27.07.2009 - 13:13 | Son Güncellenme:
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi Acil Servisine getirilen kadın hastaya tecavüz ettiği öne sürülen müstahdem tutuklandı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, aşırı alkol aldığı için rahatsızlanarak bir kadın arkadaşı tarafından önceki gece saat 03.00 sıralarında AÜ Hastanesine getirilen İngilizce öğretmeni G.T, kusmak isteyince, AÜ Hastanesince özel bir şirketten hizmet alımı yoluyla istihdam edilen ve hasta taşıma işinde çalıştırılan Hayri Güçük tarafından, kusabilmesi için tuvalete götürüldü. İngilizce öğretmeni G.T, acil servis sorumlu hekimine, Hayri Güçük’ün tuvalette kendisine tecavüz ettiğini söyledi. Şikayet üzerine acil servis sorumlu hekimi durumu hastane polisine bildirdi. Gözaltına alınan Güçük, sorgusunun ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Hayri Güçük’ün, karakoldaki ifadesinde, G.T. ile rızası üzerine birlikte olduğunu söylediği, öğretmen G.T’nin ise "Bayılmak üzereydim, karşı koyamadım" dediği iddia edildi. -"İŞİNE SON VERİLDİ"- AÜ Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Abdullah Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olayın acil servis hekiminin polise başvurması üzerine ortaya çıktığını belirterek, şunları söyledi: "Hastayı tuvalete götüren personel, hizmet alımı yoluyla çalıştırdığımız, taşeron firma personeli. Hasta, tuvaletten dönüşünde acil servis sorumlusu hekim arkadaşımıza şikayetini bildirmiş. Şikayeti değerlendiren acil servis sorumlusu hastane polisine ve savcılığa şikayeti intikal ettirmiş. Böyle bir kişinin hastanemizde yeri yoktur. İşine son verdik. Böyle bir olayı kapatma gibi bir niyetimiz asla olamaz. Bu kişi suçluysa cezasını çekmesini istiyoruz."
İZMİR'de eğlenceden dönerken mazgala düşürdüğü telefonunu almaya çalışan üniversite öğrencisi 23 yaşındaki S.K., bu sırada kendisine yardım edeceğini söyleyerek otomobiline alan A.P.'nin ormanlık alanda tecavüzüne uğradı. Bıçakla tehdit ederek tecavüz ettiği genç kızla yeniden görüşmek isteyen A.P., buluşma yerinde polisin operasyonuyla yakalandı.Geçen Çarşamba günü saat 03.30 sıralarında meydana gelen olayda, Ankara Üniversitesi'nde eğitim gören S.K. adlı kız, üç kız arkadaşıyla Alsancak Semti'nde eğlendikten sonra evine gitmek için yola çıktı. Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinde yürüyerek evine giden S.K., denizi seyrederken dalgınlıkla elindeki telefonu mazgala düşürdü.YARDIM BAHANESİYLE YANINA YAKLAŞTIS.K. ve arkadaşları, çabalarına rağmen mazgaldan telefonu çıkartamayınca çevreden yardım istemeye başladı. Bu sırada yanlarına gelen 19 yaşındaki A.P., otomobilinde gerekli araçların bulunduğunu, istemeleri halinde onları verebileceğini söyleyerek S.K.'yle birlikte, diğer genç kızların yanından ayrıldı.İddiaya göre malzemeleri verme bahanesiyle S.K.'yi aracına alan A.P., bıçakla genç kızı tehdit ederek etkisiz hale getirdikten sonra, Narlıdere Mezarlığı yakınlarındaki ormanlık alana götürdü. A.P., burada öldürülme korkusuyla kendisine karşı koyamayan genç kıza tecavüz ettikten sonra Güzelyalı Semti'ndeki evlerinin bir sokak arkasına götürerek bıraktı.Yaşadığı dehşetin ardından uzun süre kendisine gelemeyen S.K., olayı anlatıp yardım istediği arkadaşlarıyla polise başvurdu. Tecavüz şüphelisinin aracının plakasını almadıkları ve ismini bilmedikleri için sadece genç kızın verdiği bilgilerle Gasp Büro Amirliği ekipleri, çalışma başlattı.YENİDEN BULUŞMAK İSTEDİOlayla ilgili araştırmaların sürdüğü sırada polis ekiplerini arayan S.K., tecavüz eden A.P.'nin olay sırasında numarasını aldığı cep telefonundan kendisini aradığını ve buluşmak istediği bilgisini verdi. Ekiplerle işbirliği yapan S.K.'nın, alışveriş merkezinde buluşmak üzere randevu verdiği A.P., önlem alan polislerce yakalandı.Bilgisayar tamircisi olan A.P.'nin babasının da ‘sahte evrak düzenlemek’ten halen cezaevinde bulunduğu öğrenildi. Gözaltına alındıktan verdiği ifadesinde, tecavüz olayının doğru olmadığını, herşeyin S.K.'nın rızasıyla yaşandığını ileri süren A.P., sevk edildiği Adliye'de çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.Taylan YILDIRIM/İZMİR, (DHA)
ADANA'da, aşırı hız nedeniyle virajı alamayarak sulama kanalına uçan otomobilde bulunan ‘Boğa' ailesinin fertlerinden sürücü baba 33 yaşındaki Rüstem Boğa öldü. Boğa'nın eşi ve 2 çocuğu kurtarıldı.Kaza, saat 10.30 sıralarında Yeşilbulvar Toki Evleri Karşısı'ndaki Devlet Su İşleri'ne ait sulama kanalında meydana geldi. Toros Mahallesi'ndeki bir apartmanda kapıcı olarak çalışan Rüstem Boğa, Saimbeyli İlçesi'ndeki köylerinden dönerken yönetimindeki 01 UJ 544 plakalı otomobilin aşırı hız nedeniyle direksiyon kontrolünü kaybetti. Virajı alamayan otomobil yoldan çıkıp, 3 metre derinlikte su bulunan kanala yuvarlandı. Kanalda takla atıp, ters dönerek sürüklenen otomobili kullanan sürücü Rüstem Boğa, yardımına koşanlarla birlikte eşi 33 yaşındaki Fatma Boğa ile çocukları 11 yaşındaki Esra ve 6 yaşındaki Mert Kaan Boğa'yı kurtardı. Adana Numune Hastanesi'ne götürülen anne ile çocuklarının sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.Eşi ve çocukları kurtarıldığı sırada otomobilden çıkmayan Rüstem Boğa, daha sonra kendini otomobilin penceresinden dışarı attı. Ancak, havasız kalıp, su yutması ve güçsüz kalması üzerine akıntıya kapıldı. Boğa, otomobilden yaklaşık 100 metre uzaklıkta, kazadan yaklaşık yarım saat sonra dalgıç polislerin araması sonucu bulundu. Çağrılan 112 acil sağlık ekiplerinin müdahale edip, suni solunum ve kalp masajı yaptığı Boğa, ambulansla Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'ne götürüldü. Acil Servis'e götürülen Boğa'nın öldüğü anlaşıldı. Eşi ve çocuklarını kurtarırken ölen Boğa'nın cesedi hastane morguna konuldu.“NE OLUR BABAMIZI KURTARIN”Adana'da, aşırı hız nedeniyle virajı alamayarak sulama kanalına uçan otomobilden çıkarılıp kurtarılarak hastaneye götürülen Fatma Boğa, tedavilerinin ardından çocukları Esra ve Mert Kaan Boğa ile birlikte eşinin cenazesinin bulunduğu Balcalı Hastanesi’ne gitti. Hastanede önce eşi için yoğun bakımda yattığı belirtilip, ölümü gizlenen Fatma Boğa, acı gerçeği öğrenince sinir krizi geçirdi.Çocuklarına sarılıp ağlayan Fatma Boğa, gözyaşlarına boğuldu. Çocuklar Esra ve Mert Kaan da, babalarının ölüm haberi üzerine ağlamaya başladı. Yakınları tarafından teselli edilmeye çalışılan 2 kardeşin, kanaldan çıkarıldıktan sonra, çevredekilere, “Ne olur babamızı kurtarın, o suda kaldı. Ne olur yardım edin” dedikleri belirtildi.Sağlık ekiplerince müdahale edilen Fatma Boğa, eşinin ardından, “Bizi nasıl bırakıp gidersin. Hiç aklımıza gelir miydi? İşyerinden, çalıştığı apartmandan arayıp, ‘Ne zaman geleceksin?’ diye sordular. O da ‘12.00 gibi gelirim’ dedi. Yavrularım, çocuklarım, ‘Babam nerde?, çıkarın babamızı' diye ağlıyorlar. ‘Otomobilde başka kimse var mı?’ dediler, ‘Kocam yok, onu sudan çıkartın’ dedim. Seni bizden nasıl ayırdılar” diyerek ağıt yaktı.Eşi ve çocuklarını kurtarmak isterken ölen Rüstem Boğa'nın cenazesi, otopsinin ardından toprağa verilmek üzere Saimbeyli İlçesi'ne götürüldü.Tahsin ÜLKER/ ADANA, (DHA)
Motosikletli genç kız, TIR'a çarpıp öldü Hakan ÇELİKBAŞ/SAMSUN, (DHA) İSTANBUL'dan motosikletiyle Karadeniz turuna çıkan 25 yaşındaki Gökçen Yılmaz, Samsun yakınlarında önündeki aracı hatalı sollayınca karşıdan gelen TIR'a çarptı. Kazada ağır yaralanan Gökçen Yılmaz, kaldırıldığı Devlet Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Kaza, dün gece 20.30 sıralarında, Ankara- Samsun karayolunun Samsun yakınlarındaki Toptepe Mevkii'nde meydana geldi. İstanbul'dan tek başına Karadeniz turuna çıkan Gökçen Yılmaz, 34 AS 2224 plakalı motosikletiyle Samsun'a yaklaştığı sırada, önünde giden bir aracı sollamak istedi. Aracı sollayan Gökçen Yılmaz, karşı yönden gelen 53 yaşındaki Şefik Akbulut yönetimindeki 01 RS 988 plakalı TIR'a çarptı. Kaskı bulunmasına rağmen, aşırı hızla seyrettiği için TIR'ın önüne çok şiddetli çarpan Gökçen Yılmaz, ağır yaralandı. Çağrılan ambulansla Kavak Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Yılmaz, yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Çevresinde ‘maceraperest’ olarak tanınan Gökçen Yılmaz'ın, cenazesi bugün memleketi Edirne'de toprağa verilmek üzere Kavak Devlet Hastanesi morgundan alındı.
