Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış.
Yalan söylemeyi huy edinmiş kimselere kolay kolay kimse inanmaz. Kişilerin yalancı hakkındaki bu kanıları öyle pekişir ki, yalancının sözleri gerçeği yansıtsa bile onun bu sözlerine kimse inanmaz.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Hayatını yalancılık üzerine oturtmuş olan insanlar, kendi yalanlarına destek olacak tedbirleri alırlar; bunun için de gerekli titizliği gösterip masrafa girerler.
Yanlış hesap Bağdat’tan döner.
Ortaya çıkan bir yanlışlık çok geç de olsa, ne olursa olsun düzeltilmelidir.
Yapı taşı, yapıdan kalmaz.
Değerli, elinden iş gelen kimse boşta kalmaz. Mutlaka kendisine bir iş bulunur.
Yarası olan gocunur.
Bir işte sorumlu aranırken kusurlu olan kimse, açığı ortaya çıkacak diye telâşa düşer.
Yarım elma, gönül (hatır) alma.
Sunulan armağan küçük de olsa, gönül almaya yeter. Çünkü önemli olan dostlarımızı unutmadığımızı, hatırladığımızı ortaya koymaktır.
Yemeyenin malını yerler (üstüne bir bardak bu içerler).
Kimi cimri kimseler para ve mallarını biriktirirler ama harcamaya, yemeye bir türlü kıyamazlar. Ne var ki, onların kıyıp da faydalanamadığı bu para veya malı sağlıklarında o ya da bu, öldükten sonra ise mirasçıları bir güzel yerler.
Yiğit meydanda belli olur.
Atıp tutma, “ben şöyle yaparım, böyle ederim” demek, kişinin yiğit olduğunu göstermez. Asıl yiğit iş başında, kavgaya ve mücadeleye tutuştuğunda belli olur.
Yolcu yolunda gerek.
1. Bir yerden bir yere doğru gitmeye hazırlanan kimse, kimi sebeplerden ötürü oyalanmamalı, zaman geçirmeden yoluna koyulmalıdır.
2. Bir amacı gerçekleştirmek için çalışan, gayret sarf eden kimse kimi sebeplere takılıp kalmamalı; vakit kaybetmemeli ve bir an önce hedefine varmalıdır.
Yuvayı yapan dişi kuştur.
Evin dışındaki işler erkekten, içindeki işler de genellikle kadından sorulur. Bu bakımdan tertipli, geçinmesini bilen, çekip çeviren, en önemlisi tutumlu olan kadın ailesini huzurlu kılar; evin içine mutluluk getirir.
Zahmetsiz rahmet olmaz.
Sıkıntı çekmeden, güçlüklere göğsü germeden, yorulup emek vermeden, uğraşıp didişmeden, kimi masraflara da girmeden olumlu, güzel, hoş bir sonuç elde etmek mümkün değildir. Unutmayalım ki, Yüce Allah, çalışanları sever; onlara rahmet eder.
Zararın neresinden dönülse kârdır.
Zarar, bir şeyin ya da bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya kötü sonuçtur. Eğer zarar-ziyan devam ediyor ve önü alınamıyorsa, yapılan işi hemen kesmekle daha fazla zarardan kurtulmuş, zarardan kurtulmakla da kâr etmiş olursunuz.
Zenginin malı, züğürdün çenesi yorar.
Yoksul, züğürt kimseler çoklukla birinin zenginliğinden, malından ve parasından, kazancından, hatta yiyip içmesinden, gezip tozmasından söz ederler. Oysa böylesi bir konuşma son derece gereksiz ve yersizdir; ayrıca ellerine bir şey geçmediği gibi dedikoduya da bulaşmış ve yanlış bir iş yapmış olurlar.
Zora dağlar dayanmaz.
Gücü, kuvveti elinde bulunduran ve zor kullanan kimseler pek çok kimseye boyun eğdirirler; öyle ki büyük güçleri bile yener, istediklerini yaptırırlar.
Zorla güzellik olmaz.
İnsanların yapıları bir değildir. Bu bakımdan beğenme, hoşlanma duyguları da farklı farklıdır. Dolayısıyla bir kişiye beğenmediği bir şeyi zorla beğendirmeye çalışmak yanlış bir yola girmek demektir.
