05.03.2019 - 15:10 | Son Güncellenme:
DHA/AA
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan Gezi Parkı eylemlerine ilişkin iddianame dün İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilmişti. 657 sayfalık iddianamede, aralarında 15 aydır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala, üç aydır tutuklu olan Yiğit Aksakoğlu ile aralarında gazeteci Can Dündar ve oyuncu Memet Ali Alabora’nın da bulunduğu 16 sanık yer alıyor.
Tüm sanıklar hakkında "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
İddianamede, bazı sanıkların "Mala zarar verme", "Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması", "İbadethane ve mezarlıklara zarar verme", "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet", "Nitelikli yağma" ve "Nitelikli yaralama" gibi suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması isteniyor.
657 sayfalık iddianameden...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve gönderildiği İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 657 sayfalık iddianamede, Açık Toplum Enstitüsü kurucusu ve uluslararası finans spekülatörü olarak tanınan George Soros ile ilgili bilgiler verildi.
Halk ayaklanmaları neticesi devrimlerin gerçekleştirildiği eski Doğu bloku ve Arap ülkelerinde yaşanan süreçlerle Türkiye'de yaşanan Gezi Parkı eylemleri sürecinin birebir örtüştüğü vurgulanan iddianamede, bu durumun Türkiye'de yaşanan olayların da uluslararası destekli yapılanmalar tarafından düzenlendiğini gösterdiğine dikkat çekildi.
"ODTÜ olaylarıyla başlamak istediler"
Eski Doğu bloku ve Arap ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmalarında uluslararası finans spekülatörü olarak tanınan George Soros'un önemli bir aktör olduğu, bu ülkelerde yaşanan devrim süreçlerine Soros'un çok büyük finansal destek sağladığının basına da yansıdığı aktarılan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"George Soros'un kurduğu, dünya çapında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu Open Society Institute'nin Türkiye'de Açık Toplum Vakfı bünyesinde faaliyetlerini devam ettirdiği bilinmektedir. Soros'un Gezi kalkışması sürecine etkisi gerek basında gerekse siyasi ve akademik çevrelerde çokça konuşulmuş, bu nedenle Soros'un ayaklanmaların yaşandığı diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde yaşanan Gezi kalkışması sürecinde de etkin olduğu anlaşılmıştır."
İddianamede, kalkışmanın başladığı ilk tarihlerde gösteri grubunun önünde polisle tartışan bazı kişilerin taktığı kasklarda ve giydikleri tişörtlerde "#OccupyTurkey" yazısının yer aldığı ve gösterilerin temel olarak örgütlendiği alan olan Twitter'da en çok kullanılan etiketlerden birisinin de bu olduğuna işaret edildi.
İddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Söz konusu Hashtag 28 Mayıs 2013 günü başlatılmış ve Hashtag'in altında toplam 500 bin civarında Tweet atılmıştır. Türkiye ve dünya gündemi Twitter listesinde ise günler boyunca en üstte "DirenGeziParkı" Hashtag'i bulunmaktadır. Facebook'ta ise #OccupyTurkey adlı sayfa, bu kalkışma hakkında en hızlı bilgilerin paylaşıldığı, güncel gelişmelerin aktarıldığı sayfa olmuştur. Kalkışmanın gidişatının yönlendirildiği sayfaya bir iki gün içerisinde on binlerce üye kaydolmuştur. Gezi kalkışmasının, başından itibaren en etkili bir parçası olan '#OccupyTurkey' sayfasının tam adresine bakıldığında; facebook.com/DirenAnadolu ibaresi karşımıza çıkmaktadır. Görüldüğü üzere sayfa Aralık 2012'de kurulduğunda, 'DirenAnadolu' bağlantı adını seçerken, livestream adlı video-yayın sitesindeki hesaplarının adı da 'revoltistanbul'dur. 'Revolt' İngilizce; 'ayaklan' veya 'diren' demektir. Yani sayfa ilk kurulduğunda 'diren' sözü belirlenmiştir.
Türkiye'de ve dış dünyada en çok kullanılan '#DirenGeziParkı' Hashtag'i de buradan çıkmıştır. 'Occupy Turkey' sayfası, ODTÜ'de 18 Aralık 2012 tarihinde başlayan ve günlerce süren öğrenci eylemleri sırasında kurulmuştur. Kamuoyunu günlerce meşgul eden ve polisin uygulamalarının Gezi kalkışmasında da olduğu gibi tartışma konusu yapıldığı o tarihteki paylaşımlara bakıldığında söz konusu grubun ODTÜ'ye destek eylemlerine de yön vermeye çalıştığı gözlenmiştir. Grubun ODTÜ olaylarına karşı gelişen tepkilerle de bir halk hareketi oluşturmayı düşündükleri ve sayfayı o dönemde açtıkları değerlendirilmiştir. Kısaca ülkemizde 2012 yılı içerisinde Otpor/Canvas denetiminde, şüphelilerin oluşturduğu kolektif yapı tarafından bir halk hareketi için defalarca nabız yoklanmıştır."
