01.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
GENÇ GAZETE
İŞÇİ ve Emekçiler Bayramı olarak kutlanan 1 Mayıs, büyük mücadelelerin verildiği bir gün. 1880’li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu “8 saatlik iş günü” mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti. ABD’nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı.
Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi. Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi.
En örgütlü mücadele
ABD ve Kanada’da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu, 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. Tarih, işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu.
Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. İşçilerin bu topyekûn isyanı, işverenlerin tepkisini çekti. Chicago’da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı.
Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi. Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu.
İlk 1912’de kutlandı
1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı. Dört işçi önderi Albert Persons, Adolph Fischer, George Engel ve August Spies, 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.
Albert Persons isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım.”
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD’de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. 1889’da Paris’te kurulan II. Enternasyonal’in düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler gerçekleştirildi. 1890’dan başlamak üzere 1 Mayıs, “Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul etti.
1912’de İstanbul’da ilk defa 1 Mayıs kutlaması gerçekleşti. Türkiye’de ilk kez 1923’te resmi olarak kutlandı. Ülkemizde de yaşanan olayların sonuçları çok ağır oldu. 2008 Nisan’ında, “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanması kabul edildi. 22 Nisan 2009’da TBMM’de kabul edilen yasa ile 1 Mayıs resmi tatil ilan edildi.
Türkiye’nin Einstein’ı son yolculuğuna uğurlandı
TÜRKİYE’nin Einstein’ı olarak bilinen Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, 20 Nisan’da vefat etti. Sinanoğlu için Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende eşi Dilek Sinanoğlu ile ikiz çocukları, ilk eşinden olan oğlu Karacabey Levi Sinanoğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, Kültür Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Haluk Dursun, gazeteci Hulki Cevizoğlu ve Mektebim Koleji Kurucusu Ümit Kalko bir konuşma yaptı.
Laboratuvara adı verildi
Ümit Kalko, yaptığı konuşmada yaşadığı üzüntüyü dile getirerek, “Adını Atatürk’ün kurduğu Millet Mekteplerinden alan bir eğitim kurumunun kurucusu olarak, bu önemli bilim insanının cenazesinde olmaktan büyük üzüntü duyuyorum. Millet Mekteplerinin kuruluş hikâyesi de Hocamızın hikâyesi gibi Türk dili ile alakalıdır” dedi.
Sinanoğlu’nun milli değerlerin ve Türk ulusal kimliğinin korunması, Türk dilinin geliştirilmesi yolunda önemli çalışmaları olduğuna dikkat çeken Kalko, şunları söyledi: “Böyle bir insanın hayattayken değerini bilmek ve öldükten sonra da çalışmalarını yeni nesillere aktarmak biz eğitimcilerin en önemli görevidir. Hocamızın sadece Türk Dili üzerine değil kimya alanındaki başarıları da asla unutulmayacak ve aile bireylerinin de izni olursa bugüne kadar açılmış ve bundan sonra açılacak tüm kampüslerimizdeki kimya laboratuvarlarında Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun adı yaşatılacaktır.”
Oktay Sinanoğlu kimdir?
Babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu’nun Türkiye Başkonsolosluğunda görev yapwmasından dolayı Bari’de doğdu. 1939’da ailesiyle Türkiye’ye döndü. 1953’te Ankara’da TED’in Yenişehir Lisesini birincilikle bitirdi. TED bursuyla Kimya Mühendisliği okumak üzere ABD’ye gönderildi. 1956’da ABD’deki Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de Kimya Mühendisliğini birincilikle bitirdi. 1957’de MIT’yi sekiz ayda bitirerek yüksek kimya mühendisi oldu. “Alfred Sloan” ödülünü aldı. 1959’da Berkeley’de; Kuramsal Kimya Doktorasını yaptı. 1960’ta Yale Üniversitesi’nde öğretim üyesi oldu. 1963’te 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırarak 28 yaşında “tam profesör” unvanını aldı. 1973’te Almanya’nın en yüksek “Aleksander von Humboldt Bilim Ödülü”nü ilk kazanan kişi oldu. 1975’te özel kanunla Oktay Sinanoğlu’na ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü unvanı verildi. Moleküler biyoloji dalının ilk profesörlerindendir. DNA sarmalının çözelti içinde o biçimde nasıl durduğuna açıklama getirdi. 1993’te Türkiye’ye dönerek Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’nde profesörlüğe atandı. 2002’de bu görevden emekli oldu. Türkiye’de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok Türk ulusal kimliği ve Türk diliyle ilgili yaptı. Matematiksel yapısından dolayı Türkçe’nin en iyi bilim dili olduğunu söylemektedir.
Nepal’e ağlıyoruz
Nepal’in başkenti Katmandu’da 25 Nisan’da gerçekleşen 7,8 büyüklüğündeki depremin sonuçları, her geçen gün daha da büyüyor. Artçı sarsıntıların devam ettiği Nepal ve çevresinde ölü sayısı artıyor. Yetkililer, depremde hayatını kaybedenlerin sayısının 3 bin 218’e yükseldiğini bildirdi. Hindistan’da 61 ve Tibet’te ise 20 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı. 7,8’lik depremin ardından orta büyüklükte birçok sarsıntı kaydedildi. Depremin merkez üssüne yakın yerlerde yolların heyelan ve çatlaklar nedeniyle kapandığı aktarılıyor.
