06.05.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
AYDIN HASAN
Türkiye, 1961 Anayasası ile şekillenen devlet düzeni içinde kronik sorunlardan biri haline dönüşen Cumhurbaşkanlığı seçimi krizinin sonuncusunu, 2007 yılında yaşadı. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı üzerine 6 Mayıs 2007’de yeniden yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda Meclis’te toplantı yeter sayısını oluşturacak olan 367 milletvekili bulunmayınca oturum açılamadı. Eğer 367 engeli çıkmasaydı üçüncü turda seçilmesi beklenen Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül, “Anlamsız turlarla TBMM’nin onurunun zedelenmemesi için adaylıktan çekiliyorum” dedi. O gün yaşanan tablo, son Çankaya Krizi olarak tarihe geçecekti. Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizin koridorlarında, kısa bir gezinti ile bu son krizin mahiyetini anlamaya çalışalım.
Atatürk 4 kez seçildi
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi. Aynı günün akşamı saat 20.45’te Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Üye sayısı 287 olan Meclis’teki salt çoğunluğu 144 milletvekili oluşturuyordu. Oylamaya katılan 158 milletvekilinin tümünün oyunu alan Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Atatürk, 1927, 1931 ve 1935’te Meclis’te yapılan seçimlerde de Cumhurbaşkanı seçildi. Bu dönemin şartları içinde olağanüstü bir devrimdi. Saltanatı yıkan Atatürk, halk nezdindeki itibarına, büyük kurtarıcı pozisyonuna ve 1930’lu yılların hakim otoriter eğilimlerine rağmen her 4 senede bir Meclis’te yapılan seçimle cumhurbaşkanlığını sürdürdü.
İsmet İnönü dönemi
10 Kasım 1938’te Mustafa Kemal Atatürk, vefat etti. TBMM, ertesi günü toplanarak cumhurbaşkanlığına İsmet İnönü’yü seçti. Atatürk ile İnönü’nün arası vefatından önceki yıllarda açılmıştı. Atatürk vefat ettiğinde Başbakanlık koltuğunda Celal Bayar oturuyordu. Atatürk’ün yakın çevresinden bazı gruplar İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı olmasına karşı çıkıyordu. Ancak genel eğilim ve bazı paşaların tavrı İnönü’nün Köşk’e çıkması yönündeydi. Bayar ile Mareşal Çakmak, memleket sevdalarını kişisel siyasetlerinin önüne koyarak İnönü’ye destek verdi. Meclis’in toplam üye sayısı 399, salt çoğunluk ise 200 idi. 11 Kasım’da Meclis’te yapılan seçimde İnönü oylamaya katılan 348 üyenin tamamının oyunu aldı. Ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Cumhurbaşkanı seçildi. İnönü aynı zamanda CHP Genel Başkanı ve Milli Şef oldu. İnönü; 1939, 1943 ve 1946 yılındaki genel seçimlerin ardından yapılan üç cumhurbaşkanlığı seçiminde de yine cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Bayar 2 kez Köşk’e çıktı
14 mayıs 1950’de Türk siyasi hayatında yeni bir dönem başladı. Seçimde, oyların yüzde 55.2’sini alan DP, seçim sistemi nedeniyle oy oranının çok üstünde milletvekili çıkardı. 487 milletvekilinin 416’sı DP’dendi. CHP 69, MP 1 milletvekili çıkarırken, bir vekil de bağımsız olarak seçildi. Demokrat Parti’nin bir numaralı kurucu ismi olan Celal Bayar, 387 milletvekilinin oyunu alarak cumhurbaşkanı seçildi. 1954 ile 1957 seçimlerinin ardından yapılan iki cumhurbaşkanlığı seçiminde de Bayar yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
Başgil tehdit edildi
