21.09.2018 - 16:12 | Son Güncellenme:
"Ölü Ozanlar Derneği", hakikaten devrimci bir bakış açısına sahip olan kitap/filmlerden birisi... Gerek anlatımı, gerekse de başroldeki Robin Williams'tan genç oyunculara dek, herkesin üst düzey performans göstermesi filme lezzet katıyor. Filmde yer yer gerçeküstü göndermeler ve arkadaşlar arası dayanışmayı çok etkili bir şekilde dışavuran sahneler mevcut... 1950’lerin Welton Akademisi ciddi, disiplinli ve akademik çevrelerde saygınlığı yüksek olan ancak gerikafalılığın iktidarda olduğu bir okuldur. Okul yönetiminin muhafazakar ve ortodoks tavırları okulu öğrenciler için sıkıcı ve bunaltıcı bir yer haline getirmektedir. Fakat yeni İngilizce öğretmeni John Keating’in okula atanmasıyla çok şey değişecektir... Keating öğrencilerine ders kitaplarını yırtıp atmalarını, kalıplaşmış düşünce şekillerinden uzaklaşmalarını ve hayatlarını dolu dolu yaşamalarını öğütlemesiyle okulun statükocu tavrına son derece zıt bir profil çizmektedir. Öğrencilerini şiir ve nitelikli edebi yapıtlarla tanıştıran Keating onların pek çoğu üzerinde derin bir etki yaratır ve onların geleceğe dair hayallerinin şekillenmesini sağlar. Elbette Keating’in yaklaşımının okul yönetimi tarafından farkedilmesi ve üstüne gidilmesi uzun sürmeyecektir. Fakat okul müdürü Nolan Keating’i okuldan uzaklaştırma kararı aldığında hayatlarını değiştirdiği öğrencileri Keating’i savunmak için harekete geçerler. 1989’da dört dalda Oscar’a aday olan Ölü Ozanlar Derneği, Tom Schulman’a En İyi Senaryo ödülünü getirmişti. Williams'ın da, ilerici öğretmen rolüyle destan yazdığını ve kariyerinin en iyi oyunlarından birini çıkardığını da söylemek mümkündür...
François Marin ve meslektaşları, Paris’te bir lisede tamamen farklı ırklardan gelen öğrencileri eğitmek üzere yeni yıla hazırlanmaktadırlar. Öğretmenler kendi aralarında durumları iyi ya da kötü olan öğrencileri hakkında konuşurlar.Tüm öğretmenler öğrencilerine ilham kaynağı olmak isterler ancak bir taraftan da her bir eğitimcinin, başarmak istedikleri tutkularına ulaşma yöntemi farklıdır. Hatta aynı öğrenci üzerinde disiplin ve övgü açısından farklılık gösteren bakış açıları da vardır. Okul yönetimi bu konuda elinden geldiğince doğru ve adaletli davranmaya çalışır. Öyle ki zamanı geldiğinde öğrenci değerlendirme komitesinde öğrenciler arasından bir temsilciye de yer verir. Marin, bu yıl 14 ve 15 yaşlarındaki öğrencilere ders vermektedir. O zaman zaman öğrencilerinin aralarına girmek için elinden geleni yapar. Bazen başarı ile bazen de kayda değer hatalarla. Ödüllü bir Fransız filmi.
Asıl mesleği olan mühendislikle ilgili bir iş bulamayan Mark Thackeray (Sidney Poitier) mecburiyet karşısında Londra'nın kenar mahallelerinden birindeki bir lisede öğretmen olarak işe başlar. Bu genç, deneyimsiz üstelik de siyahi olan yeni öğretmenle, her biri başka okullardan kovularak buraya gelmiş disiplinsiz öğrenciler arasında beklenen sürtüşme başlar. İdealist öğretmen Thackeray zor yolu seçererek, çekip gitmek yerine öğrencilerin sorunlarına eğilerek onlarla arkadaş olmayı dener. Bu mücadelesinde meslektaşlarından Gillian Blanchard (Suzy Kendall) onu yalnız bırakmaz.
Genç bir öğretmen kendisini, öğrencilerine hoşgörü kavramını, bunu önce kendileri üzerinde uygulamayı ve eğitim sözcüğünü, okul hayatlarının ötesine taşımayı öğretmeye adamıştır. İdealist öğretmen Erin, çok başka dünyalardan gelen karakterlerle uğraşmak zorundadır. Aslında farklı ırklardan gelen bu öğrenciler için okul, sadece yaşları gereği orada bulunmak zorunda oldukları bir yerdir.Erin, kendi yöntemleri ile onlara yakınlaşmaya çalışsa da bu niyeti daha da büyük tepkilere yol açar. Çünkü öğrenciler, hayatta yüzleştikleri ırksal ve toplumsal acı gerçekleri farkına vararak öğretmenlerinin saf idealizmi bırakmasını isterler. Zaman içinde onlarla iletişim kurmayı başaran Erin, herbiri birbirinden farklı hikayesi olan bu gençleri, kendi hikayelerini yazmaları ve bunu da birbirleri ile paylaşmaları konusunda cesaretlendirir. İşte tam da bu yazılar, öğrencilerin hayata tutunmalarını sağlayan bir araca dönüşecektir. Oscar ödüllü oyuncu Hilary Swank’ın rol aldığı film, Erin Gruwell isimli bir öğretmenin gerçek hayat öyküsünden uyarlanmıştır.
