16.07.2018 - 15:27 | Son Güncellenme:
AA
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın 26. duruşmasına, tutuksuz sanıklar Vedat Mercan ve Ahmet İhtiyaroğlu ile taraf avukatları katıldı.
Müşteki avukatlarından Nihan Toklu'nun, celse arasında, reddi hakim talebinin reddine yönelik verilen karara itiraz ettiği belirtildi.
Duruşmada söz alan sanık Vedat Mercan, müdahiller ve avukatlarının duruşmaya neden katılmadığını merak ettiğini belirterek, "Şu anda bir operasyon var. Onları da mı gözaltına aldılar? Biz yıllardan beri bu davada yargılanıyoruz. Yaklaşık 13 yıl oldu. Biz 1999'da operasyon yaptıktan sonra bu gruba 2007'de de operasyon yapıldı, şimdi yine yapıldı. Karşı karşıya olduğumuz kişiler bir örgüt. Örgüt oldukları için tek bir merkezden emir alıyorlar. Size de dava açacaklar, sizden sonrakilere de. Katılan taraf sadece dilekçesinde belirttiği başkan ve üyelere değil, geçmişte birçok kez farklı heyetlere de asılsız suçlamalarla reddi hakim talebinde bulunmuştur. Bunu yapabilmek için de yersiz husumetler oluşturma gayretine girmiştir. Bugün de aynı durum söz konusudur. Reddi hakim talebinin reddine karar verilsin." diye konuştu.
“DAVAYI UZATMAK İÇİN HER TÜRLÜ YOLA BAŞVURDULAR”
Söz alan bazı sanık avukatları da reddi hakim talebinin reddine karar verilmesini talep etti. Müşteki avukatı Semra Karadağ ise kabul edilmeyen reddi hakim taleplerinin reddine yönelik itiraz dilekçelerinin içeriğini tekrar ettiklerini söyledi.
Bir kısım müşteki ve vekillerinin duruşmaya katılamayacak durumda olduklarını anlatan Karadağ, mazeret dilekçesi gönderen müdahil vekillerinden avukat Ayfer Bayar'ın mazeret dilekçesinin kabulüne karar verilmesini istedi.
Avukat Karadağ, Mahkeme Heyeti Başkanı Zafer Özer'in, "Operasyon nedeniyle kimler gözaltında gerçekten haberim yok. Gözaltılar nedeniyle mi bu mazeret dilekçesi?" sorusu üzerine, "O şekilde değil, söylediğim şekilde tutanağa geçirilsin" dedi.
Bu talepleri karara bağlayan mahkeme heyeti, dosyanın sürüncemede kalmaması ve davanın geldiği aşama nedeniyle avukat Ayfer Bayer'in mazeretinin reddine karar verdi.
Müşteki Timur Ayan'ın avukatı tarafından sunulan reddi hakim talepli dilekçedeki hususların davayı uzatmaya yönelik olduğuna kanaat getiren mahkeme, bu talebin de reddine hükmetti.
Daha sonra yeniden devam eden duruşmada söz alan sanık Adil Serdar Saçan'ın avukatı ve kardeşi Serkan Saçan, katılan tarafın bu davayı uzatmak için uzun yıllardır her türlü yola başvurduğunu belirterek, "Müvekkilim, hakkında devam etmekte olan davalar nedeniyle birtakım yoksunlukları ve hak kısıtlılıkları yaşamaktadır. Kendisi geçmişte emniyet müdürlüğü yapmış ve halen avukat olarak meslek yaşamını sürdürmektedir. Müvekkil terör örgütlerinin ölüm listesinde yer almaktadır ama bu dava nedeniyle silah taşıyamamaktadır. Dosyanın ayrılarak, düşme kararı verilmesini istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Söz alan diğer sanık avukatları da dosyaların ayrılarak, talepleri yönünde karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti de müştekiler Hasan Basri, Halil Hilmi, Kartal İş ve Tarkan Yavaş'ın avukatlarının sunduğu reddihakim talebinin geri çevrilmesi kararına karşı yaptıkları itirazın, değerlendirilmesi amacıyla bir üst mahkeme olan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmederek, duruşmayı erteledi.
