28.02.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
BURCU KARAKAŞ İstanbul
Beyoğlu’nda beş sene önce bir apartman boşluğunda cesedi bulunan Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun annesi Ferah Kural, mahkemenin gerekçeli kararına tepki göstererek, “Beraat kararı yetmiyormuş gibi masum kızımı adeta karalamak, neredeyse suçlu duruma düşürmek için ellerinden geleni artlarına koymamışlar. Sadece maddi gerçeği öğrenmek istiyoruz” dedi.
Boston Üniversitesi mezunu 24 yaşındaki Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun cansız bedeni, 26 Eylül 2010 tarihinde Beyoğlu’nda bir apartman boşluğunda bulundu. Genç kızın ölümüne ilişkin Can ve Emre Paksoy kardeşler “kasten öldürmek” suçlamasıyla yargılanarak beraat etti. Gerekçeli kararda, “Bir erkeğe duygusal yakınlık kuran, onunla ilişkisini ilerletmek isteyen ancak isteği kabul edilmeyen, o gece duygusal yakınlık kurup gece evine giden, cinsellik yaşayan, erkek ev sahibinin sızmasına rağmen uyumayan mağdurenin ne yaptığını tespit etmek mümkün değildir” ifadeleri yer aldı.
Bu kararın ardından anne Ferah Kural Milliyet’e konuştu. Kural, bembeyaz döşenmiş bir evde oturuyor. Salonun hemen her köşesinde kızı Nazlı Sinem’in fotoğrafları var. Odası, olduğu gibi duruyor. Ferah hanım, geçtiğimiz hafta kamuoyunun da tepki gösterdiği gerekçeli karara öfkeli. Mahkemenin, taleplerini birer ikişer reddettiğini, eksik soruşturma yürütüldüğünü, yalnızca kızının nasıl öldüğünü öğrenmek istediğini tekrarlıyor:
“Mahkemenin gerekçeli kararı, taraflı ve gerçeğe aykırı bir karar. Kızıma yapılan yakıştırmalar taşıyamayacağım kadar ağır.
Beraat kararı yetmiyormuş gibi masum kızımı adeta karalamak ve hatta neredeyse suçlu duruma düşürmek için ellerinden geleni artlarına koymamışlar. Güzel kızımın çok sevdiği hayatından ne şekilde gönderildiğini er ya da geç ortaya çıkaracağız. Sadece maddi gerçeği öğrenmek istiyoruz, hepsi bu. Bize en çok yardım edecek olan hukuktur. Sinem bu dünyadan nasıl gönderildi?”
Evime aldığım için pişmanım
Paksoy ailesinin evlerine taziye ziyaretine geldiğini söyleyen Ferah hanım, yargılama sürecinde ve sonrasında ailenin tavrından rahatsız olduğu için bu ziyaretten pişman:
“Ben o aileyi 6 ay kadar sonra kabul edebildim. İki kardeş, anne ve baba geldiler. Tutuklanıp serbest bırakılmışlardı. Ben acı içinde burada otururken anneleri, ‘Oğlumu göremedim 23 gün’ diyordu. Benim kızım bu dünyadan gitti. Onları evime kabul ettiğime çok pişmanım. Beraat kararı çıktığında ‘Tanrı’nın mahkemesinde suçlulara beraat yoktur’ dedim. Bu bir serzenişti. Can Paksoy ‘Kes be’ dedi. Bu nasıl geri dönüştür? Hâlâ aynı evde oturduklarını duydum. Olanlar şaka gibi geliyor. Sanki Sinem kapı çalacak da gelecek gibi. Cennet gibiydi evimiz, cehenneme döndü.”
Gözüyaşlı anne: Karar bozulmazsa AİHM’e gideceğiz
Anne Kural, yargı sürecindeki çelişkilere dikkat çekerek şunları söyledi: “Can Paksoy, ‘Uyudum, hatırlamıyorum’ diyor. Sonra ‘Cinsel yakınlık yaşadık’ diyor. Şimdi gerekçeli kararda, ‘Cinsellik yaşandı’ deniyor. Bir elbise sürüntüsü olduğu görülüyor. Değmeden sürünerek mi gitti bu kız? Uçtu mu? Kızımın telefon dökümleri ortada ama Can ve Emre Paksoy’un yok. Can Paksoy’un sızdığından nasıl emin olabiliyor mahkeme? Kızım için alkol testi yapıyorlar ama bu çocuklara alkol muayenesi dahi yapmıyorlar. Emre kızımı tanımadığını söylüyor ama imaj alma tutanağı ve inceleme raporuna göre olaydan 6 gün önce bilgisayarının silinen bölümünde Facebook üzerinden ‘Nazlı Erköse’ ismi ile oluşturulmuş dosyalar olduğu söyleniyor. Sanıklar bunu açıklayamadı. Avukatım ısrarla konunun araştırılmasını istedi, mahkeme araştırmadı. Yargıtay’a güveniyorum. Bu karar inşallah bozulacak, tarafsız ve gerçek bir yargılama yapılacak. Yoksa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğiz.”