11.08.2015 - 13:52 | Son Güncellenme:
Arkeolojik eserlerin sergilendiği Şanlıurfa Müzesi’nin temelleri ilk kez 1948 yılında atılmıştır.Değişik yerlerde toplanan eserler, gün geçtikçe çoğalınca yeni bir müze binası çalışmalarına başlanmıştır. Yeni müze binası 1969 yılında hizmete açılmıştır.Yapılan arkeolojik kazılar sırasında çıkarılan kalıntıların ve vatandaşlardan toparlanan kalıntıların bulunduğu müzede 74.000 eser sergilenmektedir. Bu özelliğiyle Türkiye’nin 5. büyük müzesidir.
Şanlıurfa’da bulunan Fırfırlı Cami, şehrin tarihi ibadet mekânlarından biridir. Fırfırlı Cami, ilk yapıldığı dönemde bir kiliseydi. Kitabesine göre 1956 yılında camiye çevrilmiştir.İlk olarak On İki Havari Kilisesi, sonrasında Fırfırlı Cami olan yapı, şehir merkezine bağlı olan Vali Fuat Bey Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Merkezde bulunduğu için kolay bir ulaşım yoluna sahiptir.Caminin kilise olarak yapıldığı tarih bilinmemektedir. Kilise kullanılmaz hale gelince bir süre cezaevi olarak kullanılmıştır. Cami, üç nefli bazilika planlıdır.
Peygamberler şehri Şanlıurfa’nın merkezinde bulunur. Balıklı Göl ve her yıl yerli-yabancı turistlerin akınına uğrar. Ziyaretçi potansiyeli oldukça yüksek olan Balıklı Göl İbrahim Peygamberin ateşe atıldığı yer olarak bilinir. Balıklı Göl’ün içindeki balıklar avlanmaz, aksine kutsal sayılır.Rivayete göre; İbrahim Peygamber, dönemin hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele verdiği ve tek tanrı inancını yaymaya çalıştığı için Nemrut tarafından kalenin bulunduğu tepede ateşe atılır. Bunun üzerine Allah tarafından ateşe Ey ateş İbrahim’e karşı serin ve selamet ol emri verilir. Bunun üzerine ateş suya dönüşür ve odunlarda balıklara. İbrahim Peygamber, sağ bir şekilde suya düşer. İşte o düştüğü nokta Halil-ür Rahman gölü olarak adlandırılır. Nemrut’un kızı Zeliha’da İbrahim Peygambere inandığı için o da ateşe atar kendini. Zeliha’nın düştüğü yer ise Aynzeliha Gölü olarak anılır.Bir de derler ki; Anadolu topraklarının tümü işgal altına alınırsa göldeki balıklar askere dönüşecek ve savaşa katılacakları söyleniyor. Bu yüzden balıklar korunmaktadır.
Peygamberler şehri Şanlıurfa, köklü bir tarihe sahiptir ve ilk yerleşim M.Ö. 9500’e kadar dayanmaktadır. Bu sebepten dolayı Urfa tarihi kalıntılar bakımından oldukça zengindir.Balıklı Göl’ü, Göbekli Tepe’si, doğal güzellikleri arasında ise Fırat Nehri mutlaka gidilmesi gereken yerler arasında.Urfa Kalesi Şanlıurfa gezisi düzenleyenlerin uğramadan gittiği tarihi bir kalıntıdır. Dambak adındaki bir tepenin üzerinde bulunur ve yapımı M.Ö. 2000 yılı ile tarihlendirilir. Aynı zamanda Selçuklular, Memlükler, Eyyubiler, Akkoyunlular ve Osmanlılar döneminde birçok bakım ve onarım geçirmiştir.
