15.09.2021 - 12:12 | Son Güncellenme:
Türkiye'de daha çok futbolcuları ve dizileriyle bilinse de Güney Amerika zengin kültürel geçmişi, tüm dünyada sevilen mutfağı ve sıcakkanlı insanlarıyla ünlü. Bu geniş coğrafya birbirinden özel kentlere ev sahipliği de yapıyor. İşte o kentlerden bazıları...
Dağlık bir bölgede kurulu olan Medellin, sadece Kolombiya'nın değil, Latin Amerika'nın da en ünlü kentlerinden biridir. Bunda kuşkusuz Narcos dizisi ve dizide hayatı anlatılan mafya lideri Pablo Escobar'ın da payı büyüktür. Kentin merkezindeki görkemli binalar ve meydanların aksine dağların eteklerindeki gecekondu mahalleleri Medellin'in zıtlıklarını en yalın şekilde yansıtmakta. Kentte son yıllarda Pablo Escobar turizmi de yaşanmakta. Turistler için düzenlenen özel turlarda Escobar'ın yaşadığı yerler gösterilmekte.
Son yıllarda ekonomik sıkıntılar yaşayan Venezuela'nın başketi olan Caracas, kıtanın hem en görkemli gökdelenlerine hem de yoksul semtlerine ev sahipliği yapmakta. 2130 metreye ulaşan dağların arasında kurulu olan Caracas, bol yağış alan bir yer. 2 milyonu aşkın bir nüfusa ev sahipliği yapan kentte Atatürk Caddesi bulunmaktadır.
Buenos Aires, "Yeni Dünya"nın Kanada'daki Montreal şehriyle birlikte en Avrupai kenti olarak biliniyor. Amerika'nın Parisi olarak anılan Buenos Aires, bulvarları, kafeleri ve eğlence hayatıyla dikkat çekiyor. Tango'nun doğduğu kent olarak da bilinen Buenos Aires'te İspanyolların yanı sıra Doğu Avrupalı göçmenler, Almanlar ve Araplar yaşamakta.
Dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan Sao Paulo, Latin Amerika'nın da mutlaka görülmesi gereken kentlerinden biri. Özellikle sokak sanatı konusunda dünyanın önde gelen kentlerinden biri olan Sao Paulo 12 milyonu aşkın nüfusu ve oldukça işlek limanıyla dikkat çekiyor. İstanbul'dan Sao Paulo'ya 14 saat süren bir uçuşla aktarmasız ulaşmak mümkün. Brezilya ve Türkiye arasında turistik ziyaretler için vize gerekmemektedir.
Bolivya'nın başkenti olan La Paz, İspanyolca barış anlamına geliyor. Kıtanın en ucuz başkenti unvanına sahip olan La Paz, İspanyol sömürgesi olduğu dönemden kalma renkli ve tarihi yapılarla dikkat çekiyor. Kıtada İspanyol kökenli nüfusun en az olduğu ülkelerden biri olan Bolivya, yerli kültürün izlerinin en çok hissedildiği yerlerden biri. La Paz'da da bu kültürün izleri yoğun biçimde hissedilmekte.
Paraguay, Bolivya ile birlikte Latin Amerika'da denize kıyısı olmayan iki ülkeden biri. Başkent Asuncion, ülkenin kalbi konumunda. Araştırmalara göre dünyanın en mutlu insanlarının yaşadığı ülkelerden biri olan Paraguay'ın başkenti de bu durumdan payını almış durumda. Neo-gotik yapıları, meydanları ve eğlenceli gündelik hayatıyla Asuncion, görülmesi gereken yerler arasında. Genellikle Madrid aktarmalı uçuşlarla gidebileceğiniz Asuncion'a ulaşmak 20 saati buluyor.
Şili'nin And Dağları yamacında yer alan başkenti Santiago, gökdelenleri, sömürge döneminden kalma görkemli yapıları ve meydanlarıyla ünlü. Çalkantılı bir tarihi olan ülkenin başkenti, bu koşullardan en çok etkilenen yerlerden biri. 1541 yılında kurulan kent, aynı zamanda kıtadaki en eski yerleşimlerden de biridir.
Uruguay'ın başkenti Montevideo, Atlas Okyanusu'na açılan bir körfezde yer alan konumuyla ticaret açısından öneme sahiptir. 19. yüzyılda Avrupa'nın pek çok ülkesinden göç alan Montevideo'da İspanyolların yanı sıra önemli bir İtalyan nüfus da vardır. Avrupai bir görünümü olan Montevideo sahil boyunca uzanan geniş caddeleri ve kafeleriyle dikkat çekiyor.
Ipanema ve Copacabanna gibi plajları, Samba festivali ve devasa Kurtarıcı İsa heykeliyle Rio De Janeiro, dünyanın en ünlü kentlerinden biri. 2016'da düzenlenen Yaz Olimpiyatları'na da ev sahipliği yapan kent, Brezilya'nın da en büyük ikinci şehridir. Deve hörgücünü andıran tepelerin arasında kurulan Rio de Janeiro'da lüks ve sefalet çoğu zaman yan yana görülebilmekte.
Sırada dünyanın en ilginç kentlerinden biri olan Ushuaia var. Dünyada insanların yerleşik yaşadığı en güney nokta olan Ushuaia, Arjantin'in "Ateş Toprakları" olarak bilinen en güney ucundaki Ushuaia'da penguenlere rarstlamanız da mümkün.
1533 yılında kurulan kent adını tarihi Kartaca'dan almakta. Kolombiya'nın kuzeyinde, Karayip Denizi kıyısında yer alan Cartagena, çok katlı binaların yanı sıra sömürge dönemine ait yapılarıyla da dikkat çekmekte. 16. yüzyıldan itibaren yoğun bir İspanyol göçü alan bölgede bu etki günümüzde de devam etmekte.
Ekvator'un başkenti Quito, Latin Amerika'daki tipik bir kolonyal dönem şehridir. 1534 yılında kurulan kentte tıpkı diğer Latin Amerika şehirleri gibi katedralin merkezde yer aldığı bir meydan ve onun etrafında gelişen yerleşim yerleri konumlanmıştır.