11.10.2022 - 10:27 | Son Güncellenme:
Ergün AYAZ- Alişan KOYUNCU- Erol POLAT/ DHA
Mustafapaşa Mahallesi'nde 3 katlı binanın 2'nci katındaki evde, 8 Ekim'de yangın çıktı. Daireden yükselen dumanları görenlerin ihbarıyla polis, sağlık ve itfaiye ekipleri geldi. Yangını söndüren itfaiye erleri, Büşra Kabataş'ın cansız bedeniyle karşılaştı. İnceleme sonrası Kabataş'ın cesedi, otopsi için morga götürüldü. Gebze Atatürk Anadolu Lisesi 11'inci sınıf öğrencisi olan Kabataş'ın cenazesi, önceki gün gözyaşlarıyla toprağa verildi.
Olayın ardından polis, geniş çaplı soruşturma başlattı. Delillerden yola çıkan ekipler, cinayet olabileceği ihtimali üzerinde durdu. Ekipler, yangının, Büşra Kabataş'ın öldürülmesinin ardından delilleri karartmak için çıkarıldığını tespit etti. Polis, Kabataş'ı öldüren kişinin, anne Aylin Çetin'e platonik aşk besleyen Taner Yaylacı olduğunu belirledi. Kaçma hazırlığındaki Yaylacı, olaydan sonra Tokat'a gitmeye çalışırken yakalandı. Gözaltına alınan Yaylacı, 'canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme' suçlamasıyla sevk edildiği adliyede çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.
SAÇLARINI KESMİŞ
Polisin yaptığı incelemede; Taner Yaylacı'nın, olay yerine yanıcı madde, çamaşır ipi, koli bandı ve elektroşok cihazı ile geldiği belirlendi. Polis, Yaylacı'nın uzun süre evin önünde gözlem yaptığını tespit etti. Taner Yaylacı'nın, Aylin Çetin'i öldürmek için geldiği ancak burada karşılaştığı Büşra Kabataş'ı öldürdüğü belirtildi. Evin önünde bekleyen Yaylacı'nın, okula gitmek için kapıda ayakkabılarını giyen Kabataş'ı görüp, yakaladığı ardından odasına götürerek bıçakla yaraladıktan sonra boğduğu, yorgan örtüp, beraberinde getirdiği yanıcı maddeyi üzerine dökerek yaktığı öğrenildi.
BÜŞRA'NIN ABLASIYLA KARŞILAŞMIŞ
İncelemede ayrıca yatağın bazı noktalarında yanıcı madde bulunduğu ve kutusunun Büşra Kabataş'ın ellerine tutuşturulduğu belirlendi. Olay yeri inceleme raporunda ise Kabataş'ın vücudunun çeşitli yerlerinde, göğüs bölgesi ağırlıklı olmak üzere, 20'den fazla bıçak yarası olduğu, Yaylacı'nın yangını çıkarmadan önce genç kızın saçlarını kestiği belirtildi. Yaylacı'nın, cinayeti işlemeden önce evin çevresinde gözlem yaptığı anlar ise güvenlik kameralarına yansıdı. Yol kenarında Aylin Çetin'in gelmesini bekleyen Taner Yaylacı'nın yanından, Büşra'nın ablası Başak Kabataş'ın evden çıktıktan sonra geçtiği görülüyor. Yine görüntülerde Başak Kabataş'ın, Taner Yaylacı'yı görmeden yoluna devam ettiği anlar yer aldı.
'KAÇTA OKULA, İŞE GİDECEKLERİNİ BİLİRDİM'
Savcılık ifadesi ortaya çıkan Taner Yaylacı'nın, "Derince'deki evimden çıktığımda, bir ay önce marketten aldığım 2 adet mangal tutuşturucu jeli, ablamın evinde boşta duran 3-4 parça halindeki 3 metre uzunluğundaki çamaşır ipini, atkımı ve daha önce internetten satın aldığım elektroşok cihazını yanıma aldım. Gebze'ye vardığımda marketten koli bandı aldıktan sonra, bir pansiyona giderek geceyi geçirdim. Saat 06.30'da uyandım ve hazırladığım eşyalarımı yanıma alarak, bir pastaneye kahvaltı yapmaya gittim. İşlerimi tamamladıktan sonra Aylin'in evine gitmeden önce 15-20 dakika oyalandım. Buradaki amacım; Aylin'in kızlarının evden gitmesi ve kendisini evinde tek başına beklemekti. Aylin'in 2 kızının da kaçta işe ve okula gideceğini bilirdim" dediği öğrenildi.
