08.05.2021 - 14:46 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr; BBC Türkçe
Koronavirüs salgınının gölgesinde yapılan ve tüm dünyanın gözünü çevirdiği seçimde oylar sayılırken ilk sonuçlar depreme yol açtı, bağımsızlık yanlıları an itibariyle önde görünüyor.
Birleşik Krallık'ın parçası İskoçya'daki genel seçimlerde sandıklar TSİ ile gece yarısı 00.00'da kapandı, 129 üyeli parlamento üyelerini belirleyecek oy sayımı başladı.
Ancak seçimleri önemli kılan asıl unsur, Nicola Sturgeon liderliğindeki iktidar partisi İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) seçimde ezici bir şekilde ipi göğüslemesi durumunda ikinci kez bağımsızlık referandumu gündemde.
Reuters haber ajansı, ilk sonuçlara göre SNP'nin bıçak sırtı seçimde önde göründüğünü, Nicola Sturgeon'un kazanılan 49 koltukla zafere doğru ilerlediğini duyurdu.
Sonuçları manşetten veren İngiliz medyası, 'Johnson bağımsızlık referandumu için Sturgeon'la çarpışıyor' ve 'İskoçya'nın geleceği bıçak sırtında: Boris İskoçya için savaşıyor' gibi başlıklar kullandı.
İngiliz medyasındaki haberlerde, Başbakan Boris Johnson'ın İskoçya'nın yeni referandum planını sorumsuzluk ve pervasızlık olarak nitelediği sayfalara taşındı.
Seçimden önce İskoçya'daki siyasi iklim, 2014 yılında yapılan ve bağımsızlığın yüzde 55 oyla reddedildiği referandumdan çok farklıydı. Kamuoyu yoklamaları İskoçya'da bağımsızlığı destekleyenlerin oranının yüzde 50'yi aştığını, şimdiye kadarki en yüksek düzeye çıktığını gösteriyordu.
2016 yılında yapılan Brexit referandumunda İskoçya'da seçmenlerin yüzde 62'si, Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılmaya 'Hayır' demişti. Sturgeon'un partisi SNP, İskoçya seçmeninin Brexit kararı sonrası bölgenin bağımsızlığını yeniden referanduma götürmek istediğini ilan etti.
Bağımsızlık yanlısı İskoç politikacılar, Brexit oylamasında 'Hayır' dedikleri halde AB'den ayrılık kararına uymak zorunda kalmalarını 'demokrasi eksikliğinin örneği' olarak görüyor, SNP'nin bölgede en büyük parti olmasına rağmen merkezi politikalarda etkili olamamasından duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar.
Sağlık, ulaşım, konut ve eğitim politikaları gibi alanlarda tamamen kendisi karar veren İskoç özerk parlamentosunun ayrıca, daha geniş vergilendirme ve sosyal yardım yetkileri de var.
İskoçya'nın 4 milyon 100 binden fazla seçmeni var ve İngiltere'den farklı olarak 16 ile 17 yaşındakiler de bu seçimde ilk kez oy kullanacak. 129 İskoçya Parlamentosu üyeleri, temsil gücünü en yüksek düzeye çıkarmayı hedefleyen karma bir seçim sistemiyle seçiliyor.
İskoçya 73 dar ve 8 daha büyük seçim bölgesine ayrılıyor. Her seçmen iki oy kullanıyor. Mor oy pusulasına yaşadıkları dar bölge için istedikleri milletvekili adayının ismini, turuncu renkli pusulada ise destekledikleri partiyi işaretliyorlar.
Bu yöntemle 73 dar seçim bölgesinden birer milletvekili ve 8 geniş bölgenin her birinden de Türkiye'dekine benzer bir sistemle en çok oy alan partiden başlanarak 7'şer milletvekili olmak üzere 56 milletvekili seçilmiş oluyor.