Metro istasyonunda bayıldı, ‘tecavüze uğradım’ dedi Erdoğan PAÇİN- Sebile ÇETİN/BURSA, (DHA)BURSA’nın Mudanya İlçesi’nde metro istasyonunda baygınlık geçiren 30 yaşındaki Y.D.Y., gelen polislere 3 kişi tarafından kaçırılıp tecavüze uğradığını söyledi. Bursaray’ın Mudanya Yolu’ndaki Organize Sanayi durağında bu sabah bir kadın baygınlık geçirip yere düşünce, çevrede bulunanlar 112 ve polise haber verdi. Gelen 112 Acil Servis ekiplerince müdahale edilen genç kadın, tecavüze uğradığını söyleyerek polisten yardım istedi. 6 ay önce eşinden ayrıldığını ve yalnız yaşadığını belirten Y.D.Y., dün gece yolda tanıştığı Murat, Dursun ve Ahmet isimli kişilerin otomobiline bindiğini ve birlikte ormanlık alana gittiklerini söyledi. Burada kafasına odunla vurulduktan sonra tecavüze uğradığını iddia eden Yıldız Duman Y. “Beni Mudanya’da deniz kenarından alıp ormanlık alana götürdüler. Odunla vurduktan sonra tecavüz edip, yol kenarına bıraktılar. Ben de minibüse binerek metro istasyonuna geldim” dedi. Genç kadın Çekirge Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alınırken, polis olayla ilgili soruşturma başlattı.
ZONGULDAK’ta, taksici sevgilisi 34 yaşındaki Osman Demir ile birlikte, öz annesi 37 yaşındaki Gülüm Güneş’i bıçakla öldürüp, cesedini maden ocağında tiner döküp yakan 16 yaşındaki T.Y.B., annesinin sevgilisi Saffet Arık’ın kendisine tecavüz ettiğini, buna göz yumduğu gerekçesiyle de annesini öldürdüğünü söyledi.24 Mayıs 2008’de meydana gelen olayda, Zonguldak Kız Meslek Lisesi öğrencisi T.Y.B., taksici sevgilisi Osman Demir ile ilişkisine karşı çıkan annesi Gülüm Güneş’i, Terakki Mahallesi’ndeki evinde sevgilisiyle bıçaklayarak öldürdü. T.Y.B. ve Demir, cesedi taksi ile götürdükleri Kozlu Beldesi’ndeki ormanlık alanda bulunan kullanılmayan kaçak maden ocağında üzerine tiner dökerek yaktı. Tinerin bir anda parlamasıyla alevlerin içinde kalan T.Y.B. ve Osman Demir, yanık nedeniyle oluşan yaralarını tedavi ettirmek için Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne gitti. Hastanede polisin durumlarından şüphelenerek ifadelerine başvurduğu sevgililerden cinayeti itiraf eden Osman Demir yakalanırken, T.Y.B. bu sırada hastaneden kaçtı. T.Y.B. kısa bir süre sonra saklandığı Fener Lisesi’nin kazan dairesinde yakalandı.AĞIRLAŞTIRILMIŞ ÖMÜR BOYU HAPİSCumhuriyet Savcısı’nın cinayetle ilgili iddianameyi hazırlamasının ardından, T.Y.B. ve Osman Demir hakkında, ‘kasten adam öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, Demir hakkında ayrıca T.Y.B.’ye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 8 yıl hapis, T.Y.B.’ye tecavüz ettiği iddia edilen Gülüm Güneş’in sevgilisi belediyede işçi olarak çalışan Saffet Arık hakkında da cinsel istismar suçundan 8 yıl ağır hapis cezası istemiyle dava açıldı.Aynı davada, cinayetin ardından T.Y.B.’yi görev yaptığı Fener Lisesi’nin kazan dairesinde saklayan N.H. de tutuksuz yargılanıyor.‘ANNEMİN SEVGİLİSİ TECAVÜZ ETTİ’Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dünkü duruşmasında, T.Y.B., annesinin sevgilisi olduğunu öne sürdüğü Saffet Arık’ın kendisine tecavüz ettiğini, buna göz yumduğu için de annesini bıçaklayarak öldürüp, iz bırakmamak için de cesedini maden ocağında yaktığını itiraf etti.‘T.Y.B. CİNAYETİ TEK BAŞINA İŞLEDİ’Cinayeti T.Y.B.’nin tek başına işlediğini iddia eden 1 çocuk babası Demir ise, “Benim tek suçum, olay sırasında evde bulunuyor olmam. T.Y.B.’den böyle bir olay beklemediğim için dondum kaldım. Herhangi bir müdahalede bulunmadım. Olay üstüme kalır korkusuyla cesetten kurtulması için T.Y.B’ye yardım ettim. Ancak T.Y.B., ben de bu olayın içindeymişim gibi hissettirdi” dedi.Gülüm Güneş ile ilişki yaşadığını kabul eden Saffet Arık ise, T.Y.B.’ye tecavüz ettiği iddiasını kabul etmedi.Mahkeme heyeti, T.Y.B.’nin akıl ve ruh sağlığının yerinde olup olmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu’na gönderilen raporların beklenmesi için duruşmayı erteledi.Durmuş SEVİNDİK/ZONGULDAK, (DHA)
Polis kılığında müzikholü basan, konsomatrisi saçından sürükleyerek kaçırıp tecavüz edenlerin davası başladı. Genç kadın ilk duruşmada “Tecavüz ettikten sonra, ‘Hata ettik’ deyip özür dilediler” dedi.Avcılar’da polis yelekleri giyip bir müzikholü basan ve konsomatris Cansever K.’yı (27) saçlarından sürükleyerek kaçıran 6 sanık, 9 ayrı suçtan 557 yıla kadar hapis istemiyle hâkim karşısına çıktı.Davanın ilk duruşmasında psikolog eşliğinde ifade veren konsomatris, “Yusuf masasına davet etti, gitmeyince olay günü polis kıyafetiyle geldiler. Yusuf saçımdan sürükleyerek arabaya bindirdi. Bir eve gittik. Yusuf benimle birlikte oldu. Sonra Cihangir ve Cesim bana tecavüz etti. Cesim, Mehmet, Yusuf, Cihangir ve Yıldırım evdeydi. Cihangir yanıma gelerek, “Bir hata işledik affet, Yusuf’un oyununa geldik” diyerek herkesi özür diletti benden. Evime götürdüler” dedi.Yusuf Kılıç ve Cesim Gelturan suçlamaları kabul etmedi. Cihangir Nurçin ise aşiret çocuğu olduğunu belirterek, “Benim için ‘af diledi’ diyor. Ben böyle bir suça karışsam bir kadından af dilemem” dedi. Mahkeme, Mehmet Duran’ın tahliyesine, yurtdışına kaçan sanık Mehmet Fuat hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına karar verdi; Adli Tıp’tan Cansever K’nın beden veya ruh sağlığına ilişkin rapor istedi.
Eski sevgilisinin bekârlığa veda partisinde, yarı çıplak halde damada yakalanan genç konuştu: Karışsam, ya ölürdüm ya da öldürürdüm Son haftaların en çok tartışılan konusu hiç şüphesiz, bekârlığa veda partisinde eski sevgilisiyle yakalanan gelin adayı ile damadın hikâyesi. Olayın tarafları birbiri ardına yaşananları anlattıktan sonra söz sırası bu kez de evde yarı çıplak halde yakalanan eski sevgiliye geldi. Sabah Gazetesi'nin haberine göre; İzmir'de yaşanan olay için "Damat da haklı, gelin de" diyen K.Z., o gece sessiz kalmasının sebebini de, "Karışsaydım ya ölürdüm, ya da öldürürdüm" diyerek açıklıyor ve o geceyi şöyle anlatıyor: "S.R. ile yaklaşık 2 yıl önce, kısa süreli bir ilişki yaşadık. Aslında liseden beri arkadaşlığımız vardı. Ortak dostlarımız olduğu için, görüşmeye devam ettik. Arkadaş kalabildik. O gece birkaç arkadaşımı aradım. Bana S.'nin bekârlığa veda partisi olduğunu söylediler. Ben de partiye gittim." "Ev hayli kalabalıktı. Yarısından fazlası kız arkadaşlardı. İçki içtik, oynadık. Sonra herkes gitti. En son geriye ben ve S.R. kaldık. S., oynamaktan fenalık geçirdiğini söyleyip, üstünü değiştirmek için izin istedi. Ben de televizyonu açtım. Daha görüntü gelmeden, boğuşma sesleri geldi. Sesi kısmak aklıma gelmedi. Bu sırada kapı çaldı. S.'nin kuzeni gelmiştir diye düşünerek hiç duruşumu bozmadım." 'KEŞKE HİÇ GİTMESEYDİM'"Damat adayı ve tanımadığın bir kişi içeri girdi. M.K. beni görünce sinirlenip S.R.'ye bir tokat attı. O anda S.R. ile göz göze geldik. Bana gözleriyle 'Sen bu işe karışma' der gibiydi. Ben de durdum. M.K., hem S.R.'ye hem de bana küfretmeye başladı. Alkollü olduğu belliydi. Arkadaşı onu ite kaka evden dışarı çıkardı. S.R. yere çöküp, ağlamaya başladı. O sırada kuzeni eve döndü. S.R. ağladığı için olayı kuzenine ben anlattım. 'Keşke evden çıkmasaydım, her şey arapsaçına döndü' dedi. S.R. bana geç olduğunu ve gitmem gerektiğini söyledi. Çünkü birazdan annesi, babası eve gelecekti. Ben de çıktım. Ertesi gün düğünün iptal edildiğini öğrendim." "Haberleri okuduğumda o gece sessiz durduğuma bin kez pişman oldum. Ya ölürdüm ya öldürürdüm ama en azından suskun kaldığım için bu kadar pişman olmazdım. O gece S.R. ile dans etmeyen tek erkek bendim. Ben ve S.R. bu kadar ince düşünürken maalesef çok ama çok kalın çizgilerle karalandık. S.R.'nin gururu için benden istediği tek şey var ve onu da 'Namusun ve şerefim üzerine yemin ederim' diyerek mahkemede yapacağım." "Aslında düşüncelerinde ikisi de haklı. Belki bir erkek olarak ben de aynı atmosferde kalsam, benim de tepkim böyle olurdu. Ama S.R. de en az onun kadar bu duruma düşmeyi hak etmiyor. Keşke o partiye gitmeseydim, ya da o kadar kalmasaydım. Ama dünya keşkelerle dönmüyor." GELİN NE DEMİŞTİ?"Yanlış anlaşılması çok muhtemel bir durumdaydım. Oysa 5-10 dakika önce gelseler evde 4 kişiydik. M.K., eski sevgilimi tanıdığı için, onun evde olduğunu söylemedim. Belki en büyük hatam da budur. Eşim geldiğinde, eski sevgilimin üstünde kapri pantolon vardı ama oynayıp terlediği için tişörtünü çıkarmıştı. Açıklamak için 'Hayatım dinle' dediğim anda, eşim bana feci bir tokat attı." DAMAT NE DEMİŞTİ?"Bir kadının düğününden bir gün önce eski sevgilisiyle aynı evde ve yarı çıplak bulunmasının asla mantıklı bir açıklaması olamaz. Mahkemeye verdiğim dilekçede yazanların hepsi doğru. S.R. ile yargı önünde hesaplaşacağız. Eski sevgilisiyle baş başa kalması, 'Seninle evlenirim, başkasıyla eğlenirim' mantığından başka bir şey değildir. Şimdi istediği yerde istediği şekilde eğlenebilir."