Can Dostum'da Will Hunting genel iq’nun çok çok üzerinde bir zeka seviyesine sahip, MIT’de temizlikçi olarak çalışan genç bir çocuktur. Temizlik yaptığı akşamlardan birinde, bir sınıfın tahtasında yazılı olan bir matematik sorusuna denk gelir. Çözülmesi neredeyse imkansız olan bu problemi rahatlıkla çözen Will, sessizce ortadan kaybolur. Kısa zaman içerisinde problemi yazan profesör tarafından keşfedilen Will bu başarısını diğer sorularda da sürdürecektir. Ancak bir kavga sebebiyle hapis cezasına çarptırılan gencin, bu beladan kurtulabilmek için profesöre ihtiyacı vardır.Son derece etkileyici bir başarı öyküsüne odaklanan film, bu başarılı senaryosunu Akademi Ödülleri’nde kazandığı Oscar heykeliyle taçlandırmıştı.
1985 yılına ait bir gençlik klasiği ile karşı karşıyayız. Filmde bir nerd "inek öğrenci modeli", atletik bir sportmen, bir freak "ucube anarşist", bir entelektüel ve bir "sarışın" aralarında keşfedecekleri ortaklığa doğru yol alacaklardır. Amerikan lise hayatından bu beş benzemez, cezalı oldukları cumartesi gününü okul kütüphanesinde geçirmek gibi bir işkenceye maruz kalmışlardır. Bir yandan da at gözlüklü lise müdürünün tacizi altında inlemektedirler. Yetişkin aklı ve ergen yüreğini tek potada eritmeyi bilen John Hughes, hiç şüphesiz bir kuşağa, 80’li yılların en iyi gençlik filmlerini armağan etti. "Sixteen Candles", "Pretty in Pink" bir yana, Kahvaltı Kulübü’nün üstadın en iyi işi olduğunu teslim etmek lazım. Gerçek bir kült film "Kahvaltı Kulübü"...
İlk defa öğretmenlik yapacak olan 24 yaşındaki Stacey, tüm korku ve önyargılarının üstesinden gelir ve derme çatma bir sığınakta öğretmenlik yaptığı evsiz çocukların hayatında büyük bir değişiklik gerçekleştirir...
Montreal'de Cezayirli bir göçmen olan Bachir Lazhar, çok sevilen ve sınıfta gerçekleştirdiği intihar sonucu ölen bir ilkokul öğretmeninin yerine geçmek üzere çarçabuk işe alınmıştır. Yavaş yavaş , okulu ve öğrencilerini tanımaya başlar ve onları tanıdıkça onlara bağlanır. İlk günden ortaya çıkan aralarındaki kültürel boşluk bile bir yerden sonra göze batmaz hale gelir. Sınıf yavaş bir iyileşme süreci geçirirken kimse Bachir'in acılı geçmişinden hiç kimse şüphe etmemektedir. Fakat bu geçmiş öylesine rahatsız edicidir ki eğer öğrenilirse sonuçları Bachir'in ülkeden atılmasına kadar gidebilir. Yönetmen Philippe Falardeau, baş rollerde ise Mohamed Fellag, Sophie Nélisse ve Émilien Néron var.
Bir öğretmenin birçok öğrencinin hayatını nasıl etkileyebileceğini gözler önüne seren filmde öğretmen Ron Clark’ın gerçek hayat hikâyesi anlatıyor.
Louanne Johnson, eski bir denizcidir. Ötekileştirilmiş kesimlerin, en bir ezilmişlerin devam ettiği bir okula öğretmen olarak işbaşı yapar. Adeta bir Hababam Sınıfı hüviyetindeki bu lise, öğretmenlerini yıldırmaktadır. Eski bir bahriyeli olan Johnson, hepsi toplumun dışlanmış kesimlerinden gelen öğrencilerin bulunduğu bu lisede daha fazla görevine odaklanacaktır. Bu çocuklara yardım etmek ister. Gerçek bir hikayeden uyarlama olan film, müzikleriyle de dikkat çekiyor. John N. Smith’in yönetmenliğindeki "Sakıncalı Düşünceler"in en önemli kozları, Michelle Pfeiffer’ın etkileyici performansı ve başta Gangsta's Paradise hiti olmak üzere muhteşem soundtrack albümü...
Roberta Guaspari, yakın zamanda kocası tarafından yalnız başına bırakılan, iki çocuğa annelik eden bir kadındır. Ne olursa olsun çocukları için dimdik durmak zorundadır. Bu nedenle de çalışmaya başlar. Bir gün eski günlerindeki keman çalma yeteneğinden haberdar olan bir arkadaşı tarafından bir okula müzik dersleri vermek üzere davet edilir. Korkunç bir eğitim sisteminin orta yerine sadece ilham kuvvetiyle gelen kadın, büyük bir başarıya doğru ilerleyecektir.Korku filmlerinin usta yönetmeni Wes Craven, kendisinden pek de beklenmeyecek bir filmle karşınızda.