24.10.2021 - 11:25 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Altın hazineleriyle ünlü efsanevi bir Endonezya krallığının yeri, sonunda Altın Adası olarak bilinen Sumatra'da keşfedilmiş olabilir. Son beş yıldır, Palembang yakınlarındaki timsahların istila ettiği Musi Nehri'ni keşfeden balıkçılar, derinlerden - değerli taşlar, altın tören yüzükleri, madeni paralar ve bronz keşişlerin çanları dahil - şaşırtıcı bir hazineyi çektiler.
Şimdiye kadarki en inanılmaz buluntulardan biri, 8. yüzyıldan kalma, milyonlarca sterlin değerinde, mücevherle kaplı, gerçek boyutlu bir Buddha heykeli.
Bulunan eserler, 7. ve 13. yüzyıllar arasında güçlü bir krallık olan ve bir yüzyıl sonra gizemli bir şekilde ortadan kaybolan Srivijaya uygarlığına kadar uzanıyor.
Daily Mail gazetesine açıklamalarda bulunan İngiliz deniz arkeoloğu Dr Sean Kingsley, "Büyük kaşifler, Srivijaya'yı Tayland ve Hindistan kadar uzaklarda her yerde aradılar, hiçbirinin şansı yaver gitmedi." dedi.
Dr Sean Kingsley, ayrıca, "Arkeologlar, ortadan kaybolan krallığa ev sahipliği yapan Palembang'da bile çanak çömlek bulamadılar. Srivijaya, dünyadaki son güçlü kayıp krallık ve sırlarını koruyor" ifadelerini kullandı.
Deniz arkeoloğu Dr Kingsley, "Son beş yılda olağanüstü şeyler ortaya çıkıyor. Tüm dönemlerin madeni paraları, altın ve Budist heykelleri, mücevherler, Denizci Sinbad'da okuyabileceğiniz ve bunların uydurulduğunu düşündüğünüz her türlü şey. Aslında gerçek." diye konuştu.
Sumatra, altın yatakları ve doğal kaynaklar açısından zengin olması nedeniyle eski zamanlarda Altın Adası olarak anılırdı ve Güneydoğu Asya ticaretinin önemli bir noktasaydı.
Altıncı ve yedinci yüzyıllarda, büyük Çin pazarının açılmasıyla birlikte Asya deniz ticaretinde istikrarlı bir artış görüldü. Özellikle Budist ritüellerine yönelik artan talep, Endonezya mallarının Çin'e ihracatında artışa yol açtı.
Dr Kingsley, "İlginç altın ve mücevher buluntuları dışında, nehir yatağında tonlarca Çin sikkesi ve hatta daha büyük miktarda batık seramik bulundu." dedi ve ekledi: "Tencereler ve tavalar Srivijaya'da halkın nasıl yaşadığını gösteriyor. Hindistan, İran'dan mallar ve Çin'in büyük fırınlarından çağın en iyi sofra takımları ithal edildi."
"Burası dünyanın en iyi markası olacak olan ilk mavi ve beyaz porselen tabakların yapıldığı yer" diyen Dr Kingsley, araştırmasını; editörlüğünü de yaptığı Wreckwatch dergisinin sonbahar sayısında yayınladı.
Srivijayan araştırması, Çin ve İpek Yolu üzerine odaklanan 180 sayfalık sonbahar yayınının bir parçasını oluşturuyor. Sığ bölgelerde, en zengin krallıklara yakışan ışıltılı altınlar ve mücevherler ortaya çıktı. Ticaret araçlarından savaş silahlarına ve din kalıntılarına kadar her şey...
Arkeologlar, geçen ay da Kolombiya'da bir tapınak ve bitişiğindeki mezarların içinde, içinde zümrüt bulunan sekiz seramik kavanoz buldular. Bulunan kavanozların 600 yıl önce yaşayan ve 'kayıp altın şehir' efsanesine ilham olan Muisca halkına ait olduğu bildirildi.
Hürriyet'in haberine göre, Kolombiya'nın günümüzdeki başkenti Bogota yakınlarında çalışma yapan arkeologlar, Muisca kasabasının kalıntılarındaki tapınağı ve mezarları ortaya çıkardılar.
Francisco Correa liderliğinde çalışan ekip bölgede yol yapımı öncesinde yürütülen kazılarda zümrütlerle dolu sekiz seramik kavanoz ve metalik figürler buldu.