Diyarbakır’da koca dayağından kaçıp yerleştiği kadın sığınma evinden ayrılan dört çocuk annesi Seher Haşimoğlu (30), başına ve göğsüne sıkılan iki kurşunla öldürüldü. Seher’i aile meclisi kararıyla kendisinin öldürdüğünü itiraf eden eşi Veysi Haşimoğlu polise teslim oldu.Hazro ilçesinde yaşayan Seher Haşimoğlu, eşinin kendisini dövdüğü ve ölüm korkusu yaşadığı gerekçesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, koruma altına alınmasını istedi. 10 gün önce Diyarbakır Valiliği’ne bağlı Kadın Sığınma Evi’ne yerleştirilip koruma altına alınan Haşimoğlu, birkaç gün önce yönetime bir dilekçe vererek evine dönmek istediğini bildirdi. Hazro’ya dönen Haşimoğlu, üç gün önce öldürüldü.Adresini bulmuşlarÖnceki akşam Hazro Emniyet Müdürlüğü’ne giden Veysi Haşimoğlu, karısını kendisinin öldürdüğünü söyledi. Haşimoğlu, ifadesinde “Eşim evi terk edip Diyarbakır’a kaçtı. Burada biriyle yasak ilişkisinin olduğunu öğrendik. Diyarbakır’a gittik ama bulamadık. Ailemiz geniş. Valiliğe bağlı sığınma evinde kaldığını ama ayrıldığını öğrendik. Ailem onu buldu. Aile meclisi toplandı ve ölüm kararı verdi. Görev, eşi olarak bana verildi” dedi.MUHARREM KONTAZ Diyarbakır DHA
SİVAS’ın Suşehri İlçesi Karalar Köyü'nde 2 yaşındaki Samet Polat, amcasının köpeğinin saldırısı sonucu başından ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan talihsiz çocuk tedavi altına alındı.Çifçilik yapan Esman- Gülüzar Polat çiftinin çocukları Samet Polat, sabah saatlerinde oynamak için evlerinin önüne çıktı. Bir süre kapıda oynayan küçük çoçuğa amcası Kemal Polat’ın kangal kırması köpeği saldırdı. Küçük çocuğun kafasını ısıran köpek sürüklemeye başladı. Çığlık üzerine evden çıkan anne Gülüzar Polat kafası kanlar içinde kalan oğlunu köpeğin dişlerinden kurtararak hemen Suşehri Devlet Hastanesi’ne götürdü.Burada yapılan ilk müdahalenın ardından Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi acil servisine sevk edilen Samet Polat, plastik cerrahi servisinde tedavi altına alındı. Küçük çocuğun kafasında 5 santim bir yırtık ve gözünde de hasar olduğu belirtildi. Saldırgan köpek ise ilçeden gelen ekiplerce gözlem altına alındı.Halife YALÇINKAYA/SİVAS, (DHA)
Muharrem KONTAZ/DİYARBAKIR, (DHA) Sığınma evinden ayrılan 4 çocuk annesi, töre cinayetine kurban gitti DİYARBAKIR’da koca dayağından kaçıp devlete sığınan, ancak yerleştiği kadın sığınma evinden, daha sonra kendi isteğiyle ayrıldığı belirtilen 4 çocuk annesi 30 yaşındaki Seher Haşimoğlu, başına ve göğüsüne sıkılan 2 kurşunla öldürüldü. Seher'i, aile meclisi kararıyla kendisinin öldürdüğünü itiraf eden eşi Veysi Haşimoğlu polise teslim oldu. Hazro İlçesi’nde yaşayan Seher Haşimoğlu, eşinin kendisini dövdüğü ve ölüm korkusu yaşadığı gerekçesiyle evden kaçarak Diyarbakır’a gelip Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak koruma altına alınmasını istedi. Seher Haşimoğlu, yapılan incelemenin ardından polis aracılığıyla 10 gün kadar önce Diyarbakır Valiliği’ne bağlı Kadın Sığınma Evi’ne yerleştirilip koruma altına alındı. Ancak Seher Haşimoğlu, birkaç gün önce yönetime bir dilekçe vererek, sığınma evinden ayrılıp evine dönmek istediğini bildirdi. Bunun üzerine sığınma evinden ayrılan Haşimoğlu, Hazro’daki evine geri döndü. Hazro’ya dönen Seher Haşimoğlu, iki gün önce başına ve göğsüne sıkılan 2 kurşunla öldürüldü. Haşimoğlu'nun cenazesi, öldürülmesinin ardından Hazro Merkez Mezarlığı’ndaki kimsesizler bölümünde toprağa verildi. Polis, cinayetle ilgili soruşturmasını sürdürüken, Haşimoğlu’nun ailesi sessizliğe büründü, ilçedeki bazı esnaf da kepenk açmadı. AİLE MECLİSİ KARARIYLA EŞİ ÖLDÜRMÜŞ Dün akşam saatlerinde Hazro Emniyet Müdürlüğü’ne giden Seher Haşimoğlu’nun eşi Veysi Haşimoğlu, karısını kendisinin öldürdüğünü söyledi. Polisin, ‘cinayeti kuzeniniz işlemiş’ sorusu üzerine ise Haşimoğlu, “Bu benim namusum, namusumu benden başkası temizleyemez” yanıtını verdi. Haşimoğlu ifadesinde şunları söyledi: “Eşim evi terk edip Diyarbakır’a kaçtı. Burada biriyle yasak ilişkisi olduğunu öğrendik. Biz de Diyarbakır’a gittik ama tüm aramalarımıza rağmen bulamadık. Ailemiz geniş. Eşimin Valiliğe bağlı Kadın Sığınma Evi’nde kaldığını öğrendik. Bunun üzerine aile meclisi toplandı ve ölüm kararı verdi. Bu görevi de eşi olarak bana verdiler. Eşimin annesi babası ile benim babam Kadın Sığınma Evi’ne gitti ancak buradan ayrıldığını öğrendiler. Ailem bir şekilde onu bularak Hazro’ya getirdi.” ‘ÖNCE BAŞINA SIKTIM, YERE DÜŞTÜ’ Veysi Haşimoğlu, töre cinayetini nasıl işlediğini de soğukkanlılıkla şöyle anlattı: “Yakınlarım beni arayıp, eşimi eve bıraktıklarını söyledi. Bunun üzerine ben de eve gittim. Çocuklarımı babamlara götürmüşler. Eve gittim ve silahımı çıkardım bir el başına sıktım yere düştü. Yerde iken bir el de göğsüne ateş ettim ve evden ayrıldım. Tekrar eve gelerek, onu alıp Hazro mezarlığına gömdük. Bir süre ilçe gezdim, ve şimdi buradayım.” Haşimoğlu, ifadesinin ardından çıkartıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu. ‘KENDİ İSTEĞİYLE AYRILDI’ Diyarbakır Valiliği Sosyal Hizmetler İl Müdürülğü yetkilileri, kadının aileye teslim edildiği iddialarını yalanladı. Yetkililer olayla ilgili şunları söyledi: “Hiç bir kadın kendi isteği dışında ne ailesine teslim edilir ne de buradan ayrılmasına izin verililir. Seher Haşimoğlu, bize gelerek, buradan ayrılmak istediğini söyledi. Bizde kendisine yasal prosedürleri söyleyerek bir dilekçe yazmasını istedik. Bize, ayrılmak istediğini belirten bir dilekçe yazdı ve biz de bu dilekçeyi müdürlüğümüze gönderdik. Yapılan görüşmeler sonucunda kadının ayrılabileceği belirtildi. Kadın bunun üzerine sığınma evimizden ayrıldı. Ancak daha sonra öldürüldüğünü öğrendik.” Töre cinayeti üzerine Diyarbakır’daki kadın kuruluşları harekete geçti. Kadın kuruluşlarının heyet oluşturarak, Hazro’da incelemelerde bulunacakları belirtildi
Siirt'te yerel radyodaki arkadaşını ziyaret ettiği için üvey ağabeyinin 6. kattan aşağı ittiği ve hastaneye götürülürken amcası tarafından sedyede bıçaklanan genç kız, ağabeyini hapisten kurtarmak için ifade değiştirdi. İki ay önce arkadaşını görmek için gittiği yerel radyoda yakınlarının saldırısına uğrayan 17 yaşındaki Narin E., Siirt Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği ifadede, pencereden kendisinin atladığını söyledi. Narin E., bir önceki ifadesinin aksine "Ağabeyim beni itmedi" dedi. Böylece tutuklu bulunan Suat E. serbest kaldı. Narin'i yaralı haldeyken sedyede bıçaklayan amcasını da hapisten kurtarmanın yolları aranıyor. Olaydan sonra "Bu namus meselesidir. Onu eninde sonunda öldüreceğim" diye ifade veren Abdurrahim E.'nin avukatı, müvekkilinin cezai ehliyetinin olup olmadığının belirlenmesi için başvuruda bulundu. Ruh ve sinir hastalıkları hastanesine sevkedilen Abdurrahim E.'nin hastanede iki ay gözetim altında tutulabileceği belirtildi. Olaya ilgili iddianame de Abdurahim E. ile ilgili gelecek rapora göre hazırlanacak.
