22.03.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Mert İnan
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), geçtiğimiz günlerde küresel ölçekte depresyon rakamlarını açıkladı. Rapora göre 2015 yılında dünya çapında depresyon vakalarının sayısı 322 milyon kişiye yükseldi. DSÖ’nün verilerine göre, Türkiye’deki durum iç açıcı değil. Ülkemizde depresyon şikayeti olanların sayısı 3 milyon 260 bine ulaşmış durumda.
DSÖ verilerine göre depresyon sorunu özellikle gençler, doğum öncesi ve sonrası dönemde kadınlar ile yaşlılar arasında daha sık görülüyor. Üstelik depresyon vakalarının sayısında son 10 yılda yaklaşık yüzde 18’lik bir artış söz konusu. DSÖ’nün raporuna göre; Türkiye’de anksiyete bozukluğu yaşayanların oranı ise 2 milyon 998 bine ulaşmış durumda. Türkiye’de her 100 kişiden 4’ünü etkileyen depresyon ve anksiyete sorununu uzmanlarla masaya yatırarak nedenlerini araştırdık.
‘Son 10 yılda 29 bin intihar’
Şişli Florence Nightingale Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Yrd.Doç.Evrim Göde Öğüten’den genel çerçeveyi çizmesini istediğimizde “Türkiye’de nüfusun yaklaşık yüzde 20’si yaşam boyu bir ya da birden fazla ruhsal bozukluk yaşıyor” dedi.
Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırması’nın sonuçlarına göre en sık karşılaşılan ruhsal sorunun depresyon olduğunu belirten Öğüten, “Anksiyete bozuklukları, panik bozukluğu, sosyal fobi ve şizofreni hastalıkları depresyonu takip ediyor. Alkol, madde bağımlılığı dışında, kadınlarda ruhsal bozukluk görülme sıklığı erkeklerden fazla” diyor. Şehir yaşamının depresyon ve anksiyete sorunlarında artışa neden olduğuna dikkat çeken Öğüten, “Ruh sağlığını etkileyen temel etkenler toplumsal ve ekonomik değişkenler ile toplumsal travmalar. Son yıllarda artan işsizlik, yoksulluk, doğal afetler, art arda yaşanan terör olaylar bireylerin özgün ruhsal yapılarında iz bırakmaya başladı. Yoğun iş temposu, iş kazaları, tükenmişlik, kentlere göç, şehir nüfusunun artması, kaotik metropol yaşamı, zorlu yaşam koşulları da ruh sağlığımızı olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.
Antidepresanlar kontrolsüz kullanılıyor
Yrd.Doç.Evrim Göde Öğüten, söyleşimizin devamında sorularımızı şöyle yanıtladı...
Psikiyatrik hastalıklar bölgesel olarak nasıl şekilleniyor?
Genel olarak ülkenin doğusuna gittikçe ruhsal bozukluk yaygınlığı artıyor. Ancak batıda ruhsal hastalık tanı oranı doğudan daha yüksek. Batıda daha çok alkol bağımlılığı, özgül fobi, yeme bozuklukları görülürken, kuzey bölgelerde anksiyete bozuklukları, Doğu’da ise depresyon ve distimiye daha sık rastlıyoruz.
Yatarak tedavi rakamları hakkında bilgi verir misiniz?
Depresyon olgularının yüzde 10’luk dilimi ile şizofreni hastalarının çoğu yatarak tedavi almalıdır. Şizofreni hastalarında ilk hastaneye yatıştan sonra taburculuğu takiben iki yıl içerisinde tekrar hastaneye yatış oranı yaklaşık yüzde 40-60 arasında. Avrupa ülkelerinde şizofreni hastalarının yaklaşık yüzde yüzde 50’si aileleri ile yaşarken, ülkemizde bu oran yüzde 95’den fazla. Daha çok rehabilitasyon merkezine ihtiyaç var.
Türkiye’deki intihar oranlarını yorumlar mısınız?
Ülkemizdeki intihar oranları son 40 yılda yüzde 50 arttı. Son 10 yılda yaklaşık 29 bin kişi intihar sonucu can verdi. Bu rakamın yüzde 27’sini kadınlar, yüzde 73’ünü erkekler oluşturuyor. 2015 yılında; ölümle sonuçlanan intihar sayısı bir önceki yıla göre yüzde 1.3 artarak 3 bin 211 kişiye yükseldi.
Eğitim düzeyi arttıkça intihar oranı düşüyor. İntihar edenlerin yüzde 34.3’ünü 15-29 yaş grubundaki bireyler oluşturuyor.
Neden intihara yöneliyorlar?
Çeşitli biyolojik, genetik, psikolojik, sosyolojik ve çevresel faktörler söz konusu. Tüm depresif hastaların yaklaşık üçte ikisi intiharı düşünür ve yüzde 10-15’i intihar eder. Depresyon dışında şizofreni, alkol, madde bağımlılığı, kaygı belirtileri, yoğun umutsuzluk, karamsarlık, ergenlerdeki davranım bozukluğu, dürtüsel davranışlar, şiddet, bazı kişilik bozuklukları, daha önce intihar girişiminde bulunanlar, risk grubunda.
