Son Güncellenme:
7,8 kilometrelik kablolu köprü, üzerinde 500’ü aşkın türde bitkinin bulunduğu yapay ada ve denizin altından geçen 4 kilometre uzunluğunda bir tünel. Bu saydıklarımız sizin için bir anlam ifade etmiyor olabilir, haklısınız.Fikir olarak 1880’lere kadar uzanan, ancak açılışı 2000 yılını bulan Öresund Köprüsü’nden bahsediyoruz. İsveç ve Danimarka'yı bağlayan köprü, görünümünden tasarımına, sunduğu olanaklardan ülkelerin ekonomisine olan katkısına kadar, sayısız yönüyle Avrupa’nın dikkate değer yapılarından biri olarak öne çıkıyor.
İnşasına 1995 yılında başlanan Öresund Köprüsü’nün yapımı, 14 Ağustos 1999’da tamamlandı. Danimarka Kraliçesi II. Margrethe ve İsveç Kralı XVI. Carl Gustaf’ın katılımlarıyla 1 Temmuz 2000’de hizmete açılan köprü, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’dan İsveç’in Malmö kentine kadar uzanıyor. Dünyanın en büyük kablolu köprüsü olma unvanını da elinde bulunduran köprü, bağladığı iki şehirdeki ekonomik hayata büyük katkı sağlıyor.Birçoklarına göre “mucize” olarak da nitelendirilen köprü, çift hatlı demir yolu ve dört şeritli otoyolu sayesinde hem ulaşım hem de ekonomik sevkiyatlarda hayati rol oynuyor.
Peki, böylesine sıra dışı bir tasarım yalnızca görsel farklılık yaratmak adına mı yapıldı, yoksa bunun arkasında başka detaylar mı var? Esasında normal bir asma köprü olarak düşünülen Öresund Köprüsü, altından büyük gemilerin geçebileceği yükseklikte tasarlanmış.Fakat köprünün diğer tarafındaki Kastrup Havalimanı’nda gerçekleştirilecek uçuşların sekteye uğrayabileceği hesap edilerek, köprünün uzunluğunun azaltılması düşünülmüş. Bu senaryoda da gemilerin geçiş esnasında köprü açısından risk oluşturabileceği öngörülmüş ve yapay ada oluşturulması fikri ortaya atılmış. Bu fikir, nihai çözüm olarak değerlendirilerek projeye dönüştürülmüş.
İsveç’ten getirilen ve toplamda 1,8 milyar kilogramlık kayalarla doldurularak oluşturulan yapay ada, 4 kilometrelik tünel alanı için yeterli olmuş. Her biri on binlerce ton ağırlığındaki tünel bölümleri, zorlu çalışmaların ardından yerleştirilmiş. Tabii süreç içerisinde, onlarca yıl önce gerçekleştirilen savaş uçağı gösterilerinden hatıra kalan ve henüz patlamamış durumda olan bombaların, denizin dibinden itinayla çıkarılması gibi hesapta olmayan unsurlar da çalışanların işlerini zaman zaman aksatmış.Sonuç olarak, hesaplanandan daha kısa sürede tamamlanan İsveç ve Danimarka'yı birbirine bağlayan köprü, yolcuların 60 metre yükseklikten denizin 11 metre altına doğru güvenle seyahat edip, diledikleri yere ulaşabilmelerini sağlıyor. İki ülke arasındaki 5000 kilometreye yakın mesafeyi, 12 kilometreye indirerek İsveç ve Danimarka'yı bağlayan köprü; Peberholm yapay adası sayesinde Danimarka’nın yüz ölçümünü 1,3 kilometrekare büyütüyor.