Türkiye’nin en önemli akarsularından biri olan Fırat Nehri, Şanlıurfa, Gaziantep ve Adıyaman illerimiz arasından akıp Suriye sınırlarını geçmektedir.Ülkemizin doğal güzelliklerinin büyük bir parçası olan Fırat Nehri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en cezbedici bölgelerinden biridir. Nehri besleyen en önemli akarsu Dumlu Dağı’ndan gelmektedir. Harika bir coğrafyaya sahip olan Fırat Nehri’ni Şanlıurfa gezinize mutlaka dahil etmelisiniz.Nehrin uzunluğu 2.800 kilometre olup, Türkiye sınırlarında 970 kilometresi bulunmaktadır. Fırat Nehri’nde yüzmek oldukça tehlikelidir. Fakat doğal güzelliği göz doldurmaya devam eder.
Adıyaman’ın tarihi noktalarından biri olan Karakuş Tümülüsü, şehre gelen turistlerin mutlaka keşfetmesi gereken yerlerden biridir.Bölge Nemrut Dağı Milli Parkı’nın içinde bulunup, Kadınlar Anıt Mezarı olarak da adlandırılmaktadır. Kahta ilçesi sınırlarında yer alan Karakuş Tümülüsü, Kommagene Krali II. Mithradates tarafından annesi İsas adına inşa ettirilmiştir.Karakuş Tümülüsü’nün hangi yıl yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir.Tahminlere göre M.Ö. 1. yüzyılda inşa edilmiştir. Tümülüse ulaşım oldukça kolaydır. Kahta’nın hemen girişinde yer alır. Adıyaman’a seyahat etmeyi planlıyorsanız Karakuş Tümülüsü’nü mutlaka ziyaret etmenizi öneririz.
Adıyaman’ın eski yerleşim alanlarından biri olan Perre Antik Kenti, il merkezine 5 kilometre uzaklıkta olup Örenli Mahallesi’nde bulunmaktadır.Perre Antik Kenti’ni Adıyaman gezinize dahil ederseniz, burada 200’e yakın kaya mezarı, nekropol, sur duvarları ve çeşme sizleri bekliyor olacak. Kentin çeşmesi günümüzde de halk tarafından kullanılmaktadır.Kommagene ülkesinin 5 şehrinden biri olan Perre Anitk Kenti, Pirin olarak da adlandırılmaktadır. Adıyaman’ın pek bilinmeyen bu noktasını ziyaret edip ilk keşfedenlerden biri de siz olmalısınız. Buradaki kayalıklara oyulan mezarlar, antik şehrin en dikkat çeken kalıntıları arasındadır.
Arsemia Antik Kenti’ne bağlı olan Adıyaman Yeni Kale, Kahta ilçesine bağlı olan Kocahisar Köyü yakınlarında bulunmaktadır.Şehrin turist çeken noktalarından biri olan Yeni Kale, il merkezine 60 kilometre uzaklıktadır. Adıyaman Yeni Kale, Kommageneler tarafından yaptırılmış, Memlüklüler tarafından onarılmıştır. Kalenin içerisinde çarşı, cami, güvercinlik, su yolları ve zindan bulunmaktadır. Buradaki su yolları doğrudan Arsemia Antik Kenti’ne bağlanmıştır.
Gaziantep’in Nizip ilçesinde bulunur Zeugma Antik Kenti ve 20 bin dönümlük arazide yer alır. Nizip’in 10 kilometre doğusunda yer alan Gaziantep Zeugma, Belkıs Köyü’nün yakınında bulunuyor.Askeri bakımdan stratejik bir bölge olmuştur tarihinde ve aynı zamanda Fırat’ın geçilebilecek en sığ yerinde olmasından dolayı da önemi fazlasıyla artmıştır. Gaziantep Zeugma’da genellikle Roma Helenistik ve Bizans kalıntıları bulunduruyor.Özellikle Roma döneminde en zengin çağının yaşamıştır. Bir arkeolojik kazı sonunca Romalı zengine ait olan villa bulunmuştur ve misafir odasının tabanında Dionysos’un düğün sahnesi tasvir eden mozaikler ele geçmiştir. Ayrıca Zeugma Mozaik Müzesini de ziyaret edebilirsiniz.
