28.02.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Çiğdem Yılmaz İstanbul
Ebeveynlerin çalışma hayatındaki yoğunluğu nedeniyle çocuk bakıcılarına duyulan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Geniş ailelerde bu iş daha çok büyükanneler ve büyükbabalara düşerken, çekirdek ailelerde de bu iş yardımcı bakıcılar tarafından yapılıyor. Türkiye’de çocuk bakıcılığında ise daha çok Türkmenistan, Özbekistan ve Filipinli bakıcılar tercih ediliyor.
Aileler neden yabancı bakıcı tercih ediyor? Bakıcıların yaşadığı sorunlar neler? Aileler neden bakıcı bulmakta zorlanıyor? Bakıcılar neden kaçıyor? Pandemi sürecinde bakıcılara duyulan talep arttı mı? Tüm bu soruların cevabını “Türkiye’de bakıcı gerçeği” adlı yazı dizisiyle siz okurlarımızla paylaşacağız.
Ebeveynlerin en büyük sıkıntısı ‘iyi bir bakıcı’ bulmak. Bakıcı bulmak ise sorunu bitirmiyor. Ya aileler kısa sürede memnuniyetsizlik yaşayarak bakıcının işine son veriyor ya da bakıcılar gördükleri kötü muamele nedeniyle “kaçıyor.” Uzun yılardır bakıcı danışmanlığı yapan Olcay Nazlı Karakuş, “Bakıcı her ay maaşını ödediğiniz, sigortasını yatırdığınız bir robot değil. Mutluluk verin mutluluk alın. Dünyanın en kıymetli varlığını, evlatlarını bıraktığınız kişileri lütfen bir robot olarak görmeyin. ‘Maaşını veriyorum gerisi beni ilgilendirmiyor’ demeyin” diyor. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de Filipinli bakıcılar tercih sıralamasında ilk sırada yer alıyor.
Maaşları bin dolar
Aylık kazançları bin doların üzerinde olan Filipinliler, bakıcı arayan ailelere cazip gelecek özellikler taşıyor. Çoğunun iyi derecede İngilizce bilmesi ve üniversite mezunu olmaları temel sebeplerden biri. İşlerini sevmeleri, saygılı, güler yüzlü, anaç ve disiplinli olmaları, yatılı kalabilmeleri de tercih sebepleri arasında yer alıyor. Bunun en güzel örneğine geçen yaz şahit olduk. Sanatçı Alişan’ın yaptığı trafik kazasında araçta eşi, 2 yaşındaki oğlu ve Filipinli bakıcıları da bulunuyordu. Takla da atan araçta bebek yara bile almamıştı. Alişan, kaza anında bakıcının, bebek koltuğuna kapandığını ve bu sayede oğlunun yara almadan kurtulduğunu açıklamıştı.
Yıllardır Filipinli bakıcılarla çalışan Filipinli bakıcı şirketinin sahibi Olcay Nazlı Karakuş, Filipinli bakıcılara dair merak edilenleri Milliyet’e anlattı:
‘İki ay sonra kaçtı’
Türkiye’nin dört bir yanındaki ailelere 11 yıldır yardımcı bakıcı temin eden Karakuş, Türkiye’deki birçok siyasiye, sanatçıya, iş insanına ve ünlü isime danışmanlık yapıyor. Bakılarla yaşadığı sıkıntı nedeniyle bu işe başlayan Karakuş, “Oğlum 1 yaşındayken bakıcı problemi yaşadım. Yaptığım araştırmalar sonrasından dünyada en fazla tercih edilenlerin Filipinliler olduğunu öğrendim.
Ancak o yıllarda Türkiye’de Filipinliler pek yaygın değildi. Sadece ekonomik durumu iyi olan belli başlı aileler Filipinli bakıcı getirebiliyordu. Ben de getirmeye karar verdim. Getirmekte o kadar kolay değildi, o kadar emek verip getirmeme rağmen bakıcım iki ay sonra kaçtı. Kaçtıktan sonra kendimi sorgulamaya başladım, ‘Acaba nerede yanlış yaptım?” diye. Çalıştırdığım bakıcım üniversite mezunuydu ve o personelden hem hareketli bir çocuğun bakımını hem de ev işlerini bekliyordum. Haliyle kimse makine değil. Personel de arkasına bakmadan kaçtı. Bu hatalarımı fark ettikten sonra yeniden bir Filipinli ile çalışmaya başladım. Daha sonra ablama, kuzenime ve yakın arkadaşlarıma da getirerek yavaş yavaş işimi oluşturdum. Bir yıl içindi İstanbul’a, kısa bir süre sonra da bütün Türkiye’ye açıldım” diyor.
‘Çalışma izinleri var’
Filipinli bakıcıları Hong Kong ve Singapur’dan getirdiğini anlatan Karakuş, “Çalışma izniyle getiriyoruz ve mutlaka sigortalı çalışıyorlar. Tüm sağlık testlerini ve sabıka kayıtlarını alarak getiriyoruz. Türkiye’ye getiriliş süreçleri yaklaşık 2-3 ay sürüyor. Benim hem Hong Kong, hem de Filipinler’de firmam bulunuyor. Orada bir partnerim var. Onunla birlikte yürütüyoruz. Oturum izni almıyoruz. Çünkü oturum izinleri olduğunda insanlar sigortasız çalıştırıyor. Bu özellikle Özbek ve Türkmenlerde de çok yaygın. Oturum izni olduğunda aileler bu çalışanları evlerinde misafir gibi gösterebiliyorlar” diye konuşuyor.