İşkence suçuna maruz kaldığı iddia edilen müştekiler arasında, Oktar grubuna yönelik sürdürülen soruşturmada hakkında gözaltı kararı bulunan firari şüpheli Tarkan Yavaş da yer alıyor.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, mağdur ve müştekilerin, kamuoyunda ''Adnan Hocacılar'' olarak bilinen gruba yönelik çalışmalar sonucunda 12 Kasım 1999'da gözaltına alındıklarını ve suçlamaları kabul etmeleri için kötü muameleye maruz bırakıldıklarını bildirdikleri belirtiliyor.
Soruşturmada verilen takipsizlik kararının Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kaldırıldığı bildirilen iddianamede, bu nedenle dava açma zorunluluğu doğduğu kaydediliyor.
İddianamede, söz konusu tarihte Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli sanıkların, 27 kişi için ayrı ayrı olmak üzere 3 ila 12 yıl arasında hapis cezası öngören ve ''işkence yapma'' suçunu düzenleyen TCK'nın 94. maddesi uyarınca cezalandırılmaları isteniyor.
BİRLEŞEN İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Adil Serdar Saçan "sanık", Hasan Basri Güner ve Ceyhun Gökdoğan "şikayetçi", Deniz Kuvvetleri Komutanlığı "ihbarcı" olarak yer alıyor.
İddianamede, şikayetçi Hasan Basri Güner'in 12-18 Kasım 1999 arasında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde sanıkAdil Serdar Saçan'ın şube müdürü olduğu dönemde gözaltına alındığı, gözaltı süresince işkence gördüğü iddiasıyla İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Saçan ve diğer polisler hakkında kamu davası açıldığı hatırlatılıyor.
Olay tarihinde vatani görevini yapan şikayetçinin gözaltı sonrası serbest bırakılınca askeri birliğine teslim olduğu anlatılan iddianamede, şikayetçinin gözaltındaki kötü muameleden ötürü hastalanıp, Kasımpaşa Askeri Hastanesi'ne sevkinin yapıldığı, muayenesi sonucunda Hasan Basri Güner'e 15 gün istirahat raporu verildiği kaydediliyor.
İddianamede, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ''işkence'' davasında raporun mahkemece orijinali istendiğinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın iddianamesi ile "hakikate muhalif resmi evrak tanzim etmek'' suçundan hakkında dava açılan Hastane Başhekimi Şerafettin Özer tarafından Güner'in hastanede tedavi görmediğine dair yazı düzenlendiği belirtiliyor.
Saçan'ın Ergenekon davasında sanık olarak yargılanırken dosyaya giren dinleme tutanaklarından yakın arkadaşı ve başhekim Özer'in akrabası olan M.V'yi devreye koyarak, başhekimden bu şekilde gerçeğe aykırı bir yazı alınmasını sağladığı öne sürülen iddianamede, şikayetçi hakkındaki sağlık raporunun bağlı olduğu Zonguldak Askerlik Şubesi'nden teminine çalışıldığı kaydediliyor.
Araştırmada askeri dosyanın kayıp olduğunun tespit edildiği bildirilen iddianamede, sanık Adil Serdar Saçan'ın daha önce Zonguldak Askerlik Şubesi'ni ziyaret ettiğinin belirlendiği aktarılıyor.
İddianamede, Askeri Hastane Başhekimi Şerafettin Özer ve 4 sanık hakkında kamu davası açıldığı, sanık Adil Serdar Saçan'ın sivil olması nedeniyle dosyasının ''görevsizlik'' kararı verilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği belirtiliyor. Şerafettin Özer tarafından yazılan resmi yazının yazılmasında sanık Saçan'ın "azmettirme" suçunu işlediği aktarılan iddianamede, Saçan'ın ''resmi belgede sahtecilik'', ''suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme'' ve ''iftira'' suçlarından 4 yıl 9 aydan 20 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.