Kuzen katili: Canım birilerini öldürmek istiyordu Teslime TOSUN/ANTALYA, (DHA) ANTALYA'da fidye için kaçırdığı dayısı Yusuf Ziya Çelikcan'ın oğlu 11 yaşındaki Ural Giray Çelikcan'ı elektrikli testereyle kesip, vücudunu parçalara ayırdıktan sonra sobada yakmaya çalışırken yakalanan 28 yaşındaki Beşir Anıl Höyük'ün ifadesinde, “O günlerde canım birisini öldürmek istiyordu. Çok bunalmıştım. Birilerine böyle bir şey yapmak istiyordum” dediği ortaya çıktı. Geçen 23 Aralık'ta, okul servisinden indikten sonra kaybolan Ural Giray Çelikcan, 2 gün sonra halasının oğlu Beşir Anıl Höyük'ün Duacı Köyü'nde kiraladığı villada öldürülmüş ve cesedi parçalanmış halde bulunmuştu. Dayısından 200 bin Euro fidye istediği iddia edilen Höyük, tutuklanmış ve ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezası istemiyle yargılanmaya başlanmıştı.AYRINTILARIYLA ANLATTIKatil zanlısı Höyük'ün savcılıkta verdiği ifadede, cinayeti ayrıntılarıyla anlattığı ortaya çıktı. Cumhuriyet Savcısı Haki Çeliker’in odasında saatlerce gözü kapalı olarak oturan ve sonra konuşmaya başlayan Beşir Anıl Höyük, cinayeti şöyle anlattı: “Duacı Köyü'ndeki evi 3 aylık peşin vererek kiraladım. 23 Aralık 2008 günü 17.30 sıralarında dayımın oğlu olan Ural Giray Çelikcan evlerinin yakınında okul servisinden indiğinde kendisine gel dedim, o da beni tanıdığı için yanıma geldi. Kullanmış olduğum araca bindirdim ve yola çıktım. Kepezüstü'nü biraz geçtikten sonra virajın az üzerinde bana soru sorunca huzursuz oldum ve burada arabadan indirdim. Yolun sağ tarafında sakin bir köşede kafasına bir el sıktım. Çocuk orada öldü. Daha sonra aracın arka koltuklarının üzerine büyük poşetler sererek kanlı başını ve gövdesini poşetlere koydum. Duacı'daki eve götürdüm. Cesedi evin tuvaletine koydum ve aynı gece testere ile kollarını, bacaklarını ve kafasını kestim. Bir gün sonra bir kısmını sobada yaktım.” İNTİHAR ETMEYİ DÜŞÜNDÜMKuzenini neden öldürdüğü sorulan Höyük, şu cevabı verdi: “O günlerde canım birisini öldürmek istiyordu. Çok bunalmıştım. Birilerine böyle bir şey yapmak istiyordum. Ural’ı seçmemin nedenini bilmiyorum. Ancak beni tanıdığı için benimle gelebileceğini düşündüm. Ural’ı arabama aldığım gün babası beni telefonla aradığında ben onu öldürmüştüm. İkimizin başkaları tarafından kaçırıldığımızı söyleyerek çocuğun fidye amaçlı öldürüldüğü imajını yaratmak istedim. İntihar etmeyi düşündüm ama polisler eve geldi. Çocuğu öldürmemin herhangi özel bir sebebi yoktur. Öldürdüğüm çocuğun ailesi ile aram iyi. Herhangi bir sebebi yok.” Savcının cesedin parçaladığı villa tipi evin ikinci katındaki duvarda bulduğu kurumuş kan izleri için “Çocuğu kesmeden önce prova yapmak için kedi kestim” diyen Höyük'ün sözlerinin gerçeği yansıtmadığı belirlendi. İzmir Kriminoloji Laboratuarı'ndan gelen DNA örneklerine göre duvardaki kanın bir hayvan DNA profiline uymadığı tespit edildi. Öldürülen çocuğa da ait olmadığı düşünülen kan örneğinin tekrar detaylı incelenmesi istendi. İlk duruşması Antalya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 23 Temmuz'da yapılan ve Höyük'ün, “Bugün psikolojim ifade vermeye müsait değil” dediği dava 19 Ağustos'a ertelenmişti.
Girdiği evde para bulamayan hırsız, bebeği çalmaya kalkışırken ikizinin uyanıp ağlaması sonucunda fark edildi, kaçmak isterken düşüp öldü...Adana'da evinden kaçırılmak istenen 1.5 aylık Mustafa Atakul, acıktığı için uyanıp, ağlayan ikizi sayesinde kurtuldu. Ağlayan bebeğin karnını doyuran anneyle göz göze gelen şüpheli 46 yaşındaki Mustafa Çakmak, kucağındaki bebeği bırakıp, yatak odasına saklandı. Çakmak, ikizlerin babasıyla yaşadığı boğuşmada bıçakla yaralanıp, kaçmak amacıyla 2'nci kattaki evin balkonundan atlayınca kemikleri kırılıp, yaşamını yitirdi.Tüyleri ürperten bebek hırsızlığı girişimi olayı, sabaha karşı saat 03.00 sıralarında Hanedan Mahallesi Bakımyurdu Caddesi'nde, Atakul ailesinin kiracı olarak oturduğu meydana geldi. 2'nci katta oturan 30 yaşındaki Yasemin ve Mehmet Atakul çifti, havanın sıcak oluşu nedeniyle, 2 yaşındaki kızları Gülten ve 1.5 aylık ikizleri Mustafa ve Ramazan Atakul ile birlikte balkonda yattı. Anne Yasemin Atakul, ikizlerden, acıkan Ramazan'ın ağlamasını duyunca, onu alıp içeri geçti. Bebeği için mama hazırlayıp, karnını doyurmaya hazırlanan anne Atakul, oturma odasına geçtiğinde kucağında diğer ikiz bebeği Mustafa bulunan Mustafa Çakmak ile karşılaştı. Yasemin Atakul, "Yetişin çocuğumu kaçırıyorlar" diye bağırması üzerine telaşlanan Mustafa Çakmak, bebeği kanepenin üzerine fırlatıp, yatak odasına kaçtı. Bu sırada, inşaat işçiliği yapan Mehmet Atakul da uyandı. Yatak odasındaki elbise dolabının kapağında şüpheli Çakmak'ın parmaklarını gören Atakul, eşine "Polise haber ver. Bana da bıçak getir" dedi.Mehmet Atakul, bıçakla yatak odasına girdiğinde Çakamak dolaptan çıkıp, onunla boğuştu. Boğuşma sırasında sağ kalçasından bıçakla yaralanan Mustafa Çakmak, 2'nci kattaki balkondan atladı. Ağır yaralanan, hırsızlıktan sabıkası ve çok sayıda polis kaydı bulunduğu belirtilen Çakmak, Mehmet Atakul'un çağırdığı ambulansla Adana Devlet Hastanesi'ne götürüldü, ancak müdahaleye rağmen olaydan yaklaşık 2 saat sonra yaşamını yitirdi. Gözaltına alınan Mehmet Atakul, sorgusundan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.İKİZLERE SARILIP AĞLADILAR Atakul çifti, olayın ardından kızlarına ve ikiz bebeklere sarılıp, "Böyle olsun istemezdik" diyerek ağladı. Kucağında Ramazan'la ağlayan anne Yasemin Atakul, "Ramazan, Mustafa'nın kurtulmasını sağladı. Ramazan uyanınca Mustafa kurtuldu. Çok kötü anlar geçirdik. Ramazan mama için ağlayarak uyandı. Ona mama vermek için içeri getirdim. Birden hırsızla göz göze geldim. Mustafa elindeydi ve sıkı sıkı tutmuştu. Ben bağırınca Mustafa'yı kanepe üzerine fırlatıp, 'Sus' dedi. O arada eşim uyanınca yatak odasına kaçtı. Sonra eşim benden kendini savunması için bıçak istedi ve polisi aramamı istedi. Birden çıkarak eşimin üzerine yürüdü, koşarak balkondan atladı. Ramazan sayesinde hepimiz kurtulduk. Allah çocuklarımı bize bağışladı" dedi.Oğlu Mustafa'yı öpen Mehmet Atakul da "Seni götürselerdi ben ne yapardım?" diye gözyaşı döktü. Çocuklarını kaybetme korkusu geçirdiğini kaydeden Atakul, "Böyle olsun istemezdim. O da bir can. Kendini balkondan aşağı attı. Kurtulsun diye ambulansa haber verdim. Fakat olmadı" diye konuştu.Atakul çifti, yaşadıkları bu olay sonrası aynı binanın birinci katında oturan ev sahiplerinin kendilerinden evden çıkmalarını istediğini de sözlerine ekledi.'PARA BULAMADI, ÇOCUĞUMU ÇALDI' İkiz çocuklarından biri çalınmak istenen Yasemin Atakul, yaşadığı olayın şokunu uzun süre üzerinden atamadı. Eşinin sürekli bir işi olmadığını belirten Atakul, evlerine giren hırsızlık şüphelisinin, çalacak birşey bulamayacağına dikkat çekip, "Evimize giren kişi, çalacak birşey bulamayınca bebeğimizi çalmaya kalkışmış olabilir. Para bulamayınca çocuğumu çalıp satacaktı herhalde" dedi.
İstanbul Boğazı'nda yalı sahibi Mehmet Ali Barman'ın bakıcısı Ali Server Yıldız'ın öldürülmesi olayında gözaltına alınan Ayten Şafak, cinayetin ayrıntılarını anlattı. Cinayeti Sedef ve Tamer'in plandağını anlatan Şafak, "5 Nisan 2008'de işe başladım. Daha sonra 1 seneyi doldurduktan sonra son günlerde Ali Yıldız'a, Baran'ı öldürmek için eşi para teklif etti. Ev satıldıktan sonra yarı yarıya paylaşacaklardı. Aralarında ilişki yoktu. Sarıyer Kireçburnu'ndaki evde oturuyordu. Ali Yıldız evin ihtiyaçlarını alıp getiriyordu. Ali, Baran'ın 24 saat yanındaydı. Ben Nesrin Hanım'la kalmıyordum. Ali Yıldız'la bir dostluğumuz vardı. Ali sanki beni sahiplenmişti. Sevgilim gibi hareket ediyordu. Daha sonra Sedef Malsız'la tanışınca, Ali'yle yaşadıklarımı Sedef'e anlattım. Sedef'e bütün olayı anlattığımda ona bir araba kiralayıp onu cezaevine attırmak istiyordu. Ali'nin 1 senedir bana yaptığı baskılı hareketler vardı. Kendisinden kurtulamıyordum. Kendilerinden yardım istedim. Onlarda cezaevine göndereceklerini söyledi.Biz Ali'yi uyutup, bara gidecektik. Sedef ve Tamer planlamıştı. Ama tam tersi ilaçlar ters tepki yaptı ve Ali'yi uyutamadılar ve Sedef patladı. Perdeler falan kapatıldıktan sonra işkence yapılmaya başlandı."dedi."ALİ'DEN KURTULMAK İÇİN BU İŞE GİRDİM"Kendisinin işkence yapmadığın idida eden Ayten Şafak, "1 gece evde kaldım. İşkencede ben bir şey yapmadım. Sedef ve Tamer yaptı işkenceyi. Ölümü İstanbul'da gerçekleşti. İstanbul'a gelene kadar Ali bağırıyordu. Her bağırdığında da Tamer yol kenarında durup dövüyordu. İstanbul'da bir yerde sopayla vuruldu ve Ali öldü. İstanbul'dan Keşan'a gelirken, göletler kontrol edildi. Arabanın yanaşacağı bir yer yoktu. Bu nedenle Mercan Göleti tercih edildi. Daha sonra İstanbul'a döndük, eşyalarımızı aldık. Ali'nin eşyalarını temizledik, her şey kanlıydı. Daha sonra Alanya'ya kaçtık. Tamer'le, Sedef İstanbul'a geldi. Ben Alanya'da kaldım. Haber gazetelerde çıkınca hemen Alanya'ya geri döndüler. Ben Sedef'in peruklarını takmaya başladım. Hepimiz sahte kimlikle dolaşıyorduk.Fethiye'ye gelirken beni öldüreceklerini ve parçalarıma ayıracaklarını söylediler. Onlar başka bir ev bulmak için dışarı çıktıklarında ben alt kattaki komşulara inip, jandarmayı aramalarını söyledim. Bunlar geri dönerken Sedef sigara almak için bakkala girmiş, Tamer eve gelirken jandarma tarafından yakalandı. Sedef hala firarda. Onlar para kazanmak, bende Ali'den kurtulmak için bu işe girdik. Biz onu öldürmeyi düşünmedik, cezaevine göndermeyi istedik. Öldürmek gibi bir planımız yoktu. Çocuğumu ve eşimi çok seviyorum. Böyle bir şey olduğu için çok pişmanım. Ali'nin ailesi beni suçluyor ama emin olsunlar ki Ali'nin bana yaptığı daha fazlaydı. Öldürmek gibi bir kastımız yoktu. Pişmanım ve ölmesini bende istemezdim. Belki engel olabilirdim ama bende içkiliydim."dediği öğrenildi.EDİRNE DHA
