24.08.2021 - 10:15 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr Deutsche Welle Türkçe
Başkent Kabil'in düşmesiyle tam bir kaos yaşanan Afganistan'da, gidişatın seyrini değiştirebilecek bir hamle geldi. Kremlin, artık daha fazla oturup beklemeyeceğinin sinyallerini veriyor.
Taliban'ın 15 Ağustos Pazar günü Kabil'i kontrol etmesiyle başlayan yeni dönemde binlerce Afgan ve yabancı ülkeden kaçmak için havalimanına akın etti, havalimanı önünde uzun kuyruklar ve izdiham var. Kabil'den tahliye edilenlerin sayısı 30 bini geçerken, son bir haftada 20'yi aşkın kişi havalimanı etrafındaki bekleyiş sırasında silahla yaralanarak ya da izdiham sırasında hayatını kaybetti.
Bu sabah ise Kabil Havalimanı'nda uluslararası güçlerin de dahil olduğu bir silahlı çatışma yaşandı. Alman ordusu, Kabil Havalimanı'nın Kuzey Kapısı'ndaki çatışmada Afgan askerleriyle bilinmeyen saldırganların birbirlerine ateş açtığını duyurdu.
Bir Afgan askerinin öldüğü, üçünün yaralandığı çatışmaya ABD ve Alman askerleri de katıldı. Alman ordusunun açıklamasında, yabancı askerlerden yaralanan kimsenin olmadığı kaydedildi.
Pazar gece yarısı Beyaz Saray'da kameraların karşısına çıkan ABD Başkanı Joe Biden, Kabil Havalimanı çevresinde terör örgütü DEAŞ tehdidinin 'bir yanılsama olmadığını' söyledi. Taliban'la işbirliği yapılarak havalimanı çevresindeki güvenlik alanının genişletildiğini belirten Biden, "Açık konuşayım, Kabil'den binlerce kişinin tahliye edilmesi zorlu ve acılı olacak. Ne zaman başlarsa başlasın böyle olacaktı. Daha çok uzun bir yolumuz var ve daha birçok yanlış olabilir" dedi.
Tahliyeleri askeri uçaklarla sürdüren ABD, altı ticari havayolu şirketinden de tahliyeler için yardım istedi. ABD'nin en büyük havayolu şirketleri olan United Airlines, American Airlines,Atlas Air, Hawaiian Airlines ve Delta Air dahil olmak üzere şirketlerden 18 uçak talep edildi. Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, halihazırda Afganistan'dan tahliye edilmeyi bekleyen 10 bin ila 15 bin arasında ABD vatandaşının bulunduğunu bildiriyor.
Rusya, ABD birliklerinin çıkması ve Taliban'ın kontrolü yıldırım hızıyla ele geçirmesinin ardından Afganistan'dan gelebilecek olası güvenlik tehditlerine hazırlanmak adına, Orta Asya'daki müttefikleriyle ortak eylem çağrısında bulundu.
RIA haber ajansına göre, Rusya Başbakan Yardımcısı Afganistan sınırındaki müttefikleri Özbekistan ve Tacikistan'a, özel düşük fiyatlarla silah ve askeri donanım sağlamaya hazır olduğunu açıkladı.
ABD'nin çekilmesiyle dengelerin değişmeye başladığı Afganistan'daki duruma karşı, Rusya, çevredeki müttefikleriyle askeri adımları atmaya başladı. Bu ay Moskova, Tacikistan ve Özbekistan ile ortak tatbikat düzenlemişti.
Kabil'den kıyafet değiştirip kaçmayı başaran İngiliz eski askerin hikayesi büyük ses getirdi. Afganistan'dan kaçmayı başaranlar arasında emekli bir İngiliz askerinin hikayesi, göze çarpıyor. Taliban Kabil'e girdiğinde Afganistan'ın başkentinde bulunan ve inşaat işleri yapan Lloyd Comer, İngiltere Dışişleri Bakanlığı'yla irtibata geçti.
Kabil'de mahsur kalan 60 yaşındaki Comer, Taliban militanlarının kapı kapı dolaşarak yabancıları aradığını görünce bu kez Dışişleri Bakanlığı'nın talimatlarına uymadı. Arkadaşlarının yardımıyla yerel kıyafetleri giyip Taliban'ın kontrol noktasına ulaştı.
Üstünde şalvar kamiz olan eski askerin başında ise poşu vardı. Üç kontrol noktasından bir Afgan gibi konuşarak geçip Kabil Havalimanı yakınındaki otele vardığında ise bu kez büyük bir kalabalıkla karşılaştı. En sonunda bir C-17 askeri kargo uçağışla Kabil'den ayrılmayı başardı.
