GündemBaş dönmesini deprem sanınca ortalık karışmıştı! Beynimizin çalışma şekli 1 ayda nasıl değişti?

Baş dönmesini deprem sanınca ortalık karışmıştı! Beynimizin çalışma şekli 1 ayda nasıl değişti?

14.03.2023 - 10:46 | Son Güncellenme:

Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki iki deprem tam 11 ilde ağır yıkıma yol açtı, tüm Türkiye’yi derinden sarstı. Yaşanılanların üzerinden 37 gün geçmesine rağmen ne beynimiz ne zihnimiz ne de psikolojimiz yaşananlara bir türlü uyum sağladı. Peki depremden sonra sürekli sallanıyormuş gibi hissetmek ya da gece endişeli bir şekilde uyanmak normal bir durum mu? Deprem korkusu zamanla geçer mi? Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz'e sorduk.

Baş dönmesini deprem sanınca ortalık karışmıştı Beynimizin çalışma şekli 1 ayda nasıl değişti

Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremler, afet bölgesindeki yaklaşık 13.5 milyon kişiyi doğrudan, tüm Türkiye'yi ise dolaylı yoldan etkiledi. 6 Şubat'tan bu yana neredeyse hiçbirimiz eskisi gibi olamadık. Aradan bir ay geçmesine rağmen hepimizin psikolojisi negatif yönde etkilendi, özellikle bazı kişilerde ciddi psikolojik rahatsızlıklar baş gösterdi. Peki deprem gibi bir afet psikolojimizi doğrudan ya da dolaylı olarak nasıl etkileyebiliyor? Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, depreme karşı neden bu kadar hassaslaştığımızı ve beynimizin depreme nasıl tepki verdiğini anlattı.

Haberin Devamı

Baş dönmesini deprem sanınca ortalık karışmıştı Beynimizin çalışma şekli 1 ayda nasıl değişti

'1 HAFTA İLE 1 AY ARASINDA SÜREBİLİYOR'

Deprem sırasında kişinin anlık bir şok etkisi, durumu adlandıramama ve yer mekân algısında karışıklık yaşadığını söyleyen Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, “O sırada adrenalin yani heyecan hormonu salgılanıyor. Olayın duygusal döngüsüyle birlikte 'savaş ya da kaç psikolojisi' başlıyor. Yaşanan olay artık beynin duyguları yorumlama, kodlama ve depolama merkezi amigdalanın yönetimine geçiyor. Olayın duygusal önemi (örneğin yaşanan korku) kaydedilip, amigdala travmanın görsel görüntülerini duygusal parçalar olarak saklıyor. Ancak travma bir hikâye gibi depolanmıyor. Bunun yerine 5 duyu organı o sırada travmayı deneyimlenen duruma göre depoluyor. Artık derin bir stres tepkisi yaşanıyor ve beynin mantık bölgesi (prefronyal bölge) kendini kapatıyor. Bu durum yaklaşık 1 hafta ile 1 ay arasında sürebiliyor” dedi.

Haberin Devamı

"Travma sonrası beyin artık normal koşulları bile tehlikeli olarak görür, kırmızı ışık artık bir kıvılcımdır. Duygusal parçalar yanlış yorumlanır ve neyin tehdit edici neyin normal olduğu ayırt edilemez. Olayın büyüklüğüne göre adrenalin etkisini sürdürür ve yanına stres hormonu kortizolü de alır. Her an bir şey olacak hissi, tehlikeye karşı hızlı düşünme kalp atış hızını artırır, daha sık nefes almaya neden olur. Nefes yetmez kalp çarpıntıları başlar, kaslar gerginleşir. Baş ağrısı ve ağlama krizleri yaşanır. Deprem anında ayrıca ani şiddetli şok etkisi ile vücut kendi endorfin (ağrı) hormonunu salgılar ve birkaç dakikadan birkaç saate kadar kişi ağrıyı çok fazla hissetmeyebilir. Bir süre sonra aldığı darbe etkisiyle kişilerde şiddetli ağrı başlar. Kişilerde önce duygusal tepkisizlik yaşanır. Gerçeklik algısı kaybedilir ve olaya yabancılaşma görülür. Ardından farkındalık oluşur ama bunu çaresizlik takip eder.  Bu durum da anksiyeteyi başlatır. Birkaç gün sonra buna uyku ve stres bozukluğu eklenir." Prof. Dr. Derya Uludüz

YAŞANANLAR HANGİ HASTALIKLARA YOL AÇIYOR?

Depremin oluşturduğu kayıba dayalı yeni gerçekliğin, beyinde birbiriyle çelişen farklı duygu durumlarının oluşmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Derya Uludüz, "Psikosomatik rahatsızlıklar, ruhsal iç dünyanın beden hastalığıdır. Nörolojik gibi düşünülen; kolun bacağın uyuşması, panik atak, nefes alamama, kalp çarpıntısı, kalp krizi geçiriyormuş gibi hissetmek, baş dönmesi veya bir uzvu hissetmeme gibi rahatsızlıkların sebebi aslında psikosomatiktir. Travma sonrasında yaşanan kortizol yükselmesi ve anksiyete ile birlikte uyku bozuklukları başlayabilir. Gece sık ve endişeyle uyanmanın yanı sıra tekrar uykuya dalma güçlüğü yaşanabilir” diye konuştu.