DENİZLİ'nin Tavas İlçesi'nde gazino işleten 35 yaşındaki Şahin Elbiseli, kendisini odasına almak istemeyen ve ağır hakaretler ettiği öne sürülen oryantal 37 yaşındaki Nurdan Çiftçi'yi bıçaklayıp öldürdü.Tavas'ın Karahisar Beldesi'nde yer alan ‘Gökkuşağı’ adındaki gazinoda programını tamamlayan oryantal Nurdan Çiftçi, saat 03.00 sıralarında, kaldığı ilçe merkezindeki Tavas Otel'e döndü. Yaklaşık iki saat sonra da gazinonun 10 yıllık işletmecisi Şahin Elbiseli, oryantal Çiftçi'nin kaldığı otele geldi ve odasının kapısına vurup içeri girerek konuşmak istediğini söyledi. İddiaya göre, oryantal Çiftçi'nin bunu reddedip hakaret etmesi üzerine, patronu Elbiseli çılgına döndü. Aşırı derecede alkollü olduğu öne sürülen Şahin Elbiseli, cebindeki bıçağı çıkarıp oryantal Çiftçi'nin karnına iki kez sapladı. Nurdan Çiftçi olay yerinde hayatını kaybederken, otelde polisin gelmesini bekleyen Şahin Elbiseli gözaltına alındı. Elbiseli'nin ifadesinde, “Bana çok ağır hakaret etti, dayanamadım bıçakladım” dediği öğrenildi. Oryantal Çiftçi'nin cesedi, Tavas Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı, soruşturmanın sürdüğü bildirildi.Hüseyin BAYBARS/TAVAS (Denizli), (DHA)
Genç kadın kendisinden boşanmak istemeyen eşini askerlik şubesine ihbar etti. Talihsiz koca, gerçeği askerde öğrendiEşinden boşanmak isteyen genç kadın şeytanın bile aklına gelmeyecek bir yola başvurdu. Geçen yıl evlenen Melek Kara (20) ve Volkan Kara (28) arasında kısa bir süre sonra geçimsizlik başladı. Bir süre önce askerlik için Afganistan'a giden Kara, eşine "şiddetli geçimsizlik ve haysiyetsiz hayat sürme" sebeplerinden boşanma davası açtı.YATAĞIN ALTINDAN ALKOL ŞİŞESİ ÇIKTIGenç adam, dilekçesinde "Kavgalarımıza bahane olarak benim çok efendi ve ağırbaşlı olmamı, kendisi gibi kavgacı olmayıp suskun kalmamı, halk arasındaki tabiriyle 'fırlama' olmayışımı gösteriyordu. Evden ayrılmak için uygun ortamı hazırlamak için beni askerlik şubesine dahi ihbar etmiş" dedi. Eşinin sık sık gece hayatına çıkmamaktan şikayetçi olduğunu ve günün büyük bir kısmını evde uyuyarak ve alkol tüketerek geçirdiğini anlatan Kara, "Muhtelif zamanlarda yatağımızın altında alkol şişeleri buluyordum" dedi.UYUŞTURUCU KULLANIYORMUŞ!Eşinin zaman zaman telefonunu kapatıp ortadan kaybolduğunu, daha önce birlikte kaldığı erkek arkadaşlarının evinde zaman geçirmeye çalıştığını ve uyuşturucu madde kullandığını iddia eden Volkan Kara, "kendisini engellemek istediğimde özgür bir insan olduğunu" söylediğini belirtti. Davanın ilk duruşmasına genç adam katılmazken eşi Melek Kara ise boşanmayı kabul ettiğini dile getirdi. (Takvim)
KAYSERİ'de 27 yaşındaki S.S., 4 aylık oğlu Mustafa'yı döverek, hastanelik ettiği iddiasıyla gözaltına alındı. Yüzünde çizik ve morluklar oluşan bebek, hastaneye kaldırılırken evden kaçan anne yakalandıktan sonra tutuksuz yanrgılanmak üzere salıverildi.Melikgazi İlçesi Eskişehir Bağları Selçuklu Mahallesi Ahenk Sokak'ta oturan 2 yıllık evli S.S., Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bir mobilya fabrikasında çalışan eşi, 25 yaşındaki A.S.'nin işte olduğu saatte sinir krizi geçirerek minik oğlu Mustafa'yı dövdü. Komşuları, evden hızla çıkan kadını görünce, evin yakınlarındaki inşaatta çalışan bebeğin dedesi 51 yaşındaki Mustafa Sarıkaya'ya haber verdi. Eve gelen Sarıkaya, yüzünde çizik ve morluklar gördüğü torununu, çağırdığı ambulansla Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdü. Röntgen ve tomografisi çekilen bebeğin yüzündeki yaralar pansuman edildi.Tedavisi tamamlanan bebek taburcu edilirken dede Mustafa Sarıkaya, "Gelinim torunumu dövüp kaçmış. Nereye gittiğini bilmiyorum" dedi.Anne S.S., kısa sürede polis tarafından yakalanarak, gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen kadın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
EŞİNİ ÖLDÜRDÜ NEZARETTE ÖLDÜEsenler'de Havaalanı Mahallesi Gaye Sokak'ta kıskançlık krizine girip,28 yıllık eşi Ferfuri Akbaş'ı ruhsatsız tabancasıyla öldüren Ahmet Akbaş aynı gece teslim olduktan sonra konuyduğu nezarethanede kalp krizi geçirip hayatını kaybetti.Gündüz kıskançlık nedeniyle tartıştığı eşini ruhsatsız silahıyla öldüren Akbaş, kısa bir süre sonra polise teslim oldu. Sorgulanmak üzere götürüldüğü Esenler Emniyet Müdürlüğü'nde nezarethaneye konulan Akbaş, gece 21:00 sıralarında fenalaştı.53 yaşındaki Ahmet Akbaş tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Ölüm haberini alan Akbaş'ın yakınları Esenler Emniyet Müdürlüğü önünde toplandı. Akbaş’ın bazı yakınları, sinir krizi geçirirken, olaydan polisi sorumlu tutanlar da vardı. Gazetecilere açıklama yapan Ahmet Akbaş'ın ağabeyi Hanefi Akbaş, “Cinnet getirmiş. Cinayeti işlemiş bir kişiyi apar topar buraya getiriyorlar. Koşulları iyi olmayan bir yer. Cinnet getirdiği için sıkıntıya dayanamayıp hayatını kaybetti.Bir cenazemiz vardı onu kaldırmadan ikinci cenazemiz oldu" şeklinde konuştu. Kardeşinin Nezarethanede havasızlıktan nedeniyle kalp krizi giçirdiğini iddia edene Hanefi Akbaş, " içerisi mağara gibi. İnsan orada yaşar mı ?" şeklinde konuştu. Akbaş’ın yakınlarından Ergin Akbaş da “Olayın üzerinde uzun zaman geçmesine rağmen savcı olay yerine geç geldi. Doktorlar gelmemiş müdahale etmemişler" iddiasında bulundu. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatılırken Akbaş’ın cesedi emniyet müdürlüğünden alınarak Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Akbaş'ın ölümüyle ilgili ilk bulgular kalp krizini göstersede, kesin ölüm nedeni Adli Tıp Kurumu'ndan çıkacak rapordan sonra netlik kazanacak.
ANKARA’da önceki gece Marina adlı gazinoda içki içen 21 yaşındaki H.M. adlı genç kız, sabaha karşı taksi zannederek bindiği özel araçta tecavüze uğradı. Saat 04.00 sıralarında eve gitmek için gazinodan ayrılan ve ayakta durmakta güçlük çeken H.M., taksiye binmek istedi.Bu sırada yanına yaklaşan ve taksi zannettiği otomobile binen genç kız, evine gitmek istediğini söyledi. Bindiği aracın şoförüne evinin adresini veren H.M. arka koltukta alkolün etkisiyle sızdı. Bir süre sonra uyandığında üzerinde bir kişinin olduğunu fark eden ve çırılçıplak olduğunu gören genç kız çığlık attı. H.M.’yi sakinleştirmeye çalışan tecavüzcü, genç kızı Haymana yolunda aracından indirdikten sonra kaçarak kayıplara karıştı.ARACIN PLAKASINI POLİSE VERDİ Aracın plakasını almayı başaran H.M., olay yerinin yakınındaki bir pideciye sığındı. Pidecide bulunanlar, genç kızın durumunu polise bildirdi. H.M. kısa sürede gelen polise aracın plakasını bildirdi. Polis her yerde zanlıyı arıyor.
Nail KAHRAMAN/ BURSA, (DHA) BURSA’da Eşrefiler Yetiştirme Yurdu’nda kalan 17 yaşındaki S.K. ile cinsel ilişkiye girdiği iddiası ile hakkında dava açılan yurdun müdür yardımcısı 33 yaşındaki Tahir Sert’in yargılanmasına başlandı. Mahkemede ifade veren S.K., “Yurtta Tahir Sert’i kendime yakın hissediyordum. Kendisi de bana karşı boş olmadığını söylüyordu. Nöbetçi olduğu bir gece, karşı çıkmama rağmen benimle cinsel ilişkiye girdi. Daha sonra bu ilişki nöbetçi olduğu gecelerde devam etti. Ondan şikayetçiyim” dedi. Tutuksuz sanık Sert'in avukatı suçlamaları reddetti. Bursa Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı Eşrefiler Yetiştirme Yurdu’nda nisan ayında meydana gelen olayda, S.K. ile cinsel ilişkiye girdiği öne sürülen yurdun müdür yardımcısı 2 çocuk babası Tahir Sert, Kars Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne tayin edilmişti. Otomobiline bindirdiği S.K.’yi öperken yurtta kalan çocuklar tarafından görülen ve S.K.’nin ailesinin de şikayetçi olması sonucu hakkında Bursa 4’üncü Sulh Ceza Mahkemesi’nde ‘cinsel istismar’ suçundan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Tahir Sert’in yargılanmasına başlandı. S.K. ve cezaevinden çıkan babası Ahmet K.’nin hazır bulunduğu duruşmaya Sert katılmadı. Mahkemede ifade veren S.K., “Kendisi ile önce öğretmen öğrenci ilişkisi içindeydik. Zamanla ona karşı farklı duygular hissetmeye başladım. O da bana karşılık veriyordu. Aramızda yakınlaşma oldu. Yurtta çay dağıtıldığında, ona yakın olabilmek için çayı ben ikram ediyordum. Bir gün kendisine ‘Sizi baba gibi görüyorum’ dediğimde, bana karşı ilgisinin olduğunu açıkladı. Bunun üzerine aramızda flört tarzında bir ilişki başladı. Sevgili gibiydik. Nöbetçi olduğu bir gece öğretmenler odasında bana ‘Biz seninle sevgiliyiz, ileride evleneceğiz, ha şimdi ilişkiye girmişiz, ha ileride. Ben karımla bile ilişkiye girmiyorum’ diyerek cinsel ilişki teklif etti. Karşı çıkmama rağmen odasının kapısını kilitleyip birlikte olduk. Daha sonraki günlerde de, hem nöbetçi olduğunda okulda, hem de dışarıda evinde birliktelik yaşadık. Olayın ortaya çıkmasından sonra inkar etmeye başladı. Kendisinden şikayetçiyim” dedi. S.K.'nin babası Ahmet K. ise, işlediği bir suçtan dolayı cezaevine girince koruma altında tutulması için kızını yurda verdiğini belirterek, kızıyla ilişkiye giren Tahir Sert’ten şikayetçi olduğunu ve tutuklanmasını talep ettiğini söyledi. Tahir Sert’in avukatının iddiaları kabul etmedi. Tutuklanma talebini reddeden mahkeme hakimi, sanığın ifadesinin talimatla Kars Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’nce alınmasını kararlaştırarak duruşmayı erteledi.