Bulunan figürlerin bazıları hayvanlara benziyor, diğerleri ise daha çok asalı ve silahlı insanlara benziyor. Figürlerin bulunduğu tapınağın tapma ritüelleri ile ilgili olabileceği düşünülüyor.
Livescience'ta yer alan habere göre, keşfin yapıldığı antik kentte bir zamanlar Kolombiya’nın yerli halklarından Muiskalar, bir diğer deyişle Chibcha'lar yaşıyordu.
Muiskalar, yaklaşık 600 yıl önce 'ofrendatario' adı verilen kavanozlar üretiyordu. Muisca halkı özellikle metal işçiliğindeki becerileriyle ünlüydü.
Livescience’a açıklama yapan arkeolog Francisco Correa, bölge halkının değişik ritüellere sahip olduğuna dikkat çekerek, bazı törenler sırasında kabile reisinin vücudunu altın parçacıklarından yapılmış bir merhemle kapladıklarını anlattı.
Bu ritüelin İspanyolların altından yapılmış efsanevi bir şehir olan 'El Dorado efsanesi'ne ilham vermiş olabileceği düşünülüyor. Efsanenin peşine düşen Avrupalılar yıllarca altından yapılmış kayıp bir şehri arayıp durmuştu.
1537 ve 1540 yılları arasında İspanyollar bölgeyi fethetti ve Muisca'nın çoğu savaş sırasında veya hastalık nedeniyle öldürüldü. Yaşanan yıkıma rağmen Muisca'nın binlerce torunu bugün hala yaşıyor.
Güneş ışınlarını temsil ettiği düşünülen 'yedi ışınlı yüzükleri' içeren nadir hazine, Rusya'nın en eski şehirlerinden biri olan ve 1237'de kana susamış bir Moğol saldırısının yapıldığı Eski Ryazan bölgesinin yakınında bulundu. Araştırmacılar, zengin Rus vatandaşlarının hazinelerini işgalcilerden saklamasının yaygın olduğunu, ancak bu 32 parçalık hazinenin Moğollar saldırmadan 100 yıldan fazla bir süre önce saklandığını söylüyor.
Rusya Bilimler Akademisi ve Ryazan Tarih ve Mimari Müze-Rezervi'nden arkeologlar, 'İsad hazinesi' olarak adlandırılan değerli ganimetin neden yakın bir saldırı tehdidi olmadan saklandığını ortaya çıkarmayı umuyorlar.
Uzak Doğu'dan getirildiği düşünülen yedi ışınlı yüzükler, erken ortaçağ Rus takılarının ayırt edici özelliği haline geldi. Bileziklerin bazılarında kabartmalı haçlar ve palmiye yaprakları olan üç gümüş örgü var. Stilleri ve teknikleri 10. veya 11. yüzyıla ait bir kökene işaret ediyor.
Parçalanmış bir başlık da, spiral boncukların kalıntıları ve çeşitli uzantılarla birlikte ortaya çıkarıldı. Şu anda Rusya'nın Suzdal Opolye bölgesinde bulunan hazinede ayrıca sekiz 'grivna' (para birimi ve ağırlık ölçüsü), boyna takılan değerli metallerden yapılmış altı kenarlı kolyeler de var.
Arkeologlar ayrıca, kökeni henüz kesin olarak belirlenmemiş olan bölge için alışılmadık bir öğe olan, halka şeklinde kulplu metal bir kase de buldu.
Geçtiğimiz aylarda, gezegenin en büyük ikinci elmasının bulunduğu Batı Afrika ülkesi Botswana'da ortaya çıkan yeni sürpriz, bütün dünyada büyük ses getirmişti.
Botsvana, yeryüzünün en büyük üçüncü elmasının da çıkarıldığını yaklaşık iki yıl sonra açıkladı. 1098 karatlık mücevher, başkent Gaborone'de ülkenin lideri Mokgweetsi Eric Keabetswe Masisi'ye takdim edildi.
Elmas firması Debswana, mücevhere Jwaneng madenindeki toprağın altında 1 Haziran tarihinde ulaşıldığını duyurdu. Mücevhere henüz bir isim verilmiş değil.
Yaklaşık 2,3 milyon nüfusa sahip Botswana'da, 2019'da yeryüzünün en büyük ikinci elması Sewelô bulunmuştu. 'Nadir keşif' anlamına gelen mücevher, 1758 karattı.
