14.03.2023 - 12:00 | Son Güncellenme:
Milliyet Gazetesi yazarlarından Şansal Büyüka, Spor Toto Süper Lig'de haftanın olaylarını değerlendirdi. Duayen isim, sarı-lacivertlilerin tecrübeli futbolcusu hakkında çarpıcı ifadeler kullandı.
İşte Şansal Büyüka'nın "Dobra Dobra"da bu hafta öne çıkardığı başlıklar...
Fenerbahçe eler mi?
Fenerbahçe’nin iki golden fazla atabilmesi bir mucize değil... Ama F.Bahçe’nin kendi sahasında yediklerini kimse konuşmuyor, hesaba katmıyor. Turu geçebilmesi için, önce kalesini kapatması, sonra ilk Sevilla maçında olduğu gibi, girdiği pozisyonları hovardaca harcamaması gerekiyor.
Fenerbahçe, perşembe günü Kadıköy cehenneminde oynayacağı Sevilla maçında, 2-0 yenilginin altından kalkıp rakibini eleyebilir mi, yeni bir tarih yazabilir mi?
Fenerbahçe’nin 2-0’ın altından kalkacağına inananların sayısı az değil... İyi bu... Umutlu olmak, başlangıç için son derece yararlı bir adımdır.
Ancak unutulmasın;
Avrupa kupalarında turları geçmek, o kupayı kazanmak Sevilla’nın genlerinde var. Görüyoruz ki, liginde tehlike bölgesinde sıkıntılar içinde yürüyen, Avrupa’da gözünü yeniden zirveye diken bir rakip var.
Fenerbahçe için hep “Bu iki golün altından kalkar” hesapları var, kabul... Fenerbahçe’nin iki golden fazla atabilmesi bir mucize değil... Ama Fenerbahçe’nin kendi sahasında yediklerini kimse konuşmuyor, hesaba katmıyor.
Fenerbahçe, Kadıköy’de Rennes’e üç gol attı ama ilk yarım saatte tam üç gol yedi. Fenerbahçe’nin kendi sahasında oynadığı lig maçlarında gol yemediği maç sayısı sadece 6... Yani maçların yüzde 50’sinde gol yiyor Fenerbahçe...
Fenerbahçe’nin turu geçebilmesi için, önce kalesini kapatması, sonra ilk Sevilla maçında olduğu gibi, girdiği pozisyonları hovardaca harcamaması gerekiyor.
Fenerbahçe, Sevilla’da ilk yarıda 5 atardı, sıfır çekti. Sevilla ikinci yarıda yarımşar pozisyondan toplam bir pozisyon bulup, 2 gol attı. Fenerbahçe tur için önce kendi kalesini kapatacak, sonra rakip kaleyi açacak. Tabi golcüler, ilk maçta olduğu gibi saç-baş yoldurmayacak. Tur için kaçınılmaz gerçek bu...
Jesus’a sorular
- Sezon başı kendisinin parlattığı İsmail Yüksek’i ne oldu da paslanmaya terk etti?
- İlk maçların süper adamı Osayi Samuel niçin ortada yok?
- Bu kadar eleştirilen İrfan Can’da ısrar niye?
- Sağ kenarda geride Osayi, önde Ferdi oynasa daha etkili olmaz mı?
- Sol bekte Oosterwolde oynamayacaksa, bu dar zamanda 6 milyonu euroyu aşan para neden ödendi?
- Vursan yıkılmayan Crespo’ya ne oldu da böyle elden-ayaktan kesildi?
- Mert Hakan ne oldu?
- Ferdi ile Valencia parlarken, diğer oyuncular niye ya yerinde sayıyor, ya da geriye gidiyor?
İrfan Can yarar sağlamadı
Fenerbahçe seyircisi İrfan Can’a takmış durumda... Haklı olarak daha fazlasını bekliyorlar. İrfan Can’a tepki koyanlara şunu hatırlatmak isterim. İrfan Can bu... Senede toplasan 5 maç oynar. Başakşehir’de böyleydi, Fenerbahçe’ye geldi, şimdi onu da oynamıyor.
Başkan Ali Koç’un İrfan’ı Galatasaray’ın elinden kapması, transfer döneminde bir moral üstünlük sağladı ama İrfan Can’ın varlığı Fenerbahçe’ye pek de yarar sağlamadı.
Şenol Güneş doğru söylüyor
Geçen hafta da yazdım; Beşiktaş’ı beğenenlerden biriyim. Kötü oynuyor eleştirilerine katılmıyorum. Beşiktaş yakaladıklarını atabilse, farklı sonuçlar gelse bu eleştiriler yapılır mı? En doğrusunu Başakşehir maçı sonrasında Şenol Hoca söyledi:
Çok yakalıyoruz, az atıyoruz.”
Beşiktaş’ta tek sorun bence bu...
Yakıştı mı?
Başakşehir’in hocası Emre Belözoğlu’nun mübarek annesi tribünde, iki çocuk anası eşi tribünde, o değerli çocukları yanında... Böyle bir ortamda Beşiktaş seyircisi Emre’nin annesine, eşine yarım saat boyunca küfür etti. Olmadı, Beşiktaşlı duruşuna yakışmadı. Emre’ye kızıyorsanız, tepki göstermenin elli türlü yolu var. Ama bu, asla küfür değil...
Hodri meydan
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, “Bir şey söylemek isteyen varsa, her cuma saat 15-17.00 arasını kendilerine ayırıyorum. Beşiktaş Başkanı’na iftira ile muhalefet yapılmaz. Bir şey söylemek isteyen varsa gelip benimle görüşme yapabilir” dedi. İşte fırsat, işte er meydanı, buyrun...
