06.08.2020 - 13:00 | Son Güncellenme:
Önceki gün akşam saatlerinde meydana gelen Beyrut patlamasının yankıları sürüyor. 137 kişinin hayatını kaybettiği, 5 binden fazla kişinin yaralandığı patlama, Lübnan'ın başkentinin büyük bir bölümünü yerle bir etti. Dünya Beyrut'a ağlarken, bir siyasetçinin insanlığa sığmayan sözleri ise büyük tepki çekti.
2 bin 750 tondan fazla yüksek patlayıcı amonyum nitratın, limanda altı yıl boyunca durduğu depoda patlamasıyla felaket yaşandı. Nükleer patlamalara benzetilen faciayı Milliyet’e yorumlayan uzmanlar, “Böylesi bir felaketi daha önce hiç görmedik” ifadelerini kullandı. Bir başka kalabalık sanayi kasabasında ise, evlerin yakınında 12 bin ton kadar amonyum nitrat depolanıyor. Bu durum, dünyada birinci gündem maddesi olan Beyrut tarzı bir mega patlama korkusu uyandırıyor. İşte dünyanın konuştuğu felakete dair son gelişmeler...
Lübnan Kızılhacı başkent Beyrut'ta Çarşamba günü meydana gelen patlamada 135'ten fazla kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Yaralı sayısı ise 5 binden fazla.
Beyrut'un büyük bölümünde yıkıma neden olan patlama ile ilgili kentin Valisi Marvan Abboud, kayıpların maddi karşılığının toplam 10 ila 15 milyar dolara çıkabileceğini söyledi.
Vali Aboud, gün içinde gözyaşları içinde bir açıklama yaparak, "Sanıyorum evsiz kalanların sayısı 250 bin ile 300 bin arasında" demişti.
Lübnan Sağlık Bakanı Hamad Hassan, ülkedeki hastanelerde kritik durumda olan hastaların tedavisi için yeterli yatak ve ekipman olmadığını açıkladı.
Beyrut Valiliği, 100'den fazla kişinin de kayıp olduğunu duyurdu. Kurtarma ekipleri kayıpları arıyor. Beyrut'ta kan bağışı çağrısı yapıldı.
Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun, patlamaya, 6 yıldır liman bölgesinde yeterli güvenlik önlemi alınmadan tutulan 2 bin 750 ton amonyum nitratın yol açtığını ve bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.
Kent genelinde iki haftalık acil durum ilan edildi, liman yetkilileri ev hapsine alındı. Güvenlik yetkilileri, patlamaya bir süre önce limanda el konulan patlayıcıların neden olduğunu açıkladı.
Lübnan Televizyonu OTV'ye konuşan liman müdürü Hassan Koraytem ise amonyum nitratın limandan çıkarılması konusunda yetkililerin verdiği emirlerin uygulanmadığını söyledi.
Koraytem, amonyum nitratın altı yıl önce mahkeme kararıyla limandaki bir depoya konduğunu fakat hem gümrük yetkilileri hem de Dışişleri Bakanı'nın bu maddenin limandan çıkarılması ya da ihraç edilmesi yönündeki talimatlarının uygulanmadığını kaydetti.
Adeta nükleer patlamalarda meydana gelen ve mantar formasyonu denilen görüntünün ortaya çıkmasına neden olan faciayı Milliyet’e yorumlayan uzmanlar, “Böylesi bir felaketi daha önce hiç görmedik” dedi.
Uzmanlar, patlamanın olduğu binanın patlayıcı deposu olarak kullanıldığını ve yanlış istifleme ile beraber depodaki kara barutun da infilak ettiğini belirtti.
Patlayıcı uzmanı, bilirkişi Süleyman Polat, “Olayda ilk başta bir yangın çıkıyor. Yangın devam ederken amonyum nitratın bulunduğu depo patlıyor. Patlamanın şiddetiyle oluşan “plast” yani hava şoku etkisi geniş alana yayılıyor.
"Patlama kıyı kesiminde olduğundan ses dalgası deniz ve nemli havanın da etkisiyle Kıbrıs kıyılarına kadar ulaşıyor. Patlamanın yaşandığı deponun etrafında birçok farklı kimyasal tank olduğu belirtiliyor. Eş zamanlı patlamada mantar formu dediğimiz görüntü ortaya çıkıyor.
Amonyum nitrat, teröristlerin EYP’de kullandığı gübredir. Patlamanın oluş nedeni hakkında farklı görüş ve iddialar ortaya atılıyor. Sosyal medyaya yansıyan görüntüler konuşacak olursak, korkunç olayın nedeni yanlış depolama ve statik elektik kaynaklı. Havai fişeklerde kullanılan kara barut da belli ki tonlarca miktarda depolanmış” dedi.