'SUSMASINI SÖYLEDİM AMA BAĞIRMAYA DEVAM ETTİ'
İfadesinin devamında Yaylacı, "Evin önünde beklerken, Büşra'nın ablası Başak, bulunduğum yerin önünden geçerek işe gittim. Bu sırada Büşra'nın da okula gittiğini tahmin ederek, evin kapısına gidip, beklemeye başladım. Bu sırada Büşra elbiselerini ve ayakkabılarını giymiş bir vaziyette apartman kapısından dışarıya çıkıyordu. Büşra beni görür görmez bağırarak, bana 'Ne işin var burada?' deyince elim ile ağzını kapattım. Demir kapıdan içeriye sokarak, koluna girdim ve oturdukları daireye çıkardım. İçeriye girdikten sonra Büşra'ya susmasını söyledim ama bağırmaya devam etti. Bende tekrar Büşra'ya 'Sus annen ile görüşüp, gideceğim' diye söyledim. Fakat susmayınca Büşra'yı odasına götürerek, yatağına yatırdım. Sonrasında yanımda getirdiğim elektroşok ile Büşra'nın karın bölgesine bayılması için birkaç kez tuttum. Bayılmayınca Büşra'nın üstüne çıkarak, ağzını önce atkı ile sardım sonraysa bant ile üstünü bantladım" dedi.
'ELİMDEKİ BIÇAK BOĞAZINA SAPLANDI'
İfadesinde elindeki bıçak ile Büşra'nın üzerine düştüğünü ve bıçağın Büşra'nın boğazına saplandığını iddia eden Taner Yaylacı, şunları kaydetti:
Büşra yerinden kalkmaya, bağırmaya çalışınca, yastığı kafasının üstüne koydum ve bastırmaya başladım. Büşra'nın üstüne yanımda getirdiğim mangal jelini döktüm. Jeli döktükten sonra yanımdaki çakmak ile jeli ateşledim.
Kendisini kaybettiğini ve olayın bir kısmını hatırlamadığını öne süren Yaylacı, "Gayem, işten atılmama sebep olan Aylin ile konuşmaktı. Bu eşyaları yanımda götürmekteki amaç ise bana karşı gelip, bağırırsa Aylin'i bağlayıp, susturmaktı. Öldürme amacım yoktu. Pişman ve üzgünüm. Olay anında kendimi kaybettim" dedi.
POLİS SUÇ ALETLERİNİ BULAMADI
Taner Yaylacı, cinayeti işledikten sonra polise verdiği ifadesinde de olayda kullandığı bıçağı, elektroşok cihazını ve elbiselerini evin yakınlarındaki çöp konteynerine attığını söyledi. Sokak giriş- çıkışlarını trafiğe kapatan polis, çevredeki 20 çöp konteynerinde arama yaptı ancak suç aletleri ile ilgili bir şeye ulaşamadı.
Öte yandan Büşra Kabataş'ın öldürüldüğü oda görüntülendi. Odanın büyük kısmının yandığı, Büşra'nın öldürüldüğü yatağın ise küle döndüğü görüldü.
'İŞKENCE SONUCU ÖLDÜRÜLDÜĞÜ SABİT'
Taner Yaylacı'nın cinayeti gerçekleştirmeden önce Büşra Kabataş'a uzun süre işkence yaptığını belirten, ailenin avukatı Cemal Tınarlıoğlu, "Yaptığımız ilk incelemelerde; şüphelinin ciddi bir şekilde intikam almak amacıyla genç kızımızı katlettiği, dosyadan aldığımız izlenimler ve otopsi raporunda uzun bir işkence sonucu öldürüldüğü sabit. İntikam amacıyla yapıldığı sabit. Sanığın ifadelerindeki tutarsızlıklar da açık. Olay yerinde gelirken getirdiği materyallerin hepsi işkence yapmak amacıyla kullanılan şeyler. Vücudunda fazlasıyla kesik var; 20'nin üzerinde. Bu kesikler, özellikle bazı bölgelerde yoğunlaşıyor. O bölgelere işkence yapıldığı, bıçağın rastgele vurulmadığı görülüyor. Darbeler öldürücü mahiyette değil çok sayıda olması işkence için yapıldığını gösteriyor. Bir kere bu, kadına karşı ciddi bir işkence ve kadın cinayeti olarak görülüyor" dedi.