11:10Türkiye'de 1992 yılında takma zorunluluğu getirilen emniyet kemerinin, otomobillerde seyahat edenlerin yaralanma risklerini
yüzde 45, kamyonetlerde de yüzde 60 oranında azaltmasına rağmen, bazı sürücülerce ''trajikomik'' bahanelerle hala kullanılmadığı bildirildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğü'nce hazırlanan raporda, emniyet kemerlerinin, temel işlevi gereğince otomobillerde seyahat edenlerin çarpma anında ağır yaralanma risklerini yüzde 45, kamyonetlerde de yüzde 60 oranında azalttığı vurgulandı.
Yapılan araştırmalarda emniyet kemeri kullananların yüzde 24.8'inin ölümlü kazaları hiçbir zarar görmeden atlattığına, bunun emniyet kemeri kullanmayanlardaki oranının ise sadece yüzde 6.3 olduğuna işaret edilen raporda, arka koltukta emniyet kemeri kullanımının buralardaki ölüm ve yaralanmaların 3'te 2'sini, ön koltuktaki ölümlerin de yüzde 6'sını önlediği belirtildi.
Emniyet kemeri kullanımının zorunlu olduğu ülkelerdeki ölüm ve yaralanma oranlarının, kullanım zorunluluğu bulunmayan ülkelere göre yüzde 40 daha az olduğuna dikkat çekilen raporda, 1995 yılında ABD'de emniyet kemerinin 9 bin 797,
hava yastığının 475, çocuk koruma sistemlerinin de 279 kişinin hayatını kurtardığı, Kanada'da da 1989 yılından bu yana emniyet kemerinin 2 bin 400 kişinin vefatı ile 55 bin kişinin yaralanmasını önlediği kaydedildi.
''TRAJİKOMİK'' BAHANELER Türkiye'de hala birçok kişinin emniyet kemeri kullanımını çeşitli nedenlerle ''gereksiz'' ya da ''sakıncalı'' bulduğu anlatılan raporda, bu bahanelerden birinin ''Kısa yolculuklarda emniyet kemeri hiçbir işe yaramaz'' düşüncesi olduğu bildirildi.
Ancak trafik kazalarında ölümlerin yüzde 35'inin şehir içinde ve büyük olasılıkla günlük güzergahlar üzerinde meydana geldiği ifade edilen raporda, aslında emniyet kemeri kullanmayı en çok gerektiren süre ve mesafenin bu olduğu, çünkü ölümlü trafik kazalarının yüzde 80'inin 55-60 kilometre hızın altında gerçekleştiği vurgulandı.
''Emniyet kemeri, düşük hızla seyir halindeyken pek işe yaramaz'' bahanesinin de doğru olmadığına dikkat çekilen raporda, ''Emniyet kemeri kullanmıyorsanız, 30 kilometre hızda çarptığınızda bile ağır yaralanma riski çok fazladır. Emniyet kemeri takmamış yaralıların yüzde 70'i, 50 kilometreden daha düşük bir hızda yol alırken yaralanmıştır. 50 kilometre hızdaki bir çarpma, 4. kattan düşmeyle eşdeğerdir'' denildi.
''Kaza yapmam, ben iyi bir sürücüyüm'' bahanesinin de kötü bir sürücünün çarpmasını engellemeyeceği için gerçeği yansıtmadığı kaydedilen raporda, ''Kaza durumunda çarpma etkisini azaltabilecek güçteyim, direksiyona ya da kapı kollarına tutunurum'' bahanesine sığınanlar ise şöyle uyarıldı:
''Bunu yapmak için saniyenin dilimlerini kullanabilseniz dahi çarpma etkisi, kendinizi frenlemek için kullandığınız kol ve bacaklarınızı kırıp, parçalayabilir. Çünkü kol kasları, 25 kilogramın üzerindeki bir güce pek dayanamaz. Oysa bir duvara 50 kilometre hızla çarpma esnasında 2 tonu geçen bir etki oluşur ki, buna engel olmak için 75 kilogramlık güç gerekir. Emniyet kemeri, 2.5-3 tonluk bir etkiye direnebilecek şekilde tasarlanmıştır. Tutunabileceğiniz yerler bunlar için tasarlanmamıştır. Kemerin bağlanmaması durumunda vücut, ya ön cama ya da
araç içinde bir yere fırlar. Ve bu durumda tutunmak veya bir çocuğu kollarından tutarak korumak imkansızdır.''