Beyoğlu Keçeci Piri Mahallesi Ufuk Sokak 1 numarada akşam saat 20.00 sıralarında şok eden bir cinayet işlendi. Zeki Kahraman daha önce boşandığı Zübeyde Yıldız (35)'ın çalıştığı konfeksiyon atölyesine giderek, çalışan işçilerin gözü önünde eski eşi Zübeyde Yıldız'la tartışmaya başladı. Elinde bıçak bulunan Zeki Kahraman, konfeksiyon atölyesindeki çalışanların çabalarına rağmen eski eşi Zübeyde Yıldız ile çocuklarını göstermediği gerekçesi kavgaya tutuştu. Önce eski eşine küfürler savuran Kahraman, daha sonra talihsiz kadını bıçaklamaya başladı. Vücudunun çeşitli yerlerinden defalarca bıçaklanan 4 çocuk annesi Yıldız, olay yerinde hayatını kaybetti. Cinayet zanlısı Zeki Kahraman ise daha sonra olay yerinden hızla kaçarak uzaklaştı. Zübeyde Yıldız'ı kanlar içerisinde gören çalışanlar durumu hemen polise bildirdi. Olay yerine giden polis ekipleri Zübeyde Yıldız'ın kanlar içindeki cesediyle karşılaştı. Olay yeri inceleme ekipleri ve savcının incelemesinin ardından Yıldız'ın cesedi, Taksim İlkyardım Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Olaydan kısa bir süre sonra cinayeti işlediği tesbit edilen eski koca Zeki Kahraman, polisin çalışması sonucu kıskıvrak yakalandı. Sağlık kontrolünün ardından Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği'ne getirilen zanlı, görüntü alan basın mensuplarına küfür ve tehditler yağdırdı. Ümit TÜRK - İSTANBUL / DHA
KASTAMONU'nun Taşköprü İlçesi'ne bağlı Hamzaoğlu Köyü'nde imamlık yapan evli ve 2 çocuk babası 27 yaşındaki İbrahim Alaçam, eşinin üzerine 3 yıl önce kaçırarak kuma getirip, bir de çocuğu olan sevgilisi tarafından önce tabanca ile kurşun yağmuruna tutuldu, ardından kafası balyozla ezilerek öldürüldü.Korkunç olay, Taşköprü'nün Hamzaoğlu Köyü'nde dün gece saatlerinde meydana geldi. Hamzaoğlu Köyü'nde imamlık yapan ve halasının kızı ile evli olan 2 çocuk babası İbrahim Alaçam, 3 yıl önce aynı köyde Semra Güler ile tanıştı. İmam Alaçam, gönül ilişkisine girerek 3 yıl önce kaçırdığı 24 yaşındaki Güler'i, eşinin üzerine kuma getirip, imam nikahı kıydırarak bir de çocuğu oldu.Bir süre Güler ile birlikte yaşayan İmam İbrahim Alaçam, kız kaçırdığı gerekçesiyle şikayet üzerine imamlıktan atıldı.İddiaya göre Alaçam, aralarında çıkan tartışma sonucu anlaşamamaları üzerine imam nikahı kıydırdığı sevgilisi Semra Güler'i çocuğu ile birlikte babasının evine gönderip, eşine geri döndü. Alacam, bir süre sonra çocuğu bulunduğu Semra Güler ile tekrar barışma girişimlerinde bulundu. Çocuğu ile kendisini babasının evine defalarca geri gönderen İbrahim Alaçam'a kızgın olan Semra Güler'i bu durum çileden çıkardı. Güler, kendisi babasının evine gönderen imam sevgilisi İbrahim Alaçam ile bu süre içinde hiç görüşmedi.Bu durumu gururuna yediremeyen İbrahim Alaçam, bir süre birlikte yaşadığı imam nikahlı sevgilisi Semra Alaçam'ın birlikte yaşadığı babasının evine tekrar barışmak için gitti. Alaçam, köyde çalışmakta olan Semra Güler ve babası ile tartışmaya başladı.Tartışmanın hakaret içeren sözlere dönüşmesinin ardından bir anlık dalgınlığından faydalandığı babasının belindeki tabancayı alan Güler, bir süre birliktelik yaşadığı ve bir çocuğu bulunduğu sevgilisi Alaçam'a kurşun yağdırdı. Vücudunun çeşitli yerlerinden aldığı kurşunlarla ağır yaralanan İbrahim Alaçam, olay yerinde hayatını kaybetti.Bu sırada sinir krizleri geçiren Semra Güler, kurşun yağdırdığı İbrahim Alaçam'ın ölmeyeceği düşünerek kafasını balyoz ile ezdiği de iddia edildi. Baba Özgan Güler ve kızı Sema Güler jandarma ekipleri tarafından gözaltına alınarak mahkemeye sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
KIRKLARELİ’nin Lüleburgaz İlçesi’nde 17 Temmuz’da Tatarköy Göleti yakınlarında 18 yaşındaki Özlem Işık ile 22 yaşındaki Ümit Öztürk'ü öldürdüğü iddiasıyla aranan 38 yaşındaki Serkan D., Gaziantep'te yakalandı. Şüpheli, polise verdiği ifadede cinayeti işlediğini itiraf etti.Özlem Işık ve sevgilisi olduğu ileri sürülen Ümit Öztürk’ü öldürdüğü öne sürülen Serkan D.’nin Gaziantep’te saklandığı bilgisini alan polis, Sultan Mahallesi’nde şüphelinin kayınvalidesinin evi olduğu belirtilen adrese baskın yaptı. Operasyonda yakalanan Serkan D.’nin valizinde, bir kamp çadırı ile öldürülen Özlem Işık’a ait olduğu belirlenen bir pantolonun yanı sıra Ümit Öztürk’e ait olduğu ifade edilen bir çift spor ayakkabı ve cep telefonu bulundu.Polis merkezine götürülen Serkan D., suçunu itiraf ederek olayda kullandığı tabancayı Tatarköy Göleti’ne attığını söyledi. Işık ve Öztürk’ü alacak verecek anlaşmazlığı nedeniyle öldürdüğünü ve olaydan sonra birkaç gün dağlık bir alanda kamp çadırında gizlendiğini söyleyen Serkan D.’nin Kırklareli Jandarma Komutanlığı’ndan gelecek ekibe teslim edileceği belirtildi.GAZİANTEP DHA
ANKARA'da oturan ve internette tanıştığı sevgilisi 17 yaşındaki U.G. için Tekirdağ'ın Çorlu İlçesi'ne gelerek okul bahçesinde ilişkiye giren ve 2 gece uyuduktan sonra bulunan 15 yaşındaki S.Ç., anne ve babasından korkunca savcılık kararıyla Tekirdağ Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Çocuk Esirgeme Kurumu'na yerleştirildi. Sevdiği kız ile ilişkiye giren U.G., S.Ç.'nin ailesinin şikayetçi olmaması ve 15 yaşını doldurmuş olması nedeniyle serbest bırakıldı. Geçen yıl internette tanıştığı U.G. ile aşk yaşamaya başlayan lise 2'nci sınıf öğrencisi S.Ç., ailesine haber vermeden biriktirdiği paralar ile Çorlu'daki sevgilisinin yanına kaçtı. Babası ile annesinin ayrılması ardından annesi ile yaşamaya devam eden U.G. annesinden gizlice evden yemek ve battaniye yanına alarak bir okulun bahçesinde S.Ç. ile kalmaya başladı. Kızlarını merak eden aile polise giderek kayıp başvurusunda bulundu. Aile kızları S.Ç.'nin daha önce de kaçtığı Çorlu'daki U.G.'nin yanında olabileceğini bildirdi. Bunun üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü durumu Çorlu Emniyet Müdürlüğü'ne bildirdi. U.G.'yi evinde bulamayan polis ekipleri annesine oğlunun polis merkezine gelmesi gerektiğini söyledi. Annesi, ilerleyen saatlerde eve gelen U.G.'ye polis merkezine gitmesini söyledi. Polis merkezine giden U.G., S.Ç.'nin kendisi ile birlikte olduğunu belirterek yerini bildirdi. Ekipler tarafından alınan S.Ç. savcılık talimatı ile hastanede sağlık kontrolünden geçirildi. Sağlık kontrolünde psikolojik durumunun yerinde olduğunu belirlenen S.Ç.'nin kızlık zarının yırtıldığı tespit edildi. S.Ç. ise, ilişkiye kendi rızası ile girdiğini anlatırken sevgilisinden şikayetçi olmadı. Polis, S.Ç.'nin Ankara'ya haber verirken ailesi Çorlu'ya geldi. Çorlu'ya gelen aile, kızları S.Ç.'yi almak istedi. S.Ç. de ailesinden koktuğu için yanlarına gitmek istemedi. Cumhuriyet Savcısı bunun üzerine S.Ç.'yi Tekirdağ Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Çocuk Esirgeme Kurumu'na gönderdi. U.G. ise, S.Ç.'nin 15 yaşını doldurmuş olması ve ailenin şikayetçi olmaması nedeniyle serbest bırakıldı. S.Ç., polise verdiği ifadesinde U.G.'yi sevdiğini belirterek, “Ailem sorun çıkarırsa Ya mezara gireceğiz, ya da evleneceğiz” dediği belirtildi.Mehmet YİRUN/ÇORLU (Tekirdağ), (DHA)
Niğde’de 13 yaşındaki erkek çocuk, oynamak için gittiği arkadaşlarının evinin tuvaletinde, kulağı ve cinsel organı kesilip bıçaklanarak öldürülmüş bulundu. İlköğretim 7. sınıf öğrencisi çocuğun katil zanlısı olarak, evlerinde oynadığı çocukların, akli dengesi yerinde olmadığı belirtilen babası gözaltına alındı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, 13 yaşındaki Onur Serin’in arkadaşlarıyla oynadığı eve, bir süre sonra çocukların, annelerinden boşanan babaları M.P. geldi. Çocukların anlatımına göre, M.P, Onur Serin’i evin tuvaletine götürdü. MP’nin evden ayrılmasından bir süre sonra Yenice Mahallesi Gürbüzler Sokak Akın Apartmanı’ndaki evine gelen N.P, tuvalette küçük çocuğun cesedi ile karşılaştı. Çocukların babalarının eve gelip çocuğu tuvalete götürdüğünü anlatmaları üzerine, N.P. polisi arayarak olayı bildirdi. M.P, Çiftlik ilçesinde polis ekiplerince yakalanarak gözaltına alındı. İlköğretim okulu 7. sınıf öğrencisi Onur Serin’in cesedi, incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Niğde Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Akli dengesinin yerinde olmadığı, Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden 3 gün önce Niğde’ye geldiği iddia edilen M.P’nin, birkaç yıl önce de babasını öldürdüğü öne sürüldü. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği bildirildi.
