Tayyarem yükselir yükselmez karargahta bulunanlar hemen meydana koşmuşlar, ansızın havaya yükselen bu tayyarenin hangi tayyare olduğunu tetkike koyulmuşlar, nihayet benim uçtuğumu anlayınca merak içinde beni beklemeye başlamışlardı. Ben yere iner inmez arkadaşlarım etrafımı aldılar. Muvafakkiyetimi tebrik ettiler. Fakat biz asker olduğumuzu unutmuştuk. İçimden gelen hisse mukavemet edemeyerek verilen emir hilafına tecrübeye kalkışmış, müfettişliğin emrini dinlememiştim. Müfettişlik derhal bir emri vaki ile on gün hapse ve yarım maaşımın katına karar verdi. Mektep sıralarında iken aldığımız terbiye bize ya mükafatla ya da cezayla karşılanacağını öğretmişti. Benim muvaffakiyetim cezayla mükafat görüyordu. Bu icadımdan dolayı bir ikramiye ile taltif edilmem lazım gelirken, 10 gün hapse mahkum olmuştum. Fakat bu ceza artık benim için ehemmiyetini kaybetmişti. Ben tecrübemi yapmış ve tereddütler içinde bulunan Heyet-i Fenniye'ye tayyaremin mükemmeliyetini tasdik ettirmiştim. Benim için en büyük mükafat buydu."Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Başkanı Bahadır Gürer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, K6 uçağının Vecihi Hürkuş'un 16 uçak projesinden birisi olduğunu söyledi.Hürkuş'un bu projelerden bazılarını hayata geçirdiğini belirten Gürer, bazılarının ise bugün sadece isminin bilindiğini ellerinde bu projelere ilişkin bilgi bulunmadığını kaydetti.Yapımına 1923'te başlanan ve 1924'te tamamlanan K6'da, Yunanlıların İzmir'den çekilirken geride bıraktıkları hava gücünün malzemelerinin kullanıldığına işaret eden Gürer, şöyle konuştu:"Çok uzun bir süreç oluyor. İşlerden anlayan kimse yok. Marangozlarla çalışıyor. Ahşap ve bezden bir uçak imal ediyorlar. Yapımının uzun sürmesi nedeniyle uçak daha kullanılmadan eskiyor. Uçağın yapımı tamamlanıyor, bu sefer de karşısına vizyon sahibi olmayan, uzmanlıktan uzak bir heyet çıkıyor. Heyet güvenli olmadığı gerekçesiyle uçuşuna izin vermiyor. Vecihi Bey de 28 Ocak saat 15.00'te uçağına gaz dolduruyor ve tırmanıyor. Yapabildiği tecrübeleri yaptıktan sonra yere iniyor. İlk Türk uçağının uçuşuna tanık olan arkadaşları onu kurban keserek karşılıyorlar. Fakat ne yazık ki bunu yaparak emirlere karşı geliyor ve ceza alıyor."İlk uçağın yapılmasının tesadüfi olmadığını da ifade eden Gürer, "Bilginin, emeğin, düşünmenin, azmin, iradenin ve çok çalışmanın sonucudur. Dolayısıyla bu çok önemli bir girişimdir." dedi.Gürer, o yıllarda sivil pilot olan Vecihi Hürkuş'un ceza almasından iki gün sonra istifa ettiğini kaydetti.Hürkuş'un şubat ayında bugünkü adı Türk Hava Kurumu olan Türk Tayyare Cemiyeti'nde çalışmaya başladığını belirten Bahadır Gürer, sözlerini şöyle tamamladı:"Vecihi Bey o uçakla pilotlar yetiştirmek istedi, bunun için çok mücadele etti. Önce bireysel olarak başvurdu. Türk Tayyare Cemiyeti Reisi Cevat Abbas'ın uçağın cemiyete teslim edilmesi girişimlerinden de sonuç alınamadı, ona da izin verilmedi. Uçak Gaziemir'de, açık alanda, İzmir'in sıcağında, rüzgarında, soğuğunda perişan oluyordu. Vecihi Bey, dilekçeler vererek uçağın en azından kapalı bir yere alınması için defalarca müracaat etti. Elimizde bir yazının aslı var. O yazıda Vecihi Bey diyor ki 'Bu, Türkiye'de yapılan ilk uçaktır, bunun korunması gerekir. İleride çok daha büyük anlamları olacak, bunu mutlaka korumaya alın.' Hatta yer gösteriyor, 'Falanca bölgede kapalı şöyle bir mekan var, burada muhafaza edilebilir.' diye ama bu talepleri uygun bulunmuyor."