Gezi ile Sırbistan'daki eylemlerin benzerliği
Gezi Parkı kalkışmasında, "Occupy (işgal) " hareketi olarak bilinen, teorisyenliğini Gene Sharp'ın yaptığı sözde "sivil baş kaldırı" yönteminin kullanıldığının görüldüğü anlatılan iddianamede, bu yöntemin uygulamasında ise "Otpor (Direniş)" adlı örgütün uluslararası eylem eğitimleri veren birimi "Canvas"ın ön planda olduğunun anlaşıldığı, bu kuruluşların finansörünün de George Soros olduğunun basında yer aldığı ifade edildi.
İddianamede, Gene Sharp'ın yazdığı "Diktatörlükten Demokrasiye" isimli kitapta yer alan (198 maddelik) eylem faaliyetlerinin, Türkiye'de yapılan Gezi eylemleri (kalkışması) kapsamında birebir uygulandığının tespit edildiği de vurgulanarak, "Otpor" örgütünün sembolü olan "havaya kaldırılmış yumruk" ambleminin eylemlerde yoğun bir şekilde göze çarptığı ve sosyal medya araçlarının kitleleri harekete geçirmek için etkin bir şekilde kullanıldığının görüldüğü kaydedildi.
Gezi kalkışması ile 2000 yılında Sırbistan'da, iktidarın devrilmesiyle sonuçlanan olaylar arasında birebir benzerlikler olduğu ve bu benzerliklerin tesadüfen gerçekleşmediği anlatılan iddianamede, Türkiye'ye gelen Otpor lideri ve Canvas yöneticileri tarafından eğitilen şahıslar tarafından, eylem metotlarıyla ilgili prensiplerin birebir uygulandığının tespit edildiği belirtildi.
Gezi olayları ve Sharp'ın kitabındaki metotlar
Gene Sharp'ın, "Diktatörlükten Demokrasiye" adlı kitabında yer alan 198 pasif eylem metodu ile Gezi kalkışmasında meydana gelen hadiselerin karşılaştırıldığı iddianamede, kitapta geçen bazı metotlar ile Gezi Parkı'nda yaşanan olaylarla ilgili şu karşılaştırmalar yapıldı:
"1- Halk konuşmaları: Gezi kalkışmasında birçok sanatçı ve halktan insanların basın yolu ile konuşmaları olmuştur.
2- Muhalefet ve destek mektupları: Gezi kalkışmasında birçok ünlünün kişinin olaylara destek mektubu yazdığı tespit edilmiştir.
3- Kurum ve kuruluş bildirileri: Gezi kalkışmasında birçok kuruluş olaylara destek amaçlı bildiriler yayınlamışlardır.
4- İmzalı basın açıklamaları: Gezi kalkışmasında birçok kurum ve kuruluş olaylara destek amaçlı imzalı basın açıklamaları yapmıştır.
6- Grup veya kitlesel imza kampanyaları: Gezi kalkışması sırasında bazı akademisyenler imza kampanyası düzenlemiştir.
7- Sloganlar, karikatürler ve semboller; Gezi kalkışmasında "Her yer Taksim, her yer direniş" sloganları atılarak Taksim'in her yanı bu sembollerle donatıldı. Türkiye'deki bütün mizah dergileri bu görselleri yayınlarının kapaklarında kullandılar. Bu sembollerden bazıları 'kırmızılı kadın, duran adam, çarşı24, siyahlı kadın'dı.
16- Gözcülük, nöbetçilik: Gezi olayları sırasında birçok sanatçı ve siyasi, Gezi parkından ayrılmayarak nöbet tutmuştur.
18- Bayraklar ve sembolik renkler sergilemek: Gezi olayları sırasında halkı sokağa çekmek için birçok futbol takımının renkleri kullanılmıştır.
20- İbadet ve tapınma: İstiklal Caddesi'nde 'yeryüzü iftarları' adında iftar yemeği organize edilmiş ve Ziya Azazi Mevlevi dansı ile protestoculara destekte bulunmuştur.
33- Arkadaşlık etme: Gezi olayları sırasında bazı göstericiler ile polis memurları arasında çiçek dağıtma olayları yaşanmıştır.
34- Gece nöbetleri: Eylemciler Gezi olayları sırasında parkı boşaltmayı reddetmiş, Türkiye genelinde birçok parkta gece nöbetlerine kalmışlardır.
