Gündem‘Dijital yerliler’ iş ve özgürlük istiyor

‘Dijital yerliler’ iş ve özgürlük istiyor

22.07.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Z kuşağı, kendisini dijital dünyanın adeta bir parçası görüyor. Onlar için tatmin edici bir iş ve iyi bir çalışma ortamı, ihtiyaçlar hiyerarşisinin en üstünde...

‘Dijital yerliler’ iş  ve özgürlük istiyor

Z kuşağını oldukça iyimser ve kişisel tutkuları üzerine yoğunlaşan bir nesil olarak tanımlayan Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan, “Onlar için ihtiyaçlar hiyerarşisinin en üstünde; tatmin edici bir iş, iyi bir çalışma ortamı, aidiyet ve kendini özgürce ifade etme var” diyor.

Haberin Devamı

Dünyada yaygın olarak kullanılan kuşak adlandırmaları bulunuyor. Bunlar; matematik denklemini andıran Baby Boomer, X, Y, Z gibi isimler. Belirli yaş aralıklarına göre gruplandırıldığında, 1946-1964 yılları arasında doğanlara Baby Boomer, 1965-1979 yılları arasında doğanlara X, 1980-1999 yılları arasında doğanlara Y, 2000 yılı ve sonrasında doğanlara Z kuşağı deniliyor. SODİGEM Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan, dünyada yaklaşık 2 milyar bireye karşılık gelen Z kuşağı gençlerinin değişen dünyayı temsil etmekle kalmayıp, adeta geleceği şekillendirdiğini söylyor. Prof. Eraslan’ın Z kuşağına dair değerlendirmeleri şöyle:

‘Oldukça iyimserler’

“2000 yılı ve sonrası doğanları kapsayan Z kuşağı, kendisini dijital dünyanın adeta bir parçası görüyor. Z kuşağının içinde bulundukları çağın getirdiklerine yanıt olacak şekilde ortak ve oldukça net bir biçimde ortaya koydukları birtakım özellikleri bulunmaktadır. Bu özelliklerini net bir biçimde ortaya koymalarını sağlayan şeyler ise onların dijital yerliler olarak kabul edilmeleri, dijital ortamlarda kendilerini çok iyi bir biçimde ifade edebilmeleri ve dünyanın her yerine aynı anda seslerini duyurabilmeleridir.

Haberin Devamı

İlk olarak bu kuşak, sadece toplumda değil, aynı zamanda yayınlanan reklamlarda, sosyal medya postlarında dahi çeşitliliğe, eşitliğe ve ayrımcılık yapmamaya inanmaktadır. Bu nesil oldukça iyimser ve kişisel tutkuları üzerine yoğunlaşan bireylerden oluşmaktadır. Onlar için tatmin edici bir iş ve iyi bir çalışma ortamı, aidiyet ve kendini özgürce ifade etme, ihtiyaçlar hiyerarşisinin en üstünde bulunuyor.

Sağlık problemleri

Bu nesil doğdukları andan itibaren teknoloji ile iç içe. İnternet, cep telefonları, sanal ortamlar gibi kavramlar onlar için sıradan. Dolayısıyla bu bireyler anında memnuniyet istemekte ve bilgiye ihtiyaç duymaları halinde kolayca erişilebilir durumda olduğunu bilmek istiyor. O yüzden Z kuşağı gençleri dijital yerliler olarak tanımlanıyor. Ama ebeveynleri ile birlikte sosyal ağlarda yer almak istemiyorlar.

Dijital özgürlük, mizah ve serbestlik anlamında kendilerini sosyal medya platformlarında ifade ediyorlar. Ancak Z kuşağının dijital dünyanın içinde doğup, dijital teknolojileri yoğun bir şekilde kullanmaları bazı sağlık problemlerini beraberinde getirmektedir. Teknolojik araçlara bağımlılıklarından dolayı fıtık, boyun düzleşmesi, postür bozukluğu, obezite, elde his kaybı gibi sağlık sorunlarının Z kuşağı bireyleri arasında artış gösterdiği gözlemlenmektedir.

Haberin Devamı

Sadece bir tık uzakta

Dijital dünyada yaşanan hızlı yükselişler sonucu gelen zenginlik öykülerine yakından şahit olan Z kuşağı için bu durum çok da şaşırtıcı değildir. Sosyal ağ uygulamalarından bir gecede kazanılan şöhretler ve devamında gelen zenginlik Z kuşağını dijital dünyada girişimci ve özgüvenli kılmıştır. Dolayısıyla hayallerinin peşinde koşmaktan korkmazlar ve bazen benzer başarıların basit bir tıklama kadar uzakta olduğunun farkındadırlar.

Bu özgüven ve girişimciliğin yanı sıra Z kuşağının daha önce bahsedilen özellikleri, bizleri ilerleyen zamanlarda daha büyük değişikliklerin beklediğinin habercisidir. Her fırsatta kendini ifade etmeyi ve en ufak şeyleri bile sosyal ağlar üzerinden yorumlamayı seven bu nesil halihazırda yapmaya başladığı gibi geleceğin politikasının, ekonomisinin, eğitim sisteminin ve toplumsal yapısının yönlendirici ve karar verici mekanizmaları olacaktır. Bu yüzden bu gençlerin özellikle sosyal medyada ürettikleri değer, anlayış ve davranış kalıplarını belirlemek hem onların iyi anlaşılmasında hem de bu ifade edişin kodlarını belirlemede önem arz etmektedir.”         

Haberin Devamı

 Z kuşağı ne düşünüyor?