Filipinli bakıcılar için kolay değil
Kilometrelerce uzaktan Türkiye’ye çalışmak için gelen Filipinliler için hayat hiç de kolay değil. Bilmedikleri bir ülkede, bilmedikleri bir kültürde, hiç tanımadığı insanlarla aynı evi paylaşmak zorundalar. En zoru da, kendi çocuklarını yıllarca görmemeyi göze alıp, başka insanlarının çocuklarına bakmak zorunda kalmaları. Yıllardır Türkiye’de bakıcılık yapan Filipinli kadınlar ne diyor?
‘Pandemi olumlu etkiledi’
Pandemin işlerini olumlu etkilediğini belirten Karakuş, “Okulların kapanmasıyla birlikte ailelerin bakıcıya ihtiyacı arttı. Pandemi nedeniyle birçok kişi yatılı bakıcı istedi. Pandemi bizi her ne kadar olumlu etkilese de personelimiz pek memnun değil. Çünkü bunalıyorlar. Bu süreçte evden izne çıkarmayan ailelerimiz var. Fazladan çalıştığı için ekstra var. Haftanın bir günü izne çıkılmaması personel şikayetini artırdı.”
‘Özel jetle gönderdi’
Karakuş, Filipinli bakıcılara ilişkin şunları söylüyor: “İngilizce biliyorlar. Çalışma bilinçleri çok yüksek. Çocuklarla iyi anlaşıyorlar ve işlerini severek yapıyorlar. En büyük sıkıntıları yemek ve uykusuzluk. Bazı ailelerimiz evde çok fazla yemek tüketmediği için dolapta temel şeyler bulunmuyor. Yemek pişirebilecekleri et, pirinç makarna, sebze ve benzer şeyler olmadığını arayıp bana iletenler çok oluyor.
Şunu da yaşadık; yıllardır çalıştığım ve çok da sevdiğim bir ailemiz, torununa çok iyi baktığı için bir personelimizi kendi özel jetiyle Filipinlilere gönderdi ve özel jetiyle aldırdı. Bakıcı her ay maaşını ödediğiniz, sigortasını yatırdığınız bir robot değil. Mutluluk verin mutluluk alın. Dünyanın en kıymetli varlığını, evlatlarını bıraktığınız kişileri bir robot olarak görmeyin. ‘Maaşını veriyorum, gerisi beni hiç ilgilendirmiyor’ demeyin.”
‘5-6 yıl çalıştıktan sonra döneceğim’
Joan Vergara (38): “Türkiye’ye dört yıl önce geldim. Ailemin paraya ihtiyacı olduğu için çalışmak zorundayım. 12 yaşında bir oğlum var ve dört yıldır kendisini görmedim. En zoru da bu ama çalışmak zorundayım. Türkiye’ye geldiğimden beri iki aileyle birlikte çalıştım. Evlerde en büyük zorluğu dil nedeniyle yaşadım. Hepsi dil bilmiyor ve bu durum beni zorladı. Bir de aileler bizi işe alırken çocuk bakımı için alıyor ama sonra farklı işler yapmamız da isteniyor. Biz hem çocukla hem de ev işleriyle ilgilenince zor oluyor. Yemek konusunda çok sıkıntı yaşıyoruz. genelde yemek olmuyor, enerji alamıyoruz. Türkiye’de 5-6 yıl daha çalışmayı düşünüyorum, sonra döneceğim.”
‘Çocuklar bize ağır hakaret ediyor’
Lorna Lisardo (40): “Türkiye’ye 4,5 yıl önce geldim. Ülkemde iş yoktu ve ben maaşlı bir işe girmek istiyordum, o nedenle Türkiye’yi tercih ettim. 20 yaşında bir oğlum var, ailemle kalıyor. Ben buraya geldikten sonra eşim kendisine başka bir aile kurmuş. İki çocuğa bakıyorum, bazen çocuklar bize ağır hakaret ediyor ve kötü kelimeler kullanıyor. Uyarıyoruz ama uyarılarımızı umursamıyorlar.”
‘Yemekler damak zevkimize uymuyor’
Janin Londoyen (25): “Bir yıl önce Türkiye’ye geldim. Üniversitede öğretmenlik eğitimi aldım. Ama orada aldığım öğretmen maaşı burada kazandığımdan çok düşük olduğu Türkiye’ye geldim. Annem de benden üç yıl önce geldi. Annem farklı bir yerde, ben farklı bir ailenin yanında bebek bakıcılığı yapıyorum. Yemek konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Düzenli yemek yiyemiyoruz. Evde yapılan yemek damak zevkimize pek uymuyor ve aç kaldığımız da oluyor.”
'İzin gününde çalışsan bile ek ücret yok’
Rosyhol Voldes (28): “Dört yıl önce Türkiye’ye geldim. En büyük sorunum çocuğuma duyduğum özlem, çocuğumu özlüyorum. 7 yaşında bir kızım var ve kayınvalidem bakıyor. Benim yaşadığım en büyük sorun çocuklar bize saygı duymuyor ve aileler de uyarmıyor. Böyle olunca da disiplini sağlamak zor oluyor. Bir de çocuk bakımının dışında bizden iş yapmamızı bekliyorlar. Çocuk uyuyana kadar siz de uyumuyorsunuz ancak çocuk uyusa bile sizin uyumanıza izin yok. Böyle olunca da uykusuzluk yaşadığımız çok oluyor. Bunun yanı sıra kimi zaman izin günlerimizde bile çalışmak zorunda kalıyoruz ama bunun ek ücretini vermiyorlar.”
Fotoğraf: OZAN GÜZELCE Milliyet
YARIN: Türkmen ve Özbek bakıcılar ne diyor?