Bu uçakların, Afganistan'dan askeri uçaklarla çıkarılıp üçüncü ülkelere götürülen ABD vatandaşları ve ABD vizesi olan Afganları bu ülkelerden alarak ABD'ye taşımaları istendi. ABD ordusunun ticari şirketlerden yardım istediği son uluslararası operasyon, 2003'teki Irak işgali sırasında sivillerin tahliyesi olmuştu. ABD yasaları, sivillerin taşınması için ticari şirketlerden yardım istenmesine izin veriyor.
Pazar günü 10 bini aşkın insanın Kabil'den çıkarıldığını duyuran ABD, çekilmenin tamamen sonlanmasının planlandığı 31 Ağustos tarihinin ertelenmesi ve tahliyelerin bu tarihten sonra da sürmesi konusunda baskı altında. Birçok ülke lideriyle iletişim halinde olduğunu belirten Joe Biden, "Buna gerek kalmayacağını umduğunu" söyledi.
Ancak Taliban bu sabah yaptığı açıklamada yabancı güçlerin 31 Ağustos'ta ülkeden tamamen çıkmasını istedi. Reuters haber ajansına konuşan bir Taliban yetkilisi, herhangi bir ertelemeyi kabul etmeyeceklerini vurguladı. Reuters, günün ilerleyen saatlerinde Taliban'ın yine aynı açıklamayı yaptığını bildiriyor.
Taliban Sözcüsü Suheyl Şahin, 31 Ağustos'un kendileri için 'kırmızı çizgi' olduğunu söyledi. İngiliz medyası, dünyanın saniye saniye takip ettiği noktada yaşananları 'Taliban Biden'la alay ediyor' başlığıyla manşetten verdi.
Yalnızca dokuz günde Kabil'i ele geçiren ve Afganistan'daki 34 vilayetin 33'ünde kontrolu sağlayan Taliban, bir bölgede direnişle karşılaştı: Pencşir Vadisi. Vadideki vilayetler Pencşir ile Bağlan'da muhalifler Taliban'la savaşıyor.
Bağlan vilayetine bağlı üç ilçenin kontrolü Pazar günü Taliban'dan eski yönetime bağlı güçler ve yerel gruplara geçti. Pule Hisar, Deh Salah ve Andarab ilçelerinde ağırlıklı Tacikler olmak üzere yaklaşık 100 bin kişi yaşıyor.
Bağlan'ın Andarab bölgesinde Taliban militanları pusuya düşürüldü. Yerel kaynaklar, çatışmada en az 300 Taliban militanının öldürüldüğünü duyurdu.
Sovyet işgaline karşı direnen Pencşirli ünlü Afgan komutan Ahmed Şah Mesud'un oğlu Ahmed Mesud'un başını çektiği silahlı gruplar, Taliban'a karşı isyan etmiş durumda. Ahmed Mesud, Pazar günü yaptığı açıklamada Taliban'la masaya oturarak barış için uzlaşmayı umduğunu söyleyip "Taliban'ın bundan sonra ilerlenecek tek yolun müzakere olduğunu anlaması için çabalıyoruz. Bir savaş çıkmasını istemiyoruz" dedi.
Pencşir, tüm ilçeleriyle beraber henüz Taliban hakimiyetine girmeyen tek Afganistan vilayeti durumunda. Taliban verdiği ağır kayıplar sonucunda yüzlerce militanını Pencşir'e gönderdi. Ahmed Mesud, merkezi olmayan ve kapsayıcı bir hükümete açık olduğunu; Taliban tarafından dayatılan her türlü rejimle savaşacağını duyurmuştu. Dağılan Afgan ordusunun bazı askerleri, silahlarıyla birlikte Pencşir'e giderek Mesud'un birliklerine katıldı.
Taliban'ın sosyal medya hesapları militanların Bağlan vilayeti merkezine girdiğini ve Pencşir'e yaklaştığını yazıyor. BBC muhabiri ve sunucusu Yelda Hakim ise, Afganistan'ın eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Emrullah Salih'in direnişçilerle Pencşir Vadisi'nde voleybol oynadığını gösteren bir fotoğraf paylaştı. Söz konusu karenin çekildiği yer, başkent Kabil'e üç saat uzaklıkta.
Pencşir'in uzun bir direniş geçmişi var. Bölgenin efsanevi komutanı Ahmed Şah Mesud, 2001'deki ölümüne dek Sovyet-Afgan savaşında ve daha sonra Taliban'a karşı iç savaşta bölgeyi başarıyla savunmuştu. Ahmed Mesud, Ahmed Şah Mesud'un oğlu.
15 Ağustos tarihinde Kabil'in düşmesiyle gözlerin çevrildiği Taliban, bir haftadır daha önce duyulmayan yeni mesajlar verse de Afganistan'dan sosyal medyaya çok sayıda infaz ve idam görüntüsü yansıdı.