Bu yerleşim birimlerine ulaşılmasıyla ölü sayısının daha da artmasından endişe ediliyor. Arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği Nepal’e birçok ülkeden gıda ve sağlık yardımı gönderiliyor. Depremin Everest Dağı’nda tetiklediği çığ nedeniyle kampçıların cenazelerine ulaşan ekipler, 18 kişinin öldüğünü, 60’dan fazla kişinin yaralandığını bildirdi. Depremin ardından uluslararası sağlık örgütleri harekete geçti.
Türk ekipler, Nepal’de
Türk Kızılay’ı Pakistan Daimi Temsilciliği ekipleri ve Kızılay’ın Türkiye’den gönderilen ekip ve yardım malzemeleri Nepal’e ulaştı. AFAD’dan 26, GEA’dan 13, UMKE’den 10, İHH’dan 16, AKUT’tan da 40 kişilik ekip de bölgeye
gitti.
Sinemalarda bu hafta
Baharla birlikte sinemalarda da hareketlenmeler başladı. Özellikle komedi ve aksiyon türünde birçok yerli ve yabancı film vizyona giriyor. Bu hafta vizyona gireceklerler arasından Ata Demirer’in Niyazi Gül Dört Nala filmini öneriyorum. Vizyona girecek filmler şöyle:
Ata Demirer, Niyazi Gül Dörtnala ile güldürecek
Ata Demirer, ilk göz ağrım dediği ve yıllar önce televizyon programında yer verdiği Niyazi Gül karakterini beyaz perdeye taşıma kararı aldı. Yaklaşık iki ay ve ağırlıklı İzmir’de çekimleri yapılan film 8 Mayıs’ta vizyona giriyor. Filmin yönetmenliğini Hakan Algün üstlenmekte ve filmde Ata Demirer, Demet Akbağ, Şebnem Bozoklu, Ayşenil Şamlıoğlu, Levent Ülgen, Ferit Kaya gibi isimler yer alıyor. Veteriner Niyazi Gül’ün hikâyesini anlatan filmden fazla ayrıntı vermek istemiyoruz, kahkahası bol yerli komedi seyircisini salonlara bekliyor.
Guruldayan Kalpler
10 yıl aradan sonra kamera arkasına geçen yönetmen ve senarist Ömer Uğur’un filmi, toplum daki sınıfsal farklılıkları sanatın birleştirici gücü açısından ele alıyor. Komedi türündeki filmde, heykeltıraş bir kadın ve atölyesinde yeni işe başlayan vasıfsız işçinin hikâyesi anlatılıyor. Başrollerinde Devin Özgür Çınar, Algı Eke, Necip Memili ve Tanju Tuncel’in yer aldığı film bugün vizyona giriyor.
Yenilmezler: Ultron Çağı
Yönetmen koltuğunda Jass Whedon’ın oturduğu filmde Robert Downey Jr. Chris Evans, Mark Ruffaio, Jeremy Renner, Scarlett Johansson, Samuel L. Jackson gibi oyuncular rol alıyor. Filmde bu kez Thor, Iron Man, Kaptan Amerika ve Hulk’un yanı sıra Hawkeye, Nick Fury ve Black Widow da maceraya katılarak, sürpriz düşmanlara karşı savaşıyorlar. Yeni gizemli karakterlerle gerilimin dozu artacağa benziyor.
Karlar Kraliçesi 2
2012 yapımı Karlar Kraliçesi’nin devamı olan filmde kahramanlar yeni bir maceraya atılıyor. Karlar Kraliçesinin laneti sonrası yaşanan olayların son bulduğu bir zamanda Cüce Orm’un eski dostlarıyla bir araya gelerek yeni bir maceraya atıldığı ikinci film çocuklar için eğlenceli gözüküyor.
MEKTEBİM’DEN HABERLER
Koruncuk Vakfı için iyiliğe koştuk
Yarı ve çeyrek maratonlara ek olarak bu yıl ilk kez bayrak yarışının da yapıldığı Vodafone İstanbul Yarı Maratonu, Yenikapı Miting Alanı’ndan başlayarak yine aynı noktada son buldu. 21 kilometrelik güzergahta bireysel ve bayrak yarışı kategorilerindeki mücadeleye 8 bin kişi katıldı. Mektebim Koleji’nin tüm eğitim kadrosu, öğrenci ve velilerden oluşan yaklaşık 850 kişi, “Koruncuk için adım adım iyiliğe koşuyoruz” sloganıyla maratona katılarak, Koruncuk Vakfı Bolluca Çocuk Köyü’nde yaşayan çocuklara destek oldu.
Edebiyat severlere davet var
Mektebim Koleji ve Kelime Yayınları “Gençlik Edebiyatı’nın Dünü, Bugünü” konferansıyla eğitim ve edebiyat dünyasını bir araya getiren uluslararası bir etkinliğe ev sahipliği yapacak. Goethe Enstitüsü İstanbul tarafından da desteklenen ve sunuculuğunu, “İyi Ki Varsın Tilki Toni” dizisinin yazarı Hafize Çınar Güner’in üstleneceği etkinlik, 9 Mayıs’ta yapılacak. Konferansta, gençlik edebiyatının ortaya çıkışı ve bugünkü konumu tartışılacak. Etkinliğe Doç. Dr. Necdet Neydim, Ayşe Yüksel-Durukan, İshak Reyna, Dr. Roswitha Budeus-Budde, Andrea Valente katılacak.