12.01.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Aydın Hasan - Savunma sanayii alanında genelde MMU, Kızılelma, Siper, Tayfun, Altay tankı gibi projeler öne çıkıyor. Ama bu alanda büyük projelerin yanı sıra piyade tüfeğinden askerin elbisesine ve taşındığı kamyonlara kadar uzanan geniş bir yelpazede de büyük değişimler yaşandı. Stratejik Düşünce Enstitüsü Savunma ve Güvenlik Kurulu Başkanı, emekli Tuğgeneral İhsan Başbozkurt, son 10 yıl içinde yaşanan değişimi anlattı.
Savunma Sanayii Başkanlığı’nın koordinasyonunda son yıllarda savunma sanayii alanında yapılan atılımlar; Türk Silahlı Kuvvetleri’nde hava, kara ve deniz platformları ile silah sistemlerinin yanı sıra askerin günlük giyimine kadar çok geniş bir alanda büyük bir değişime neden oldu. Başbozkurt, “Amerika’nın, Almanya’nın verdiği o eski silah sistemleri, o eski kamyonlarla, o eski tanklarla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Türk Mehmetçiğinin ömrünü tükettiler. Ömrümüzü tükettiler. Enerjimizi tükettiler. Savunma sanayiinde bugün geldiğimiz yer gurur verici” dedi.
ESKİ-YENİ KIYASLAMASI
Başbozkurt, eski ürünlerle yerli ürünler arasında şöyle bir kıyaslama yaptı:
Yokluktan varlığa kavuşmak ve büyük sıkıntılardan muazzam bir yere gelmek bunu ancak siz görüyorsunuz. Amerika’nın, Almanya’nın verdiği o eski silah sistemleri, o eski kamyonlarla, o eski tanklarla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Türk Mehmetçiğinin ömrünü tükettiler. Ömrümüzü tükettiler. Enerjimizi tükettiler. Savunma sanayiinde bugün geldiğimiz yeri gururla anlatıyoruz.
2007’de Otokar’ın ürettiği Kobra zırhlı araçları gelmeye başladı. Çok sevindik o zaman. Amerika’nın o eski o köhne araçlarından, muhafazası olmayan Almanların o kamyonlarından kurtulmaya başlamıştık. Daha seri daha korumalı bir araç olduğu için 2009 yılından itibaren Kirpi’ler başladı. Sonra İHA’lar ve SİHA’lar başladı. Gerçekten Türk savunma sanayii 2010 yılına doğru kendine gelmeye başladı.
G3 PERİŞAN ETTİ
Kendi üreten, TSK’nın taleplerine cevap veren bir Türkiye’yi 2016 yılından sonra görüyoruz. Ben sahadan gelen biri olarak kullandığımız silah sistemlerini mukayeseli olarak anlatacağım. G3 çok hantal bir silah. Çok ağır bir silah, suya dokunduğu zaman çalışmayan bir silah. Şimdi çok şükür MPT-76 piyade tüfeği var. NATO standartlarında mükemmel üretilmiş bir silah. Taşıması kolay hafif, hızlı, G3’ün etkili mesafesi 400 metre, MPT-76’nın 600 metre. Yani her şeyi düşünülmüş kendi milli özgün yerli bir silahımız. Bu Alman menşeli, hantal, çalışmaz G3 piyade tüfeği terörle mücadelede bizi perişan etti. Yani 20 mermi atıyor, 30. mermiyi atmıyor. 10. mermide tutukluk yapıyor vesaire...
KESKİN NİŞANCI YOKTU
Bizim keskin nişancı tüfeğimiz yoktu. Bu G3 piyade tüfeklerinin üzerine bir keskin nişancı dürbünü takıyorduk. Ve o şekilde o da tabii ayarlanması büyük problem. Ama şimdi MKE ve Canik gibi özel şirketler muazzam silahlar üretiyor. Ve bu tüfek silahlı kuvvetlerine kazandırıldı. Menzili muazzam, görüş açısı muazzam, etkili, taşıması kolay bir silah.
Hepimizin bildiği eski Alman kamyonları; köhne, yürümez gitmez. Bir komando birliği Şemdinli’den Derecik’e giderken 64 kilometrelik mesafede sekiz saatte zor gidiyordu. Çünkü arıza yapıyordu. Bir komando birliği bununla taşınır mı? Şimdi çok şükür Kirpi’ler çıktı. Amerika’nın bize dayattığı ZPT’ler vardı, 300 metre 500 metre gider dişlileri atar, motoru sıkıntılı böyle bir zırhlı araçtı. Özellikle mekanize tugaylara, tank tugaylarına ayak uydurma açısından muazzam zırhlı araçlar geliştirdik. ZAHA, amfibi tugaylar için özel yapıldı. Denizin kıyıdan dört kilometre uzağında bunu indiriyor. Bu yüzerek karaya çıkıyor.
Biz MG-3’ü unutuyoruz. Biz REO’yu unutuyoruz. Biz Amerika’nın verdiği kırık dökük malzemeleri unutuyoruz. İngiliz çelik başlığını kafamıza taktığımız zaman o başlıklar kafamızın her tarafını yara ederdi. Onu unutuyoruz. Şu anda İngiltere silahlı kuvvetlerini bizim bir firmamız giydiriyor. Botundan kepine kadar. Biz teğmen olarak ilk kıtaya çıktığımda giydiğimiz bot çivileri bizim ayağımızı yara ediyordu. Almanların verdiği o eski kaşe elbiseleri vardı. Şanlıurfa’da 45 derecede o kaşe elbiseleri giyiyorduk. Bizi perişan ettiler. Üretmeyin dediler. Biz tekstil ülkesiyiz ama Alman’ın verdiği Amerikan’ın verdiği elbiseyi giyiyorduk. Bugün ise savunma sanayiinde geldiğimiz yer gurur verici.