63- Sosyal itaatsizlik: Gezi Parkında sözde komün hayatı kurulmak istenilmiştir.
180- Alternatif iletişim sistemi: Zello ve Skype isimli uygulamalar kullanılmış, Zello isimli uygulamada Gezi Parkı ile ilgili kanallar kurularak bu kanalları telsiz gibi kullanarak haberleşme sağlanmıştır. Twitter üzerinden Taksim'de olan olaylar anlık olarak dünya geneline yayılmıştır."
"Gündem oluşturma çabaları 2011 yılında başladı"
Gene Sharp'ın, "Diktatörlükten Demokrasiye" isimli kitabında yer alan 198 pasif eylem metodunun tamamının farklı biçimlerde de olsa ülkede meydana gelen Gezi kalkışmasında birebir olarak kullanıldığı aktarılan iddianamede, şüphelilerin Wall Street eylemlerinin başladığı dönemde Ekim 2011'de "Ayaklan İstanbul/Occupy İstanbul" ismiyle Facebook sayfası oluşturulduğu ve sayfa üyelerinin bu tarihten itibaren çeşitli aralıklarla "Revolt (ayaklan) İstanbul" eylemleri düzenledikleri vurgulandı. İddianamede, şunlar kaydedildi:
"Taksim Gezi Parkı projesinin 2011 yılında başladığı, Memet Ali Alabora gibi bir kısım sanığın 2011 yılı içerisinde Taksim Gezi Parkı'nda çekilmiş eylem video ve görüntülerinin olduğu, bilinen Gezi kalkışması başlamadan çok önce, Memet Ali Alabora'nın da yer aldığı bu görüntülerde 'ayaklan İstanbul' ibaresinin bulunduğu, bu nedenle 2011 yılında gündem oluşturma çabalarının başladığı, kalkışmanın hazırlığı yönündeki fitilin 2011 yılında ateşlendiği, 11 Kasım 2011 tarihinde dahi Taksim Gezi Parkı'nda eyleme davet yapıldığı ve 27 Mayıs 2013 tarihinde uygun ortam oluşturularak Gezi kalkışmasının başlatıldığı anlaşılmaktadır."
Otpor yöneticisi Maroviç'in Gezi öncesi ve sonrası Türkiye'ye gelişi
Gösterilerin sosyal medyada yayılış biçimi, olayı başlatan ve yayılmasında rol oynayan aktörler, seçilen slogan ve imgelerin birlikte değerlendirilmesi durumunda Gezi kalkışması kapsamındaki eylemlerin, uluslararası bazı grupların da finans desteğiyle 27 Mayıs 2013 tarihinden çok önceden planlandığı belirtilen iddianamede, şu ifadeler kullanıldı:
"Dünyada bir kısım gazeteci, yazar, akademisyen ve siyasi kimliği bulunan şahıslar tarafından kamuoyuyla paylaşılan bilgilerde, uluslararası spekülatör olarak tanınan George Soros'un Orta Doğu ve Baltık ülkelerinde gerçekleşen 'özgürlükçü hareket' olarak kendilerince nitelenen halk hareketlerinde finans desteği sağladığı ve İvan Maroviç'in yönetimindeki Otpor örgütünün bu olaylarda öne çıktığı bilgileri aşikardır. Bu şahsın Türkiye'deki bağlantısı olan Açık Toplum Vakfı, sayesinde para aktardığı kişi ise Osman Kavala olmuştur. Ivan Maroviç'in Türkiye'ye Gezi olaylarından önce ve sonra geldiği tespit edilmiştir. 2011 yılı içerisinde Taksim Gezi Parkı'nda şüpheliler tarafından çekilmiş eylem, video ve görüntülerinin olduğu, bilinen Gezi kalkışması başlamadan çok önce, Memet Ali Alabora'nın da yer aldığı bu görüntülerde 'ayaklan İstanbul' ibaresinin yer aldığı, bu nedenle 2011 yılında gündem oluşturma çabalarının başladığı, kalkışmanın hazırlığı yönündeki fitilin 2011 yılında ateşlendiği, 11 Kasım 2011 tarihinde dahi Taksim Gezi Parkı'nda eyleme davet yapıldığı ve 27 Mayıs 2013 tarihinde uygun ortam oluşturularak Gezi olaylarının başlatıldığı anlaşılmaktadır."
Türkiye'de 2013 yılında meydana gelen Gezi Parkı olayları olaylarının gelişimi ve bitişiyle ilgili kronolojik sıralamanın yapıldığı iddianamede, bu kronolojiye göre olayların İstanbul'da 16 Eylül 2011'de başladığı ve Türkiye'ye de yayılarak 26 Eylül 2013'te sona erdiği bildirildi.