03.09.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
ÇİĞDEM YILMAZ Diyarbakır
Diyarbakır’da yaşayan Hacire Akar, 22 Ağustos 2019’da HDP il binasına giderek PKK tarafından kaçırıldığını söylediği oğlu Mehmet Akar’ı (21) istemişti. Eylemin üçüncü gününde Mehmet Akar evine geri dönmüştü. Oğluna kavuşan Hacire Akar, çocukları kayıp annelere çağrıda bulununca, çocukları PKK tarafından kaçırılan aileler de 3 Eylül’den itibaren HDP binası önünde oturma eylemine başlamıştı.
Bugün oturma eyleminin birinci yıl dönümü. Türkiye’nin farklı illerinden gelen 151 aile, 365 gündür umutla HDP il binası önünde eylemlerini sürdürüyor. Ailelerin bazıları evde hastasını, bazıları ise küçük çocuklarını bırakıp geldiğini söylüyor. Evlatlarının fotoğraflarıyla il binası önüne kurulan çadırda dört mevsimdir oturma eylemine devam eden ve çocukları serbest kalana kadar oturma eylemlerini sürdüreceklerini söyleyen aileler, eylemlerinin birinci yılında Milliyet’e konuştu.
Pandemi de engel olamadı
Kar kış demeden, dört mevsimdir bir umutla evlat nöbetini sürdüren ailelere, koranavirüs salgını da engel olamadı. Ancak 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanlar evlat nöbetlerine geçici süreliğine ara vermek zorunda kaldı.
Evlattan sonra torun sevinci
Diyarbakır’da yaşayan Hacire Akar, 22 Ağustos 2019’da HDP İl Binası’na giderek PKK tarafından kaçırıldığını söylediği oğlu Mehmet Akar’ı (21) istemişti. Anne Akar, oğlunu kaybetmenin endişesiyle ne yapacağını bilemeden iki gün boyunca oturma eylemi yapmıştı. Yaptığı iki günlük eylemin ardından oğlu Mehmet Akar evine dönmüştü. Mehmet Akar eve döndükten kısa bir süre sonra Kader Akar ile evlendi. Genç çiftin 20 gün önce bir oğlu oldu. Oğlunun yeni bir yaşam kurduğunu söyleyen anne Akar, “Oğlum Diyarbakır’da taksicilik yapıyor, 20 günlük bir bebekleri var, mutlular” dedi.
‘Yetkililer görsün’
Türkan Mutlu 13 Eylül 2019’dan beri evlat nöbetinde. Eyleme Bursa’dan gelen Mutlu, yedi yıl önce 17 yaşındayken dağa götürüldüğünü söylediği kızı Ceylan Tekin için bekliyor. Gözyaşları içinde “Konuşmaktan ve ağlamaktan yoruldum” diyen anne Mutlu şunları söyledi: “Kızımı versinler, ben buradan gideyim. Yedi yıldır yavrumdan tek bir haber almış değilim. Bundan büyük bir acı yoktur herhalde. Kızım lisede öğrenciydi ama kandırıp götürdüler. Peşlerinden Irak’a kadar gittim, sonuç yok. Yetkililer bizi artık görsün, bir yıldır evimizden barkımızdan ayrı buradayız.”
‘Ölmeden görsem’
Eyleme iki ay önce Ağrı’dan katılan Aynur Panay (53) dokuz yıl önce kaçırılan oğlu Emrah Panay (15) için nöbette. Panay, “Dokuz yıldır tek bir ses yok. Biz dokuz yıldır bütün aile perişanız. Yaşıyor mu, yaşamıyor mu onu bile bilmiyoruz. Oğlum gelene kadar buradayım. Ölmeden son bir kez görsem, başka da bir şey istemiyorum” dedi.
‘İki canımı aldılar’
Hakkari’nin Şemdinli ilçesinden eyleme katılan Necibe Çifçi (47), 4 Ekim’den beri eylemini sürdüyor. 2015 yılında henüz 17 yaşındayken PKK tarafından kaçırıldığını söylediği oğlu Reşat Çifçi’yi bekleyen anne Çifçi, “Beş yıldır oğlumdan tek bir haber alamadım. Reşat’ımı kaçırdıktan sonra ailesi olarak geri getirmek için peşine çok düştük. Çalmadığımız kapı kalmadı. Ağabeyi Sami de kardeşini aradığı için 2017 yılında PKK’lılar tarafından evden gözümün önünde alınıp, elleri kolları bağlanarak infaz edildi. Bu devlet kayıtlarında da var. Devlet oğluma şehitlik verdi. Ben bir Kürt annesiyim ama bunlar benim bir oğlumu infaz ettiler, diğerini dağa götürdüler. Burada herkesin bir canını aldılar ama benim iki canım birden gitti, iki canımı aldılar. Ne acılar çektiğimi ben biliyorum. Evladımı alana kadar gitmeyeceğim” diye konuştu.