Patlamanın Beyrut’ta küçük bir deprem etkisi de yarattığını dile getiren Polat, “2 bin 750 ton nitratın, kara barut ve kimyasallarla eş zamanlı infilak etmesi feci bir hadise. Böylesi devasa bir patlamanın ses dalgalarının hava boşluğunu yararak Kıbrıs kıyılarına kadar ulaşması anormal değildir.
Deniz yüzeyinde, sıcak hava ve nem ile birleşen patlama şiddeti tsunami etkisi yaparak kilometrelerce öteye ulaşır. Havadaki şok etkisi, su yüzeyi ile temas edince dalga boyu Kıbrıs’a kadar ulaşmıştır. Yanlış istiflemeyi yapanlar baş sorumludur” diye konuştu.
Kimyager Halil Ülker ise, görüntüler üzerinden şunları söyledi: “Havai fişeğin hammaddesi odun kömürü, kükürtdioksit ve potasyum nitrattır. Potasyum nitrat çok ciddi bir patlayıcı maddedir.
"Olay yerinde önce küçük çaplı patlamalar ardından büyük patlama meydana geliyor. 2 bin 750 ton amonyum nitratın eş zamanlı patlaması tahayyül edilemeyecek kadar korkunç bir olay. Dünya tarihinde bu kadar büyük bir nitrat patlaması daha önce olmadı.
"Tonlarca nitrat mantar formasyonu ve kilometrelerce öteden duyulacak ses dalgasına neden olur. Korkunç hadisenin nükleer patlama olduğunu söyleyenler var ancak nükleer patlamada mantar formasyonu içinde simit şeklinde halka oluşur. Depolamayı kimler yaptıysa hatadan da öte gaflette bulunmuştur. 2 bin 750 ton nitratın eş zamanlı patlaması cehennem demektir.”
BBC Orta Doğu Editörü Jeremy Bowen, yaptığı analizde Lübnan'ın geçen senenin sonundan bu yana derin bir krizin içinde olduğunu hatırlatıyor.
Bowen, ülkede önce ekonomik ve siyasi, daha sonra da pandeminin başlamasıyla sağlık krizleri yaşandığının altını çiziyor.
Ülkede Covid-19 nedeniyle evlerine kapanmaları ve sokakları boşaltmaları söylenene kadar meydanlara çıkanlar devrim talebiyle gösteriler düzenliyordu.
Birçok Lübnanlı şimdi burada yaşanan trajedinin, afetin yozlaşmış siyasi sistemin çökmesinin bir sonucu olduğunu söylüyor.
BBC Orta Doğu Editörü Jeremy Bowen, yanıt bulması gereken çok önemli sorular olduğunun altını çiziyor: Amonyum nitratın orada olduğunu kimler biliyordu? Neden oradaydı? Yalnızca korkunç bir ihmal miydi?
Yoksa daha kötü niyetli bir amaç mı vardı? Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili bir durum mu? Yoksa biri, ya da bir kurum, bunların orada olduğunu biliyordu ve patlayıcı gücü salana kadar orada mı tutuyordu?
Bütün bu soruların yanıtlanması gerekiyor. Jeremy Bowen, "Lübnanlara doğrudan dürüst yanıtlar bulacaklarına dair bir güven de kaldığını düşünmüyorum." ifadelerini kullanıyor ve analizini şu cümleyle noktalıyor:
"Bunun da sonuçları olacak çünkü yeniden değişim için sokaklara dökülmeden önce bir ülkenin kaldırabileceklerinin de sınırı var."
İsrail'deki sağcı Zehut (Kimlik) Partisi Başkanı ve eski Meclis Başkan Yardımcısı Moshe Feiglin, dün Beyrut Limanı'nda meydana gelen ve çok sayıda kişinin ölümüne neden olan patlamadan duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Feiglin, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Sevgililer günü (İbrani takviminde 4-5 Ağustos) onuruna, Beyrut Limanı'nda muhteşem bir havai fişek gösterisi seyrettik. Bu cehennemin bize roket olarak düşeceğini biliyor muydun?" ifadelerini kullandı. Kendisinin patlayıcılar konusunda biraz bilgisi olduğunu ileri süren Feiglin, şunları kaydetti:
"Tanık olduğum en büyük patlama 2,5 ton TNT patlayıcısının infilakı idi. Dün Beyrut Limanı'nda gördüğümüz ise bundan çok daha fazlasıydı ki küçük bir nükleer bomba gibi yıkıcı etkisi vardı." Patlamanın gerçek bir "şükür günü" olduğunu ileri süren Feiglin, "sevgililer günü onuruna bu harika kutlamayı düzenleyen gerçek kahramanlara" da teşekkür etti.
