17.12.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Aleyna Sevim - İlim Yayma Vakfı tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen 2023 İlim Yayma Ödülleri, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Törende Büyük Ödül’e layık görülen Prof. Dr. İbrahim Akduman, ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı. Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Davut Gül, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, İlim Yayma Ödülleri Ödül Komisyonu Başkanı Fatih Savaşan, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Oktay, Demirören Medya TV Grup Başkanı Murat Yancı, akademi, iş, siyaset, sanat ve medya dünyasından çok sayıda davetli katıldı.
Erdoğan, törende yaptığı konuşmada “Her iki yılda bir yapılan mükafat törenimizin üçüncüsünü takdim ettiğimiz ilim erbabımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Bu yıl önceki yıllardaki başlıklara ilave olarak Prof. Dr. Aziz Sancar hocamıza İlim Yayma Vakfı 50. Yılına özel bir mükafat takdim ediyoruz. Ülkemize hizmetleri ve özellikle gençlerimizin ufuklarının açılmasına yaptığı katkılar için Aziz Sancar hocamıza buradan şükranlarımızı gönderiyoruz” dedi. Erdoğan, özetle şöyle devam etti:
TAMAMEN TEŞKİLATSIZDIK: İlim Yayma Cemiyetimizin ve daha sonra kurulan vakfımızın serencamı ülkemizin çok partili siyasi hayata geçmesiyle filizlenen demokrasi, özgürlük kalkınma ikliminde başlamıştır. Bu dönemi cemiyetimizin kurucularından olan merhum Sabahattin Zaim hocamız anlatıyor; 1951 Türkiye’sinin manzarası şuydu: Bütün müminler inançlılar bir tek cümleyle cahil ve hakirdiler. Ne iktisadi gücümüz vardı ne şirketimiz ne özel okulumuz ne bilim adamımız vardı. Tamamen teşkilatsız bir toplumduk. Bütün gayrimüslimlerin vakıfları teşkilatları vardı. Çünkü Osmanlı devletinde millet sırtını devlete dayamıştı. İştimai meseleler bilais istisna devlet tarafından organize edilirdi. Devlet arkasından çekilince millet adeta çırılçıplak ortada kalırdı. 1950 sonrasında kurumlaşma, cemiyetleşme başladı. İlk cemiyetimiz de İlim Yayma Cemiyeti’ydi. Bu kardeşiniz de bir İlim Yayma meyvesidir.
BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR Bir milletin varlığını sürdürebilmesi ve geleceğini güvenle bakabilmesi yetiştirdiği nesillerin donanımına bağlıdır. Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde toplumların geleceklerinden duydukları endişenin en önemli sebebi yeni nesillerin avuçlarından kayıp gittiğini görmeleridir. Biz de kendi evlatlarımızı teknolojiyle birlikte hızla bünyemizi saran yeni iletişim mecraların sinsi yıkıcı ve olumsuz etkilerine karşı korumak zorundayız. Son dönemde özellikle yabancı sosyal medya platformlarının kullanımların yaygınlaşmasıyla birlikte ahlaki açıdan ciddi bir erozyon hatta yozlaşma yaşandığını görüyoruz. Bunlar vasıtasıyla milli bünyemizi tahrik eden sapkın akımların toplumumuza sirayet etmeye başladığına şahit oluyoruz. Bunlarla mücadele etme konusunda en büyük görev İlim Yayma Cemiyeti ve Vakfı gibi dava sahibi dert sahibi, şuur sahibi müesseslerimize düşüyor.
NASIL SÖMÜRDÜLER?: Eskiden çocuklara ilmihal; yani hayatın içinde nasıl davranmamız gerektiğini hatırlatan kurallar öğretilirdi. Bu terbiye eğitimini veren sosyal ve kurumsal yapı I. Dünya Savaşı ile birlikte yıkıldığı için uzun bir süre pusulasız kaldı. Sömürgeci emperyalistlerin haricindeki dünyanın tamamı benzer bir savrulmaya maruz bırakıldı. II. Dünya Savaşı sonrasında İslam dünyasında pek çok bağımsız devlet ortaya çıktıysa da bunların kağıt üzerinde kaldığını gerçekte durumun hiç de öyle olmadığını biliyoruz. 1947’deki Filistin’i düşünün ve şu andaki Filistin’i düşünün. Nereden nereye? Nasıl sömürdüler? Dünya siyonizmi işte Filistin’de yaşananları nasıl bu mahkumiyeti, bu sınırları belirlediyseler şu an itibariyle bunu daha da ileri götürmenin gayreti içindeler.
GAZZE MESAJI: Ülkemizdeki darbeleri, ‘Bizim çocuklar başardı’ cümlesiyle kendi yöneticilerine işaret ettiği gerçek işte budur. En son örneklerini sosyal kaos boyutuyla Gezi’de, silahlı kalkışma boyutu 15 Temmuz’da hayasız akını Allah’a hamdolsun göğsümüzü siper ederek durdurduk. Çok büyük bedeller ödedik. Ülkemizi üç çeyrek asırdır içinde çırpındığı bataklıktan çıkarmakta başardık. Türkiye artık demokrasi, güvenliği, ekonomi, savunma, diplomasisiyle çok daha hürdür, geleceğine çok daha güvenle bakabilmektedir. Biz siyasi, askeri ve ekonomik olarak güçlendikçe umutlarını bize bağlamış olan dost ve kardeşlerimizin özgüvenleri de arttı. İslam alemi ve Türk dünyasında geçmişe göre olumlu, cesur bir hava vardır. Karabağ’ın işgalden kurtuluşu bu havayı daha da güçlendirmiştir. Zalim İsrail devletin Batı devletlerinden desteği ile sürdürdüğü Gazze’deki katliamın önüne geçeceğimiz günler de endişe etmeyin Allah’ın izniyle yakındır.
Büyük Ödül, Akduman’ın
Mühendislik, Doğa ve Sağlık Bilimleri ödülünün sahibi Prof. Dr İlhami Gülçin, Sosyal Bilimler ödülünün sahibi Prof. Dr. Zekeriya Kurşun olurken, Büyük Ödül’ün sahibi ise Prof. Dr. İbrahim Akduman oldu. Bu yıl ilk kez verilen 50. Yıl Özel Ödülü’nün sahibi ise Aziz Sancar oldu. Sancar’ın katılamadığı törende ödülü onun adına TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, Bilal Erdoğan’dan aldı.