13.09.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
ÖNDER YILMAZ Ankara
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’yi izleyen gazetecilerle sohbetinde, yeni parti girişimleri, kabine değişikliği, Bülent Arınç’ın sözleri, annelerin HDP önündeki eylemi ve kadın cinayetleri başta olmak üzere gündeme ilişkin önemli mesajlar verdi. Bahçeli soruları şöyle yanıtladı:
YENİ PARTİ: “Taş yerinde ağırdır” diyerek yerinde kalmaları ve mücadelelerini orada sürdürmelerinde fayda var. Yok siyasi iktidarın bir takım çevrelerin projesi olarak kendilerini o projenin figüranları haline getirip geriletmek, yıkmak için görevlendirilmişse buna ihtiyaç yok. (Meclis aritmetiğinde değişiklik olur mu?) O kadar rakamı bulacaklarına ihtimal vermiyorum. Biz Meclis’in bir ucunda oturuyoruz. Önemli oylamalarda milletvekilleri bizim tarafa da oy kullanmaya geliyorlar. Özellikle Ankara milletvekilleri. Orada bir parti oturuyor. Ali Babacan oradan geçerken dönüp bakmaz. Selam dahi vermez. Ülkücüler oraya nasıl gidecek? Selam vermeyen yere oy verilir mi?
İKİ KERE YANLIŞ OLUR: Kabine revizyonunu uygun bulmuyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini yerleştirmek, kökleştirmek için çaba sarf edileceği yerde, “bakanlar kurulunda şunlar değişsin” gündemini taşırsanız muhalefet unsurları olarak, siz de “muhalefetin bu isteğine cevap veriyorum” derseniz iki yanlışı birlikte yaparsınız. İki yanlıştan da bir doğru çıkmaz. Bir: daha hizmeti yeni kavrayan bakanları bir senede kaldırıp atamazsınız. İkincisi böyle bir yola girdiğiniz vakit aynen Yeniçeri Ocağı gibi ‘İstemezük’ derler.. Ne yapacağız her gün bakan mı değiştireceğiz? Buna karar verecek olan siyasi iktidardır. Bana göre yanlış olur.
İKTİDAR YIPRANMAZ: (İYİ Parti’nin ‘hacet kapısı devlettir’ açıklaması) Devlet nerede? İP partisine bakarsan Devlet MHP’de. Mehmetçikler dağ başında ne yapar? Bunları arıyorsan devlet oralarda. Şimdi soruyorum, devlet olmasaydı HDP’nin kapısında hangi anne bulunabilirdi? Devlet olmasa başlarına ne gelirdi? Kendileri o devletin dolaştığı yerleri dolaşıyor mu? Annelerin mücadelesi herkes tarafından anlaşılır hale geldi ve destek buluyor. Bunun tercümesi şudur: HDP’nin önündeki her anne terörün bitmek üzere olduğu bir mücadelenin cesaretlendirdiği analardır. Bugün evladını isteyen yarın milletini ister, milletini isteyen daha sonra devletini de ister. Bundan da iktidar yıpranmaz. Bu tür lafları söyledikçe insan iktidarı daha fazla sevmeye başlıyor.
BAŞKAN DÜŞERSE: Erdoğan düşerse demek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çökerse demektir. Sonra ne olacağını tahmin edebiliyor musunuz? İç savaş nasıl çıkar, karşılıklı olaylar nasıl olur, hangi parti ne yapar? Bugün için bizim söylemek istediğimiz şey Türkiye’nin normalleşmesi, istikrara kavuşması. Yönetimi itibarsızlaştırmamak lazım, Türkiye üzerindeki kuşatmalar karşısında Türkiye’yi korumak şarttır.