DP iktidarına, 27 Mayıs 1960’ta yapılan askeri darbe ile son verildi. Darbenin ardından 1961 yılında yeni bir anayasa hazırlandı. Bazı yönleriyle demokratik öğeler içeren bu anayasa, bir yönüyle de devlet teşkilatının üstüne bir askeri vesayet sistemini oturtacaktı. Anayasa ile cumhurbaşkanlığının görev süresi, milletvekili seçimine endeksli olmaktan çıkarılarak 7 yıl olarak belirlendi. 1961 düzenine geçildikten sonra yapılacak ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminin adaylarından biri Ali Fuat Başgil idi. Ancak cuntacıların tehdit ettiği Başgil, sabaha karşı saat 05.15 sıralarında taksi ile Ankara’dan İstanbul’a doğru yola çıktı. Başgil, adaylıktan çekilmekle kalmadı senatörlükten de istifa etti. Meclis’teki oylamaya ise 607 üye katıldı ve 434 oy alan Cemal Gürsel, ilk turda üçte iki çoğunluğu sağlayarak cumhurbaşkanı seçildi. Gürsel ile birlikte ‘siyaset yapma’ zahmetine katlanmadan, ordunun gücüne dayanarak komutanlıktan Köşk’e çıkmanın yolu açılmıştı. Gürsel, 25 Mart 1966’da komaya girdi. 28 Mart 1966’da cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Oylamaya 532 üye katıldı ve Cevdet Sunay, ilk turda üçte iki çoğunluğu sağlayarak 461 oyla seçildi. Sunay da asker kökenliydi.
Gürler’e karşı Meclis’te güç birliği
1961 anayasanının şekillendirdiği devlet yapısı içinde arda arda iki Cumhurbaşkanı’nın asker kökenli olması, ordunun komuta kademesi içinde siyaset hırsı olan komutanlar üzerinde özendirici olmuştu. Sunay’ın görev süresi 28 Mart 1973’te dolacaktı. 27 Mayıs’ın yeniden şekillendirdiği devletteki güç dengesi içinde yeni bir gelenek, cumhurbaşkanlarının genelkurmay başkanlığı yapmış askerlerden seçilmesi geleneği oluşmaya başlamıştı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Faruk Gürler’in niyeti de Sunay’dan sonra cumhurbaşkanı olmaktı. Ancak Gürler’in Köşk yolculuğu, Meclis’te engellendi. Engelleyen iki demokrasi kahramanı ise birbirinin amansız rakibi Bülent Ecevit ile Süleyman Demirel olacaktı. Türk demokrasisinin iki çilekeşi, güç birliği yapmıştı. Kontenjan senatörü olan emekli Oramiral Fahri Korutürk’ün ismi üzerinde uzlaşma sağlandı. Korutürk, 6 Nisan 1973 tarihinde cumurbaşkanlığına seçildi. Son oylamada Korutürk’e 365, Gürler’e 87 oy verilmişti.
Pusulaya Ajda Pekkan yazıldı
Korutürk’ün görev süresi 23 Mart 1980’de sona erdi. Ancak Meclis yapılan 115 tur oylamaya rağmen bir türlü yeni cumhurbaşkanını seçemedi. Pusulaya Ajda Pekkan’ın adını bile yazan vekiller vardı. 12 Eylül 1980’de askeri darbe oldu. Darbenin gerekçelerinden biri de Meclis’in cumhurbaşkanını seçememesi olacaktı. Darbeden sonra 9 Kasım 1982’de anayasa referandumu yapıldı. Kenan Evren, halkoylaması sonucu kabul edilen anayasada yer alan geçici madde kapsamında Cumhurbaşkanı seçildi. Böylece ilk kez Meclis tarafından seçilmeyen cumhurbaşkanı oldu. Evren’den sonra 31 Ekim 1989’da Çankaya seçimi yapıldı. Meclis üye sayısı 450, üçte iki çoğunluk 300, salt çoğunluk ise 226 idi. Turgut Özal, üçüncü turda salt çoğunluğu aşarak ANAP milletvekillerinin oylarıyla cumhurbaşkanı seçildi. Özal vefat edince dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, cumhurbaşkanlığına aday oldu. SHP’nin desteğini alan Demirel 16 mayıs 1993’te 3. tur oylamada 244 oyla cumhurbaşkanı seçildi.