15 aile kavuştu
Eylemin başladığı 3 Eylül 2019’dan bu yana toplam 151 aile çocuklarını bulmak umuduyla Türkiye’nin farklı illerinden gelip, HDP il binası önündeki evlat nöbetine katıldı. Bir yıl içinde nöbete katılan ailelerden 15’i çocuğa kavuştu.
Bir yıldır bekliyor
Gaziantep’ten gelen Songül Altınbaş (48) eylemin ilk gününde beri HDP binasının önünde. Altınbaş, 2015 yılında askere giderken yolda kaçırılan oğlu Müslüm Altınbaş için bekliyor. Oğlunun beş yıldır PKK’nın elinde olduğunu söyleyen anne Altınbaş, “4 yıldır çalmadığım kapı kalmadı. Kimse çocuğum için bir şey yapmadı. Son çarem bu kapı oldu. Bir yıldır evimin kapısına kilit vurdum, çıkıp buraya geldim. Son umudum burası, kimseden bir şey istediğim yok, tek istediğim oğlum” dedi.
‘Dönene kadar...’
Eylemin ilk gününden beri il binasının önündeolanlardan diğer bir isim ise Celil Bektaş (55).
15 yaşındaki oğlu Yusuf Bektaş’ın 16 ay önce PKK tarafından kaçırıldığını söyleyen Bektaş, “HDP’lilerin aracılığı olmazsa, kimse dağa gidemez. İlk günden beri söylüyorum, oğlumu bunlar gönderdi. Benim gibi onlarca aile burada evlatlarını bekliyor. Bize yapılan zulümden başka bir şey değil. Giden çocukların çoğu 18 yaşından küçük, kimse bize ‘Kaçırılmadılar’ demesin. Benim evladım bugün çıkıp gelse de ben evlat nöbetimi bütün evlatlar dönene kadar sürdüreceğim” dedi.
‘Kavuşana kadar eyleme devam’
Evlat nöbetinde olanlardan biri de Zümrüt Salim (45). Hakkari’den gelen Salim, beş yıl önce 14 yaşındayken PKK tarafından kaçırıldığını söylediği oğlu Hamza için bir yıldır nöbette. Anne Salim, “PKK’dan oğlumu istiyorum. Beş yıldır oğlumun peşinden gitmediğimiz yer kalmadı ama oğlumu bize göstermediler. Oğlumu alana kadar buradayım. Bir yıl değil bin yıl geçse de çocuklarımızı alana kadar buradayız” dedi.
‘Benim evladım gazeteci olacaktı’
İstanbul’dan oğlu için gelen İmmihan Nilifıkra (50) da eylemin ikinci haftasından beri nöbette. 5,5 yıl önce dağa çıktığını söylediği oğlu Mehmet Nilifıkra’yı (22) bekliyor. Anne Nilifıkra, “Oğlum Ege Üniversitesi’nde gazetecilik okuyordu. Gazeteci olacaktı, bir yılı kalmıştı. Ancak buna izin vermediler. Gazetecileri görünce yüreğim yanıyor, oğlum aklıma geliyor. Oğlum gelene kadar buradayım. Oğlumun bir gün geleceği hayaliyle yaşıyorum” diye konuştu.
‘Dağa çıkmak hiçbir şeye çözüm değil’
Hatay’dan iki ay önce gelip eyleme katılan Ali Özkan da kız kardeşi Esra Özkan için nöbette. 2013 yılında kız kardeşinin dağa çıktığını öne süren Özkan, “Kürt bir aile değiliz, politik de değildik. Kardeşim üniversitede okurken gitti. Kendi halinde bir aileyiz. 10 kardeşiz ve birbirimize çok düşkündük, Esra gittiğinden beri bir yanımız hep eksik. Dağa gitmek çözüm olsaydı, 41 yıldır gençler ölmezdi. 41 yıldır gençler ölüyor, neden? Bu ölen gençlere de ailelerine de yazık değil mi? Annem, babam ve bütün kardeşler, Esra gittiğinden beri perişan haldeyiz” diye konuştu.