13.09.2024 - 15:47 | Son Güncellenme:
Bilgisayar, basitçe kullanıcısının verdiği bilgileri işleyip depolayan ve gerektiğinde bu bilgilere ulaşmamızı sağlayan elektronik bir makinedir. Artık bilgisayarlar, sadece masaüstü modellerle sınırlı değil. Akıllı saatlerden telefonlara, hatta otomobillere kadar her yerde bilgisayarlar karşımıza çıkıyor. Hatta öyle ki insan beyni kullanılarak ‘yaşayan bilgisayar’ dahi üretildi.
Eski zamanlarda insanlar, temel matematiksel işlemler için parmaklarını kullanıyorlardı. Daha karmaşık hesaplamalar gerektiğinde ise çakıl taşları gibi basit nesnelerle hesap yapıyorlardı. Hesaplama amacıyla icat edilen ilk araçlardan biri, yaklaşık 3 bin yıl önce Çin'de geliştirilen abaküstü. Teller üzerindeki boncukların kaydırılmasıyla çalışan bu basit alet, günümüzde bile bazı okullarda öğretilmeye devam ediyor.
Fransız matematikçi Blaise Pascal, 1642 yılında ilk mekanik hesap makinesini geliştirdi. Pascal’ın makinesi, toplama ve çıkarma işlemleri yapabiliyordu. İçindeki dişli mekanizma ile elle çevrilerek çalışan bu aygıt, matematiksel işlemlerde büyük bir yenilikti. Aslında, kabaca bir şekilde bilgisayarın ilk temeli atıldı.
Alman matematikçi Gottfried Wilhelm Leibniz, 1672’de Pascal’ın icadını geliştirerek kendi makinesini yaptı. Bu yeni cihaz toplama ve çıkarma işlemlerinin yanı sıra çarpma, bölme ve hatta karekök alma gibi işlemleri de yapabiliyordu. Fakat her iki makine de günlük hayatta yaygın kullanıma geçemedi. Buna rağmen bu icatlar, daha gelişmiş makinelerin önünü açtı. Kısaca, bilgisayarın keşfi için bir adım daha ileri gidildi.
Charles Babbage, günümüzde 'bilgisayarın babası' olarak anılıyor. 1820'li yıllarda 'Fark Motoru' adını verdiği, birkaç sayı kümesini hesaplayıp sonuçları yazılı olarak verebilen bir otomatik hesaplama makinesi tasarladı. Ancak, maddi sorunlar nedeniyle bu projeyi tamamlayamadı. Yine de pes etmeyen Babbage, bu kez daha gelişmiş bir makine olan Analitik Motoru tasarladı. Analitik Motor, modern bilgisayarların pek çok temel özelliğini barındırıyordu: veri giriş-çıkış üniteleri ve bir depolama sistemi. Fakat bu cihaz da dönemin teknolojik sınırlamaları nedeniyle hayata geçirilemedi.
Bilgisayar teknolojisinde önemli bir dönüm noktası, 1937’de Howard Aiken tarafından tasarlanan Mark-1 ile gerçekleşti. Tam 18 metre uzunluğunda olan bu devasa elektromekanik bilgisayar, toplama ve çıkarma işlemlerini otomatik olarak gerçekleştirebiliyordu. O dönemin en karmaşık hesaplamalarını hızla çözebilen Mark-1, bilgisayar tarihindeki ilk büyük yeniliği temsil etti.
İkinci Dünya Savaşı sırasında bilgisayar teknolojisi büyük bir hızla gelişti. 1946 yılında Amerikalı mühendisler John Mauchly ve J. Presper Eckert tarafından tasarlanan ENIAC (Electronic Numerical Integrator and Computer), modern bilgisayar devriminin öncüsü olarak kabul edilir. Bu devasa makine, 30 ton ağırlığında olup, bir insanın saatler sürecek hesaplamalarını sadece birkaç saniyede tamamlayabiliyordu. O kadar büyüktü ki bir odanın tamamını kaplayacak kadar genişti. Üstelik enerji tüketimi, yaklaşık 50 evin toplam elektrik tüketimine eşdeğerdi.
O döneme kadar üretilmiş bilgisayarların hepsi azınlık bir kesime hitap ediyordu. Çünkü kullanıcıların geniş bir teknik bilgiye ve çok sayıda uzmanlığa sahip olması gerekiyordu. Ancak 1975 yılında bu durum köklü bir değişime uğradı. Altair 8800 adındaki ilk kişisel bilgisayar (PC), satışa sunulduğunda bilgisayar teknolojisinin evriminde önemli bir adım oldu. Altair 8800, kendi entegre ekranına sahip değildi, fakat bir televizyonla bağlantı kurarak ekran görevi görebiliyordu. Bu yenilik, kişisel bilgisayarların daha geniş kitleler tarafından kullanılabilir hale gelmesini sağladı ve bilgisayar teknolojisinin evlere girişinin kapılarını araladı.