Gaziantep tatilinizde şehrin tüm gezilecek yerlerini teker teker keşfettiğiniz günlerde, oturup dinlenebileceğiniz ve bir şeyler içerek tatlı yorgunluğunuzu üzerinizden atabileceğiniz bir mekan arayışına fazla girmenize gerek yok.Gezinize istediğiniz zaman ara verip, Tarihi Millet Hanı’nda enerjinizi toplayabilirsiniz. Yüzyıllardır ayakta kalmayı başarmış olan Tarihi Millet Hanı, 1562 yılında Sadrazam Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır.Zaman zaman geçirdiği onarımlarla günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmeyi başarmıştır. Tipik bir Osmanlı kervansarayı özelliği taşıyan han, 2003 yılında geçirdiği büyük çaplı bir restorasyondan sonra turizme kazandırılmıştır.
Dünyanın en büyük yeraltı tapınağının nerede olduğunu biliyor musunuz? Sizi farklı bir zaman dilimine sürükleyecek olan tapınak Gaziantep’teki Keber Tepesi’nin eteklerinde bulunmaktadır.Mitras Tapınağı, 1997-1998 yılları arasında Almanya Münster Üniversitesi ve Gaziantep Müzesi’nin çalışmalarıyla ortaya çıkarılmıştır. Tapınakta; yılan, akrep, yıldızlar ve köpek figürleri işlenmiştir. Aynı zamanda Tanrı Mitras’ın bir boğayı öldürme sahnesi de tapınağa resmedilmiştir.
Mimar Sinan’ın eserleri arasında bulunan Behram Paşa Camisi, Diyarbakır’ın gezilecek tarihi noktalarından biridir.Osmanlı mimarisinin önemli yapıları arasındaki cami, Diyarbakır Valiliği görevinde bulunan Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Diyarbakır’ın zengin tarihinin bir parçası olan Behram Paşa Camisi’ni, gezi listenize mutlaka dahil etmelisiniz. Hem dış mimarisiyle hem de içi dekorasyonuyla hayranlığınızı kazanacak.
Bir Diyarbakır gezisine şehrin doğal güzelliklerini ve tarihi yapılarını kolaylıkla sığdırabilirsiniz.Camiler, kiliseler ve hanların yanı sıra şehirde bulunan müzeleri de mutlaka gezmenizi öneririz. Cahit Sıktı Tarancı Müzesi ve Ahmed Arif Müzesi’nin yanı sıra Ziya Gökalp Müzesi de ziyaretlerinizi bekliyor olacak.Ziya Gökalp’in doğduğu ev olan bina, 1956 yılında müzeye çevrilmiştir. Ünlü şairin kişisel eşyaları ve belgelerinin sergilendiği müze, tarihi Sur ilçesinde bulunmaktadır.
Anadolu’nun ilk üniversitesi olan Mesudiye Medresesi, Diyarbakır’ın tarihi yapılarından biridir. Diyarbakır Ulu Cami’nin bitişiğinde bulunmaktadır.1198-1223 yıllarında inşa edilen medresede; fizik, tıp, ilahiyat, edebiyat, astronomi, biyoloji ve felsefe eğitimleri verilmiştir. Diyarbakır tatilinizde görmenizi önerdiğimiz yerlerden biri olan medrese, Melik Mesud döneminde tamamlandığı için ismi Mesudiye olarak kalmıştır. Yapımında kesme taş kullanılmış olup, iki katılıdır.
Şehrin merkezinde tüm görkemiyle gelen her misafirini selamlayan Diyarbakır Ulu Cami, Anadolu’nun en seki camilerinden biridir. Derler ki Arap orduları 639 yılında hakim olduğu Diyarbakır’ın en büyük kilisesini camiye çevirmişlerdir.1901 yılında Büyük Selçuklu hükümdarı Melik Şah’ın emriyle cami yenilenmiştir.
Kilise, merkezde bulunduğu için hem diğer tarihi alanlara ulaşımınızı kolaylaştıracak hem de doğal güzelliklerine…Şeyh Mutahhar Camisi’ne oldukça yakın konumda olan Mar Petyun Keldani Kilisesi’nin ilk olarak 4. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Şu anki yapısı ise 17. yüzyılda inşa edilmiştir.