Acele işe şeytan karışır: Belki de en çok kullanılan atasözlerinden biridir. Acele davranma gibi durumlarda bu atasözü kullanılır. Yaptığımız işlerde acele edersek hata riski ortaya çıkar ve aksilik çıkabilir. Anlamlarına gelmektedir.
Abanın kıymeti yağmurda bilinir: Hiç değerini bilmediğimiz veya unuttuğumuz eşyaların zamanı geldiğinde kıymetlendiği ifadeler için kullanılır.
Acemi katı kapı önünde yük indirir: İşi alan kişi profesyonel şekilde çalışma yapmaz. İşi yarıda bırakır. Üstüne birde işten sıyrılıp kaçar.
Acı patlıcan kırağı çalmaz: Zorluk gören kişiler her şeyin üstesinden gelir. Önceden zorluk gördüğü için yine bir zorlukla karşılaşsa da hemen pes etmez ve mücadele verir.
Ağaç yaprağıyla güzeldir: Olumlu ve mutluluk anlarında herkesle paylaşma isteği duyulur
Besle kargayı oysun gözünü: İnsanlara iyilik yaparsınız ve yardım edersiniz. Ama iyilik yaptığınız kişi bunun kıymetini bilmez ve siz karşı gelebilir ya da ihanet eder.
Boş çuval ayakta durmaz: Bir yere tutunamayan, bir işi beceremeyenler için bu atasözü kullanılır.
Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar: İyi bir karaktere sahip olan bireyler önlerine engel çıksa da kötülüklerle karşılaşsalar da her zaman iyilikle ve güzellikle olayları karşılar.
Büyük lokma ye büyük söz söyleme: Her ağzımıza geleni söylememek gerekir. Söylenilen gibi her şey doğru çıkmayabilir. Büyük laf ederek büyümeyiz.
Can çıkmayınca huy çıkmaz: Bir insanın huyu neyse o şekilde aynı kalır. Değiştirmeye kalkışsanız bile değişmez. Hep aynı kalır.
Damlaya damlaya göl olur: Birikim yapmak için az paraya sahip olabilirsiniz. Ancak azar azar biriktirince daha sonrasında çoğalır. Günümüzde oldukça yaygın kullanılan atasözleri ve anlamları olarak bilinir.
Denize düşen yılana sarılır: Hiç sevmediğimiz kişileri bile zor zaman arar oluruz. Bir işimiz düştüğünde aramızın iyi olmadığı kişiye bile başvururuz.
Dikensiz gül olmaz: İyi ve güzel olan şeylerin içinde illa ufak tefek sıkıntılarda olabilir.
Esirgenen göze çöp batar: Daha çok bir eşya alınırken söylenir. Üzerinde çok dururuz ve aman bir şey olmasın diye uğraşırız. Ancak ters teper ve bazen başına gelmeyen kalmaz.
Fare çıktığı deliği bilir: Bazı insanlar yaptıkları işleri önceden hesaplar. Halk tarafından bir tepki geldiğinde ne diyeceklerini önceden saptar.
Gün doğmadan neler doğar: Hiçbir zaman umudumuzu kaybetmemiz gerekir. Beklenmedik anda karşımıza bir şeyler çıkarabilir.
Hazıra dağ dayanmaz: kenarda olan parayı harca harca eninde sonunda biter.
Huylu huyundan vazgeçmez: Kişinin taşıdığı bir huy ne ise aynı şekilde devam eder, değiştiremezsiniz.
İyilik eden iyilik bulur: İyilik eden kişiler onun karşılığında er ya da geç bir iyilik görür.
Sabrın sonu selamettir: Bir derdi sıkıntısı olan kişi eninde sonunda sabrederse tüm dertlerinde kurtulabilir.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar: Hırsızlık yapan, birinin eşyasını çalan yakalanmamak için önlemini daha önceden almıştır.
Laf ile peynir gemisi yürümez: Sürekli konuşmak ile bir yere varılmaz. Konuşmaktan çok icraat yapmak gerekir.
Ne ekersen onu biçersin: Hayatta ne yaparsınız onun karşılığını görürsünüz.
Öfkeyle kalkan zararla oturur: Birden parlayan insanlar daha sonradan pişman olabilir. Aniden öfkelenince birilerin canını yakabilir veya kırabilir.
Zahmetsiz rahmet olmaz: Bir iş veya bir şey başarmak için sıkıntılardan geçmek gerekir. O yol için çaba göstermek gerekir. Emek harcamadan ulaşılmaz.