Kaliten kadar konuş
- Galatasaray çok mu iyi oynadı? Hayır.
- Galatasaray tempo mu yaptı? Hayır.
- Galatasaray baskı mı kurdu? Hayır.
- Galatasaray coşku mu yarattı? Hayır.
- Galatasaray keyif mi verdi? Hayır.
- Galatasaray buna rağmen nasıl kazandı?
- Hani derler ya, “kaliten kadar konuş” diye...
- Galatasaray’ın futbolu konuşmuyorsa, kalitesi konuşuyor.
- Kasımpaşa maçını da böyle kazandı.
Kutluyorum
Galatasaray Yönetimi, Teknik Direktör Okan Buruk’un eline yüksek kalitede bir kadro verdi. Okan Hoca bu kadroyu çok iyi yönetti. Galatasaray bazı maçlarda zorlanmış olsa bile kesintisiz 14 galibiyete imza attı ve lig tarihinin en uzun galibiyet serisi geldi. Önce yönetimi, sonra Okan Hoca’yı kutluyorum.
Şaşırtıcı
Kasımpaşa Genel Direktörü Serkan Rençber ile Teknik Direktör Selçuk İnan’a sormak isterim; Hajradinovic ile Mounir form olarak berbat görünmelerine rağmen, nasıl oluyor da ilk on birde yer alıyorlar? Hadi başladılar, nasıl oluyor da bu kadar uzun süre sahada kalıyorlar?
Gerçekten şaşırtıcı...
VAR’a bile gerek yoktu
Trabzon-Adana maçının 90. dakikası ve Trabzonspor 3-1 galip... Bu dakikada Ndiaye’nin bir şutu, çok açık biçimde ceza alanı içindeki Vitor Hugo’nun koluyla buluşuyor, kaleye gitmekte olan top yön değiştiriyor ve maçın hakemi Abdülkadir Bitigen, korneri gösteriyor. Adanalı oyunculardan itiraz geliyor, VAR dakikalarca inceliyor ve korner kararına uyuyor. Oysa VAR’a bile gerek kalmadan verilecek bir penaltı... Bu kadar açık penaltıyı göremiyorsanız, ya iyi hakem değilsiniz ya da vicdanlı insanlar değilsiniz.
Macera mı, isabet mi?
Trabzonspor’un başkan adaylarından Ertuğrul Doğan’ın seçimi kazandığı taktirde, İngiliz hoca Steven Gerard’ı göreve getireceği konuşuluyor. Hatta Gerard, İstanbul’a bile gelip bir görüşme yaptı. Steven Gerard, Liverpool’un, hatta dünya futbolunun marka oyuncularından biriydi. Hocalığı yeni sayılır. İskoçya’da Glasgow Rangers’ı şampiyonluğa taşıdı. İngiltere’de Premier Lig’de Aston Villa’da 12 maçta 2 galibiyet aldı ve gönderildi.
Gerard adı çok büyük ama hoca olarak; macera mı, tam isabet mi, açıkçası bilemiyorum.
Göze batanlar
Giresunspor: 2-0’dan 2-2’ye, nereye böyle...
Karagümrük: Gol bankası...
Antalya: Çarpıcı galibiyette Amerikan (Haji Wright) desteği...
Kasımpaşa: Etkisiz, renksiz, çaresiz...
Adana Demirspor: Bir sorumsuzun (Belhanda) faturasını ödedi.
Trabzon: Başkan yok, hoca yok, galibiyet var.
Başakşehir: Bir eksik ve yorgun kadroyla bu kadar...
Alanya: Havası bir hafta sürdü.
A.Gücü: Yenilse de yense de iyi takım...
İstanbulspor: Hayati tehlikeyi atlattı...
Sivas: Yoğun bakımda, durum kritik...
Öne çıkanlar
Haji Wright (Antalya): İki gol, bir asist... Bitime 30 dakika varken, niye çıkartılır?
Abdülkerim (G.Saray): Canını dişine takıp oynuyor.
Günay (K.Paşa): Icardi’nin o kafasını çıkartmak, her kaleciye nasip olmaz.
Bajiç (Giresun): Bir gol, bir asist, bir puan...
Levent (Karagümrük): Off... Off... Off... Nasıl frikik golü böyle...
Adekugbe (G.Saray): Gelen vurdu, giden vurdu, resmen dayak yedi.
Belhanda (Adana Demirspor): İyi futbolcu, kötü sporcu...
Aboubakar: BeinSport spikeri: Yatmaya değil, atmaya geldi...
Ndiaye (A.Demirspor): Tek başına takım...
Edin Visca (Trabzon): Dönüşü muhteşem oldu.
Mert (Beşiktaş): Her maçta hayati bir kurtarış...
‘Hakça yarış’a darbe
- Son günlerde konuşulmaya ve tartışılmaya başlanan Play-off sistemine kesin karşıyım. Treni kaçıranların fırsat düşkünlüğü bu...
- Ancak Gaziantep ve Hatay maçlarına hükmen galibiyetle 3’er puan verilmesine de çok karşıyım.
- TFF tarafından düşünülmeden, yangından mal kaçırır gibi alınan ve “hakça yarışı” hırpalayan bir karar bu...
Gel de izleme
Karagümrük’ün maçlarına dikkatinizi çekerim. Süper Lig’de kazansın-kaybetsin böyle skorlara imza atan ikinci bir takım yok. Buyrun bakalım;
- 3 maçı: 4-1
- 3 maçı: 4-2
- 1 maçı: 4-3
- 1 maçı: 5-4
- 1 maçı: 3-3
- 3 maçı: 2-2
Gel de bu takımı izleme...