DEPREMİN GEÇ DÖNEM ETKİSİ: TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU

“Beynimiz büyük artçı şoklardan etkilenir ve bu durum karşımıza uzun vadeli 'travma sonrası stres bozukluğunu (TSSB) çıkabilir” diyen Prof. Dr. Derya Uludüz, travma sonrası stres bozukluğunun; çok stresli, korkutucu veya üzücü olaylardan kaynaklandığını dile getirdi. Travma sonrası stres bozukluğu olan kişilerin, travmatik olayı kabuslar şeklinde yeniden yaşayabileceğini belirten Prof. Dr. Uludüz, "Kişi; uyku, hayata adapte olma ve konsantrasyon konusunda güçlükler yaşayabilir. Travma sonrası stres bozukluğu doğal afetlerden sonra yüzde 30’a varan sıklıkta karşımıza çıkabiliyor. Sıklıkla da sosyal izolasyon, yalnızlık ve intihar eğilimi gibi olumsuz sonuçlara yol açabiliyor. Travma sonrası stres bozukluğu gelişmesinde 'doz-yanıt etkisi' önemlidir. Yani afete maruz kalmanın şiddeti, aile üyelerinin ölümü veya yaralanması, evin hasar görmesi ve mülk kaybı gibi durumlar travma sonrası stres bozukluğu şiddeti için önemli belirleyicilerdir. Afet sonrası kişilerde uykusuzluk, kabus görme, huzursuz uyku, gündüz yorgunluğu gibi uyku sorunları sık görülmektedir" bilgilerini paylaştı.

Haberin Devamı

Baş dönmesini deprem sanınca ortalık karışmıştı Beynimizin çalışma şekli 1 ayda nasıl değişti

"Depremden sonra sürekli sallanıyormuş gibi hissetmek daha önce baş dönmesi hikâyeleri olan hastalarda deprem sonrasında aktif hale gelebilir veya artabilir. Bu duruma iki faktör neden oluyor. Birinci faktör, kişide kristallerin içerdiği pozisyonel vertigo baş dönmesi varsa travma etkisiyle dönme ve sallanmayla beraber aktifleşebiliyor. İstemsiz gerçekleşen salınım hareketleri iç kulaktaki kristalleri etkileyerek baş dönmesini provoke edebiliyor. İkinci faktör, yaşanan sallantıya bağlı olarak kulaktaki kristallerin oynamasından ilişkisiz bir şekilde psikolojik olarak da bu baş dönmesi atağı başlamış olabilir. Yani baş dönmesinde direkt depremin etkisi olabileceği gibi stres ve travma nedeniyle baş dönmesi tetiklenebilir. Bunlar kapalı ortam ya da göçük altında kalarak o travmayı birebir yaşamış kişilerde daha fazla olabilir." Prof. Dr. Derya Uludüz

BAŞI DÖNDÜ, DEPREM SANDI

Prof. Dr. Derya Uludüz'ün anlattığı duruma en çarpıcı örnek geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da yaşandı. Olay, 10 Şubat'ta civarında Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesinde bulunan bir kıraathanede meydana geldi. Bir kişi kıraathanede oturduğu sırada baş dönmesi yaşadı. Durumu depreme bağlayan bir kişi ortalığı birbirine kattı, saniyeler içerisinde kıraathanedekiler dışarı kaçtı. Kaçış sırasında bir vatandaşın panikle elindeki çayı bırakmadan koşturması da dahil olmak üzere korku dolu anlar güvenlik kameralarına da saniye saniye yansıdı. Peki yaşanan bu deprem korkusu zamanla geçer mi?

Haberin Devamı

Baş dönmesini deprem sanınca ortalık karışmıştı Beynimizin çalışma şekli 1 ayda nasıl değişti

'BEYİN HEP TEDİRGİN OLUR'

"Hayata tekrar adaptasyon dönemi bir aydan sonra beyin tehlikenin gittiğini algıladığında başlar ama yine de hep tedirgindir" diyen Prof. Dr. Derya Uludüz, “Küçük olaylara ani abartılı tepkiler verilir. Depresif duygu durumu yaşanır. Bu dönemde yakınların desteği çok önemlidir. Deprem hepimizi derinden etkiledi. Yaşananların bundan sonraki uzun vadede sağlık sorunlarına yol açmaması büyük önem arz ediyor. Deprem korkusu uzun bir süre devam edecek gibi görünüyor. Travma şiddeti ile duygusal hafızanın sakinleşmesi birbiriyle orantılıdır. Travma büyüdükçe yaşanılacak olan korku yıllarca sürebilir. Bu süreçte alınacak sosyal ve psikolojik destek, kişilerin günlük yaşam rutinlerine hızlıca döndürülmesi ve olayın beyinde kalıcı hasarlara neden olmaması için çok kıymetli” açıklamalarını yaptı.