06.12.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya
Craft Tiyatro yeni sezonda ABD’li yazar Anna Ziegler’in ‘Fotoğraf 51’ oyununu sahneye taşıyor. 1950’li yıllarda DNA’nın ikili sarmal yapısının keşfedilmesini sağlayan fotoğrafı çeken Rosalind Franklin’in başrolde olduğu hikâye, bilim tarihinde ‘gölgede bırakılmış’ bir kadına hakkını teslim etmenin yolunu açarken; etik, bilimsel sorumluluk ve cinsiyet eşitliğine dair derin bir sorgulamanın da kapısını aralıyor. Oyunun yönetmeni Çağ Çalışkur ve Rosalind’i canlandıran Funda Eryiğit’le buluştuk, ‘50’li yıllarda bilim kadını olmayı, o yıllardan bu yana nelerin değişebildiğini konuştuk.
- ‘Fotoğraf 51’i çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Çağ Çalışkur: Ben oyunu okudum ve Rosalind Franklin’den çok etkilendim, onu çok sevdim. Sonra Funda okudu ve ardından kast süreci...
Funda Eryiğit: Benim için ilginç yanı şu oldu: Daha ortada bu oyun yokken İngiltere’ye gitmiştim ve ilgimi çekip ‘Fotoğraf 51’i almıştım. Sonra teklif gelince “O oyun galiba bende var” dedim. Türkçeye çevrilmemişti henüz. Önce İngilizcesini okuyup sonra çeviriyi okuyunca daha iyi anladım açıkçası; çünkü hem anlaşılması zor İngiliz esprileri, hem de çok fazla bilimsel terim vardı.
- Franklin tam olarak neyi keşfediyor?
Çağ Ç.: 1950’li yılların başında DNA’nın yapısını çözmeye çalışıyorlar. Öncesinde insanın yapıtaşı protein mi, DNA mı tartışması var; DNA olduğuna karar verildiği noktada da yapısı araştırılmaya başlanıyor. Ve çok büyük bir yarış başlıyor. Yaşamın sırrının keşfi üzerine bir yarış. Rosalind de öyle bir fotoğraf çekiyor ki DNA’nın ikili sarmal olduğu görünüyor ve artık sadece hesaplamaların yapılması kalıyor. O dönem bu araştırmalarda yaygın olarak kullanılan iki belirgin yöntem var: Birincisi kristalografi, ikincisi de varsayımlara dayalı modelleme tekniği. Rosalind’in etkisi, çektiği fotoğraf sayesinde diğerlerinin bu modelleme tekniğiyle belki çok daha geç bulabilecekleri bir şeyin çok erken bulunmasını sağlamak oluyor. Çünkü fotoğrafta net bir şekilde DNA’nın formu gözüküyor.
Funda E.: Fakat bu fotoğrafı Rosalind’in bilgisi dışında alıp modellemeyi yaparak 1962’de Nobel’i alan bilim insanları James Watson, Maurice Wilkins, Francis Crick üçlüsü oluyor. Franklin’in ismi görmezden geliniyor. Bu açıdan Rosalind’e çoktandır teslim edilmesi gereken hakkını verme oyunu diyebiliriz.
- Rosalind’in çektiği fotoğrafı onun bilgisi dışında ele geçirenler hızlı bir şekilde yol alıyor yani?
Çağ Ç.: Oyunun geçtiği 1951-53 yılları, Rosalind ve Wilkins aslında ortaklar ama Wilkins fotoğrafı Watson ve Crick’e gösteriyor evet. Tabii bir sürü şaibe var, acaba o dönem modelleme yaptıkları Wilkins tarafından biliniyor muydu, fotoğrafı göstermesi normal miydi yoksa bile isteye mi gösterdi gibi...
Kadınlara yönelik ayrımcılık
- O dönem bilim dünyasında kadınlara yönelik yaklaşım nasıl?
Funda E.: Mesela üniversitenin yemek salonunda yemek yiyemiyor kadınlar.
Çağ Ç.: Bazı üniversitelerde de ayrı ve daha ufak alanlar veriliyor kadınlara. Bu süreçte İsrail’deki Weizmann Enstitüsü’de çalışan bir arkadaşımla konuştum ve Rosalind’in bir cinsiyet ayrımcılığına uğrayıp uğramadığının hâlâ bir tartışma konusu olduğunu öğrendim. Ama uğramamış olması imkansız. Aynı odada yemek yiyemiyorlar. O yıllarda politik söylemler farklı ve ayrımcılık çok daha aleni tabii. Ama bence bugün de aynen devam ediyor.
Funda E.: Evet, politik atmosfer bunu bir şekilde desteklediği için… İşin mutfağında ve arka planda yine o baskı bir şekilde devam ediyor.