04.01.2017 - 11:33 | Son Güncellenme:
Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı generaller, subay ve astsubaylar ile erlerin de aralarında bulunduğu 76 kişi hakkında hazırlanan ve 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede, darbe girişiminde yaşananlara ilişkin detaylı bilgilere yer verildi.
İddianamede, şüpheli er Abdi Yıldız'ın 16 Temmuz sabah 05.30'da hücum yeleğini alarak yukarı çıkıp darbe teşebbüsü sırasında ölen zanlı Binbaşı Fatih Kılıç'ın yanına gittiği belirtildi. Binbaşı Kılıç'ın, 2 No'lu nizamiyenin sağ tarafına aldığı, şüphelinin de aralarında bulunduğu askerlere "İçeri girmek isteyen kim olursa olsun onları vurun. Gelecek olanlar bizim komutanımızı almak için gelen teröristlerdir. Genelkurmay Başkanını rehin aldılar, şimdi de 2. Ordu Komutanını rehin almaya geliyorlar." dediği aktarılan iddianamede, bunun üzerine şüpheli Yıldız'ın da içinde yer aldığı bir grup askerin nizamiye girişinde konumlandığı kaydedildi.
Grubun başında şüphelilerden Yüzbaşı Kemal Keskin'in bulunduğu vurgulanan iddianamede, jandarmanın anonslarla Türkiye'de darbeye teşebbüs edildiğini, İnönü Kışlası'nda da darbecilerin olduğunu, bunların kanunsuz emirlerine uyulmaması gerektiğini, bu sebeple direnç gösterilmemesi, ateş edilmemesi ve teslim olunması söylenmesine rağmen Keskin'in askerlere "Ateş edin" emri verdiği anlatıldı. İddianamede, şüphelinin ateş açtığı, çatışma sırasında da kolundan yaralandığı, bunun üzerine mevziden geriye çekildiği ve daha sonra yanındakilerle 1 No'lu nizamiyeden polislere teslim olduğu bildirildi.
Şüpheli Ademcan Güven'in ifadelerinin de bulunduğu iddianamede, zanlının nizamiyede darbe teşebbüsünde bulunan diğer zanlılardan Yüzbaşı Kemal Keskin ve Üsteğmen Hüseyin Çakıcı tarafından karşılandıkları ve askerlere silahlarını doldurmaları emrini verdikleri, Güven'i de nizamiye giriş kapısına yönlendirdikleri, daha sonra Malatya Valisinin (Mustafa Toprak) nizamiye kapısına geldiği, kapıdaki Yüzbaşı Keskin ile konuşmaya başladığı ancak Keskin'in Valiye buradan ayrılması ve içeriye giremeyeceği yönündeki silahlı tehdidi de yer aldı.
"Herkes silahlansın"
Er Ali Göktaş'ın ise "Herkes silahlansın" talimatı üzerine silahlığa gittiklerine işaret edilen iddianameye, şu ifadeler yansıdı:
"Burada Kemal Keskin'in 'Nizamiyeden polis, jandarma veya sivil vatandaş girer ise vurun' diye söylediği, nizamiye bölgesinde bulunan ve darbeye karşı tedbir almış olan jandarma tarafından söz konusu eylemin yasa dışı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir darbe teşebbüsü olduğu, bu nedenle direnç gösterilmemesi ve ateş edilmemesi ikazı anons edilerek bildirilmesine rağmen, şüphelinin nizamiye önüne gelen jandarma zırhlı araçlarının tekerleklerine bir el ateş ettiği, daha sonra nizamiye bölgesinden ayrılarak karargah binasına doğru gittiği, bir odaya giderek burada diğer kişilerle bekledikleri ve sonrasında diğer şüpheliler ile emniyet görevlilerine teslim oldukları anlaşılmıştır."
"Kim gelirse vurun"
İddianamede, şüpheli er Bülent Yiğit'in teşebbüs sırasında ölen Binbaşı Fatih Kılıç'ın, "Herkes silahını alsın" emri üzerine silahını aldığı, nizamiyeye gittiği ve darbeye karşı tedbir alan jandarma tarafından söz konusu eylemin yasa dışı olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir darbe teşebbüsü olduğu, bu nedenle direnç gösterilmemesi ve ateş açılmaması ikazı anons edilerek bildirilmesine rağmen burada Fatih Kılıç ve Kemal Keskin'in, "Nizamiyeden kimse girmeyecek kim gelirse vurun" dediği ve zanlı Yiğit'in de 2 el ateş ettiğinin anlaşıldığı anlatıldı.
"Ateş et, yoksa ben sana sıkarım"
Şüpheli Onbaşı Emre Uçar'ın ise silahların alınıp aşağıya inilmesini söylenmesi üzerine silahıyla nizamiye bölgesine gittiği belirtilen iddianamede, "Darbe teşebbüsü sırasında ölen Binbaşı Fatih Kılıç'ın, Emre Uçar'ın da içerisinde bulunduğu asker grubunu 2 No'lu nizamiye girişine yerleştirdiği ve 'İçeriye polis, jandarma, sivil kim girmeye çalışırsa vuracaksınız' şeklinde emir verdiği ancak şüpheli Emre Uçar'ın kendi beyanına göre, 'Ağabeyim polis, ben polise ateş edemem' demesi üzerine Fatih Kılıç'ın da 'Ateş et, yoksa ben sana sıkarım' diyerek ayak dibine doğru ateş ettiği, bunun üzerine çatışmalar devam ederken şüpheli Emre Uçar'ın 2 el ateş ettiği, daha sonra da diğer şüphelilerle emniyet görevlilerine teslim olduğu anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.
"Bugün savaş günü silahınızı alın ve beni takip edin"
İddianamede, ayrıca şüpheli er Turan Avcı ile ilgili şu değerlendirme yer aldı:
"Şüpheli, nöbet yerinden ayrıldığı sırada çatışma sırasında ölen Binbaşı Fatih Kılınç ile karşılaştığı ve 'Bugün savaş günü, silahınızı alın ve beni takip edin' diyerek askerleri ani müdahale mangasına götürdüğü, burada şüphelinin şarjör alarak 2 No'lu nizamiyeye gittikleri ve burada mevzilendikleri, nizamiye bölgesinde bulunan ve darbeye karşı tedbir almış olan jandarma tarafından söz konusu eylemin yasa dışı olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir darbe teşebbüsü olduğu, bu nedenle direnç gösterilmemesi ve ateş edilmemesi ikazı anons edilerek bildirilmesine rağmen, ölen Fatih Kılınç'ın nizamiye dışına doğru ateş ederek askerlere de 'Siz de kimi görürseniz ateş edin' talimatı vererek şüphelinin de aralarında bulunduğu askerlerle birlikte iki el ateş ettiği ve akabinde geri çekilerek koğuşlar bölgesine gittikleri, silah bırakarak güvenlik kuvvetlerine teslim oldukları anlaşılmıştır."