Sezer ortak aday gösterildi
1973’te tutmayan Muhittin Taylan formülü Ecevit’in girişimi üzerine 2000 yılında hayata geçirilecekti. DSP, MHP, ANAP, DYP ve FP, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in ismi üzerinde uzlaştı. Sezer, 5 liderin imzası ile aday gösterildi. Sezer, 5 Mayıs 2000 tarihinde, üçüncü turda 330 milletvekilinin oyunu alarak cumhurbaşkanı seçildi.
27 Nisan e-muhtırası
Sezer’in görev süresinin sona ermesinden bir ay önce 16 nisan 2007 tarihinde seçim süreci başladı. Başbakan ve AK Parti’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, adayının Abdullah Gül olduğunu 23 Nisan 2007’de Ak Parti Grup toplantısında açıkladı. Meclis’in üye sayısı 550, üçte iki çoğunluk 367, salt çoğunluk ise 276 idi. AK Parti’nin vekil sayısı 363 idi. Gül, rahat bir şekilde üçüncü turda seçilebilirdi. Ancak bir formül siyasi gelişmelerin yönünü değiştirdi. Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu, Meclis’in toplantı yeter sayısının 367 milletvekilinin katılımı ile sağlanacağı tezini ortaya attı. 27 Nisan 2007’de Meclis, ilk tur seçim için 361 üye ile toplandı. Gül, 357 oy aldı. Yani ilk turda seçilmek için gerekli oydan 10 eksik. CHP, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Aynı akşam tarihe e - muhtıra olarak geçecek bildiri, Genelkurmayın internet sitesine kondu. Anayasa Mahkemesi kararı öncesi bu muhtıra dikkat çekiciydi. Anayasa Mahkemesi, 1 Mayıs 2007’de Meclis’in toplantı yeter sayısının 367 olması gerektiği yönünde karar aldı. İlk tur oylamayı iptal etti. 6 Mayıs’taki toplantıda, 367 sağlanamayınca Meclis toplanamadı ve Gül adaylıktan çekildi. Cumhurbaşkanlığı seçimi, 1980’deki gibi yine sonuçsuz kalıyordu.
Genel seçim tabloyu değiştirdi
3 Mayıs’ta erken seçim kararı alınmıştı. Bu atmosfer içinde cumhurbaşkanını halkın seçmesine yönelik düzenlemeler yapıldı. 31 Mayıs’ta Meclis’ten geçen yasa; cumhurbaşkanı seçimlerinin 5 yılda bir yapılmasını, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini ve seçilen kişinin en fazla iki kez cumhurbaşkanı olarak görev yapmasını hükme bağladı. Sezer, bu kanunu iptal için Anayasa Mahkemesi’ne gönderirken, aynı zamanda halkoylamasına sundu. Yasa, 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan referandum sonucunda kabul edildi. Ancak cumhurbaşkanı Gül, bu referandum öncesinde seçilmişti. Yani anayasa değişikliği henüz referanduma sunulamadığı için cumhurbaşkanı seçimi son kez Meclis tarafından yapıldı. Milletvekili genel seçimi, 22 Temmuz 2007’de yapıldı. Ak Parti, 341 milletvekili çıkardı. MHP’nin 71 milletvekili vardı. MHP’nin seçimden sonra oylamaya katılması siyasetteki dengeleri değiştirdi. Gül, 28 Ağustos’taki 3. tur oylamada, 339 oy alarak cumhurbaşkanı seçildi. Gül, Meclis tarafından seçilen son cumhurbaşkanı oldu. Böylece, 1071 rakımlı tepede bulanan Çankaya Köşkü için 1961 sistemine göre son mücadele yaşandı.