Çiftlik evinde 4 kişinin işkenceyle öldürülmesi davasında şok ifadeBahri KARATAŞ/İZMİR, (DHA)İZMİR'in Bornova İlçesi'nde 3 yıl önce, bir çiftlik evinde 4 kişinin işkence edilerek öldürülmesiyle ilgili organize suç örgütü lideri ve üyelerinin yargılanmasına başlandı. Duruşmada savunmasını yapan, hakkında 4 kez ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezası istenen Yıldırım Özkahraman, “Hepsini tek tek ben öldürdüm. Ama öldürmeden önce Kelime-i Şahadet getirttim” dedi. Bu savunma, duruşma salonunda bulunan ölenlerin yakınlarını ve diğer dinleyicilerin kanını dondurdu.Altındağ'da geçen Temmuz ayında bir çiftlik evine yapılan operasyonda, çiflik evinde 4 kişinin 2007 yılının Mart ayında işkence edilip öldürüldüğü, cesetlerinin bidonda yakıldığı ortaya çıkmıştı. Bu olayla ilgili davanın ilk duruşması, İzmir 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Duruşmaya, davanın tutuklu 10 sanığı ile tutuksuz yargılanan 24 sanık ve ölenlerin yakınları katıldı.Cumhuriyet Savcısı'nın hazırladığı iddianamenin okunmasıyla başlayan duruşmada, organize suç örgütü elebaşı olduğu öne sürülen Yıldırım Özkahraman için, ‘Mustafa Dinç, Cenk Çelik, Fevzi Aluç ve Mehmet Özer'i tasarlayarak öldürülmesine iştirak etmek suçundan’ 4 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istendi. İddianamede çete lideri Özkahraman'ın ayrıca ‘silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek’, ‘konut dokunulmazlığının ihlali’, ‘silahla ve birden fazla kişiyle, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’, ‘silahlı tehdit’, ‘nitelikli yağma’ “Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet’ suçlarından toplam 101 yıl hapis cezası istendi.İddianamede öldürme olaylarına karıştıkları belirlenen Esat Beşok, İsmet Ülçay'ın da yer aldığı çetenin 10 üyesi hakkında, 4'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, cinayete iştirak edip suçu üstlendiği kaydedilen Haki Gürboğa için de 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilirken, ayrıca karıştıkları suçlardan da cezalandırılmaları talep edildi. Diğer yandan, ruhsatsız tabanca taşımak suçundan yakalanan örgüt üyelerine yardım ettikleri, sahte evrak tanzim ettikleri iddia edilen 5 polis memurunun da silahlı suç örgütüne yardım etmek suçundan cezalandırılmaları istendi.İddianameden kısaca okunmasından sonra sanıklardan çete lideri olduğu iddia edilen Yıldırım Özkahraman'ın savunması alındı. Özkahraman, 4 kişiyi öldürdüğünü itiraf ederek savunma yaptı. Özkahraman, bu kişilerle aralarında alacak meselesi olduğunu, kardeşi Ayhan Özkahraman’ın, M.E.'nin talimatıyla ölen 4 kişi tarafından dağa kaldırıldığını, daha sonra da İsmet Ülçay'ı lokantada bacağından vurduklarını belirtip, “Hepsini kendim öldürdüm. Öldürmeden önce de Kelime-i Şahadet getirmelerine izin verdim” dedi.Duruşma salonunda bulunan ölenlerin yakınlarını ve diğer dinleyicilerin kanını donduran bu savunma üzerine mahkeme başkanı, “Ölmeden önce başka ne dediler?” diye sordu. Özkahraman, ölenlerin yakınlarının duruşma salonunda olduğunu bildiğini ve daha fazla bu konuda konuşmak istemediğini söyledi. Duruşma daha sonra diğer tutuklu ve tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.ÇİFTLİKTE MAHKUM ODASI KURMUŞLARİzmir'de ‘Sinemacılar Kralı’ olarak bilinen Yavuz Çamlıca ve kardeşi Bülent Çamlıca'yı öldürdükleri gerekçesiyle üyeleri cezaevinde bulunan Beşok grubunun yerine silahlı faaliyette bulunan çete elemanlarının kendilerine direnen kişileri çiftliklerinde ‘Mahkum odası’ olarak adlandırdıkları yere götürüp işkence yaptıkları ortaya çıkmıştı. Çete elamanlarının, ihtilafa düştükleri Cenk Çelik, Mustafa Dinç, Mehmet Özer ve Fevzi Aluç'u, 2007 yılının Mart ayında Yeşilyurt Semti'ndeki evlerinden kendilerini polis olarak tanıtarak kaçırdıkları anlaşılmıştı.Çete elemanlarının ahırda, kurbanlarını Filistin askısına alıp işkence yaptıkları saptandı. Dinç ve Çelik'i öldürenlerin, bir gün sonra da Mehmet Özer ile Fevzi Aluç'u öldürdükleri ardından ahır içerisine gömdükleri tespit edildi. Çetenin aradan 10 ay geçtikten sonra polisin cesetleri bulabileceği ihtimali üzerine Mehmet Özer ve Fevzi Aluç'un, kemiklerinin topraktan çıkarıp variller içerisinde yakıp tekrar gömdükleri de ortaya çıktı.
