14.11.2020 - 16:40 | Son Güncellenme:
Karayipler dünyanın en iyi dalış rotaları arasında yer alıyor. Hatta kimilerine göre dünyanın en iyi dalış rotaları Karayipler'de. Bu kanaatin nedeni bölgenin sahip olduğu zengin mercan ve su altı canlı çeşitliliği.
Geçmişte tıpkı Akdeniz gibi yoğun bir korsancılık faaliyetinin merkezi olan Karayipler aynı zamanda çok sayıda batığa da ev sahipliği yapmakta. Bu da bölgeyi dalgıçlar için daha da önemli kılmakta.
Dünyaca ünlü bilim insanı ve denizci Jacques Cousteau'nun ilk olarak dalış gerçekleştirdiği Karayipler ülkesi Belize'deki Büyük Mavi Çukur, son günlerde yeni bir keşif ile yeniden dünyanın gündemine oturacağa benziyor.
Tıpkı Avustralya'daki Büyük Resif gibi oldukça zengin bir bölge olan Büyük Mavi Çukur, her ne kadar dalışlarla keşfedilmiş olsa da çok sayıda gizem ve bilinmezliğe ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Jacques Cousteau'nun torunu ve tıpkı onun gibi bir deniz tutkunu olan Fabien Cousteau bölgede gerçekleştirdiği bir dalış sırasında ne dedesinin ne de daha sonra dalış gerçekleştirenlerin fark etmediği bir şeyi keşfetti.
Son Buz Devri'nde deniz seviyesi bugünden daha düşük bir seviyedeyken mağara olarak varlığını sürdüren bu resifler, daha sonrasında suların yükselmesiyle birlikte oluşan çöküntüyle günümüzdeki halini aldı.
Bir zamanlar Mayaların hüküm sürdüğü bu coğrafyada onlara dair izlere bugün de rastlamak mümkün. Karayipler'deki Büyük Mavi Çukur ve çevresi bu açıdan önemli ve bir o kadar da gizemli işaretler taşıyor.
İşte ünlü denizcinin torunu Fabien Cousteau ve onu destekleyen ünlü iş insanı Richard Branson'un ortak girişimi bu gizemi aydınlatmak üzere yola çıkmış durumda.
Maya inanışına göre tanrıların insanlardan uzakta bir hayat sürmek için yaşamayı tercih ettiği bu bölgedeki mağaraların çökme nedeni çok ilginç. Efsaneye göre tanrıların insanlara küsmesi üzerine yaşadıkları bu mağaraları terk etti ve bu mağaralar da çökmeler oluştu.
Tanrıların bu bölgeyi terk etmesi üzerine insanlar kendilerini affettirmek için bu bölgeyi bir tapınak haline getirmiş. Fabien Cousteau'nun araştırmaları bu bölgeye dair daha pek çok gizemin kapısının aralanmasına yol açacak gibi gözüküyor.
Geceleyin gümüş renge dönüşün bölgedeki resifler o dönem insanların açıklamakta zorlandığı bir doğa olayı olduğundan kutsallık atfedilerek başka bir efsaneye dönüşmüş.
Fabien Cousteau, dedesi Jacques Cousteua'nun 1971'deki dalışının ardından denizaltı yardımıyla gerçekleştirdiği araştırmada bölgenin gizemini aydınlatacak yeni bulgulara imza attı. Cousteau, bölgedeki resiflerin bir zamanlar büyük bir mağara sisteminin günümüze ulaşan kalıntıları olduğunu keşfetti.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne de dahil edilen bölgedeki araştırmalar basınç ve hidrojen sülfür tabaka nedeniyle güçlükle sürdürülse de devam edecek gibi.