18.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
ÇİĞDEM YILMAZ/İSTANBUL- Balıkesir Edremit Narlı Mahallesi İlyada Sitesi sahil kısmında kaçak olarak büfe işleten Yüksel Karabulut, sahilin geniş bir bölümünü işgal ederek, şezlong koyup kaçak baraka yaptı. Site sakinlerinin Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) şikayette bulunması üzerine Balıkesir Büyükşehir Belediyesi zabıta ekipleri, kaçak barakayı yıkarak şezlongların bir bölümünü kaldırdı. Bu duruma öfkelenen Yüksel Karabulut, iddiaya göre site sakinlerine yönelik hakaretlerde bulunarak, “Sizin yüzünüzden işyerim yıkıldı” diyerek bağırmaya başladı. Bu sırada tatil için sitedeki yazlıkta kalan İstanbul Başakşehir Güvenlik Büro Amirliği kadrosunda görevli polis memuru Kadir Ozan Yüce ile Yüksel Karabulut arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında darp edilen polis memuru Yüce, sitedeki evinden tabancasını alarak havaya ateş etti. Bunun üzerine Yüksel Karabulut da, Yüce’ye ateş açtı ve Yüce hayatını kaybetti. Yüce’nin ölümüne neden Karabulut’a ise 17 yıl hapis cezası verildi. Verilen cezaya itiraz eden avukatlar dosyayı İstinaf’a taşıdı.
‘İNSAN HAYATI ÇOK UCUZ’
Yüce’nin annesi Lütfiye Sosyal (51), üç yıldır hukuk mücadelesi verdiğini ancak adalete olan inancının bittiğini belirterek, şunları söyledi:
“Oğlumla birlikte tatildeydik. O gün de dedesini yürüyüşe çıkartmıştı ve tatilde son günüydü. Ama oğlumu katletti-ler. Kendi usulsüzlükleri yüzünden 28 yaşındaki gencecik bir insanı gözlerini kırpmadan gözlerimin önünde öldürdü-ler. Oğlumun toplu iğnesi kadar suçu olsaydı oturup yasımı tutardım. Ama ben üç yıldır oradan oraya adalet için koşuyorum ve bugün bu katilin aldığı ceza sadece 17 yıl. Kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbetle yargı-lanıyordu ama aldığı cezaya bakın. Bunu hangi vicdan kabul eder? Türkiye’de insan hayatı o kadar ucuz ki. Bunu oğlumun başına gelenlerden sonra daha net gördüm. Adalete olan inancım bitti. Tek çocuğumdu ve yetim büyüdü. Hayalleri olan gencecik bir insandı. Oğluma şehitlik unvanı da verilmedi. Bunun için de çok mücadele ettim. Ancak bana oğlumun izindeyken öldüğü söylediler.”