üyeliğiyle, F-16 paketinin eş zamanlı bir şekilde ele alınması üzerinde durulmuştu ve ilk adımı Dışişleri Komisyonu atmıştı. Ankara, teklifi komisyondan geçirmişti. Sonrasında Fidan ile Blinken arasında görüşmeler oldu. En son Blinken 5 Ocak'ta İstanbul'da hem Dışişleri Bakanı, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Nihayetinde de bugün artık Meclis Genel Kurulu'na geliyor bu teklif.
Geçmesi neredeyse kesin. MHP lideri de destek çıktı. İsveç'in NATO üyeliğine zaten Dışişleri Komisyonu da MHP, CHP ve AK Partili milletvekilleri onay vermişti.
İSVEÇ VE F-16 KONUSUNDAKİ BU SORUN ÇÖZÜLÜRSE TÜRKİYE-ABD ARASINDA KARŞILIKI GÜVEN DE YENİDEN SAĞLANABİLİR Mİ?
Aslında bu bir güven testi olacak diyebilirim. Ankara'da genel olarak baktığımda yaklaşım şu; Bu mesele karşılıklı güveni yeniden kurmak. Beraber çalışma pratiğini unutmuş iki müttefikin arasında yeni bir adım olabilir şeklinde yorumlanıyor. Çünkü Türkiye, İsveç ile ilgili tüm prosedürleri tamamladıktan sonra Amerika, F-16 paketinin onayı için kongreye sunacak. Dolayısıyla güvene dayalı bir süreç göreceğiz ve iki ülke ilişkileri de bir anlamda bu vesiyle test edilmiş olacak.
Amerikan yönetiminin 'Kongreden geçiririz, size F-16 veririz' sözüne dayalı ilerleyecek. Öyle görünüyor. Nasıl bir takvim göreceğiz?
İsveç'in NATO'ya üyeliği TBMM'den geçtikten sonra ABD Başkanı Biden, kongreye F-16 konusunda Türkiye lehine olumlu görüş bildiren bir mektup yazacak. Ardından Türkiye'de karar Cumhurbaşkanı onayladıktan sonra Resmi Gazete'de yayınlanacak ve bu katılım anlaşması ıslak imzalı kabul metni ki buna 'deposit' deniyor, NATO'ya gönderilecek. Bunun da adresi Washington.
Ardından ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'ye F-16 verilmesi içeren mektubu kongreye sunacak. Resmi süreç de o aşamada başlayacak. Dolayısıyla kongre ayağından ne çıkacak bu önemli ama şunu altını çizelim... Görüşme ve bir oylama olmayacak. 15 günlük bir zaman tanınıyor, sessizlik süreci deniyor. O 15 günün sonunda bir itiraz gelmezse kabul edilmiş sayılıyor.
Edindiğim bilgilere göre; ABD'de böylesine bir süreç en son 70 yıl önce olumsuz sonuçlanmış. Yani o mektup kongreye sunulmadan önce teklife ret gelmeyecek bir ortam sağlanıyor. İşte Ankara da ABD'nin verdiği sözü tutup tutmayacağının o şekilde tartmış olacak diyebiliyorum.