21.05.2023 - 23:29 | Son Güncellenme:
Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle: Antalya'da hem turizm var, tarım var, dağın arkası bir de sahil bölgeleri var. Seçmenlere baktığımızda çok sayıda parti buradan milletvekili çıkardı. Seçmen profiline baktığımızda bir çeşitlilik var. Sonuçta insanlar istikrar istiyor, huzur istiyor, ülkemizin büyümesini istiyor ama sorunları da çok açık şekilde söylüyorlar. Aynı zamanda Antalya'da kira fiyatlarında fahiş artışları olduğu için vatandaşlarımızın ciddi sıkıntıları var. Bunu biliyoruz. Yapmamız gereken epeyce önemli işler var. Alanya-Antalya yolu artık kaldırmıyor. Şimdi Haziran'da otoban ihalesine çıkacağız. Arıtmada sorunlar olmaya başlamıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığımız arıtmaları yapıyor. Mavi bayrak bakımından dünyada birinciyiz. Antalya'nın büyümesi kaçınılmaz. Antalya artık diplomasi de marka haline geldi.
"REHAVETE KAPILIRSANIZ KAYBEDERSİNİZ"
Şahsen ben yüzde 52 bekliyordum. Halkımızın iradesi bu yönde oldu. Akşam sandıklar açılınca önce Güneydoğu, İç Anadolu'dan oylar geldi. Sonra batı kesiminden oylar geldi. Kıl payı ya geçeriz ya da kıl payı ikinci tura kalır demiştik, kıl payı ikinci tura kaldı. Kesinlikle rehavete kapılmamamız lazım. Sandıkta millet karar verir. Millet teveccühünü sayın Cumhurbaşkanımıza gösterdi. Seçimin ilk turu da referandumdur. Muhalefet biraz paniklediği için işi farklı boyuta çekmeye çalışıyor. Bu seçimdir. İlk turda bir meyil gösterdi. Elbette hiçbir seçimin garantisi olamaz, dolayısıyla rehavet olamaz. Yurt dışında sandıklara koşa koşa gidildiğini görüyoruz. Rehavet yok. Rehavete kapılırsanız kaybedersiniz. Seçim gecesi 'kazandık' diye çarpıtıcı açıklamalar oldu. Eminim onlar da pişman olmuştur. Onların dışında herkes seçimin sonucuna saygı duyuyor.
"21 YIL ÜST ÜSTE TÜM SEÇİMLERİ KAZANMAK HER LİDERİN, HER SİYASİ PARTİNİN DE HARCI DEĞİLDİR"
21 yıl demokratik ülkelerde iktidarda kalmak kolay bir şey değil. Şu anda maalesef bir düşüş var. Ama en yakın rakibimize nerden baksanız yüzde 12 civarında fark atmışız. Şimdi buradan çıkarılacak dersler var. Şu anda ikinci tura odaklandığımız için o değerlendirmeyi seçimler tamamen bittikten sonra partimizin ilgili organları da yapacak, bizler kendi açımızdan yapacağız, teşkilatlarımız hep beraber bu değerlendirmeyi yapmamız lazım. Bunları iyi analiz etmemiz lazım. Bunlardan ders çıkartırsak hatamızı düzeltiriz. 21 yılda her şeyi mükemmel de yapmış olsanız, bu düşüş kaçınılmaz olur. Bazı arkadaşlar ilk turda Kılıçdaroğlu'na vermiş. 'Neden' diye sorduğumuzda 'Bir değişiklik olsun diye verdik, hata ettik' dediler. 21 yıl üst üste tüm seçimleri kazanmak her liderin, her siyasi partinin de harcı değildir.
"DEPREMZEDE KARDEŞLERİMİZ AK PARTİ'YE VE CUMHURBAŞKANIMIZA OY VERİNCE HAKARET ETMEYE BAŞLADILAR"
Türkiye'de deprem oldu ve Ramazan vardı. Eski seçimler gibi nefret söylemiyle geçmesin, kampanyamız müzikle olmayacak demişti sayın Cumhurbaşkanımız. İster istemez seçim atmosferi. İktidardasınız sizi eleştirecekler. Eleştiriler gerçekçi olmak lazım. Dile dikkat edilmesi lazım. Bakıyoruz düzgün üsluplar değil. İktidara alternatifsiniz, hedef göstermeniz lazım. Biz rakiplerimizi kendimizle kıyaslayacağız. Karşılıklı eleştiriler son derece doğal. Ama deprem zamanında söylenenler, oluşturulmaya çalışın algılar hiç doğru değildi. Elbette baştan eksiklikler varı ama samimice gece gündüz herkes elinden gelen her şeyi yaptı. Depremzede kardeşlerimiz bunu gördü. Onların oluşturdukları gibi algı yoktu. Depremzede kardeşlerimiz AK Parti'ye ve Cumhurbaşkanımıza oy verince bu kez onlara hakaret etmeye başladılar.
