19.06.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Gökhan Karakaş - Marmara Denizi’nde son yılların en büyük deniz salyası (müsilaj) yoğunluğu mercan resiflerinin ve balık yuvalarının üzerini halı gibi kaplarken yapay resif olması için batırılan gemileri bile görünmez kılmıştı. Yapay balık yuvası olması ve dalgıçların ziyareti için Kocaeli’nin Karamürsel ilçesinde 2013 yılında batırılan İnönü gemisi, müsilaj yoğunluğu nedeniyle 2021 yazında hayalet gemiye dönüşmüştü. Sekiz yılda çevresinde vatoz, kırlangıç, denizatı, deniziğnesi ve iskorpitlerin yuvalandığı karagöz, eşkina, kaya balıkları ve karides sürülerinin geçiş yaptığı İnönü gemisi, geçen yıl yapılan dalışta ekibimiz tarafından güçlükle bulunmuş ve görüntülenmişti. 13 Haziran 2021 günü Milliyet gazetesinde yayımlanan haberde, İnönü gemisinin müsilaj yoğunluğu nedeniyle hayalet gemiye dönüştüğü çarpıcı bir şekilde yer almıştı.
Marmara Denizi’nin üzerini sarı tabakayla kaplayan müsilajın yarattığı tahribatın izlerini aramak için bu yılın aynı döneminde yine İnönü batığına daldık. Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu’nun kıdemli iki yıldız eğitmenlerinden Zeki Şirinoğlu, Derinlere Saygı Dalış Topluluğu’ndan Metin Karadağ ve Yener Kuşçuluoğlu ile Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Serdar Aksan’dan oluşan dalış ekibi, 24 metre derinlikteki İnönü batığında müsilaj yoğunluğunun olmadığını tespit etti. Müsilajın gemi etrafında kütleler halinde dolaşmadığı sadece bilim insanlarının ayırt edebileceği şekilde geminin iç güvertesinde askılı şekilde az miktarda toplandığı görüldü. Deniz salyasının parçalanarak sabit canlıların üzerini ince bir tabaka halinde kapladığı da gözlemlendi.
İNÖNÜ BATIĞINDA YAŞAM
Dalışta, tüm olumsuz gelişmelere rağmen Marmara Denizi için umut veren bir keşif yapıldı. Doğu Marmara’nın Karamürsel bölgesinde Akdeniz çanağında nesli tükenen pina midyelerine rastlandı. 24 metre derinlikteki geminin güvertelerinde 8-10 tane gözlemlenen pinaların geminin etrafında daha fazla yayılım gösterdiği görüldü. Su altında pinaları belirleyen Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Serdar Aksan, boyu bir metreyi geçebilen Akdeniz’e özgü pinaların, bulunduğu yerde suları filtre ederek beslendiğine dikkati çekti. Pinaların yüzde 99’unu öldüren “Haplosporidium pinnae” patojeninin İspanya, Fransa, Hırvatistan, Tunus, Fas ve Türkiye kıyılarına yayıldığını belirten Aksan, “Pinalar ülkemiz kıyılarında da koruma altında. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) bu iri midyeyi ‘Kırmızı Liste’ye aldı. Tamamına yakını ölen pinaların Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’ndeki varlığını biliyorduk. Şimdi İnönü batığında bulmamız iç denizimizi korumamız için harekete geçmemiz gerektiği mesajını veriyor” dedi.
KORUMA ALTINA ALINAN TÜR
Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül ise, 2016’da hastalıktan sonra bilim insanlarının pinaları kurtarmak için yerlerini değiştirmeyi bile düşündüğünü belirtti. Prof. Dr. Ergül, “Geçtiğimiz yıl bugünlerde müsilajla kaplı yapay resif, birçok canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Ama en önemli keşfimiz batığın üzerinde ve çevresinde görülen çok sayıda ‘Pinna nobilis’ ve ‘Atrina fragilis’ türü pina midyesi. Atrina fragilis türü pina, Marmara Denizi’nde vardı ama ilk kez İzmit Körfezi’nde bu dalışta belirledik. Pina midyelerinde toplu ölümlerinin ardından koruma altına alınmışlardı. 2019 yılında Uluslararası Doğa Koruma Birliği’nin kritik kategoride gösterdiği pinaları İzmit Körfezi’nde görmek sevindirici. Pinaların üzerindeki müsilaj kalıntıları bize Marmara’yı korumamız gerektiğini hatırlatıyor. İnönü batığı gibi yapay resiflerin artırılması, denizlerimizde biyolojik çeşitliliğe fayda sağlar’ dedi.
Milliyet’ten Gökhan Karakaş’ın da arasında bulunduğu dalış ekibi, İnönü batığına yeniden daldı.
‘MÜSİLAJIN HAMMADDESİ NE YAZIK Kİ MARMARA’DA’
Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül, deniz salyasının hammaddesini oluşturan azot ve fosfor bileşiklerinin (Nitrit, Nitrat, ortofosfat) Marmara Denizi’nde olduğunu belirtti. Ergül, “Kuvvetli rüzgarlar bileşiklerin yüzeye çıkmasına neden olabilir. Sıcaklık ve tuzluluk gibi fitoplankton gelişimini etkileyen faktörler bir araya geldiğinde deniz salyasıyla tekrar karşılaşma olasılığımız yüksek. Marmara Denizi her yönüyle korunan alan olmalı” dedi.
Deniz canlılarına yuva olması için Karamürsel’de 2013 yılında batırılan İnönü gemisi, müsilaj yoğunluğu nedeniyle 2021 yazında hayalet gemiye dönüşmüş, Milliyet konuyu manşetiyle gündeme taşımıştı.
‘İLERİ BİYOLOJİK ARITMA SİSTEMİ ŞART’
Geçen yıl deniz salyasının görüşü bir metreye kadar düşürdüğü derinliklerde pina dışında bir canlı örtüsü karşımıza çıkmadı. Uzmanlar, balık ve karideslerin çözünmüş oksijenin azlığı nedeniyle bölgeyi terk ettiğini belirtti. Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan “Müsilaj Ağıt mı Umut mu?” adlı kitabı, deniz salyasının yıkıcı etkisini gözler önüne seriyor. Bandırma Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, dünyadaki en genç denizlerden olan Marmara’da müsilajın azot ve fosfor gibi kirlilikten kaynaklanan besin tuzu yükünün artmasıyla oluştuğunu vurgulayarak, “Marmara Denizi çevresinde yaşayan tüm insanlar olarak hep birlikte evsel, endüstriyel, tarımsal, denizcilik ve daha aklımıza gelmeyen nice atıkla denizi kirlettik. Denizi o kadar büyük, engin ve sonsuz sandık ki, bu kadar atığı hokus pokus yapıp eriteceğine inandık. Yıllardır arıtma tesisi sandığımız yerler aslında birer ön arıtma ünitesi. İleri biyolojik arıtma sistemlerini uygulamalıyız” dedi.