10.12.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
İSTANBUL DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün partisinin ‘10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle’ İstanbul’da düzenlediği ‘İnsanlığın Yüzü’ etkinliğine katıldı. Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen programa konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları kaydetti:
BEYANNAME KÖŞE TAŞI: “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan 75 sene evvel gerçekten büyük umutlarla kabul edildi. Aradan 3 çeyrek asır geçmesine rağmen bu metin insanlığın kazanımları açısından kritik bir belge olma vasfını hâlâ koruyor. Her ne kadar insan hakları ihlallerini sona erdirememiş olsa da beyannameyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından biri olarak görüyoruz. Beyannamenin insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda küresel ölçekte bir hassasiyetin oluşmasına ciddi katkılar sağladığına inanıyoruz. Buna rağmen 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü dünyanın pek çok yerinde insan haklarının ayaklar altına alınırken karşıladığımızda bir gerçektir.
AYRIMCILIK, IRKÇILIK: Batı toplumlarını zehirli bir sarmaşık gibi saran İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı insan haklarına yönelik tehditlerin en başında yer alıyor. Yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve faşizan uygulamalardan en fazla mağdur olan kesim, hiç şüphesiz göçmenlerin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlardır. Terörist ve terör kavramları İslam’a saldırmanın, Müslümanları tahkir etmenin, masumları katletmenin bir kılıfı haline dönüştürüldü. Bundan 4 buçuk sene önce Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde Cuma namazı için toplanan 51 kardeşimizin şehit edildiği saldırı İslam düşmanlığının nerelere varabileceğini göstermişti. Müslümanlara ve göçmenlere yönelik saldırılar bununla sınırlı kalmadı. Kanada’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne, Avrupa’dan Asya ülkelerine kadar dünyanın pek çok yerinde artarak devam etti. Nefes alamıyorum, nefes alamıyorum diyerek can veren George Floyd’un dramını asla unutamayız. Aylan bebeğin nasıl dalgalarla kıyıya vurduğunu izledik. Aylan bebeğin ölümü Batı’yı insafa getirmedi. Filistin kefhiyesiyle gezen 3 genç Amerika Birleşik Devletleri’nde sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı. Batılı ülkeler Christchurch saldırısından hiçbir ders çıkarmadı. Hatta fikir özgürlüğü bahanesiyle İslam karşıtı eylemleri meşrulaştırdılar, tasvip ve teşvik ettiler.
İLKESİZLİK, İKİYÜZLÜLÜK: Yılbaşından beri çoğunluğu bizim büyükelçiliklerimiz olmak üzere İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin Avrupa’da bulunan temsilciliklerinin önünde Kuranı Kerim’in yakıldığı 500’e yakın saldırı gerçekleştirildi. Mukaddes kitabımıza yönelik bu alçak eylemlerin hemen hepsi hükümetlerin izin vermesiyle polis koruması altında düzenlendi. İlk defa dün Danimarka’da, kutsal kitabımız Kuranı Kerim olmak üzere kutsal kitaplara yönelik saldırılar sebebiyle bir cezai müeyyideyi getirdiler. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar iş icraata gelince çifte standardın, ilkesizliğin ve ikiyüzlülüğün adeta kitabını yazmaktadırlar. Bu ülkeler Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde kayıtlı hakların sadece makbul insanlar için geçerli olduğunu düşünüyor. Yine bunların nazarında, Batılı ve beyaz olmayanların bu haklardan tam olarak yararlanma hatta hiçbir şekilde yararlanma imkanı bulunmuyor.
DEĞERLER KATLEDİLİYOR: Son dönemde Batı’nın barbarlık vasfının örneklerini doğrudan yaptığı ve dolaylı olarak destek verdiği hadiseler vesilesiyle giderek daha sık görmeye başladık. Bugün Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin göz göre göre çiğnendiği yer, Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarıdır. Gazze halkının 7 Ekim’den beri hayatı başta olmak üzere her türlü hakkı işgalci İsrail güçleri tarafından pervasızca yok edilmektedir. Bugün Gazze’de insanlığa dair tüm değerler de katledilmektedir.
‘Başıboş sokak hayvanları meselesini çözeceğiz’
“Vatandaşlarımızın bizar olduğu ne varsa, hepsinin de çözümünü bulmak ve uygulamak bizim asli vazifemizdir. Mesela, başıboş sokak köpeklerinin zarar verdiği insanlarımızın haklarını korumanın da görevimiz olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Başıboş sokak hayvanlarıyla ilgili artan şikâyetlerin farkındayız. Önceki gün Ankara’da yaşanan ve bir evladımızın ağır yaralandığı elim hadise hepimizin yüreğini dağlamıştır. Bu sorunu inşallah inancımıza, kültürümüze ve şefkat medeniyetimizin bize vazettiği ilkeler çerçevesinde mutlaka çözüme kavuşturacağız.”
‘BMGK, İsrail’i koruma konseyine dönüştü’
“Biz ne dedik? Dünya 5’ten büyüktür. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi üye ve geçici üyeler fakat sadece Amerika’nın red oyuyla maalesef malum ateşkes reddedildi. Böyle adil bir dünya olur mu? Adil bir dünya mümkün ama Amerika’yla değil. Çünkü Amerika İsrail’in yanında parasıyla, bütün silah mühimmatıyla yer alıyor. Ey Amerika bunun hesabını nasıl vereceksin? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden ise bir umudumuz, beklentimiz kalmadı. Görevi küresel barışı ve istikrarı korumak olan güvenlik konseyi 7 Ekim’den bu yana İsrail’i koruma ve kollama konseyine dönüştü. Ne çatışmalar bir an önce dursun diyen 121 ülkenin iradesi, ne Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin çabaları ne de geçici üyelerin gayretleri, güvenlik konseyinin daimi üyelerini harekete geçirmeye yetmedi. Dün gece yapılan oylamada Amerika’nın vetosu nedeniyle ateşkes kararı çıkmadı. Aralarında daimi üyelerin de olduğu 13 ülkenin tasarıya evet oyu vermesine rağmen maalesef sonuç değişmedi. Bu Birleşmiş Milletlerle, bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’yle insanlığın bir yere varması mümkün değil.”
‘Kürtçe yasaktı önünü biz açtık’
“Son 21 yılda, hayata geçirdiğimiz sessiz devrimlerle vatandaşlarımızın Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde kayıtlı hak ve özgürlüklerini kullanmalarını kısıtlayan pek çok engeli ortadan kaldırdık. Resmi dilimiz olan Türkçe dışındaki dil ve lehçelerin öğreniminin önemini açtık. Bu dillerde siyasi propaganda, radyo ve televizyon yayını yapılmasına imkan tanıdık. Kürtçe yasak mıydı? Yasaktı, önünü biz açtık.”
31 Mart mesajı
Konuşmasında yerel seçimlere de değinen Erdoğan şunları söyledi: “Elbette bazı süreçler vakit alabiliyor ama nihayetinde her meseleyi hal yoluna koyuyoruz. Vatandaşlarımızdan hükümetimize güvenmeye, bize inanmaya, bize destek olmaya devam etmelerini istiyorum. 31 Mart’ı unutmuyoruz değil mi? 31 Mart’a hazırlanıyoruz değil mi? 31 Mart için ne diyoruz, inşallah yeniden İstanbul diyoruz ve yola devam ediyoruz. Yeniden Ankara diyoruz ve yola devam ediyoruz. Durmak yok, yola devam diyoruz.”