353 gram ağırlığındaki Sewelô'yu Fransız moda devi Louis Vuitton, geçen yıl satın almıştı. Fiyatı açıklanmayan elmasın, Louis Vuitton'a on milyonlarca dolarlık bir maliyetinin olduğu tahmin ediliyor.
İngiltere'den bağımsızlığını kazandıktan bir yıl sonra, 1967'de Orapa'da devasa bir elmas madeninin keşfiyle ses getiren Botsvana, halihazırda dünyanın en büyük elmas üreticisi.
Dünyada şimdiye kadar keşfedilen en büyük elmas Cullinan. 3106 karatlık mücevher, 1905'te Güney Afrika'da bulunmuştu. Dokuz parçaya bölünen mücevherin iki parçasını İngiliz kraliyet ailesi almıştı.
ABD'nin New York kentinde salı günü düzenlenen açık artırmada, dünyanın en nadir rastlanan paralarından 1933 tarihli 'Double Eagle-Çift Kartal', 18,9 milyon dolara (yaklaşık 160 milyon TL) satılarak rekor kırıldı. Independent Türkçe'nin haberine göre, bir tarafında Özgürlük Heykeli, diğer tarafında uçan bir kartal olan madeni paranın nominal değeri 20 dolar (yaklaşık 170 TL).
Double Eagle'ın 1933'te çıkan versiyonları, o dönemki ABD Başkanı Franklin Roosevelt'in kararıyla hiçbir zaman tedavüle girmedi. Hemen hemen hepsi ABD yönetimine iade edilen paralar eritildi.
Müzayede evi çok az sayıda paranın kurtulduğunu, ABD Gizli Servisi'nin 1944'te herhangi bir kişide bulunan 1933 tarihli Double Eagle'ın çalıntı sayılacağını açıkladığını kaydetti.
ABD Hazine Bakanlığı'yla müzayedede satılan paranın eski sahibi arasındaki bir hukuk savaşının ardından, bu para bir kişinin yasal olarak elinde tutabileceği 1933 tarihli Double Eagle unvanını kazandı.
Öte yandan açık artırmada, Britanya Guyanası'na ait bir pul ve eşi benzeri olmayan bir hataya sahip 4 ABD posta pulu da satıldı. Sotheby's müzayede evi, Britanya Guyanası kurulduğunda posta servisinin kullanacağı bütün pulların Britanya'dan getirildiğini ancak 1855'de yaşanan eksiklik sebebiyle yerel bir matbaada pul basıldığını bildirdi.
Açık artırmada satılan pul, Britanya Guyanası'nda basılan ve bugüne kadar geldiği bilinen tek örnek. Müzayede evinin 'dünyanın en ünlüsü' dediği pul 8,3 milyon dolara (yaklaşık 70 milyon TL) satıldı.
4,9 milyon dolara (yaklaşık 40 milyon TL) satılan 1918 tarihli 4 ABD posta pulunun ön yüzündeki uçak, bir baskı hatası sebebiyle ters görünüyor.
ABD'nin Massachusetts eyaletinde ise geçtiğimiz hafta, bir hazine efsanesinin doğruluğu kanıtlandı. Eski bir evin içinde saklandığı söylenen yüklü biktarda para, bir hazine avcısı tarafından bulundu.
Ev, onlarca yıl orada yaşayan bir çifte aitti. Çift, ölmeden önce evi bir akrabalarına bıraktı. Akrabanın kızı evi satmayı planlıyordu, ancak evin bir yerlerinde saklanan yüklü miktarda bir parayla ilgili eski bir hikayeyi araştırmadan satmak istemedi.
Önce duvarları ve döşeme tahtalarını aramak için birkaç marangoz tuttu. Ancak kadın bu yöntemle eli boş döndü. Daha sonra, Connecticut merkezli bir hazine avcısı ve kayıp değerli eşyaları bulmakta uzmanlaşmış bir "dedektör uzmanı" olan Keith Wille'yi duydu.
Wille, YouTube kanalında yayınlamak üzere çektiği görüntülerle Massachusetts ziyaretini belgeledi. Hazine avcısı Keith Wille, metal dedektörüyle evi inceledi.
Wille videosunda "Ailenin zamanı tükeniyordu" ifadelerini kullandı ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Birkaç yıldır evi satmak istiyorlardı, ancak bu hazine söylentisi onları bunu yapmaktan alıkoyuyordu."
Wille, ailenin nakit parayla ilgili birkaç ipucu duyduğunu ancak bunların büyük ölçüde faydasız olduğunu söyledi. Yardımı olan tek şey tavan arasında saklanan paranın hikayesiydi.