Bu seçim sistemi bir partinin Parlamento'da çoğunluğu elde etmesini epey güçleştiriyor. SNP, Parlamento'da çoğunluğu sağlamayı hedefliyor. Ancak İşçi Partisi, Muhafazakar Parti ve Liberal Demokrat Parti seçmene en azından ikinci oy tercihlerini başka bir partiye kullanarak bağımsızlık yanlılarının ağırlık kazanmasını engelleme çağrısı yapıyor.
İskoçya'da böyle bir referandumun anayasal bir çerçevede yapılabilmesi, Londra'daki merkezi hükümetin de bunu kabul etmesine bağlı. İktidardaki Muhafazakar Parti, SNP İskoçya'da seçimi kazansa da ikinci kez bağımsızlık referandumu yapılmasına razı olmayacağını açıkladı.
Başbakan Boris Johnson, Ocak ayında BBC'ye verdiği bir mülakatta, SNP'nin 2014'te yapılan bağımsızlık referandumunu 'bir kuşağın bir kez sahip olacağı bir fırsat' olarak sunduğunu hatırlatarak, bir kuşak için yaklaşık 40 yıl geçmesi gerektiğini söylemişti.
Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakar Partinin 365 sandalyeyle çoğunluğu elinde bulundurduğu 650 üyeli İngiltere parlamentosundan, böyle bir iznin çıkması imkansız görülüyor.
Muhafazakar Parti'nin İskoçya'daki lideri Douglas Ross da İskoçya hükümetinin tek yanlı olarak böylesi bir referanduma kalkışmasının 'yasa dışı' olacağını söyledi. Ama parti açıklamasında "SNP'nin çoğunluğu alması yeni bir referandumun kesinleşmesi demektir" ifadesinin kullanılması bununla çelişti.
SNP lideri Nicola Sturgeon ise İskoçya hükümetinin düzenleyeceği referandumun, mahkemeler tarafından aksi ilan edilmedikçe yasal olduğunu savunuyor.
BBC Politika Muhabiri Nick Eardley, "Seçimden sonra neler olabilir?" başlığını taşıyan analizinde sonuçların Birleşik Krallık'ın 'birleşik' kalıp kalamayacağında rol oynayabileceğini vurguluyor: "SNP seçim sisteminin çok zor kıldığı bir şeyi başararak İskoçya Parlamentosu'nda çoğunluğu elde etmek istiyor.
Bunu yapabilirlerse önümüzdeki birkaç yıl bağımsızlık tartışmasının İskoçya siyasetinde önemli bir yer tutacağını söylemek mümkün. SNP bu durumda yeni bir bağımsızlık referandumu için halkın kendisine güçlü bir yetki verdiğini söyleyecektir.
Buna karşılık Başbakan Boris Johnson da buna asla razı olmayacağını belli etmiş bulunuyor. Bu da anayasal bir inatlaşma ve belki de mahkemelere taşınacak bir anlaşmazlığın yolunu açabilir.
SNP, İskoçya Parlamentosu'nda tek başına çoğunluğu alamasa bile Yeşiller ve hatta Alex Salmond'un kurduğu Alba Partisi'nin desteğini alarak referandum yanlısı bir çoğunluk oluşturabilir.
Bu durumda hangi partinin ikinci olacağı da önemli. Muhafazakar Parti, İskoçya'da ana muhalefet olmayı hedefliyor. Seçmene bağımsızlık karşıtı en güçlü sesin kendileri olduğunu söylüyor, diğer partilerin seçmenlerinden kendileri için taktik oy kullanmalarını istiyorlar.
İşçi Partisi de İskoçya'da ikinciliği hedefliyor. Onlar da yeni bir bağımsızlık referandumuna karşı ama seçim kampanyasında pandemiden çıkış politikalarına odaklanmayı yeğlediler. Liberal Demokrat Parti'nin mesajı da İşçi Partisi'ne benziyor.
İskoçya'nın bağımsızlığı fikrine karşı olan her üç partinin ortak hedefi ise SNP'nin çoğunluğu almasına engel olmak ve yeni bir referandum iddiasının önünü kesebilmek."