Hükümet kurmak için görüşmelerin sürdüğü Afganistan'da, Taliban liderleri de başkent Kabil'de görünmeye başladı. Son olarak Afganistan'ın yeni lideri olması beklenen Taliban'ın kurucularından Molla Abdulgani Baradar'ın başkentte olduğu bildirildi.
1994 yılında Afganistan'da Taliban'ı kuran dört kişiden biri olan Baradar, ABD'nin Afganistan işgali sırasında ayaklanmanın önemli isimlerinden olmuş, 2010'da Pakistan'da yakalanarak hapse girmişti. 8 yıl sonra ABD ile Taliban arasındaki görüşmelerde varılan anlaşmayla serbest bırakılmıştı.
ABD'nin en çok aranan teröristler listesinde olan ve başına 5 milyon dolar ödül konan Halil Hakkani ve diğer Taliban liderleri de son günlerde arka arkaya Afganistan'ın başkenti Kabil'de görüldü.
Taliban, Afganistan’da 20 yıl sonra ikinci kez yönetimi ele geçirerek dünyanın büyük güçleriyle ilişki kurmada ciddi bir finansal ve jeopolitik avantaj elde etti. ABD'nin çekilmesinden hem endişe duyan hem de umut besleyen Çin ise, Orta Asya politikasında yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Taliban'a yeşil ışık yakan ilk ülkelerden biri olan Çin, jeopolitik etkisini genişletmeyi hedefliyor.
Çin ayrıca şimdiden Afganistan'da yaşananlara etkisi büyük olan Pakistan ile de bağlantıya geçmiş durumda. Pakistan'ın Hint Okyanusu'na ulaşma istediği biliniyor. Bu dengelere bakıldığında Afganistan'ın Orta Asya'da önemli bir stratejik ortak olma ihtimalinin ne kadar yüksek olduğu da görülüyor.
Çin, Taliban'ın siyasi lideri Molla Abdulgani Baradar'ı geçtiğimiz aylarda başkent Pekin'de ağırladı. Halihazırda birçok ülke Kabil'deki büyükelçiliklerini kapatırken Çin temsilciliği ise faaliyetini sürdürüyor. Batı komşusu Afganistan'la yalnızca 76 kilometre uzunluğunda dağlık bir sınırı bulunan Çin'in asıl hedefi ise, ekonomik.
Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre, ABD’li askeri uzmanlar ve jeologların hazırladığı 2010 tarihli bir rapora göre, dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Afganistan, demir, bakır, lityum, kobalt ile nadir bulunan bazı madenlere ev sahipliği yapıyor ve bu madenlerin toplam değerinin yaklaşık 1 trilyon dolar hacminde olduğu tahmin ediliyor.
Raporun hazırlandığı tarihten bu yana, ülkede devam eden şiddet sebebiyle söz konusu kaynakların çoğuna dokunulmadı. Bu arada, küresel ölçekte yeşil enerjiye geçişin hızlanmasıyla söz konusu minerallerin çoğunun değeri de tavan yaptı. Afgan hükümeti tarafından 2017 yılında hazırlanan bir raporda da Kabil'in mevcut maden gelirinin fosil yakıtlar dahil 3 trilyon dolara kadar çıkabileceği tahmini yapıldı.
Elektrikli arabalar, akıllı telefonlar ve dizüstü bilgisayarlar için pillerde kullanılan lityuma olan talepse şu anda yüzde 20'lik yıllık büyüme ile benzeri görülmemiş bir seviyede. Pentagon'un raporunda da Afganistan, "lityumun Suudi Arabistan'ı" olarak adlandırıldı ve ülkenin lityum yataklarının dünyanın en büyüklerinden biri olan Bolivya'nınkine eşit olabileceği öngörüldü.
Bakıra olan talep de pandemi sonrası küresel ekonomik toparlanmadan nasibini alarak geçen yıla göre yüzde 43 arttı. Afganistan'ın gelecekteki maden zenginliğinin dörtte birinden fazlası, bakır madenciliği faaliyetleri üzerinden karşılanabilir.
Taliban'ın Kabil'i kontrol altına almasının ardından Batı, işbirliği yapmama tehdidinde bulunurken Çin, Rusya ve Pakistan ise örgütle iş ilişkisi kurmak için adeta sıraya girdi. Dündaki endüstriyel ürünlerin neredeyse yarısının üreticisi olan Çin, küresel talebin büyük kısmını besliyor. Halihazırda Afganistan'ın en büyük yabancı yatırımcısı olan Pekin'in, yüksek maden ihtiyaçlarını karşılamak için Afganistan'da verimli bir madencilik sistemi inşa edilmesi yarışına öncülük etmesi muhtemel.