Balkon konuşmasını dinlediniz Sayın Cumhurbaşkanımızın. 'Hiç kimse kaybetmeyecek' dedi. 21 yıldır eylemlerimizle biz bunu gösteriyoruz. 21 yıldır hak, hukuk, özgürlük bakımından insanların özel hayatı, yaşamı hiçbir şekilde ayrım yapılmadığı gibi herkes 1. sınıf vatandaş olmuştur. Hizmet konusunda oy vermiş, vermemiş hiçbir zaman ayrım yapmadık. Hak ve özgürlükler bakımından da öyle. Sosyal politikalar bakımından da öyle. Her politikanızla, söyleminizle halkı kucaklamanız lazım. Cumhurbaşkanımızın balkon konuşmasında yaptığı budur. İlk turdan sonra bunu gördük. Şu anda ortam yumuşadı. Depremzedelere hakaretlerini görüyoruz, bunu söylemek zorundayız.
"YPG TERÖR ÖRGÜTÜ MÜDÜR, DEĞİL MİDİR, BUNUN CEVABINI VERMESİ LAZIM"
Tüm dünya biliyor ki, destekleyen ABD'de biliyor YPG eşittir PKK'nın Suriye kolu. Şimdi milliyetçi kanada oynamaya çalışıyor. YPG terör örgütü müdür, değil midir, bunun cevabını vermesi lazım. Bedava traktör dağıtacaktı belediyeler mesela. Hiç böyle bir şey görmedik. Sayın Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ'ın görüşmesi oldu. Sayın Cumhurbaşkanı da Sinan Oğan'la bir görüşme gerçekleştirildi. Şimdi bir açıklama gelmedi. Herhalde önümüzdeki günlerde açıklama olur diye düşünüyoruz. Sonuçta yüzde 5 küsur oy. Seçmen ilk turda Cumhurbaşkanımıza da Kılıçdaroğlu'na da vermek istemedi. Seçmenin bir bölümü Muharrem İnce'ye yapılanların doğru olmadığına inanarak tepki oyları da vardı. Göçmen meselesi, diğer konular, gençliğin Muharrem İnce'ye yönelik meyilli vardı. Yüzde 5.17 oy bana göre önemli oy.
"REJİMLE BİR ANGAJMANA GİRİYORUZ"
Yüzde 5,17'yi tamamen bir yere kanalize edilebilir mi, edilmez mi bunu anketlerde görmemiz lazım. Biz görüyoruz ki oradan bize gelecek oylar var. Kılıçdaroğlu'na hiç vermeyecek olanları görüyoruz. Muharrem İnce'ye FETÖ'nün organize ettiği açık. Millet İttifakı, Kılıçdaroğlu'nun HDP ve FETÖ ile girdiği angajmanı milliyetçi olan insan kabul edilemez. İkinci turda büyük oranda sayın Cumhurbaşkanımıza oy vereceklerini düşünüyoruz. Göç bir olgudur, sorundur. Dünyada hiçbir ülke, yönetim 'ben kapılarımı açayım kim ülkeme gelirse gelsin' demez. Tam tersine tedbir alır. Biz de sınırlarımızda çok ciddi tedbirler aldık. Ama diğer taraftan, üç tarafımızın denizle kaplı olduğunu unutmamak lazım. Bu sorun devam edecek bir sorundur dünyada. O yüzden nasıl yönetmeye kafa yormak lazım. Bunu sadece nefret söylemi, popülizmle çözemezsiniz. Çok sayıda Afgan'ı gönderdik. Suriye'ye de 550 bin göçmeni gönderdik. Ama bu sayı yetmez. Daha fazla göndereceğiz. Rejimle bir angajmana giriyoruz, bunun altyapısı için karar aldık. Ben niye seçim zamanı Rusya'ya Moskova'ya toplantıya gittim. Orada göç konusunu konuştuk.
"KARARLIYIZ, DÖNDÜRECEĞİZ AMA İNSAN ONURUNA YAPILIR ŞEKİLDE YAPMAK LAZIM"
Göçmenlerin güvenli şekilde dönmesi, altyapı hazırlanması, uluslararası toplumun verebileceği destekler, can güvenliği teminatı gibi önemli unsurlar var. Kararlıyız, döndüreceğiz ama insan onuruna yapılır şekilde yapmak lazım. Bu işin yol haritasını hazırlıyoruz. Yol haritası siyasi sürecin canlandırılması, Suriye'nin terörden temizlenmesi ve göçmenlerin güvenli şekilde geri gönderilmesi. Terörün olduğu yere Türkiye'deki Suriyeli Kürtler dönmek istemiyorlar. PKK'nın zulmünü orada yaşadılar. Sadece DEAŞ değil PKK aynı şekilde. Esad'la işbirliği yapmadan göndermek doğru olmaz. Can güvenliğinin teminat altına alınması lazım. BM'nin işin içinde olması lazım. AB dahil uluslararası toplumun destek vermesi lazım. Yol haritasında mutabık kaldık. Yol haritasını komite hazırlayıp bize sunacaklar. Göçmenlerin bir an önce gönderilmesi konusunda; güvenli bölgeye daha fazla Suriyeli göndereceğiz. Esad'ın kontrol ettiği bölgeye geri dönüş başlamış olacak.
