13.01.2021 - 13:06 | Son Güncellenme:
DHA
Muratpaşa ilçesinde yaşayan 2 çocuk annesi Duygu Çelikten, 6 Eylül günü, fatura ödemek için evden çıktı. Kent merkezine gelen Çelikten, sevgilisi Veli Ünder'in otomobiline bindi. Ancak ikiliden bir daha haber alınamadı. 7 Eylül günü, daha sonra Veli Ünder olduğu öğrenilen kişi 112'yi arayarak, “Kardeşim acil yetişin. Varsak'tan geçiyordum. Bir adam orada karıya sıktı. Karı düştü kaldı. Yetişin, ormanın içinde. Varsak'ın üstünde" dedikten sonra telefonu kapattı.
13 GÜN SONRA CESEDİ TOPRAĞA GÖMÜLÜ BULUNDU
Antalya Emniyet Müdürlüğü ekipleri, iz takip köpekleri ve dronlar ile ormanlık alanda geniş çaplı arama yaptı. 19 Eylül günü saat 11.00 sıralarında, üzeri kısmen taşla kapanmış, Duygu Çelikten'in gömülmüş cesedi bulundu. Sırtı ve göğsünden bıçaklandığı, başına sert cisimle vurulduğu belirlenen cesedin, geçen sürede çürüdüğü, başının da vücudundan ayrıldığı görüldü.
Kan örneği alınarak yapılan DNA incelemesi sonucunda, ölen kişinin Duygu Çelikten olduğu belirlendi. Çelikten'in annesi ve kardeşi, cesedi, üzerinde bulunan kıyafet, küpe ve kolyeden de teşhis etti. Polis, kadının son olarak birlikte görüldüğü Veli Ünder'i yakalamak için çalışma başlattı.
FETHİYE'DE YAKALANDI
Katil zanlısı Veli Ünder, 29 Eylül akşamı Muğla'nın Fethiye ilçesindeki ormanlık alanda, kulübede saklanırken yakalandı. Gözaltına alınan Ünder, ilk sorgusunda cinayeti işlediğini itiraf etti. Bir gün sonra da adliyeye sevk edilen Veli Ünder, tutuklandı.
PARA KARŞILIĞI CESEDİ GÖMDÜRMÜŞ
Soruşturmayı genişleterek sürdüren polis, Veli Ünder'in, Duygu Çelikten'in cansız bedenini, arkadaşı Mahsun Demiralp ile Serhat ve Doğukan Özcan kardeşlere 50 bin lira karşılığı gömdürdüğünü belirledi. Polis, Mahsun Demiralp ile Serhat ve Doğukan Özcan kardeşleri yakalayıp, gözaltına aldı. Evlerinde yapılan aramada bir miktar uyuşturucu ile hassas terazi ele geçirilen Özcan kardeşler ile Demiralp de tutuklandı.
Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada, Veli Ünder hakkında 'kasten insan öldürme' suçundan ömür boyu, diğer sanıklar Mahsun Demiralp, Serhat ve Doğukan Özcan hakkında da 'gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacı ile gerçeği yok etme, gizleme veya değiştirme' suçundan 5'er yıl hapis talep edildi.
İLK DURUŞMA YAPILDI
Davanın ilk duruşması yapıldı. Güvenlik nedeniyle Afyonkarahisar Cezaevi'nde bulunan sanık Veli Ünder, SEGBİS bağlantısı yapılamadığı için duruşmaya katılamadı. Sanıklar Mahsun Demiralp, Serhat ve Doğukan Özcan kardeşler ile maktul Duygu Çelikten'in ailesi ve taraf avukatları duruşmada hazır bulundu.
Sanık Demiralp savunmasında, Veli Ünder'i ticari alışveriş nedeniyle 3-4 yıldır tanıdığını belirterek, “Veli evime geldi. Bana yenge ile tartıştıklarını ve silahla vurduğunu söyledi. Cesedin gömülmesi için de ona yardım etmemi istedi. Kabul etmeyince, bana madde bağımlısı iki kişiyi bulmamı istedi. Ben de Serhat ve Doğukan Özcan kardeşlerle tanıştırdım. 50 bin TL karşılığında anlaştılar. Yanımda onlara 36 bin TL verdi. Veli Ünder bende 3 gün kaldı ve arabamı alıp gitti. Gömme sırasında ben yoktum" dedi.