Avusturya'daki Avrupa ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nün kıdemli analistlerinden Michael Tanchum, "Taliban'ın gücü elde etmesi, öngörülebilir gelecekte bu madenler için bir arz sıkıntısının yaşandığı ve Çin'in bunlara ihtiyaç duyduğu bir dönemde ortaya çıktı. Çin, zaten Afganistan'da bu mineralleri çıkaracak konumda" diyor. Öte yandan Asya'nın güçlü maden devlerinden biri olan Metallurgical Corporation of China (MCC) da Afganistan'ın verimsiz Logar eyaletinde bakır madenciliği yapmak için şimdiden 30 yıllık bir kira sözleşmesi yaptı.
Taliban, ülkenin eski adı olan Afganistan İslam Emirliği'ne geri dönmeye hazırlanıyor. Çin ise, hafta içinde Taliban'la 'dostça ve işbirliğine dayalı ilişkilere' hazır olduklarını açıkladı. Taliban'ın siyasi lideri Molla Baradar, Pekin'de Çin'in Afganistan'ın gelecekteki yeniden inşası ve ekonomik kalkınmasında daha büyük bir rol oynayacağını umduğunu söylemişti.
Tüm bunlar olurken Çin devlet medyası da Afganistan'ın, yeni İpek Yolu olarak da anılan Bir Kuşak Bir Yol Girişimi'nden nasıl fayda sağlayabileceğini anlattı. Ancak bölgesel güvenlikle ilgili endişeler de var. Şiddet dalgasının diğer Orta Asya ülkelerine yayılması durumunda, Çin'in petrol ve doğal gazının çoğunu tedarik eden boru ağı hatları olumsuz etkilenebilir.
Ortadoğu Enstitüsü'nde (MEI) çalışan Michael Tanchum, "Taliban, Çin'e istikrarlı çalışma koşulları sağlayabilirse, o zaman tek başına bakır üretiminden on milyarlarca dolar gelir elde edebilir ve ülkedeki diğer madenler için madencilik operasyonlarının geliştirilmesini teşvik edebilir" diyor.
Afgan hükümeti bugüne kadar mevcut madencilik projelerinden kâr elde edemedi. Al Jazeera'nın bir haberine göre, Afgan hükümeti yılda 300 milyon dolar kaybediyor. Afganistan'ın komşusu Pakistan da Afganistan'ın maden zenginliğinden gelecekte faydalanacaklar listesinde.
Çin yeni dönemde en büyük endişesi ise, Taliban'ın yaydığı radikalizmin kendi ülkesine ulaşması. Pekin yönetimi, yıllardır Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan Müslüman Türkleri toplama kamplarında tutuyor.
AP haber ajansı, ABD'nin çekilmeden önce Afganistan'a 20 yıl boyunca 837 milyar dolar para harcadığını ve tüm çabaların bir hafta içinde çöktüğünü bildirdi.
Peştunlar, Tacikler, Hazaralar, Aymaklar (Aimaq), Türkmenler, Özbekler, Kırgızlar ve Beluçilerin de aralarında bulunduğu birçok etnik grubun yaşadığı Afganistan'da, 20 ile 40 arası farklı dil ve lehçe konuşuluyor.
On yıllardır çalkantının dinmediği Afganistan'daki kırılmanın başladığı olay, 1979 yılının son günlerinde başlayan Sovyetler Birliği işgali oldu. ABD'nin direnişçilere destek verdiği 10 yıl süren işgal sırasında çok sayıda ülkeden 100 bini aşkın kişi Afganistan'a giderek Sovyetler Birliği'ne karşı savaştı.
Sovyetlerin 1989'da Afganistan'dan çekilmesinin ardından bu kez iç savaşa savrulan ülkede, Cumhurbaşkanı Muhammed Necibullah'ın 1992'de devrilmesiyle Afgan nüfusunun yarısını oluşturan Peştun grupların Kabil'deki hakimiyeti de sarsıldı.
İç savaş sürerken kurulan Taliban, farklı grupların desteğini aldı ve 27 Eylül 1996'da Kabil'e girerek iktidarı ele geçirdi. Böylece Afganistan'da, ABD liderliğindeki NATO birliklerinin 2001'deki saldırısına kadar devam edecek dönem başlamış oldu.
ABD, 11 Eylül 2001 saldırılarından Afganistan'da üslenmiş El Kaide ve lideri Usame Bin Ladin'i sorumlu tuttu. Afganistan'ı yöneten Taliban'dan El Kaide üslerini kapatmasını ve liderlerini ABD'ye teslim etmesini istedi. Taliban reddetti.
7 Ekim 2001'de Amerikan ve İngiliz uçaklarının Taliban ve El Kaide hedeflerine hava saldırısıyla Afganistan'da yeni bir savaş başladı. Afganistan'ı bu kez işgal eden ABD'ydi. Washington'ın 20 yıllık savaşı, Taliban'la masaya oturulması ve çekilme kararı alınmasıyla bitti.