20.12.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Paşa Alyurt
Ankara ve Diyarbakır’da yaşanan şırıngalı çikolata ölümlerinde verilen bilirkişi raporları arasındaki farklılık tartışmalara neden oldu. Diyarbakır’da yaşamını yitiren Miraç Umut Bilgi (7) ile ilgili bilirkişi raporunda “asli kusurlu” bulunan iki firma yetkilisi tutuklanırken, Ankara’da aynı şekilde hayatını kaybeden Mert Yağız Köksal’ı (7) “asli kusurlu”, üretici firmayı ise “tali kusurlu” gösteren rapora, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kar’dan tepki geldi. Milliyet’e konuşan Prof. Kar, “7 yaşındaki bir çocuğun böyle bir olayda kusurlu bulunmasını kabul etmiyorum. Bu çocuk haklarına aykırı bir anlayıştır” dedi. Sadece bir kişinin kanaatiyle hüküm kurulduğunda hukukta farklı uygulamalar ortaya çıktığına işaret eden Kar, “Böyle hukuki sonuçları ağır konularda daha çok bilirkişiden ve üniversitelerden faydanılmasını daha uygun görüyorum” ifadelerini kullandı.
‘Çevirmeli olmalıydı’
Gelişmiş ülkelerde çocuklara yönelik ürünlerde, bağımsız adli mühendislik firmalarından kaç yaş grubu için kullanımının uygun olup olmadığına ilişkin sertifika alındığını, tüketicilerin de adli mühendislik onaylı firmaları tercih ettiğini hatırlatan Kar, Türkiye’de henüz gelişmiş bir adli mühendislik mekanizması olmadığını belirtti. Bir gıda maddesinin üretilirken sadece yönetmeliğe uygun olarak alınmasının yeterli olmadığına, güvenlikle ilgili de izin alınması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Kar şunları söyledi: “7 yaşındaki çocuk o kafetarya kantininden enjektör şeklinde hazırlanmış bir tüp çikolata alıyor. Tüpü ağzıyla açarken bir süt dişi kırılıyor. Ağzıyla açtığı kapak süt dişiyle birlikte soluk borusuna kaçıyor ve hayatını kaybediyor. Öncelikle çocuklara yönelik bir gıda olduğu için kapağının daha özenle hazırlanması gerekirdi. Mesela bu kapağın ağızla açılmaması gerektiğiyle ilgili ürünün üzerinde ve ambalajında bir uyarı olmadığını görüyoruz. İkincisi, bu şekilde üretilen ürünlerin kapağının çevirmeli olarak düzenlenmesi gerekirdi.”
‘Farklı raporlar alınabilir’
Bilirkişi raporlarının serbest değerlendirilen delil kategorisinde olduğunu belirten Prof. Dr. Hakan Kar, “Ancak mahkemelerimizin sadece bir kişiden alınan bilimsel kanaatle karar vermesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Bunun gibi hem sanayiyi hem gıda üretimini ilgilendiren bir alanda üniversitelerin ilgili alanlarından, gıda bölümlerinden, pazarlama ve işletme bölümlerinden oluşacak heyetlerden alınan farklı raporlar olabilir. Böyle hukuki sonuçları ağır konularda daha fazla bilirkişiden ve üniversitelerden faydanılmasını uygun görüyorum” diye konuştu.
‘Çocuk olduğu için durum farklı’
Bilirkişininin raporda ürünlerin eksiklikleriyle ilgili tespitlere yer verdiğini ifade eden Prof. Dr. Hakan Kar şu değerlendirmede bulundu: “Adli tıp uzmanı alınan izinleri ve yönetmeliği değerlendirmiş. Aynı zamanda ambalajın üzerinde ‘ağızla açmayın’ ibaresinin bulunmadığı da dile getirilmiş. Bunların kuvvetle muhtemel çocukların kullanması nedeniyle çevirmeli kapak olarak üretilmesinin daha az risk doğuracağından da bahsedilmiş. Son bölümüne kadar güzel hazırlanmış bir rapor. Ancak katılmadığım husus sonuç kısmı. Ülkemizde biz suça sürüklenen çocuğu 16 yaşını bitirmedikçe cezaevine gönderemiyorsak, 12 - 15 yaş arasındakilere işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yeteneği gelişmediği için ‘cezai ehliyeti yok’ diyorsak, 7 yaşındaki bir çocuğun böyle bir olayda kusurlu bulunması kabul edilemez.”