24.04.2025 - 18:12 | Son Güncellenme:
Korumacılık, çocuklarımızın fiziksel ve duygusal güvenliğini sağlamak için gösterdiğimiz doğal bir içgüdü olabilir. Ancak bu koruma, çocuğun her adımını kontrol etmeye, her sorunu onun adına çözmeye veya her türlü riskten uzak tutmaya dönüştüğünde, aşırı korumacılık ortaya çıkar. Peki, bu tutumun çocuklar üzerindeki somut sonuçları nelerdir?
Aşırı korumacı ebeveynler, çocuklarını olası her türlü tehlikeden korumak için sürekli uyarılarda bulunabilir. “Düşersin, dikkat et!”, “Ona dokunma, zararlı olabilir!” gibi ifadeler, iyi niyetle söylense de, çocuğun zihninde dünyayı tehlikelerle dolu bir yer olarak algılamasına neden olabilir. Bu sürekli uyarılar, çocuğun risk almaktan korkmasına ve yeni deneyimler karşısında kaygı duymasına yol açar
Aşırı korumacılık, çocukların kendi kararlarını alma ve sorunlarını çözme yeteneklerini geliştirmesini engeller. Eğer bir ebeveyn, çocuğunun her problemini çözüyor, her kararını onun adına alıyor veya her zorlukta devreye giriyorsa, çocuk kendi kendine yetme becerisini kazanamaz.
Aşırı korumacı bir ortamda büyüyen çocuklar, genellikle öz güven eksikliğiyle mücadele eder. Eğer bir çocuk, her zorlukta ebeveyninin müdahale ettiğini görürse, kendi yeteneklerine güvenmeyi öğrenemez. Örneğin, bir oyunda başarısız olduğunda hemen teselli edilip oyundan alınması, çocuğun başarısızlıkla başa çıkma becerisini geliştirmesini engeller.
Hata yapmak, öğrenmenin en etkili yollarından biridir. Çocuklar, deneme-yanılma yoluyla problem çözme, yaratıcı düşünme ve karar alma becerilerini geliştirir. Ancak, aşırı korumacı ebeveynler, çocuklarının hata yapmasına izin vermez veya her durumda onların adına müdahale ederse, bu öğrenme süreci kesintiye uğrar.
Çocuklarımızı korumak, onlara duyduğumuz sevginin en güzel ifadelerinden biridir. Ancak bu korumayı aşırıya kaçırdığımızda, iyi niyetle başlayan bu yaklaşım, çocuklarınızın ruhsal ve duygusal gelişimine zarar verebilir.