Tamamını yüzde 100 göndereceğiz dersek doğru olmaz. Şu anda Türkiye'de tarım sektörü, sanayide, hallerde istihdama ihtiyaç var. Benim babamın koyunları var mesela çoban bulamıyorum diye söyleniyor. Şu anda iş gücüne ihtiyaç var. Dönmesi gereken çok sayıda Suriyeli var. Onları güvenli şekilde göndereceğiz. Çok daha fazla Suriyeliyi Suriye'ye göndereceğiz. Yol haritası da bunu kapsıyor. Geri dönüşün takvimi, güvenli bölgede bunların döneceği imkanların yaratılması için çalışmalar başlatılmıştı. Buraya Katar, Suudi Arabistan gibi ülkeler destek verdi. Şimdi Esad'ın kontrol ettiği bölgelere de Suriyelilerin geri gönderilmesi konusunda onların da desteği olacak. Sonuçta güvenli bölgelere göndereceğiz, Esad'la işbirliği yaparak geri göndereceğiz. Afganlıların önemli kısmını geri gönderdik. Çalışmayı İçişleri Bakanlığı yapıyor biz de Dışişleri Bakanlığı olarak Afganistan'la işbirliği yapıyoruz. Pakistan'la da bir geri kabul anlaşması imzalamak için müzakere ediyoruz. Kaçak gelen ülkemize çok sayıda kaçak ve düzensiz göçmeni ülkelerine geri gönderiyoruz. Yeni bir uygulamaya geçtik. Sigortayı zorunlu kılıyoruz. Sigorta gelen kişinin kaçak Göçmen duruma düşerse onu geri gönderme kısmını da kapsıyor. Burada hastalandı, kaza yaptı diyelim, tüm bunları kapsıyor. En önemlisi geri gönderme maliyetini kapsıyor.
"ÖYLE BİR İZLENİM EDİNDİM DİYE BİR ÜLKE HEDEF ALINMAMALIDIR"
Sayın Kılıçdaroğlu Rusya'yı tehdit etti. Bir ülkeyle ilişkilerimizi durup dururken bozmamız yanlıştır. Özellikle sayın Muharrem İnce'ye yapılan kumpaslardan sonra bunu söyledi sayın Kılıçdaroğlu. FETÖ'nün yaptığını sayın İnce söyledi. Sayın Kılıçdaroğlu'na bir televizyon programında sordular. Biz de sorduk, 'elinde bir belge var mı' diye. Ben bunu sordum 'Sayın Kılıçdaroğlu somut bilginiz varsa paylaşın' dedim. 'Ben böyle izlenim edindim' dedi. Türkiye'yi yönetmeye talip olan ana muhalefet liderinin çok daha ciddi olması lazım. Biz de herhangi bilgi belge aktarımı olmadı. Bir iddia ortaya atıyorsunuz, bilgi ve belgeleri devletle paylaşmak durumundasınız. Aksi takdirde seçim propagandası olur bu. Öyle bir izlenim edindim diye bir ülke hedef alınmamalıdır.
"SOSYAL KONUT SAYISINI DAHA DA ARTIRACAĞIZ"
Bu işler yasakla çözülmez. Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi düzenleme yapacağız. Konut arzını dengeleyinceye kadar kamu çalışanlarına destek lazım. Ama sadece bununla çözülmez. Esas konut arzını artırmamız lazım. İlk evim İlk İşyerim projesi artarak devam edecek. Sosyal konut sayısını daha da artıracağız. Antalya'nın değişik yerlerinde epeyce yer bakıyoruz. Antalya'ya turizm sektöründe çalışan arkadaşlar farklı şehirlerden; hatta farklı ülkelerden de insanlar geliyor. Bunlara lojman konusunda destek vereceğiz. Yabancıların mülk alımıyla ilgili bölgesel sınırlama var. Demografik yapıyı da düşünmek zorundayız. Bir bölgenin yüzde 30'unu geçemez. Demografik yapıyı bizim gözetmemiz lazım. Bu ırkçılık falan değil, her ülke bunu yapar, biz de yapıyoruz. Bölgesel kısıtlama zaten var. Yabancıya mülk satışını tamamen yasaklayacağız yaklaşımıyla değil, yasayı daha da katı hale getirerek fahiş artışları önlemek için. Ev sahibi ile kiracılar arasında ciddi kavga söz konusu. Kanunlar aslında her iki tarafın hakkını, sınırlarını belirlemiş. Bunun ötesine geçişleri görüyoruz. Bu bir sorun ve biz bu sorunu çözeceğiz.