‘Artık kırık sandalye şarkısı dinleyeceğiz’
Cumhurbaşkanı’nın belediye başkanları toplantısı çok isabetli olmuştur. Bana göre Cumhurbaşkanı çok sabırlı hareket ediyor. Hepsini bir araya getirdi, ‘taşları dökün’ dedi. 29 belediye hangi taşı kim attı gördüler. Bu siyasi bir birikim ve zekanın sonucudur. Önce 11 kişi olarak CHP’ye gidip, strateji belirleyip toplantıya gidenler açığa düşmüşlerdir. Kafalarında ne varsa açıkça söylemek durumunda kalmışlardır. Siyaseten iktidara karşı bugüne kadar koymuş olduğu görüşlerinden sarfı nazar etmişlerdir. Ümit Besen’in içinde kırık masa geçen şarkısı vardı, (Tahta Masa) şimdi zannediyorum kırık sandalye şarkısı dinleyeceğiz. Yenikapı’yı 1700 arabayla örtmenin bir anlamı yok. Varsa fazla bir araba al, at, sat, istediğini yap. Sergilemenin ne manası var?
‘Arınç’a saygımı yitirdim’
(Bülent Arınç’ın Kaftancıoğlu açıklamaları) Biz Bülent Arınç Beye saygı duyarız, ama kabulde zorlanıyoruz. Neden saygı duyarız: 12 Eylül sonrasında dava arkadaşlarımızı savunmuştur. Ama Türkiye’yi sıkıntıya koyacak davranışlarda artık Bülent Arınç Bey bir kenara oturmalı. Yüksek İstişare Kurulu üyesi ise Yüksek İstişare kavramına uygun hareket etmeli. Herkes günü geldiği zaman sorar: Kozmik Oda’ya FETÖ’yü sokan kimdir? Ondan sonra Türkiye ne hale geldi? Kendisine zarar vermenin ötesinde terörle mücadelede önemli katkılar sağlandığı bir süreçte AKP’yi baltalıyor. Onun için kendisine olan saygımı yitirdiğimi ifade ediyorum... O günden bugüne kadar bildiklerini saklayıp Canan Hanımefendi için kamuoyunu meşgul eden anlayışı kabul edemem.
‘Tehlikeli şeyler’
(Susamam klibi) Paragraf paragraf orada ne amaçlandığını biliyorum. Eğer o rap’i yeni yetişen nesil bütünüyle parça parça kabul ederse her parçayı yönlendiren çevre, grup veya kişiler dış destek bulanlar Türkiye’yi karma karışık hale getirirler. Rap adına Türkiye’de darbe yapmaya heveslenenler türer. O rap’i iyi okumak şart. O kadar sosyolog, psikolog, sosyal ve ekonomik birikimi olan insanlar o kavramları yan yana getiremez. Birileri hazırlamış ‘al oku’ demiş. Yarın herkes okuyacak. Çok tehlikeli şeyler. Bazıları sanat uğruna Türkiye’yi kurban etmeye çalışıyorlar.
‘Kadın cinayetlerine idam getirmek lazım’
Toplumda bu tür davranışların yaygınlaşmasının, sosyolojik, psikolojik sebeplerini gündeme getirmek şart. Tedbir buradan başlar. İkinci olarak da mümkün olduğu kadar önleyici tedbirler alınması gerekir bu da asayişle alakalıdır. Üçüncü olarak bunu teşvik edecek davranışlardan uzak kalınmasıdır. 1 Ekim’de bu konular üzerinde durmak, cezayı artırmak lazım. 1.5 yaşındaki çocuğu öldüren insanı, buna insan gözüyle nasıl bakacaksın ki, insan olduğu için insan haklarından yararlandıracak, idam olmadığı için adamı serbest bırakacaksın veya cezaevinde besleyeceksin. Artık toplumsal olarak bu konuda bir mutabakatımızın olması lazım. Her gün bir kadın hayatını kaybediyor. Sadece kadınlar da değil erkekler de de. Arabasının içinde alacağından ötürü vurup öldürüyor. İdam cezasını getirmek lazımdır. İdam olmazsa bu işlerden nasıl vazgeçecekler?