Bağımlılık ve depresyon ilişkisi için neler söylersiniz?
Erkeklerde ikinci sırayı alkol kullanım bozuklukları alıyor. Bağımlılığa sıklıkla başka bir ruhsal bozukluk eşlik ediyor. Madde kullanımı kimi zaman ruhsal sorunların belirtilerini gidermek amacıyla kullanılıyor. Kendilik değeri düşüklüğü, depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olanların bir kısmında maddeye yönelim oluyor.
Antidepresan tüketim oranı nedir?
Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2014 yılında 8 milyon 179 bin kişinin antidepresan kullandı.Kadınların sayısı erkeklerin iki katı. Türkiye’de antidepresan kullanım oranı son 5 yılda yüzde 56 artış gösterdi. Kontrolsüz kullanım söz konusu.
Gizli depresiflerin durumu için neler söylersiniz?
İyi tedavi edilmemiş depresyon ve ruhsal hastalıklar, alkol ve madde kullanım sorunlarına, bunama, diyabet, kalp hastalıkları gibi bedensel sorunlara zemin hazırlıyor. Depresyon yeti kaybı oluşturan hastalıklar arasında gelişmiş ülkelerde birinci; dünya genelinde 4. sırada. Bu nedenle mutlaka psikiyatri hekimleri tarafından etkili biçimde tedavi edilmesi gereken bir hastalık.”
EN ÇOK İNTİHAR VAKASI KARS’TA
Psikiyatri ve psikoterapi uzmanı Doç.Dr.Armağan Samancı da Türkiye’nin “Psikiyatrik durumunu” yorumlarken, rakamlardaki artışa dikkat çekiyor. Artan günlük sorunlar, beklentiler, zorlaşan ilişkiler, yaşam koşulları, Armağan hocaya göre depresyonun başlıca nedenleri. Samancı, Türkiye’de son bir yıl içinde depresyon sorunu olanların ortalama oranını yüzde 16 olarak veriyor. Son bir yıllık dönemde kadınların yüzde 14.5’ini, erkeklerin de yüzde 7.4’ünün depresyon yaşadığına vurgu yapanSamancı, “Kırsal kesimde yaşayanlar, kentlilere göre yüzde 1.8 daha depresif. Ümitsizlik, gerçekçi olmayan beklentiler, çift ilişkilerinde belirsizlikler, yaşam stresi, sıkışmışlık duygusu, çatışmacı kültür, iş ilişkilerinde kötüleşme ve günlük ruhsal yaralayıcı olayların artması, özellikle daha duyarlı olan insanlarda ruhsal sıkıntılara yol açabiliyor” diyor.
Yatak sayısı çok yetersiz
Depresyon ve anksiyete sorunlarının 15-40 yaş aralığında daha sık görüldüğüne dikkat çeken Samancı; “Metropollerin dışında Kars ve Ardahan’da intihar oranları oldukça fazla. 100 bin kişide 9 kişiyle en çok intihar Kars’ta görülüyor.
Bu kenti, Ardahan, Karaman, Tunceli, Eskişehir izliyor. Toplumun yüzde 1.1’i psikiyatri hastanelerine yatarak tedavi görüyor. Ancak yatak sayısı yetersiz” diye konuştu.
Depresyona karşı önerilerini de sıralayan Doç.Dr.Samancı, şunları söyledi: “Hafif derecede depresyon için, yaşam ve iş koşullarındaki düzelme iyileştirici olabiliyor. Ancak orta ve ileri derecede depresyon için psikiyatrik destek şart.
Toplumsal iyilik ve barış duygusu, medeni ilişkiler iyileştirici etkiye sahip. Bireylerin kendilerini bulaşıcı hastalıktan korur gibi mümkün olduğunca olumsuzluklardan uzak tutması gerekiyor. Spor yapmak çok önemli. Bireylerin yaşamdan ve ilişkilerinden hoşnutluğu ve kendini yalnız hissetmemesi en güçlü ruhsal koruyucular. Sessizce ruhsal sıkıntı yaşayanlara ulaşmak önemli. Gönüllü ve resmi kurumlan, ruhsal sıkış yaşayanlar için anında ulaşacakları telefon ve internet hizmetleri sunmalı. Ümitsizlik artarsa ruhsal sıkıntıların artışı kaçınılmaz hale geliyor. Toplumsal yaşam kalitesi arttırılmalı.”
YARIN
‘15 Temmuz’dan sonra hasta sayısı arttı’
‘60-65 yaş grubunda adeta depresyon patlaması yaşanıyor’
Dünya Sağlık Örgütü’nün ürküten hastalık rakamları