15 günlük evli, intihar eden narkoz teknisyeni toprağa verildi İsmet KÖZELO/KAYSERİ, (DHA) KAYSERİ'de çalıştığı hastanede damarından verdiği ilaçlarla yaşamına son veren narkoz teknisyeni 20 yaşındaki Hülya Çalık, Hunat Camii'nde kılınan namaz ardından, Şehir Mezarlığı'nda toprağa verildi. İl Kültür Müdürlüğü'nde memur Murat Çalık ile 15 gün önce evlenen Hülya Çalık, evliliğinin 4'üncü gününde bileklerini kestiği için hastanede tedavi gördü. Özel bir hastanenin ameliyathane bölümünde anestezi teknisyeni olarak çalışan Hülya Çalık, girdiği depresyondan çıkamayınca koluna açtığı damar yolundan kas gevşiteci enjekte ederken daha sonra narkoz alarak ölümü seçmişti. Çalışma arkadaşları tarafından cesedi merdiven dairesinde bulunan Hülya Çalık, son yolculuğuna uğurlanmak için Hunat Camii'ne getirildi. 15 günlük hayat arkadaşını kaybeden Murat Çalık güçlükle ayakta durabildi. Yağmur altında kılınan cenaze namazı ardından Murat Çelik, eşinin tabutunun başına geçerek, dua etti. Cenaze törenine İl Kültür Turizm Müdürlüğü, özel hastane çalışanları ve her iki ailenin yakınları katıldı..
Kavgada, arkadaşı tarafından tabancayla dudağından vuruldu Saadet KEFAL/ESKİŞEHİR, (DHA) ESKİŞEHİR’de, 44 yaşındaki Behçet Tekel, küfür yüzünden çıkan kavgada birlikte alkol aldığı arkadaşı 37 yaşındaki Orhan Yüksel tarafından tabancayla üst dudağından vurularak yaralandı. Olay, dün saat 15.30 sıralarında Kumlubel Mahallesi Sert Sokak’ta meydana geldi. İşsiz Behçet Tekel ile evinde birlikte alkol aldığı arkadaşlarından işsiz Orhan Yüksel arasında küfür yüzünden tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüşünce, Yüksel belinden tabancasını çıkardı. Kavga sırasında Orhan Yüksel’in elindeki tabanca ateş aldı. Tabancadan çıkan tek kurşun Behçet Tekel’in üst dudağını sıyırıp geçti. Çeşitli suçlardan çok sayıda sabıkasının bulunduğu belirtilen Behçet Tekel, arkadaşları tarafından çağırılan 112 Acil ambulansıyla Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Olayın ardından polis tarafından gözaltına alınan Orhan Yüksel, tabancayı Porsuk Çayı’na attığını söyledi. Soruşturma sürüyor.
Uslanmaz hırsız bu kez tutuklandı Ali AKSOYER/İSTANBUL, (DHA) FATİH’te bir otomobilden laptop bilgisayar çalarken görüntülenip yakalanan ancak çıkarıldığı mahkemede hakime, verem hastası olduğunu söyleyerek kendisini acındırınca, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Sezgin Ç., 12 gün sonra başka bir otomobilden bilgisayar çaldığı iddiasıyla yine gözaltına alındı. Çıkarıldığı mahkemedenin tutukladığı Sezgin Ç., cezaevine konuldu. Hırsızlık Büro Amirliği 17 Mart 2010'da yaptığı operasyonda Sezgin Ç. gözaltına alınmıştı. Polis soruşturmasında Sezgin Ç.’nin otomobilden bilgisayar çalarken güvenlik kameraları tarafından görüntülendiği ortaya çıkmıştı. Görüntülerde kısa bir süre park etmek için dörtlü lambalarını yakarak yol kenarına park eden bir kadının kullandığı otomobilin yanına yaklaşan Sezgin Ç.’nin şoförün aracı kilitleyeceği sırada kapılardan birinin mandalını elle tutup kilitlenmemesini sağladığı öğrenildi. Daha sonra otomobili kullanan kadının araçtan uzaklaşmasını bekleyen Sezgin Ç.’nin cep telefonuyla konuşuyor gibi yaparak otomobilin içinde neler olduğunu araştırdığı tespit edildi. Olay sırasında Sezgin Ç.’nin henüz yakalanamayan suç ortağının alışveriye giden kadını takibe aldığı böylelikle suçüstü yakalanmayı önlediği öğrenildi. Görüntülerde Sezgin Ç.’nin bu sırada otomobilde bulduğu laptop bilgisayarı alarak kaçtığı tespit edildi. Asayiş Şube Müdürlüğü'nde işlemleri tamamlanan Sezgin Ç. çıkarıldığı mahkemede suçunu kabul etti. Ancak verem hastası olduğunu söyleyerek kendisini acındıran Sezgin Ç. