26.04.2013 - 17:58 | Son Güncellenme:
Akil İnsanlar Marmara Grubu Üyelerinden Hülya Koçyiğit, Yücel Saylan, Ali Bayramoğlu, Levent Korkut ve Mithat Sancak; Organize Sanayi Bölgesi'nde Erol Gülmez'e ait E.G. Pres Fabrikası'ndaki işçilerle bir araya geldi.
Akil insanları dinledikten sonra söz alan bir kişi, “Damat Ferit döneminde Heyet-i Nasiha diye bir yapı oluşturulmuş. Bugün tarihte o heyete biraz vatan haini olarak bakılıyor. Şimdi de sizin heyetiniz bunlara benzetiliyor. Ben size soruyorum, siz vatan haini misiniz?” dedi.
Bu soru üzerine Yücel Saylan, kendisinin bir bilge olmadığını ifade ederek, “Ben sizin düşüncenizden farklı söylesem ikna mı olacaksınız? Bizim sizi ikna etmek gibi bir niyetimiz yok. İlk defa bu soruları toplu olarak soruyoruz. Buraya geldik, neye karar vereceğiz? Sahneye indik, seyirci olmaktan çıktık. Biz seyirci değiliz. Burada karar mekanizması biziz. İstediğimiz şey bu meselenin çözümüdür. Siz vatan haini olarak görüyorsanız öyle görün. Evet ya da hayır desem de inanmayacaksınız. Belki de öyleyimdir, ne bileyim? Damat Ferit örneği verdiniz. Biri bir yerden gayet enayi bir örnek çıkarıyor. İstanbul'da işgal orduları mı var? O dönemde, işgali kabul edelim diye o heyeti gönderiyorlardı. Şimdi Türkiye işgal altında mı? İstanbul işgal altında mı? Biz de buraya gelip, 'Bakın, fazla ses çıkarmayalım da insanlar ölmesin.' Biz öyle mi diyoruz? Bunu söyleyenin kafasına göre Türkiye işgal altında. Aptal bir örnek. Ben şimdi vatan hainiyim ama ben barış olsun, silahlar sussun istiyorum” cevabını verdi.
Ali Bayramoğlu ise, “Bir kere bayrak kalkacak, Türk kelimesi kalkacak, T.C. kalkacak gibi saçmalıkları kafanızdan lütfen atın. Böyle bir şeylerin olması söz konusu değil. En fazla, vatandaşlık tanımının Türk olmayanları da içerecek bir şekilde, demokratik bir şekilde tanımlanması Anayasa'da söz konusu olacaktır. Türkiye'de şu anda ne bayrak tartışması var ne T.C. tartışması var ne de Türk kelimesinin tartışması vardır. Eğer buradan yola çıkarsak karşı tarafın veya siyasi iktidarın düşünmediği şeyleri onlara atfedersek, bir anlamda yel değirmenleriyle savaşmaya başlarız. Kendi öfkemizi başka yere transfer etmeye başlarız. Öfke ile neyi çözebiliriz? Bir arkadaşınız söyledi, 'Açılım bölünmeyi getirecekse ben onu istemiyorum.' Eğer öyleyse ben de istemiyorum ama soruyu şöyle soralım. ‘Eğer açılım olmazsa, bu bölünmeyi getirirse ne düşüneceğiz?’ Ben bugün atılan bütün adımların Türkiye'nin bütünlüğünü korumak için atılan son büyük ciddi adımlar olduğunu düşünüyorum. Bu bir bölünme değil. Bölünmeyi engelleme adımıdır” ifadelerini kaydetti.