Tavan arasını aradı ve diğerlerinin gözden kaçırdığı bir şey dikkatini çekti: Döşeme tahtalarından gelen birkaç tuhaf metal vızıltısı.
Bu ses, Wille’in şüphelerini uyandırmak için yeterliydi, bu yüzden döşeme tahtalarının altına bir endoskop kamera yerleştirip etrafına bir göz attı.
Araştırmalarının sonucunda Wille aradığına ulaştı. Döşeme tahtalarını kaldırdı ve uzun süredir kayıp olan hazineyi çıkardı: Her biri 500 dolarlık paketler halinde istiflenmiş ve sarılmış, 1930'lardan ve 50'lerden 46 bin ABD doları değerinde net banknotlarla dolu bir banka kasası.
Banknotların sarıldığı lastikler, paranın 1958'de toplandığını gösteriyordu. Wille, 50'lerde 46 bin dolarlık bir birikimin bugün 400 bin dolardan fazlasını saklamaya eşdeğer olacağını söyledi. Banknotların, yaşları nedeniyle koleksiyoncular için daha değerli olabileceğini de sözlerine ekledi.
Youtube videosunda ailenin sonunda evi satabileceğini söyleyen Wille, mahremiyet istediklerini de sözlerine ekledi.
Wille'i işe alan ve ismi gizli tutulan kadın, "Sonunda bulunmasına sevindim," dedi. Kendisini röportajda sadece Karen olarak tanıttı.
Onlarca yıllık aile efsanesinin gerçek olduğunu öğrendiğinde büyük bir rahatlama yaşadığını söyleyen Karen, "Nihayet hazine avının sonuna geldik" diye ekledi.
Fransa'nın Jura iline bağlı Morez Belediyesi yetkilileri, yenilemek için satın aldıkları eski bir evde hazine keşfetti. Görevliler, üç reçel kavanozuyla bir kasanın içinde 5 külçe altın ve yüzlerce altın sikke buldu.
Independent Türkçe'nin haberine göre, Belediye Başkanı Laurent Petit, üç katlı binada önceden 4 kardeşin yaşadığını söyledi. Ancak çocuğu olmayan kardeşlerin sonuncusu da geçen yıl vefat edince, bir akrabaları evi belediyeye geçen yıl 130 bin euroya (yaklaşık 1 milyon 500 bin TL) sattı. Petit anlaşma hakkında şöyle konuştu: "Ev eşyalarla ve mobilyalarla doluydu. Mülkü olduğu gibi satın almayı kabul ettik."
Öte yandan binayı yenileme planları Kovid-19 pandemisi yüzünden 2020 ilkbaharında askıya alındı. Ancak yetkililer, evdeki eşyaların tarihi bir değeri olup olmadığını kontrol etmek istedi. Belediye Başkanı keşfi şöyle anlattı:
"Bir raftaki eşyaların arkasında külçe altınlarla dolu üç kavanoz duruyordu. Şaşırtıcıydı. Şimdiye kadar hiçbirimizin eline altından bir parça geçmemişti. Külçe altınları sadece fotoğraflarda görmüştüm. Büyük olacaklarını sanmıştım. Ancak bunlar küçüktü. 1 kilogram ağırlığındaydı ve bir sigara paketi kadardı."
Kavanozlarda yalnızca külçe altınlar değil, aynı zamanda binden fazla altın sikke bulundu. Ancak keşif bunlarla sınırlı kalmadı. Zira Petit, bu hafta yapılan belediye meclisi toplantısında, evdeki bir dolabın arkasında bulunan kasanın kırıldığını ve içinden yüzlerce altın sikke çıktığını duyurdu.
Bulunan altınların değerinin yaklaşık 650 bin euro (yaklaşık 6 milyon 500 TL) olduğu belirtildi. Altınların değeri, Morez Belediyesi'nin 6 milyon euroyu (yaklaşık 58 milyon TL) bulan yıllık bütçesine kıyasla az.
Morez Belediye Başkanı Laurent Petit de "Hazinenin bizi Jura'nın Las Vegas'ına dönüştürdüğünü söyleyemem. Ama bizi gülümsetti" dedi.
Yetkililer çömleğin içinden 51 altın boncuk, 22 altın küpe, 11 altın kolye; 26 gümüş çubuk, 5 gümüş zincir çıktığını açıkladı. 6,5 gram ağırlığında bir yakut bulunduğu da kaydedildi.