BURSA’da birlikte yaşadığı sevgilisi 34 yaşındaki Medine K.’yı, 64 yaşındaki K.K. ile evlendirdikten sonra, bu kişinin otomobilini alan Zeki Kartal, ‘araba kullanmayı öğretme’ bahanesiyle yanına aldığı eski sevgilisini erkeklere pazarlarken yakalandı..Ankara Yolu, İhtisas Kavşağı üzerinde bir kişinin, yanında bulunan kadını para karşılığı erkeklere pazarladığı ihbarını alan Ahlak Bürosu ekipleri, bu kişiyle bağlantı kurarak pazarlık yapmaya başladı. Müşteri gibi davranan polislerle buluşan Zeki Kartal, 100 TL karşılığı anlaştı. Seri numaraları tespit edilmiş paraları cebine koyan Zeki Kartal polis tarafından gözaltına alındı.Zeki Kartal emniyette verdiği ifadede, sevgilisi Medine K.’yı akrabası olarak tanıtıp, K.K. ile evlendirdiğini belirterek, “Evlendirdiğim sevgilimin eşinden sık sık otomobilini alarak, ‘Eşine araba kullanması öğreteceğim’ dedim. Aldığım arabaya bindirdiğim Medine K.’yı para karşılığı erkeklere pazarladım. Kendisi zaman zaman bana direnince de ölümle tehdit ettim” dedi.İfadesi tamamlanan Zeki Kartal, ‘Fuhuşa teşvik ve aracılık etmek’ ve ‘Tehdit’ suçlarından çıkartıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.Selahattin BUDAKOĞLU/BURSA, (DHA)
Selahattin BUDAKOĞLU/BURSA, (DHA) BURSA’da bir caminin çay ocağının işletmecisi 65 yaşındaki Süleyman A.'nın, oyun oynamak için cami avlusuna gelen 3 kıza cinsel tacizde bulunduğu iddia edildi. Gözaltına alınan Süleyman A. sorgusunun ardından çıkarıldığı mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Merkez Yıldırım İlçesi'ndeki Temenyeri Camii’nin avlusuna oyun oynamak için gelen 3 kız çocuğu ailelerine, caminin çay ocağını işleten Süleyman A.’nın kendilerine elle tacizde bulunduğunu söyledi. Ailelerin şikayeti üzerine Süleyman A. polis tarafından gözaltına alındı. Polisin ifadelerine başvurduğu kızlar, Süleyman A.’nın kendilerini dudaklarından öptüğünü, caminin bahçesindeki ağaçlara tırmanırken de yardım etmek bahanesiyle kendilerine elle tacizde bulunduğunu öne sürdü. Emniyetteki sorgusunun ardından adliyeye sevk edilen Süleyman A., çıkartıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
AFYONKARAHİSAR'ın Çay İlçesi'nde oturan 42 yaşındaki Yaşar K., ayrı yaşadığı ve boşanmak üzere olduğu hemşire eşi, 33 yaşındaki Özlem K.'yi kendisini aldattığı iddiası ile sokak ortasında pompalı tüfekle vurarak öldürdü.Olay, dün saat 18.30 sıralarında bir öğrenci yurdunun önünde meydana geldi. İddiaya göre işsiz olduğu belirtilen Yaşar K., 14 ay önce Çay'daki 1 No'lu Sağlık Ocağı'nda görevli hemşire Özlem ile evlendi. Yeni evli çift, 6 ay sonra şiddetli geçimsizlik iddiası ile ayrı yaşamaya başladı. Özlem K., boşanma davası açtı.Eşinin kendisini aldattığını iddia eden Yaşar K., dün ruhsatsız pompalı tüfeğini alıp eşinin evinin önüne giderek, işten dönmesini bekledi. Eşinin geldiğin gören Kurt, eşine doğru ilerledikten sonra pompalı tüfekle eşinin üzerine 4 el ateş açtı.Açılan ateş sonucu yaralanan Özlem Kurt, öldü. Yaşart K., cinayetten sonra yürüyerek hızla uzaklaştı. Özlem K.'nin, Afyonkarahisar il merkezine tayini çıktığı ve nakil için eşyalarını topladığı belirtildi. Polis, kaçan Yaşar K'nin yakalanması için çalışma başlattı.CİNAYETTEN ÖNCE KARISI İLE İLGİLİ SIKINTILARINI GAZETEDE YAYINLATMAK İSTEMİŞsokakta tartıştığı eşini av tüfeğiyle öldüren kişinin, daha önce yerel bir gazetenin muhabirine giderek karısının yaptıklarından dolayı sıkıntılı olduğunu anlattığı iddia edildi.Alınan bilgiye göre, yaklaşık 15 gün önce Afyonkarahisar’da yerel bir gazetede muhabirlik yapan R.S’yi ziyaret ederek, karısının yaptıklarından dolayı büyük sıkıntı içerisinde olduğunu belirten Yaşar K, kendisine ilçede yayılan dedikodular nedeniyle kötü gözle bakıldığını, kendisini aklamak için yapacağı açıklamaların yayınlanmasını istedi.Yaşar K’yi 2 saate yakın dinleyen R.S, kendisinin yapabileceği bir şey olmadığı yanıtını verdi.R.S OLAYI ŞÖYLE ANLATTI"Yaşar K, bana eşiyle olan sıkıntılarını anlattı. Özlem Özcan K. ile evlendikten sonra eşinin üzerine bir ev aldığını, bu eve de oldukça fazla masraf ettiğini, ancak karısının kendisini aldattığını söyledi. Boşanma davası açarken de karısının kendisini ’küçük çocukları taciz eden biri’ olarak sağda solda lanse ettiğini ifade etti. Bu yüzden de ilçede kendisini gören kişilerin kendisine kötü gözle bakmaya başladıklarını belirtti. Gazete olarak böyle bir haberi gündeme getiremeyeceğimiz için sadece kendisini dinledim. Bugün de böyle bir cinayet olayıyla karşılaştık."Atilla MEMİŞ/ÇAY (Afyonkarahisar), (DHA) , AA
BEN KANLA KARAR YAZIYORUMAilesinden 4 kişiyi öldürdükten sonra yolda karşısına çıkan birini daha öldürüp bir otoparkı basarak Aşkın Akan`ı öldüren Eyüp Terzi “Kasten adam öldürmek suçundan" müebbet hapis cezasına çarptırıldı.Eyüp Terzi ayrıca Aşkın Akan’ın yanında çalışan Cafer Bölükbaşı’yı da yaralamak suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Eyüp Terzi ve taraf avukatları hazır bulundu.“BENİM RUH VE BEDEN SAĞLIĞIMDA HERHANGİ BİR BOZUKLUK YOKTUR" Eyüp terzi önceki savunmaları tekrar ettiğini belirterek, "Benim ruh ve beden sağlığımda herhangi bir bozukluk yoktur. Nedense başka mahkemeler beni Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk ettiler. Hiçbir şey çıkmadı. Çok şükür sağlığım yerinde" şeklinde konuştu.Sanık avukatı, “Müvekkilim kendisi teslim olmuştur. Bu durum pişman olduğunu göstermektedir. Atılı suçu işlediğini bildirmiştir. Hafifletici sebeplerin göz önünde bulundurulmasını talep ediyoruz" şeklinde konuştu.“MAHKEME MÜREKKEP İLE KARAR YAZIYOR BEN KANLA KARAR YAZIYORUM"Son sözü sorulan sanık Eyüp Terzi, "Mahkeme mürekkep ile karar yazıyor, ben kanla karar yazıyorum. Vurduğuma ‘vurdum’ diyorum attığıma da ‘attım’ diyorum" diye konuştu.Mahkeme heyeti, maktül Aşkın Akan’ı “kasten öldürmek" suçundan sanık Eyüp Terzi’yi müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ayrıca mahkeme heyeti, Cemal Bölükbaşı “Yaralamak" suçundan, Terzi’yi 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.Sanık Eyüp Terzi ayrıca “ruhsatsız silah taşımak" suçundan 1 yıl hapis cezası ve 30 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildi. Heyet, adli para cezasının günlüğü 20 liradan olmak üzere 600 TL’ye çevrilmesine karar verdi.ÖLÜM MAKİNASITerzi 12 Ağustos 2007 de Trabzon'da kayınpederi, baldızı, 12 yaşındaki ikiz kayınbiraderleri ile yoluna çıkan bir çobanı öldürdükten sonra kayıplara karşmıştı. Eyüp Terzi Trabzon'daki Fatih Cibali'de otoparkçı arkadaşı Aşkın Akhan'ı öldürüp, otopark görevlisi Cemal Bölükbaşı'nı yaralamış bu olayın ardından yakalanmıştı.Serpil KIRKESER (İstanbul DHA)
KAHRAMANMARAŞ’ın Elbistan İlçesi’nde özel bir tıp merkezinde çalışan 39 yaşındaki Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Saim Urungu Maraş’ın katil zanlısı 33 yaşındaki Taşer Aktaş, gözaltında susma hakkını kullandı. Eski Kültür Bakanı Gökhan Maraş’ın kardeşi olan doktorun çalıştığı hastanenin muhasebecisinin, cinayet şüphelisinin nişanlısı olduğu, bu yüzden doktor ile şüphelisi arasında husumet oluştuğu ileri sürüldü.Olay dün saat 18.00’de ilçe merkezindeki Özel Elbistan Tıp Merkezi önünde meydana geldi. İddiaya göre, ortağı olduğu tıp merkezinin önündeki bankta oturan evli doktor Saim Urungu Maraş’ın yanına gelen ve tekvando sporu yapan işsiz Taşer Aktaş, hiç bir şey söylemeden çantasından çıkarttığı pompalı tüfekle, art arda ateş etti. Açılan ateş sırasında başından ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Dr. Maraş, meslektaşlarının yaptığı ilk müdahalenin ardından Elbistan Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Ancak doktorun öldüğü anlaşıldı. Saldırı sırasında tüfekten çıkan saçmaların isabet ettiği yoldan geçen 8 yaşındaki Semra Doğan, 22 yaşındaki Meltem Gül ve 20 yaşındaki Buket Karaca da yaralandı. 3 kişi, götürüldüğü Elbistan Devlet Hastanesi’nde yapılan tedavilerinin ardından taburcu edildi.Cinayet şüphelisi Taşer Aktaş ise yaya olarak kaçmaya çalışırken, olay yerinden geçen jandarmalar ile polisin aynı andaki müdahalesiyle yakalandı.SUSMA HAKKINI KULLANDIİlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen cinayet şüphelisi, suçunu itiraf etti ancak nedeni konusunda susma hakkını kullanarak konuşmadı. Nişanlısı Yurdagül’ün tıp merkezinde muhasebeci olarak çalıştığı, bu nedenle doktorla arasında bir husumet oluştuğu ileri sürülen cinayet şüphelisi, ifadesini mahkemede vereceğini söyledi. Aktaş, doktor kontrolünden geçirildikten sonra yoğun güvenlik önlemi altında adliyeye sevk edildi.48’nci Mesut Yılmaz hükümetinde Kültür Bakanı olan ANAP Kırşehir eski Milletvekili Gökhan Maraş’Hasan GÖÇER/ELBİSTAN (Kahramanmaraş), (DHA)