''HAYATA BAĞLAYAN TEK BAĞDIR'' ''Kaza anında araçtan dışarı fırlamayı tercih ederim'' düşüncesinin de istatistiksel olarak hatalı olduğu, çünkü kaza anında en iyi yerin aracın içi olduğunun ispatlandığı belirtilen raporda, şöyle denildi:
''Aracın dışına fırlatılma durumunda ölüm riski 25 kat daha fazladır. Araçtan fırlama anında, yumuşak ve yeşil çimlerin üzerine düşeceğinizi mi sanıyorsunuz? Bir trafik kazasında araçtan hiçbir engele çarpmadan fırlamak, neredeyse imkansızdır. Emniyet kemeri, araçta kalmanızı sağlayan ve sizi hayata bağlayan tek bağdır.'' ''Emniyet kemerinin kaza anında beni araç içerisinde kilitlemesinden korkuyorum'' bahanesinin de gerçek dışı olduğuna yer verilen raporda, kazaların sadece yüzde 0.5'lik kısmında yanma ve suya dalma olduğu belirtildi.
Raporda, şunlar kaydedildi:
''Aracın içinde sağa, sola fırlatılıp bilincinizi kaybetmeyeceğiniz için, dışarı çıkmak çok daha kolay ve çabuk olacaktır. Emniyet kemeri takanların, yangın durumunda yaşama şansı 5 kat, suya batma durumlarında da 3 kat daha fazladır. Ayrıca kemerin sıkışması çok ender bir durumdur. Bugüne kadar bilimsel inceleme ve kaza soruşturmalarında hiç ortaya çıkmamıştır.'' ''Emniyet kemeri rahatsız ediyor'' şeklindeki bahaneye de değinilen raporda, modern emniyet kemerlerinin oldukça rahat olduğu, birçoğunun istenildiği gibi hareket edilmesine izin verdiği ve kaza anında otomatik olarak kilitlendiği anlatıldı.
Rahatsızlığın diğer sebebinin de kullanma alışkanlığının bulunmaması olduğu vurgulanan Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğü'nün raporunda, ''Emniyet kemeri kullanımı bir tutum haline geldikten sonra rahatsız edici bulunmamaktadır. Emniyet kemeri rahatsız edici olsa bile, bu durum trafik kazası sonucu sakatlanan bir kişinin durumuyla asla kıyaslanamaz'' denildi.
HAVA YASTIĞI-EMNİYET KEMERİ İLİŞKİSİ ''Emniyet kemerine gerek yok, hava yastığım var'' düşüncesini öne sürenlerin de uyarıldığı raporda, hava yastığının, önden şiddetli çarpmalarda kemerlerle sabitlenmiş olan vücudun baş ile direksiyon arasındaki temasını engelleyen bir tamamlayıcı olduğu kaydedildi.
Hava yastığının emniyet kemerinin etkinliğini yüzde 40 oranında artırdığına ve emniyet kemerine yardımcı olmak için araca yerleştirildiğine dikkat çekilen raporda, hava yastıklarının yandan çarpma ve savrulmayı önlemede hiçbir zaman emniyet kemerinin yerini tutamayacağı bildirildi.
Raporda ayrıca, trafik kazası geçirenlerden emniyet kemeri kullanmayanların tedavilerinin, kemer kullananlara göre yaklaşık 2 kat daha uzun süre ve maliyete yol açtığı belirtildi.