02.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
GÖKHAN KARAKAŞ İstanbul - Henüz Türkiye Cumhuriyeti 3 yaşındayken 2 Ağustos 1926 günü Midilli adası açıklarında Fransız bayraklı Lotus gemisi ile Türk bayraklı Bozkurt gemisinin çarpışması sonucu 8 Türk denizcisi hayatını kaybederken yaşanan siyasi gerginlik uluslararası anlaşmazlığa dönüşmüştü. Fransız kaptanın İstanbul’da tutuklanması üzerine başlayan dava Lahey Adalet Divanı’na taşınırken, dava Türk heyetinin kesin zaferiyle sonuçlanmıştı. Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey’e Bozkurt soyadının verilmesine neden olan Bozkurt-Lotus olayını uzmanlar Milliyet için yorumladı.
8 TÜRK CAN VERMİŞTİ
İstanbul Kuruçeşme’den Mersin’e doğru yola çıkan Türk kömür nakliye gemisi Bozkurt ile Fransız ticaret gemisi Lotus 2 Ağustos 1926 gecesi Midilli Adası’nın 5 mil açığındaki çarpışmışlardı. Bozkurt ikiye bölünerek batarken 8 Türk vatandaşı hayatını kaybetmişti. Lotus’un Fransız kaptanı 10 Türk denizciyi alarak İstanbul’a gelirken hakkında 5 Ağustos günü soruşturma başlatılmıştı. Fransız Kaptan Jean Demons ile Bozkurt’un kaptanı Hasan Kaptan tutuklanırken Fransa’nın büyük protestoları başlamıştı.
Türkiye, Türk Ceza Yasası’nın 6. maddesi uyarınca davaya Türk mahkemelerinin bakacağını ileri sürerken, Fransa ve Kaptan Demons’un itirazları uluslararası krize yol açmıştı. Dava İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ederken Türkiye ile Fransa arasında önemli anlaşmazlıklar yaşanmıştı. Fransa hükümeti, Türkiye’yi yetkisiz görerek yargılamanın Fransa’da olmasında ısrar edince konu Lahey Adalet Divanı’na taşındı. Dava, Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un başkanlığındaki heyetin çabasıyla 1 yıl sonra Türkiye’nin kesin zaferiyle sonuçlanırken uluslararası arena da elde edilen ilk hukuk zaferi olarak tarihe geçmişti.
Olayın 96’ncı yılında Lahey’den çıkan sonuçları Milliyet’e değerlendiren deniz hukuku uzmanı avukat Ahmet Bozkurt, şunları anlattı: “Fransız basını Osmanlı İmparatorluğu zamanında sahip oldukları kapitülasyonlarla hareket ederek küstahça davrandı. Türkiye için inkılapların yerleştirilmeye çalışıldığı zor zamanlarda büyük bir hukuk zaferi kazanıldı. Lahey’de yargılamanın Türkiye tarafından yapılmasına karar verildi. Türk adalet sisteminin çağdaş medeniyet seviyesine ulaştığı yorumları yapılmıştı. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, davada usulüne göre yargılamasını yaptı ve dikkatsizlik ve tedbirsizlikle ölüme sebebiyet verdikleri gerekçesiyle Fransız kaptana 2 ay 22 gün, Türk gemisi kaptanına 4 ay ağır hapis cezası verdi. Bozkurt-Lotus davasına dair Lahey Adalet Divanı’nda çıkan karar Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyük hukuk zaferidir.” dedi.
KARARDA LOZAN VURGUSU
Emekli Deniz Albay Mümin Kır ise, “Dava sürecinde Avrupa’nın tüm ilgisi Türkiye üzerindeydi. 29 Ağustos’ta İstanbul’da başlayan dava Fransız kaptan Jan Demons, tercümanı aracılığıyla verdiği ifadelerde hep kazanın açık denizde meydana geldiğini bu yüzden uluslararası hukuk kurallarına dayanarak yargının ancak Fransa devletinin mahkemesi tarafından görülebileceğini iddia etti. Adliye Vekili Mahmut Esat Bey’in başarılı Fransızca savunmasıyla yargılama 7 Eylül 1927 günü çoğunluk kararıyla Türkiye lehine sonuçlandı. Lahey Uluslararası Adalet Divanı, Türkiye’nin uluslararası hukuka, Lozan Barış Konferansı’nın 28 ve İkamet ve Adli Yetki Sözleşmesi’nin 15. maddelerine aykırı hareket etmediğini belirtti.
Genç Cumhuriyet’in ilk yıllarında Fransa’ya karşı davanın kazanılması tüm yurtta heyecan ve sevinç uyandırdı. Atatürk, Mahmut Esat Bey’e ‘Ateş Eden Adam’ soyadını vermek istedi ama Mahmut Esat Atatürk’ten af dileyerek Türk gemisi Bozkurt’u soyadı olarak seçti.” değerlendirmesini yaptı.
Deniz Emniyet Derneği Başkanı Kaptan Cahit İstikbal de, “Kaza usul açısından Uluslararası Hukuk Literatürüne denizlerin serbestliği ilkesinin (mare nostrum) bir istisnası olarak geçmiştir. Uluslararası bir hukuk zaferidir” diye konuştu.