Gemi trafiğinde tonajlardaki artış, gemi boyutlarının büyümesi, akaryakıt ve tehlikeli maddeleri taşıyan gemi geçişlerinin fazlalaşması İstanbul üzerinde baskı oluştururken, İstanbul Boğazı'nda su yolu ulaşımını riske eden keskin dönüşler, kuvvetli akıntılar ve transit gemi trafiğiyle dik kesişen kent içi deniz trafiği, alternatif bir geçiş koridorunun planlanmasını zorunlu hale getirdi.