Feiglin, 2013-2015 yıllarında Meclis'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likut Partisi'ni temsil etmişti. Feiglin'in partisi Zehut son seçimde ise barajı geçememişti.
Avustralya'da kalabalık bir sanayi kasabasındaki evlerin yakınında 12 bin ton kadar amonyum nitrat depolanıyor. Bu durum, dünyada birinci gündem maddesi olan Beyrut tarzı bir mega patlama korkusu uyandırıyor.
Sydney'nin kuzeyinde, Newcastle'dan ise sadece üç kilometre uzakta olan Kooragang'daki Orica Fabrikasında 12 bin ton Beyrut'u yerle bir eden kimyasalın aynısından depolanıyor.
Fabrika, Kuzey Stockton'daki banliyö evlerinden yalnızca 800 metre uzaklıkta bulunuyor. Stockton Topluluk Eylem Grubu'ndaki en az 300 kişi uzun süredir hükümeti tesisi yeniden konumlandırmaya veya ölümcül kimyasalın stoklarını azaltmaya çağırıyor.
Mayfield ve Tighes Hill de dahil olmak üzere komşu banliyölerde yaşayanlar, patlayıcının evlere yakınlığı konusunda benzer endişelerini dile getirdi.
Kimya mühendisi ve kampanyacı Keith Craig, ABC'ye 'Bu fabrika, Newcastle'ın merkezine sadece üç kilometre ve Kuzey Stockton sakinlerine sadece 800 metre uzaklıkta' dedi.
"Bu kadar tehlikeli bir malzemenin üretilmesi ve depolanması için tamamen uygunsuz bir yer ve bu, yıllardır şikayet ettiğimiz bir şey. Orica'da bir kaza geçirirsek hiç şüphemiz yok ki birçok insan ölür ve yaralanır."
322 binden'den fazla insana ev sahipliği yapan Newcastle, Yeni Güney Galler'in en büyük ikinci şehri olma özelliği taşıyor. Ancak şirket sözcüsü, ürünün güvenli bir şekilde kontrol altında bulunmasını sağlamak için acil servislerin yanı sıra sıkı protokollerin bulunduğunu ve tatbikatların yıllık olarak tamamlandığını söyledi.
Sözcü, Daily Mail gazetesine verdiği demeçte, “Kooragang Adası sahasının 51 yıllık tarihinde, amonyum nitratın depolanmasını nedeniyle meydana gelen tek bir olayın olmadığını vurgulamak önemli.” ifadelerini kullandı.
Beyrut'taki patlama, Salı günü yerel saatle 18.00 sularında meydana geldi. BBC muhabiri Rami Ruhayem, 10 kilometre uzaklıkta deprem gibi hissedildiğini söylediği patlama anı için "Hayatımda bu kadar yüksek bir ses duymadım" dedi.
Lübnan medyasında çok sayıda kişinin yıkılan binaların enkazının altında kaldığı ifade ediliyor. Ajanlar ile haber kanallarının bölgeden geçtiği görüntülerde ise arabaların ve binaların büyük hasrar gördüğü görülüyor.
Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan bir görgü tanığı "Buradaki binaların hepsi yıkıldı. Karanlıkta cam ve enkazın üzerinde yürüyoruz" dedi. Beyrut'taki hastanelerin tamamen dolduğu da aktarılıyor.
Patlama, Beyrut'tan 240 kilometre uzaklıktaki Kıbrıs Adası'nda dahi hissedildi. Eski BBC muhabiri, TV sunucusu Emilia Papadopoulos patlamayı, Kıbrıs'ın Limasol kentinde hissettiklerini, evlerin pencerelerinin titrediğini söyledi.
Lübnan Yüksek Savunma Konseyi, Beyrut'u "afet bölgesi" ilan etti ve bugün toplanacak kabineden olağanüstü hal ilan etmesini istedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yarın Beyrut'u ziyaret edecek. Fransa hükümeti bugün Lübnan'a acil yardım görevlileri, tıbbi cihaz ve malzeme ve bir gezici klinik de taşıyan üç uçak yolladığını açıkladı. Gönderilen üç uçaktan ikisi 55 arama ve kurtarma görevlisi, 25 ton hijyen malzemesi ve 500 kişiyi tedavi edebilecek bir gezici klinik taşıyor.
Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada Beyrut'taki hastaneleri desteklemek amacıyla 12 yardım çalışanı daha yollanacağını bildirdi.
Bugünün ilerleyen saatlerinde kalkacak olan üçüncü özel uçakta ise insani yardım malzemesi ve sağlık görevlileri var. Uçağın kalktığı Marsilya'dan Beyrut'a dört doktor, üç hemşire ve iki itfaiye uzmanı gidiyor. AFAD da Lübnan'a uçakla tıbbi yardım malzemesi gönderecek.