GündemEfeoğlu kardeşlere ne oldu?

Efeoğlu kardeşlere ne oldu?

03.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

1992’de gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan ve önceki gün Silivri’deki kazılarda kemikleri bulunduğu öne sürülen Ayhan Efeoğlu’nun kardeşi Ali de 1994 üniversitede okurken gözaltında kaybolmuş...

Efeoğlu kardeşlere ne oldu


“1 adet koyu renkli yıpranmış, ıslak halde hırka; 1 adet ayakkabı parçası olduğu tahmin edilen parça; 4 adet kemik parçası olduğu tahmin edilen malzeme...”
Yukarıdaki ifadeler, eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın açıklamaları doğrultusunda gözaltında kaybedilen Ayhan Efeoğlu için yapılan kazıda bulunanlara ilişkin düzenlenen tutanaktan. TAYAD’lı (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği) aileler, önceki gün Silivri’de kazma ve küreklerle yaptıkları kazılarda bulduklarını Çerkezköy Savcılığı’na teslim etti. Böylece 1992 yılında gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisi Ayhan Efeoğlu hakkında İstanbul ve Ankara’da açılan iki soruşturma dosyasına bir yenisi daha eklendi.

Kardeşi de kayıp
Ayhan Efeoğlu, Yıldız Teknik Üniversitesi 2. sınıf öğrencisiyken 6 Ekim 1992’de okulunun önünden sivil polisler tarafından gözaltına alındı. O günden sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Efeoğlu için ailesinin çabaları yıllarca sonuçsuz kaldı.
Ayhan Efeoğlu’nun kardeşi İTÜ İnşaat Fakültesi öğrencisi kardeşi Ali Efeoğlu da 5 Ocak 1994 tarihinden beri kayıp. Pendik’te sivil polislerce götürüldüğü iddia edilen Ali Efeoğlu için ailesi, 24 Ocak 1994’te savcılığa başvurdu. Ancak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderilen başvuru dilekçesi “kayboldu”. Soruşturma kapsamında kimsenin ifadesi alınmadı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 9 Şubat 1994 tarihinde gönderilen, Ali Efeoğlu’nun “siyasi suçlu” olarak arandığının ifade edildiği yazının altında Susurluk kazasında ölen İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı ile dönemin Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay’ın imzası vardı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen dosya 2008 yılında “15 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu” gerekçesiyle “kovuşturmaya yer olmadığı”na karar verilerek kapatıldı.
Ayhan Efeoğlu ile aynı tarihlerde gözaltına alınan, “Hayata Dönüş Operasyonu” mağdurlarından olan arkadaşı Hacer Arıkan da tanıklığını şöyle anlatmıştı:

‘Ayhan elimizde, çözüldü’
“29 Eylül-12 Ekim 1992 trasında İstanbul Siyasi Şube’de gözaltında tutuldum. 6 Ekim 1992’de yeni bir gözaltı olmuştu. 8 Ekim’de bana Ayhan Efeoğlu’nun fotoğrafını gösteren polis, ‘Aslan bu mu’ diye sordu. Bir gün sonra tekrar geldiler. Ayhan’ın fotoğrafını göstererek aynı soruyu sordular. Ben hayır yanıtı verince, ‘Niye yalan söylüyorsun? Ayhan elimizde, çözüldü. Aslan olduğunu itiraf etti’ dediler. Benden Ayhan’ın ‘Aslan’ kod adını kullandığını doğrulamamı istediler. Yine fotoğrafı sordukları 9 Ekim günü nezarethaneye götürüldüğüm sırada birine işkence yapılıyordu. Şahsı görmedim ama geçiş sırasında itirafa zorlandığını duydum.”
Avukat Taylan Tanay, kemiklerin insan kemiği olup olmadığının ortaya çıkmasının ardından çıkacak sonuca göre bölgede etraflıca kazı yapılması için başvuruda bulunacaklarını söyledi. “

Haberin Devamı

İçişleri: Kabir İstanbul’da
Eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın, “Ayhan Efeoğlu’nu ellerimle gömdüm” itirafı ile yeni bir perde açıldı. Çarkın’ın 26 Mart 2011’de savcılıkta verdiği ifadelerin ardından baba Osman Efeoğlu müşteki sıfatıyla 5 Temmuz 2011’de ifade verdi. Avukat Mustafa Yağcı, Efeoğlu kardeşlerin öldürülmesine ilişkin olaylara karıştıkları gerekçesiyle dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli 8 polis hakkında 23 Aralık 2011’de suç duyurusunda bulundu. Emekli astsubay baba Osman Efeoğlu ile ev hanımı anne Feriye Efeoğlu, 5 Ekim 2011’de Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak, “Davacılar, Ayhan Çarkın’ın ifadelerinden sonra oğullarının kollukta öldürüldüğü gerçeğini kabul etmektedirler” diyerek İçişleri Bakanlığı’na manevi tazminat davası açtı.
Bakanlığın yanıtı ise adeta itiraf niteliğindeydi; “Dava dilekçesindeki beyanlara göre kayıp olduğu iddia edilen kişilerin kabirlerinin İstanbul’da olması, ceza soruşturmasının İstanbul’da yapılmış olması nedenleriyle dosyanın akıbeti açısından mahkemenizin yetkisizliğine, dosyanın yetkili İstanbul’a gönderilmesine karar verilmesini talep ediyoruz.”