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Polis serbest bırakılan zanlıyı 12 gün sonra aynı suçtan tekrar yakaladı. Uslanmayan hırsız Sezgin Ç.’nin Üsküdar, Altunizade’de bulunan bir alışveriş merkezinin otoparkında park halinde duran Berkay Elmas’a ait araçtan bir önceki suçta işlediği yöntemi kullanarak yine bir labtop çaldığı anlaşıldı. Poliste işlemleri tamamlanan Sezgin Ç.’nin işlemlerinin bitmesinin ardından tekrar mahkemeye gönderildi. Sezgin Ç. bu kez hakim tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Öldürdü intihar dedi ADANA’da, gizli ilişki yaşadığı, kızına da tacizde bulunduğu öne sürülen 54 yaşındaki Abdurrahman Ak’ı bıçaklayarak öldürdüğü iddia edilen evli ve bir çocuk annesi 34 yaşındaki Makbule Y.’nin kasten adam öldürmek suçundan ömür boyu hapis cezası istendi. Kamyon şoförü 3 çocuk babası Abdurrahman Ak, 5 Şubat’ta, Havutlu Mahallesi’ndeki, insanların dua ettiği, dileyenlerin gece de yatabildiği Seyyit El Hıdır türbesinde kalbinden bıçaklanmış halde ölü bulundu. Olayı soruşturan jandarma, Ak’ın arkadaşı kamyon şoförü Tayfun Y.’nin eşi Makbule Y.’nin boğazından bıçakla yaralandığını saptadı. Adana Devlet Hastanesi’nde tedavi edilip, taburcu olan Makbule Y. ile eşi Tayfun Y., şüpheli olarak çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Cumhuriyet Savcısı’nın hakkında takipsizlik kararı verdiği Tayfun Y. tahliye edildi, eşi hakkında ise dava açıldı. İddianamede, Makbule Y.’nin ‘Kasten adam öldürmek’ suçundan ömür boyu hapis cezası istendi. İddianamede Makbule Y.’nin, Ak’ın “Benimle ölmeye var mısın?” diyerek kendini bıçakladığını, yaralanınca kaçtığını, onun da kendi kendini bıçakladığını söylemesine karşılık, kriminal raporlar, otopsi tutanağı, olay yeri keşif ve ölü muayene işlemleri dikkate alındığında bu savunmasına itibar edilmediği belirtildi. İddianamede, “Sağlak olan maktulün yaraların şekline göre sol elini kullanmış olması gerektiği, ancak, sol elini kullandığında 2 kez aynı bölgeden kendini bıçaklamasının mümkün olmadığı, şüphelinin yataktan çıktığını söylemesi nedeniyle yorganın bir kenarının katlanmış olması gerekirken, yorganın maktulün üzerinde bozulmamış vaziyette durduğuna” dikkat çekildi. Öldürülen Abdurrahman Ak ile ilişkisi olduğunu ifade eden Makbule Y., tutuklandığı nöbetçi mahkemede, “5- 6 yıldır birlikte oluyorduk. Yine birlikte olmak için kaçmıştık. Gidecek başka bir yer bulamayınca türbeye gittik. Burada Abdurrahman bana ‘Benimle ölüme var mısın?’ diyerek elindeki bıçağı önce bana salladı. Sonra da kendisine vurdu. Ben de kaçtım” diye ifade vermişti. KIZINA DA TACİZDE BULUNMUŞ Öldürülen Abdurrahman Ak’ın, Makbule Y.’nin 15 yaşındaki kızı S.Y.’ye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklu iken, olaydan bir ay önce tahliye edildiği anlaşıldı. Makbule Y. de, 5 Aralık 1997’de sevgilisi Murat K. ile birlikte 1.5 yaşındaki kızı Büşra’yı öldürmekten hapis almıştı. Olay tarihinde Makbule Y.’nin beşikten düştüğünü öne sürdüğü kızı Büşra, götürüldüğü hastanede ölmüş, ancak, polise gönderilen bir ihbar mektubunda, küçük kızın seviştikleri sırada ağlayarak kendilerini rahatsız ettiği için annesi Makbule Y. ve sevgilisi Murat K. tarafından tekme, tokat ve sopayla öldürüldüğü iddia edilmişti. Toprağa verildikten 25 gün sonra mezarı açılan bebeğin yapılan otopside başında ve vücudunda kırıklar saptanmıştı. Bu olayla ilgili Adana 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Öz kızını öldürmek’ suçundan ‘idam’ istemiyle yargılanan Makbule Y. ‘müebbet hapis’, sevgilisine ise 20 yıl hapis cezası verilmişti. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi’nin, suçun birlikte mi, yoksa ayrı mı işlendiğinin belirlenememesi gerekçesiyle kararı bozması üzerine, yerel mahkeme, Kasım 2000’de yapılan duruşmada her iki sanığı 16’şar yıl 8’er ay hapis cezasına çarptırmıştı. Makbule Y., 2002’de şartlı tahliye yasasından yararlanıp, tahliye edilmişti.