‘Ailemle aynı fikirde değiliz’

U. E. D.(17): “Lise son sınıf öğrencisiyim. Bizler 7/24 internet başında oturan bireyler değiliz. Evet interneti fazlasıyla kullanıyoruz. Ama bunu doğru kullandığınızda zararından çok faydasını görmeniz mümkün. Sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıyorum ancak kullandığım bu platformlarda ailemin olmasını istemiyorum. Oranın özelim olduğunu düşünüyorum. Çünkü birçok konuda ailemle aynı fikirde değiliz. Ailem orada olduğunda özgürlüğümün kısıtlandığını hissediyorum. Gün içerisinde de ailemle pek vakit geçiren biri de değilim, genelde odamda takılıyorum. ‘Geleceğim gençlere emanet’ diyorlar ama kimsenin gençleri önemsediğini düşünmüyorum. En basiti, sınav takvimini belirlenmesinde neden Turizm Bakanı’nın fikri alınıyor ya da onun fikirleri doğrultusunda bu takvim belirleniyor. İnsanların inancı ve yaşam biçimiyle açıkçası ilgilenmiyorum. İsteyen istediğine inanıp, istediği gibi yaşayabilir. Ne ailemin ne de bir başkasının hayatıma müdahale etmesini istemem. İstediğim partiyi destekler, istediğim şeye inanırım. Önümüze konulan her şeye inanmamızı beklemesinler...”

‘Oynayacak yerimiz yok her yer beton’

M:K.(12): “Beni en rahatsız eden şey; her yer beton. Oynayacak yerimiz yok. Böyle olunca da, biz de telefona ve tablete sarıyoruz. Ailem, okul olduğunda internette çok vakit geçirmeme izin vermiyordu. Pandemi zamanın evde herkes internete giriyordu. Bu sürede girmedim. Günde en fazla 3 saat. En üzüldüğüm şey de hayvanlara yapılanlar. Ben hayvansever biriyim. Sürekli internette hayvanlara yapılanlarla ilgili görüntüleri görüyorum. Buna çok üzülüyorum.”

‘İnternetsiz hayat düşünemiyorum’

Haberin Devamı

A. S.(17): “İki yıl öncesine kadar sürekli internetteydim. Zaman zaman yemek yemeyi bile unutuyordum. Böyle olunca da babam evdeki internetti kapattı. Çünkü internet bağımlısıydım. Şimdi eskisi gibi değilim. İnternette daha az vakit geçiriyorum. Ancak internetsiz bir hayatta düşünemiyorum. Arkadaşlarımla burada iletişim kurabiliyorum, ödevlerimi burada yapabiliyorum, kitap okuyorum. Bunun gibi birçok şeyi de burada yapabiliyorum. Zaten eğitim sistemimizi de çok beğenmiyorum. Sınavlar yüzünden sürekli arkadaşlar arası bir kıyaslama yapılıyor. ‘Şu şu notu aldı, bu bu bunu aldı. Bilmem kimin kızı şu üniversiteyi kazandı’ bunları duymaktan sıkıldım. Ben eczacılık okumayı düşünüyorum, okuduktan sonra işsiz kalmayayım yeter. İnsanlar ne düşündüğüyle neye inandığıyla ilgilenmiyorum ve karışmam da, insanların da benim hayatıma karışmasını istemem.”

‘Bireysel takılmayı tercih ediyorum’

S. N. B.(17):
“En büyük kaygım okul bittikten sonra iş bulamamak. Çünkü çevremde çok fazla üniversite bitirip iş bulmayan var. Türkiye’de genel olarak zaten eğitim sisteminden memnun değilim. Yıllarca sınav stresi yaşıyoruz. Sonrasında da ‘Acaba iş bulabilecek miyiz?’ diye düşünüyoruz. Şimdiden bunları düşünüyorum. Gün içinde de okul olmadığından günümün tamamını sosyal medyada geçiriyorum. Ailemle pek takılan biri değilim.

Bireysel takılmayı tercih ediyorum. Çünkü ailem, ‘Başkaları ne der’ düşüncesiyle sürekli beni uyarıyor. Bir fotoğraf paylaşsam annem ‘O ne der bu ne der’ deyip duruyor. Hayatlarımızı başkalarına göre yaşatmaya çalışıyor. Böyle olunca da, ailem ve yakınlarımı sosyal medya hesaplarımda engelliyorum. Böylece kafamda rahat oluyor. Kendime göre inançlıyım, olmaya da bilirdim. Bundan kime demeyi çok isterdim. Ama Türkiye’de böyle olmuyor. Birilerin yaşadığında farklı yaşayıp ya da farklı şeylere inanmanız linç edilmeniz için yeterli...”

‘Yemekten yemeğe bir aradayız’

M.A(18): “Üniversite sınavına bu yıl girdim, mimar olmak istiyorum. Kendi paramı kazandıktan sonra dünyayı gezmeyi planlıyorum. Siyasetle pek ilgilenmiyorum. Çünkü bütün siyasetçilerin aynı olduğunu düşünüyorum herkes kendi çıkarı doğrultusunda hareket ediyor. Seçimleri yaparken, önceliğim düşünce özgürlüğüne saygılı olmaları olacaktır. Çünkü Türkiye’de herkes her şeyi eleştiremiyor. İsteyen tabii ki istediğiyle istediği şekilde yaşar ve istediğine inanır. Bunlarla ilgilenmiyorum. Ailem çok fazla vakit geçiren biri değilim, yemekten yemeğe bir aradayız desem doğru olur. Onlar bu halime alıştı.”