09.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Mert İnan
Yaşanan kirliliğe karşı en büyük mücadeleyi veren STK’ların başında ise Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) geliyor. 20 yıldır, İstanbul başta olmak üzere Türkiye denizlerindeki kirliliğe dikkat çeken TURMEPA; gerekli önlemlerin alınmasına yönelik de çalışmalar yürütüyor. Dernek bir inşaat firmasınına sponsorluğuyla kiralanan deniz süpürgesi ile her gün Beşiktaş kıyılarında yüzey çöpleri topluyor.
Boğaz’da yürütülen bu çalışmaları bizzat Ekoloji adlı deniz süpürge teknesi ile yerinde inceledik. Deniz Temiz Derneği Başkanı Tezman Yaramancı’nın da eşlik ettiği gezi sırasında Boğaz’daki kirliliğin boyutlarına da şahit olduk. Arnavutköy kıyılarından çıkartılan ofis sandalyesi, basketbol topu ve tahta kutuyu göstererek kirliliğe işaret eden Yaramancı, “Deniz süpürgemiz sadece 3 ay gibi bir sürede Beşiktaş kıyılarından 30 tondan fazla çöp topladı. Deniz temizliği konusunda hem vatandaşların hem de kıyı belediyelerin bilinçli hareket etmesi gerekiyor” dedi.
Kuruçeşme’deki eski konser alanını önünden Bebek kıyılarına kadar uzanan yolculuğumuz sırasında en çok kirliliğin kıyıya bağlanan teknelerin çevresinde olduğuna şahit olduk. Arnavutköy önlerinde pet şişeler, cips paketleri ve plastik atıklar dikkatimizden kaçmadı. Ortaköy’e doğru dönüş yoluna geçtiğimizde ise kirliliğin en yoğun olduğu bölgenin Kuruçeşme önleri olduğuna şahit olduk. Süpürgesini çalıştıran TURMEPA teknesi, plastik atıkların yanı sıra tahta plaka da denizden toplamayı başardı.
‘Utanarak söylüyorum’
İstanbul’daki kıyı belediyelerin deniz temizliği konusunda yetersiz olduğunu belirten TURMEPA Başkanı Yaramancı ise “Utanarak söylüyorum ki; Boğaz’dan klozet, çek yat, buzdolabının yanı sıra, şişme kadın, kondom gibi atıklar bile çıktı. Sağlıklı bir akıl bu durumu izah edemez” diye konuştu.
Günlük 3 milyon ton
İstanbul’da günlük atıksu miktarının 3 milyon ton olduğunu ancak bunun sadece 1.2 milyon tonunun kontrollü arıtıldığını ifade eden Deniz Temiz Derneği Başkanı Tezman Yaramancı şu bilgileri verdi: “Atık suların yarısından fazlası arıtılmadan Marmara ve Boğazlar’a gidiyor. Marmara’da zehirli metallerin metreküp oranı müsaade edilen limitlerin 2-3 misline çıkmış durumda. Marmara ve Boğazlar’daki tuzlu suyu içilebilir kadar temiz standarta getirmenin maliyeti 5 milyar dolar. Kanal sisteminin tamamlanıp bütün katı atıkların denize girmeden hapsedilmesi ve toplatılması gerekiyor. Atık suların arıtılması hayati öneme sahip.”