'CESEDİ BİRLİKTE GÖMDÜK'
Sanıklar Serhat- Doğukan Özcan kardeşler ise Mahsun Demiralp'i yalanlayarak, cesedi gömerken kendisinin de yanlarında olduğunu öne sürdü. Suçlamaları kabul ettiklerini ifade eden Serhat- Doğukan Özcan kardeşler, “Biz madde bağımlısıyız. Veli bize 'biri gömülecek' dedi. Biz de kabul ettik. Veli Ünder ile 30 bin TL'ye anlaştık. 5 bin TL'yi işten önce, 5 bin TL'yi de işten sonra aldık. Paranın diğer kalanını alamadık. Veli Ünder bizi cesedin olduğu yere götürdü. Sonrasında yanımıza Mahsun Demiralp geldi ve biz üçümüz cesedi birlikte gömdük" dedi.
FATİHA SURESİNİ OKUMUŞLAR
Olayda kullanılan kazma ve küreği Mahsun Demiralp'in ayarladığını sözlerine ekleyen Özcan kardeşler, ortak savunmalarını şöyle sürdürdü:
“Olay yerine iki kez gittik. İlk gittiğimizde karanlıktı, gömemedik. O gün işten vazgeçtik. Bunu Mahsun'a söylediğimizde bize 'Bu işten kaçış yok. Artık bu işin içindesiniz. Vazgeçemezsiniz' dedi. Biz de mecburen kabul ettik. İkinci gittiğimizde cesedi ormanın içine taşıdık. Toprağı 30 santim kadar kazdık ve maktulü oraya koyduk. Üzerini de taşla kapattık. Hatta cesedin üzerine Fatiha okuduk."
'UYUŞTURUCU KURYESİ OLMAK İSTEMEDİĞİ İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ'
Maktul Duygu Çelikten'in annesi Leyla Çelikten ise kızının uyuşturucu kuryesi olmak istemediği için öldürüldüğünü iddia etti. Mahkeme heyetine başındaki siyah yazmayı gösteren Leyla Çelikten, “Bu kara yazma adalet yerini bulduğunda başımdan çıkacak. Huzurunuzda diz çöküyorum. Bunlar benim yavrumu elimden aldı. Adalet istiyorum" dedi.
Duruşma eksiklerin giderilmesi için ertelendi.
'YETER CANLAR YANMASIN'
Duygu Çelikten'in ailesi ve avukatları duruşma sonunda DHA muhabirine açıklamalarda bulundu. “Adalet istiyorum. Adaletin yerini bulmasını istiyorum" diyerek sözlerine başlayan Leyla Çelikten, şöyle devam etti:
“Kadınlar ölmesin. Ufak çocuklar yetim kalmasın. Dünya duysun ki bu davanın peşindeyim. Sanıklar pişmanlık yasasından faydalanmak için 'pişmanız' diyor. Asla kabul etmiyorum. Adaletin önünde bu kara yazma hiçbir zaman çıkmayacak. Ne zaman adalet yerini bulduysa bu kara yazma başımdan o zaman çıkacak. Ben kızımı istiyorum. Başka bir şey istemiyorum. Adalete güveniyorum. Adalet ne derse boynum kıldan incedir. Kanunun kestiği parmak acımaz. Bugün benim kızımın başına gelenler, yarın bütün kadınların başına gelebilir. Türkiye'ye ne oldu da kadınlar böyle ölüyor. Kanımın son damlasına kadar davanın takipçisiyim. Adalet Bakanlığı'na, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar her yere çıkacağım. Bütün annelere sesleniyorum. Çıkın, konuşun. Sesinizi duyurun artık. Yeter. Yeter canlar yanmasın. Kızımı canice, canavarca öldürüp gömüyorlar. Sanıklar para karşılığında kızımı gömdüklerini söylüyorlar. O zaman bütün insanlar adam mı öldürerek borcunu ödüyor. Emeğinin karşılığını versin. Kızımı kurye olarak kullanmak istediler. Kızım da kabul etmediği için canavarca hisle öldürdüler."
Maktulün kardeşi Anıl Çelikten (27) ise adalete güvendiğini ifade ederek, “Adalet bunların hesabını tek tek soracak. Bunlar o kadar kansız, vicdansız, çapsız insanlar ki bir kadına arkadan bıçak vurabilecek kadar karaktersizler. Bugün benim ablamın başına gelenler, başkalarının başına gelmesin. Türkiye'de kadına şiddet dursun" diye konuştu.
Maktulün ablası Sibel Yıldırım da kardeşinin uyuşturucu kuryesi olarak kullanılmayı kabul etmediği için katledildiğini öne sürdü.
Avukat Semih Gökpınar da sanıkların tümünün uyuşturucu satıcısı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Bunlar suç örgütüdür. Hepsi sabıkalı. Uyuşturucu ticaretinden ceza almışlardır. Bunlar kadınları uyuşturucu kuryesi olarak kullanmaktadırlar. Maktul de buna itiraz ettiği için öldürülmüştür. Sanıklar canavarca hisle maktulü öldürüp, gömmüştür. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bekliyoruz."