ADANA’da, ailesinin onaylamadığı şekilde giyindiği ve eşini aldattığı öne sürülen 24 yaşındaki Gamze Bulut’u öldüren kayınbiraderi 43 yaşındaki Ayhan Bulut ile cinayeti azmettirdiği iddia edilen 41 yaşındaki eşi Mehmet Bulut hakkında ‘ağırlaştırılmış ömürboyu hapis’ cezası istendi.22 Haziran’da meydana gelen olayda, eşi Mehmet Bulut’un ağabeyi Ayhan Bulut tarafından tabancayla gözünden vurulan Gamze Bulut, otomobilin bagajına konularak götürüldüğü hastanede yaşamını yitirdi. 2 çocuk annesi Bulut'u, “Kardeşimi aldatıyordu, o yüzden öldürdüm” diyerek öldürdüğü iddia edilen Ayhan Bulut çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanırken, Bulut’un babası Hasan Ekinci ise olayla ilgisi olduğu gerekçesiyle damadı Mehmet Bulut hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.Ayhan Bulut'u damadının azmettirdiğini öne süren Ekinci, “Kızım çok güzeldi, modern giyinirdi, çevresinde dikkat çekerdi. Onu kıskandılar, çekemediler. Çevremizdeki herkes ne kadar namuslu bir kız olduğunu bilir. Hastanede damadım bana ‘Ağabeyim Ayhan beni aradı ve Gamze’nin yanında olduğunu söyledi. Ben de kafasına sıkmasını söyledim’ dedi. ‘Sen ne diyorsun?’ dediğim sırada yakınları yanımdan alıp götürdü. Kızımın infaz emrini damadım verdi. Cinayeti azmettiren kocası, öldüren kayınbiraderidir” diye konuştu.Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı tarafından şüpheli Ayhan Bulut ile Mehmet Bulut aleyhine açılan davada iki kardeş hakkında ‘ağırlaştırılmış ömürboyu hapis’ cezası istendi. İddianamede, Gamze Bulut’un giyim tarzının Bulut Ailesi’nce beğenilmediği, bu nedenle Mehmet Bulut ile sık sık tartıştıkları da belirtildi. Mehmet Bulut’un eşi Gamze’den sürekli boşanmak istediği de açıklanan iddianamede, “Maktulün, Mehmet’in ailesinin tasvip etmediği şekilde giyindiği, özellikle bu nedenle gerek eşi Mehmet, gerekse eşinin ağabeyi Ayhan ile sık sık tartıştıkları, Mehmet’in Gamze’den boşanmak istemesine rağmen Gamze’nin boşanmaya yanaşmadığı, olaydan bir süre önce tanık Hüseyin Ekinci’nin kulak misafiri olduğu bir konuşmada, şüpheli Mehmet’in ağabeyi Ayhan’a hitaben, ‘Eğer bu böyle olacaksa, kafasına sık bitsin’ diyerek, Gamze’yi öldürmesi için Ayhan’ı azmettirdiği iddia olunur” denildi.Bulut kardeşler, önümüzdeki günlerde Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak.
Bursa’da eşiyle birlikte alkol aldıktan sonra otomobilin direksiyonuna geçen 34 yaşındaki Nuriye Ş., yol kenarında yürüyen 6 yaşındaki Emrah Alkış’a çarptı. 15 metre sürüklediği yaralı çocuğu aracına alıp olay yerinden uzaklaşan Nuriye- Ergün Ş. çifti, otomobili başka bir yerde park edip yaralı çocuğu taksiyle hastaneye getirdi. Gerçeğin ortaya çıkması üzerine kontrol edilen Nuriye Ş. 1.8 promil alkollü çıktı.Arkadaşlarıyla parkta oynamaya giden Emrah Alkış’a, Nuriye Ş. yönetimindeki otomobil çarptı. Araçtan inen Nuriye Ş. ve 35 yaşındaki eşi Ergün Ş. yaralı çocuğuna otomobillerine alarak olay yerinden uzaklaştı. Bir süre sonra araçlarını park eden çift durdurdukları taksi ile Emrah Alkış’ı Çekirge Devlet Hastanesi’ne getirdi. Burada polislere, kendi çocuklarının olmadığını, yaralı çocuğu yol kenarında görünce dayanamayarak insanlık adına hastaneye getirdiklerini söyledi.OTOMOBİL BAŞKA MAHALLEDE BULUNDUKazaya tanık olan çocukları dinleyen ve olaya karıştığı öne sürülen otomobili başka bir mahallede yol kenarına park edilmiş olarak bulan polisler, hastabakıcı olarak çalışan Nuriye Ş. ile ambalaj firmasında çalışan eşi Ergün Ş.’yi gözaltına aldı. Yapılan alkol kontrolünde kazaya neden olduğu ileri sürülen Nuriye Ş.’de 1.8 promil alkol saptandı. Nuriye Ş., yapılan sorgulamasından sonra suçunu itiraf edip, “Korkudan yalan söyledim” dedi.Çocuğun hayati tehlikesinin sürdüğü belirtilirken, Nuriye Ş. işlemlerinin ardından adliyeye çıkartılacak.
ADIYAMAN’ın Kahta İlçesi’nde 27 yaşındaki Suna Eroğlu, eve alkollü geldiği için tartıştığı 37 yaşındaki kocası Mehmet Eroğlu’nu çocuklarının gözü önünde 9 yerinden bıçaklayarak öldürdü.Olayın ardından gözaltına alınan Suna Eroğlu çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.Fatih Mahallesi Mehmet Akif Caddesi'nde, büfe işleten ve alkol kullandığı için sık sık 10 yıllık eşi Suna Eroğlu ile tartıştığı ileri sürülen Mehmet Eroğlu, iddaya göre dün gece eve yine alkollü olarak geldi.Bunun üzerine 3 çocuk sahibi çift arasında başlayan sözlü tartışma sırasında Mehmet Eroğlu, eşine vurmaya başladı. Evde uyuyan ve gürültüye uyanan yaşları 3 ile 9 arasında değişen çocuklar kavga nedeniyle ağlarken, Suna Eroğlu mutfaktan aldığı ekmek bıçağını birçok kez eşine sapladı.Çığlık seslerine uyanarak Eroğlu ailesinin evine koşan komşuları tarafından olay yerine çağrılan polis, Mehmet Eroğlu'nun aldığı 9 bıçak darbesi nedeniyle öldüğünü belirledi. Eroğlu'nun cesedi otopsi için Malatya Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.Olayın ardından gözaltına alınan ve susma hakkını kullanarak ifade vermeyen Suna Eroğlu, sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine konuldu. Cinayete tanıklık eden 3 kardeş ise psikolog nezaretinde alınan ifadelerinin ardından bir akrabalarının yanına yerleştirildi.Hacı BOZKURT/ KAHTA (Adıyaman), (DHA)
BURSA’nın İznik İlçesi’nde iki yıl önce kaybolan ve 4 milyon liralık servete sahip olduğu iddia edilen 73 yaşındaki Emine Öner ve emlakçı eşi 82 yaşındaki Ahmet Refik Öner'in en küçük çocukları 48 yaşındaki Kenan Öner, anne babasını servet için kaçırdığı iddiasıyla tutuklandı.İznik Beyler Mahallesi Atatürk Caddesi'nde oturan 3 çocuklu Emine ve Ahmet Refik Öner çifti 2 yıl önce ortadan kaybolmuştu. Komşuları, emlak işiyle uğraşan Öner çiftinden haber alamamaları üzerine durumu polise bildirirken, Cumhuriyet Savcısı tarafından evde yapılan incelemede bir sonuca ulaşılamamıştı. Yaklaşık 4 Milyon TL’lik mal varlığı olan Emine Öner ile Ahmet Refik Öner'in Türkiye’nin her yerinde aranması için İznik Cumhuriyet Savcılığı talimat göndermişti. Olayın ardından, Öner çiftinin Bursa’da oturan emekli öğretmen kızı 55 yaşındaki Zeliha Bedel ile Çanakkale’de yaşayan emekli astsubay oğulları 50 yaşındaki Kamil Öner savcılıkta verdikleri ifadede, anne ve babalarını İstanbul'da oturan en küçük kardeşleri Kenan Öner’in servet için kaçırdığını öne sürmüşlerdi. Kenan Öner ise anne ve babasını bulana 200 bin lira ödül vereceğini açıklamıştı.SAVCILIK HAREKETE GEÇTİEmine Öner ile Ahmet Refik Öner'i oturdukları evin fosseptik çukurlarında bile arayan İznik Cumhuriyet Savcılığı aldığı ifadeler doğrultusunda anne ve babasını kaçırdığı şüphesiyle Kenan Öner hakkında tutuklama kararı çıkardı. Aylarca ikamet ettiği İstanbul’un değişik bölgelerinde aranan Öner, Gaziosmanpaşa'da polisler tarafından yakalandı. Tutuklanan Öner, çıkarıldığı mahkeme tarafından Metris Cezaevi'ne gönderildi. Daha önce, Fransa’da bir kişiyi yakarak öldürmek ve evrakta sahtecilik gibi suçlardan sabıkası bulunduğu öne sürülen Kenan Öner’in anne ve babasının kaçırılmasıyla ilgili olarak ifadesi alınması için İznik’e getirileceği öğrenildi.Mehmet BULDU/İZNİK (Bursa), (DHA)