Turistlerin yoğun ilgisini gören şehir; Behram Paşa Camisi, Fatih Paşa Camisi, Surp Giragos Ermeni Kilisesi, Sülüklü Han ve Şeyh Mutahhar Camisi’nde ağırlar gelen tüm misafirlerini. Diyarbakır gezinizde görmenizi önerdiğimiz bir yer daha var. Nasuh Paşa Camisi…
Afrin Çayı’nın kenarında bulunan Ravanda Kalesi, Kilis’in tarihi kalıntılarından biridir.İlk olarak Haçlı seferlerinde bahsedilen Ravanda Kalesi’nin tarihi 11. Yüzyıla kadar dayanmaktadır. Kilis’in tarihi, doğal güzellikleri ve yöresel yemekleri kesinlikle hayranlığınızı kazanacak.
639 sene boyunca dünya Süryanilerinin patriklik merkezi olan Deyrulzafaran Manastırı, Mardin’in tarihi yapılarından birini oluşturmaktadır ve il merkezinin 3 kilometre doğusunda yer almaktadır.Deyrulzafaran Manastırı’nın yapılış tarihi bilinmemektedir.
Kartal Yuvası olarak da bilinen Mardin Kalesi, Mardin’in mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biridir.Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Mardin’deki bu kale, Asur, Roma, Pers, Emevi, Bizan, Selçuklular, Akkoyunlular, Karakoyunlular ve Osmanlılar döneminde çok zaferler ve çok kaybedilen savaşlara tanık olmuştur.
Güneydoğu’nun tarihi gerçekliğini gözler önüne seren Mardin, içerisindeki yapılarıyla uzun bir gezi sunacak sizlere.Mardin’in en eski camilerinden biri olan Ulu Camii’nden bahsedeceğiz bu sayfamızda sizlere. Mardin Ulu Cami, şehrin en eski ibadet mekânıdır.Caminin kim tarafından ve hangi yıl yapıldığı hakkında bilgi bulunmamaktadır. Caminin kapısındaki tarihe göre 1190 yılında inşa edilmiştir.Caminin iki minaresinden biri kimine göre bir yıldırım düşmesi yıkılmıştır, kimine göre ise deprem sonucu yıkılmıştır.
Mardin-Nusaybin’de bulunan Dara Harabeleri ilçe merkezine 30 kilometre uzaklıktadır.Bir Mardin gezisi planlıyorsanız gezi listenize mutlaka Dara Harabeleri’ni eklemelisiniz. İçindeki su sarnıçları, su değirmeni, tiyatrosu, köprüsü, kilisesi, tophanesi, yeraltı şehri görebileceğiniz kalıntılar arasındadır.Mezopotamya’nın Efes’i olarak kabul gören Dara’nın tarihi M.Ö. 530-570 tarihine kadar dayanmaktadır ve Mezopotamya’nın ilk barajı bu bölgede kurulmuştur.
Batman-Beşiri’de yer alan Mor Kiryakus Manastırı, bulunduğu bölgedeki 80’e yakın kiliseyle şehrin en gezilesi noktalarından biridir.Batman-Beşiri’de yer alan Mor Kiryakus Manastırı, bulunduğu bölgedeki 80’e yakın kiliseyle şehrin en gezilesi noktalarından biridir. Mor Kiryakus Manastırı, bir dönem Hasankeyf bölgesinde kalmaktaydı. Manastır, çevresindeki 80’e yakın kiliseden en önemli ibadet mekânıdır.Manastırın 2 kitabesi olsa da yapılış yılı ve kim tarafından yaptırıldığı hakkında kesin bilgi yoktur. Bunun sebebi, Hristiyanların kitabelerde İncil’den dini metinler yazmasıdır. Fakat araştırmalara göre 4. yüzyıla ait olduğu tahmin edilmektedir.
Kale hakkında kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, M.S. 363 yılında Bizanslar tarafından inşa edildiği tahmin edilmektedir.Kaleye doğu ve batıda bulunan iki merdivenle çıkılmaktadır. Tarihi kaynaklar incelendiğinde kalenin ilk dönemler 7 kapıya sahip olduğu bilgisi ele geçmiştir.